Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14 Mart 2012, 17:59   #5
KuzeY
 
KuzeY - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Mesajlar: n/a
Standart Cevap: ATATÜRK Hakkında Herşey

ÇALIŞMA ARKADAŞLARI

ALİ FUAT CEBESOY (1882 - 1968)




Kurtuluş Savaşı komutanlarından, diplomat ve siyaset adamı 1882 yılında İstanbul'da doğdu Babası İsmail Fazıl Paşa'nın gönülsüzlüğüne rağmen, girdiği Harp Okulu'nda Mustafa Kemal ile aynı sınıfa düşmesi bir bakıma gelecekteki kaderini çizmiş oldu
Cebesoy'un Beyrut'ta başlayan kıta hizmetleri, 1908'deki Roma Askeri Ateşeliği dışında, çok hareketli geçti Trablus'ta savaş başlar başlamaz (1911) oraya ilk gidenler arasındaydı Balkan Savaşı sırasında Karadağ'da, Yanya Kalesinde, Pista ve Pisani muharebelerinde, 1 Dünya Savaşının başında tümen komutanı olarak katıldığı Kanal Hareketinde, büyük başarılar gösterdi İstanbul Hükümeti'nin İçişleri Bakanı, Mustafa Kemal'in görevsizliğini bir genelgeyle açıklayınca Ali Fuat Paşa'da kendi bölgesindeki valilere ve mutasarrıflara kendisinden gelecek emirlere göre hareket edilmesini bildirdi (1919) Ayrıca, her tarafta Müdafaa-i Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyetlerinin kurulacağını ilgililere hatırlattı Bu çabaları takdirle karşılandığı için, Sivas Kongresi sonrasında Cebesoy, Umum Kuvayı Milliye komutanı olarak görevlendirildi

Kendisini çekemeyenlerce Çerkez Ethem taraftarlığıyla suçlandı Doğru olmadığı sonradan belgelerle ortaya konan bu suçlama üzerine, ayaklanmaların bastırılmasından sonra, Ankara'ya çağrılarak Moskova Büyükelçiliğine atandı Mustafa Kemal'in talimatını yerine getirmekle yükümlü olduğu bu zor görevi başarıyla yürüttü ve 10 Mayıs 1921'de Ankara'ya dönerek Mecliste siyasi çalışmalarına başladı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti başkanlığını yaptı 1925'te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kurucuları arasında yer aldı Ertesi yıl (1926) İzmir Suikasti dolayısıyla Ali Fuat Paşa da tutuklandı, yargılandı ve beraat etti

Cebesoy'un ikinci dönem siyasi hayatı İnönü'nün Cumhurbaşkanlığı yıllarında başladı Milletvekili olarak tekrar Meclise girdikten sonra Bayındırlık Bakanlığı (1939-1943) ve bir ara TBMM Başkanlığı da (1947-1950) yaptı 1968 yılında öldü

CELAL BAYAR (1883 - 1985)




Parlamenter, devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti'nin 3 Cumhurbaşkanı Celal Bayar, 1883 yılında Bursa-Gemlik'te doğdu İlk ve orta öğrenimini babası Abdullah Fehmi Efendi'nin yanında yapan Bayar, Gemlik mahkeme ve reji kalemine memur olarak girdi Daha sonra Ziraat Bankası'nda çalışmaya başladı Bu arada Harir Darutariri okuluna devam etti 1990'da İttihat Terakki Cemiyeti'nin kurduğu gönüllüler taburuna yazıldı Zamanla bu partinin sayılı üyeleri arasına girdi İzmir'de kurulan cemiyetin genel sekreterliğini yürüten Bayar, Kız Lisesi'nin ve Şimendifer Okulunun açılmasına ön ayak oldu I Dünya Savaşı'ndan sonra İzmir'de kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin de faal üyeleri arasına katıldı 1920 tarihinde Bursa milletvekili olarak Büyük Millet Meclisi'ne katılan Bayar, aynı tarihte İktisat Bakanlığı'na vekalet etti Çerkez Ethem'in isyanı sırasında, Ethem'i ikna etmek için gönderilen heyete başkanlık etti 1921'de İktisat Başkanlığı'na getirildi Lozan Konferansı'na müşavir üye olarak katıldı 1924'te Türkiye İş Bankası'nı kurma görevini üstlendi 1937'de İsmet İnönü'nün başbakanlıktan ayrılması üzerine, Atatürk tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin 14 Başbakanı olarak tayin edildi ve ilk kabinesini kurdu Atatürk'ün ölümünden sonra, Cumhurbaşkanlığı'na seçilen İsmet İnönü tarafından da başbakan olarak tayin edildi Daha sonra İnönü ile anlaşamadığından, yerini 3 Mayıs 1939'da Doktor Refik Saydam'a bıraktı
CHP'de arkadaşları ile 1945'de Dörtlü Takrir'i verinceye kadar görev aldı ve bu tarihte Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan ile birlikte Demokrat Parti'yi kurdu 14 Mayıs 1950 genel seçimlerinde genel başkanı bulunduğu Demokrat Partinin iktidarı büyük çoğunlukla kazanması ile 22 Mayıs 1950'de toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi Bayar'ı Cumhurbaşkanlığına seçti 1954-1957 genel seçimlerinden sonra da Meclis tarafından Cumhurbaşkanlığına seçilen Celal Bayar, 10 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde Adnan Menderes'i başbakan olarak tayin etmiştir Bayar, 27 Mayıs 1960'da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yönetime el koymaları ile tutuklanarak Yassıada'ya götürüldü 16 ay süren soruşturma ve yargılamadan sonra, Yassıada Yüksek Adalet Divanı tarafından, 15 Demokrat Parti, ileri geleni ile birlikte idama mahkum edilmiştir Milli Birlik Komitesi, idamlardan üçünü (Menderes, Zorlu, Polatkan) onaylarken, başta Celal Bayar olmak üzere, 12 Demokrat Parti ileri geleninin idam hükmünü müebbet hapse çevirmiştir Yassıada'dan Kayseri cezaevine götürülen Bayar, orada rahatsızlanmış, evinde tedavi edilmek üzere serbest bırakılmıştır (7 Kasım 1964)

CEVAT ABBAS GÜRER (1887 - 1943)



Mustafa Kemal'in başyaveri olan Cevat Abbas, 1887 yılında Niş'te doğdu Mustafa Kemal ile Samsun yolculuğuna seçilenler arasındaydı Harp Okulu'nu 1908 yılında bitirdi İtalya, Balkan ve I Dünya Savaşlarında bulundu Üsteğmen rütbesiyle katıldığı Çanakkale Savaşında, Mustafa Kemal, Cevat Abbas'ı emir subayı olarak karargahına aldı 1916'da yüzbaşılığa yükseldi 16 Mayıs günü Samsun'a gitmek üzere Bandırma Vapuru'na binerken, merkezi Erzurum'da bulunan 9 Ordu Müfettişliği başyaveriydi Cevat Abbas, Samsun'dan Erzurum'a varıncaya kadar Mustafa Kemal'in yazışma işlerini yönetti Sivas Kongresinde, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti mensuplarının Meclisi Mebusan seçimlerine girebilmeleri görüşü benimsenince Bolu'dan milletvekili seçildi ve İstanbul'a gitti Meclisi Mebusan dağıtıldıktan sonra Ankara'ya döndü ve Birinci TBMM'ne Bolu milletvekili olarak katıldı Erzurum'da istifa etmesiyle son bulan askerlik hayatı, 1920'de yeniden başladı ve yüzbaşı rütbesiyle Kurtuluş Savaşına katıldı Yozgat Ayaklanmanın bastırılmasında gösterdiği çalışmalarından dolayı kendisine İstiklal Madalyası verildi Rütbesi 1923'te binbaşılığa yükseltildi 1924'te kurulan İş Bankasının kurucuları ve hisse sahipleri arasında Cevat Abbas da vardı
Cevat Abbas Gürer'in 1941 yılına kadar milletvekilliği yaptı Mustafa Kemal'le ilgili hatıralarını, Ebedi Şef Kurtarıcı Atatürk'ün Zengin Tarihinden Birkaç Yaprak (1939) adlı kitapta topladı 1943 yılında Yalova'da öldü

FALİH RIFKI ATAY (1894 - 1971)



Gazeteci ve yazar 1894 yılında İstanbul'da doğdu Fıkra, makale, gezi türlerindeki gazete yazılarıyla ve özellikle Atatürk'ü yakından tanıtan anılarıyla ün kazanan Falih Rıfkı Atay, Kovacılar semtindeki Rehberi Tahsil Rüştiyesi'ni bitirdikten sonra Hüseyin Cahit'in Yalçın müdürlük yaptığı Mercan İdadisi'nde öğrenimini tamamladı Darülfünunun Edebiyat bölümünü bitirdi İdadide edebiyat öğretmeni olan Celal Sahir Erozan ile kendisinden bir ileri sınıfta okuyan Orhan Seyfi Orhon, Falih Rıfkı'nın edebiyat beğenisinin gelişmesine yardımcı oldular İlk Yazıları, Serveti Fünun dergisinin genç yazarlara ayrılan ek sayfalarında yayımlanan Falih Rıfkı'nın Tecelli(1911) dergisi ile Süleyman Bahri'nin yönettiği Kadın(1912) dergisinde Cenap Şahabettin ile Ahmet Haşim'in eserlerini hatırlatan şiirleri çıktı
1912'de Tanin gazetesinde düz yazıları yayımlanmağa başladı; İstanbul Mektupları, Edirne mektupları gibi yazıları çıktı 1913-1914 yıllarında sadaret ve Dahiliye Nazırlığı kalemlerinde çalıştı Dahiliye Vekili Talat Paşa ile birlikte gittiği Bükreş'ten Tanin gazetesine röportaj yazıları yolladı Bu dönemdeki yazıları, Türkçülük ve Türkçecilik akımlarının etkisini taşıyordu I Dünya Savaşında yedek subay olarak Suriye'ye gitti; 4 Ordu kumandanı Cemal Paşa'nın hususi katipliğini yaptı Suriye ve Filistin'deki savaş anılarını "Ateş ve Güneş" (1918) kitabında topladı Cemal Paşa'nın Bahriye nazırı olması üzerine Kalemi Mahsusa müdür yardımcılığına getirildi (1917) Kazım Şinasi Dersan, Necmettin Sadık Sadak, Ali Naci Karacan ile birlikte Akşam Gazetesini çıkarmağa başladı (1918) Bu gazetede Günün Fıkraları başlığıyla sürekli yazılar yazdı Kurtuluş Savaşını destekleyen etkili yazıları dolayısıyla idam istenerek Kürt Mustafa Divanı Harbi'ne verildi Fakat İnönü Zaferinin kazanılması üzerine Divanı Harp tutumunu değiştirdiği için idamdan kurtuldu Kurtuluş Savaşı sona erdiği sırada İzmir'de Atatürk ile görüşmeğe gelen gazeteciler arasındaydı Atatürk'ün isteği üzerine İkinci Büyük Millet Meclisi'ne Bolu'dan milletvekili seçildi (1922) Daha sonra uzun yıllar Ankara Milletvekili olarak TBMM'de bulundu Hakimiyeti Milliye, Milliyet ve Ulus gazetelerinin başyazarlığını yaptı

Yeni Türk Alfabesinin hazırlanması ve uygulanması sırasında Dil Encümeninde görev aldı Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın tutumuna şiddetle karşı çıktı Ulus gazetesinin başyazarlığını yaptığı dönemde Ankara şehir planı jürisinde üyelik ve İmar Komisyonunda başkanlık yaptı 1946'da çok partili döneme geçildikten sonra Ulus gazetesinde CHP'nin savunuculuğunu sürdürdü Demokrat Parti'nin 1950'de iktidara geçmesinden sonra Dünya Gazetesini kurarak (1952) muhalefete geçti; yeni iktidara karşı Atatürk devrimlerini savundu

Falih Rıfkı Atay, sağlam, atak, çekici, anlatımı ve duru Türkçesiyle Cumhuriyet basınının Encümeninde usta kalemlerinden biriydi Günlük siyasi olayları ele alan başyazı ve fıkraları yanında Ulus ve Dünya gazetelerinde Pazar günleri yayımladığı haftalık yazılarında çok usta bir deneme ve söyleşi yazarı niteliği gösteriyordu Gezi ve anı türlerinde Cumhuriyet döneminin çok ilginç ürünlerini verdi

Eserleri: "Eski Saat" (1933), "Niçin Kurtulmamak?" (1953), "Çile" (1955), "İnanç" (1965), "Kurtuluş" (1966), "Pazar" "Konuşmaları" (1966), "Bayrak" (1970), "Ateş ve Güneş" (1918), "Atatürk'ün Bana Anlattıkları" (1955), "Mustafa Kemal'in Mütareke defteri" (1955), "Çankaya" (1961), "Batış Yılları" (1963), "Atatürk'ün Hatıraları" ; "1914-19" (1965), "Atatürk Ne idi?" (1968), "Faşist Roma", "Kemalist Tiran, Kaybolmuş Makedonya" (1930), "Deniz Aşırı" (1931), "Yeni Rusya" (1931), "Moskova-Roma" (1932), "Bizim Akdeniz" (1934), "Taymis Kıyıları" (1934), "Tuna Kıyıları" (1938), "Hind" (1944), "Yolcu Defteri" (1946), "Atatürkçülük Nedir?" (1966), "Roman" (1932)

FETHİ, ALİ OKYAR ( 1880 - 1943)



Devlet adamı ve Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın kurucusu Pirlepe'de doğdu İyi bir öğrenim gördü Vatan Hürriyet Cemiyeti'nde Mustafa Kemal ile beraber çalışdı 1908 da Paris'te ateşemiliter olan Fethi Bey, Trablusgarp Savaşı çıkınca Paris'ten ayrıldı, Afrika'da yapılan savaşlara katılmak üzere Trablusgarb'a geçti
1913'de İttihat ve Terakki Genel Merkezi'ne üye seçilmiş ve Genel Sekreter olmuştur Aynı yılın son aylarında Sofya'ya elçi olarak tayin edildi İzzet Paşanın kısa süren Sadrazamlığında Dahiliye Nazırı olarak görev alan Fethi Bey, Damat Ferit Paşa tarafından tutuklandı Bütün muhaliflerini ortadan kaldırmak isteyen Damat Ferit, Fethi Bey'i Enver, Cemal ve Talat Paşaların kaçmalarına göz yummakla suçlandırmış ve Malta'ya sürgüne göndermiştir Ancak tutuklanan İngilizler'le değiştirilmek suretiyle 1921 yılında Malta'dan kurtarıldı Büyük Millet Meclisi tarafından Büyük Taarruzda Dahiliye Nazırı olarak seçilen Fethi Bey, Roma, Paris ve Londra'ya giderek; Yunanlıların Anadolu'dan çekilmelerini sağlayacak bir barış için çalışmıştır Fethi Bey bu durumu, o sırada taarruz hazırlıklarını tamamlamak üzere bulunan Mustafa Kemal'e bir telgrafla birdirdi Daha sonra da Ankara'ya döndü Rauf Orbay'ın Başbakanlık görevinden ayrılması üzerine Başbakan seçildi (4 Ağustos 1923)

Cumhuriyetin ilanı sırasında yaşanan kabine buhranı üzerine Başbakanlıktan ayrıldı Mustafa Kemal'in Cumhuriyetin ilanına karar verdiği sırada, O'nun yanında bulunmuş ve Mecliste takip edilecek çalışma şeklini beraberce tespit etmişlerdir Fethi Bey, Cumhuriyetin ilanından sonra TBMM Başkanı seçildi Terakkiperver Fırkanın kurulmasından sonra, Başbakanlıktan ayrılan İsmet İnönü'nün yerine tekrar başbakanlığı seçilen Fethi Okyar, Şubat 1925'te başlayan Şeyh Sait İsyanı sırasında Başbakanlıktan ayrıldı

Büyükelçi olarak çalıştığı Paris'ten, 1930 yılında dinlenmek için yurda gelen Fethi Okyar'a Mustafa Kemal tarafından yeni bir parti kurması teklifi yapılması üzerine, Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı kurdu Fakat bu parti kapatıldı Mustafa Kemal'in ölümünden sonra da çalışmalarına devam eden Fethi Okyar, 12 Mart 1941'de Adliye Vekaleti görevinden ayrılmış ve birkaç yıl sonra 7 Mayıs 1943'de ölmüştür

FEVZİ, MUSTAFA ÇAKMAK (1856 -1950)



Asker ve siyaset adamı 1856 yılında İstanbul'da doğdu Anadolu'da kurtuluş kaynaşmaları başladığı sırada, Saray'ın gözde adamları arasındaydı 1898 yılında kurmay yüzbaşı olarak Akademi'yi bitirdikten sonra, Arnavutluk'ta görev yaptı (1899) Arnavutluk ve Rumeli vilayetleriyle ile ilgili ıslahat kararlarını uygulamakla görevli heyette bulundu (1912); 1917'de Diyarbakır'da tümen komutanlığı; aynı yıl Filistin'de 7 Ordu komutanlığı yaptı 1918'de Genelkurmay Başkanlığında görevliydi ve Mustafa Kemal'in Samsun'a hareketinden bir gün önce de 1 Ordu müfettişliğine atandı
1919 yılı başlarında Ali Rıza Paşa Kabinesi'nde Harbiye nazırı oldu Fevzi Paşa 3 Mayıs 1920'de Kozan milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine katıldı; aynı gün de Milli Savunma Bakanlığına ve İcra Vekilleri heyeti reisliğine getirildi

1920 sonlarında Erkânı Harbiye'si Umumiye vekil vekiliydi 1921'de II İnönü Savaşı'ndan sonra Korgenerallik rütbesiyle Genelkurmay Başkanlığına getirildi Sakarya Zaferi'nin ardından da Meclis'ten mareşallik rütbesini aldı İlk yıllarda aynı zamanda milletvekiliydi ama 1925'te askerlikle siyaset arasında bir seçim yapma durumunda kalınca asıl mesleğinde karar kıldı ve 1944 yılında yaş haddinden emekliye ayrılıncaya kadar Genelkurmay Başkanlığında kaldı En büyük başarısı Atatürk ile İnönü'nün de kesinlikte aynı görüşte olmalarından güç alarak, orduyu siyaset dışında bırakabilmesiydi

Çakmak, askerlik hayatını iki ayrı döneminde, iki eser yayınladı: "Gorbi Rumeli'nin sureti ziya ve Balkan Harbi'nde Garp cephesi hakkında konferanslar" (1927) ve "Büyük Harbde Şark cephesi hareketleri" (1936)

Mareşal Fevzi Çakmak, 1948'de siyaset sahnesine çıktı ve emekliye ayrılışından sorumlu tuttuğu İnönü'ye karşı çıkmak için DP listesinden İstanbul milletvekili olarak Meclise girdi Atatürk dönemi bakanlarından Cami Baykut ve Tevfik Rüştü Aras ile birlikte sol eğilimli İnsan Hakları Derneğini kurdu

HASAN RIZA SOYAK (1888 - 1970)



Yönetici ve siyaset adamı 1888 yılında Üsküp'te doğdu Rüştiye'yi bitirdikten sonra İstanbul'da, Vilayet kaleminde devlet hizmetine girdi; kısa bir süre sonra buradan İstanbul Merkez Komutanlığına bağlı Sıkıyönetim Komutanlığı hatipliğine geçti (1914) Aynı yıl 1 Kolordu Kurmaylığı bürosunda görevlendirildi I Dünya Savaşı'nın ilk yılını burada geçirdi ve 1916'da 2 Kolordu Kurmaylığında aynı nitelikte bir göreve nakledildi (1918) Savaşın son iki yılında Harbiye Nezaretinde idi Hasan Rıza, Ankara'da önce TBMM'ye hatip olarak girdi (1922) Bu görev, kendisini sürekli olarak Mustafa Kemal'in yakınında tutuyordu Mustafa Kemal, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, kendisini mutemet olarak Çankaya Köşkü'ne aldı (1924) 1927'de özel kalem müdürü, 1932'de genel sekreter vekili, 1934'te de genel sekreter oldu Genel sekreterliği sırasında bir dönem de Burdur milletvekilliği yaptı
Hasan Rıza'nın görevleri değişirken aynı kalan bir şey vardı; Mustafa Kemal'in kendisine karşı beslediği güven ve bu güven sebebiyle Mustafa Kemal'in değişmez vekil harçlığı Bu görevle, Hasan Rıza başından sonuna Mustafa Kemal'in özel hesaplarını tutan ve harcamalarını yapan kişi olarak kalmıştır 1970 yılında İstanbul'da öldü

İSMET İNÖNÜ (1884 - 1973)



Asker, devlet adamı ve Türkiye'nin ikinci Cumhurbaşkanı Mustafa İsmet 1884 yılında İzmir'de doğdu İlköğrenimini Sivas'ta bitirdi 1882'de Sivas Askeri Rüştiyesi'ne girdi 1895'te Rüştiye'yi tamamladı Bir yıl Sivas'ta, Mülkiye İdadisi'nde okudu 1897'de bu okulu bitiren Mustafa İsmet, Halıcıoğlu'nda (İstanbul) o zaman "Mühendishane-i Berrii Hümayun" denilen kara topçu okuluna girdi 1903'te Harbiye'yi bitirdi Yüksek askeri eğitime yatkın görüldüğünden, 1903'te Pangaltı'daki Harp Okulu'nda bulunan Erkânı Harbiye'ye (Kurmaylar Akademisi) alındı Mustafa İsmet'in Mustafa Kemal, Kâzım Karabekir, Fethi Okyar, Ali Fuat Cebesoy, Asım Gündüz vd ile aynı çatı altında buluşup tanışması bu okulda başladı
Mustafa İsmet Bey, kıta stajını tamamlamak üzere, Edirne'de merkezleşen İkinci Ordu'da görevlendirildi Edirne'de 8 Topçu Alayı 3 Bölük komutanlığına atandı İki yıl bu görevde kaldı (12 Eylül 1906) Bölük stajı bitince 2 Ordu kurmay heyetine alınarak (25 Eylül 1908), Edirne'de 2 Süvari Tümeni'ne verildi 1907 yılı içinde, o sırada Selanik'te bulunan arkadaşı Fethi Bey'den dolaylı olarak aldığı bir mektupla, İttihat ve Terakki Partisi'ne girmiş, gizli teşkilatın başına geçmişti Genç Türkler İhtilali patlayınca (24 Temmuz 1908) Edirne'de fiilen, orduya ve sivil idareye el koydu Ertesi yıl 31 Mart 1909 irtica hareketi olarak bilinen İstanbul askerî ayaklanmasını bastırmak için Rumeli'den yürüyen Hareket Ordusu'na katıldı

İnönü, hayatının en önemli başarılarından birini Yemen'de elde etti Asi Yemen İmamı Yahya Hamidettin'le, hem de imamın elinde olan dağlık bölgede açık müzakereye girişti İmparatorluğun tarihinde devletin topraklarında, fakat Türk olmayan bir halkla, ilk defa önemli bir anlaşma imzalandı, yüz yıllık Yemen isyanları kesildi İsmet Bey'in oradaki görevi 26 Şubat 1910 ve 5 Mart 1912 tarihleri arasındadır

5 Mart 1912'de İstanbul'a geldi ve Harbiye Nezareti'nde, çoğunlukla Harbiye nazırı ve Başkomutan vekili Enver Paşa'nın emrinde, 1915 yılına kadar görevde kaldı 26 Nisan 1912'de binbaşı, 23 Kasım 1914'te kaymakam (yarbay) oldu 30 Ocak 1916'da kıta hizmetini yapmak üzere 4 tümen komutanlığına atandı Ondan sonraki askeri görevleri, Birinci Dünya Savaşı içinde ve hepsi de Doğu cephesiyle Suriye cephesinde geçti 14 Mayıs 1917'de 20 ve 2 Temmuz 1917'de 3 Kolordu komutanlıklarına atandı Ocak 1920'de Garp Cephesi komutanlığı görevini aldı Kuruluş halindeki düzenli ordu ile cephede Yunan kuvvetlerine karşı savaşan İnönü (İnönü Savaşları), yine aynı cephede Çerkez Ethem'le mücadele etti

Birinci İnönü Savaşı sonunda tuğgeneral olarak İzmir'e varışından birkaç gün sonra, 13 Eylül 1922'de tümgeneral, aynı yılın 30 ağustosunda da korgeneral oldu

Mudanya Mütarekesi görüşmelerini yürütmek üzere Mustafa Kemal tarafından görevlendirildi (26 Ekim 1922) Daha sonra Lozan Konferansı'na gidecek heyete başkan olarak seçildi Bu görevi bakan düzeyinde yerine getirmesi gerektiği için Dışişleri bakanlığına getirildi Lozan'a giden İsmet Paşa, buradan başarılı bir diplomat olarak döndü Lozan'dan dönüşünde başbakanlığa getirildi (29 Ekim 1923) ve kısa bir süre bu görevden ayrıldıktan sonra 3 Mart 1925'te tekrar hükümet başkanı olunca, bu görevi 1937'ye kadar sürdü

Atatürk'ün ölümünden sonra yeni bir devlet başkanı seçiminde ilk akla gelen isimdi Nitekim 11 Kasım 1938'de 348 üyenin hazır bulunduğu Millet Meclisi'nde yapılan seçimde İnönü'nün aldığı oy sayısı 348'di

1950 seçimleri Türkiye'de 27 yıllık CHP iktidarına son verdiği vakit, 14 yıllık Başbakan ve 12 yıllık devlet başkanı İsmet Paşa sonucu kaçınılmaz sayıyordu İsmet paşa, 1972'de partiden ayrıldıktan ve siyasî hayatını eski cumhurbaşkanı olarak yararlandığı Senato üyeliğine inhisar ettirdikten sonra, yalnız 1973 seçim kampanyası sırasında siyasi sahnede bir kez daha göründü

İsmet Paşa, 25 Aralık 1973'te öldüğü vakit nereye gömüleceği konusu karara bağlandı ve Anıtkabir olarak belirlendi

İZZETTİN ÇALIŞLAR (1882 - 1951)



Asker, Kurtuluş Savaşı komutanlarından ve siyaset adamı 1882 yılında Yanya'da doğdu İstanbul'da Milli Savunma Bakanlığı Personel Dairesi emrinde çalışmayı reddederek Mudanya'da Milli Mücadele kuvvetlerine katıldığında (1 Temmuz 1920) yarbaydı O tarihe kadar Üsküp'ten Anafartalar'a uzanan çeşitli yerlerde görev yaptı Çalışlar, Milli Mücadele'yi yürüten kuvvetlerden 23 Tümen komutanlığına atandı, 20 Kolordu'nun da komutan vekilliğiyle görevlendirildi Kütahya-Eskişehir, Birinci ve İkinci İnönü ve Sakarya Meydan Savaşları'nda tümen ve grup komutanı olarak bulundu 1921'de albaylığa, 1922'de generalliğe yükseldi 1926'da korgeneral oldu Bu sırada 1 Ordu'ya komuta ediyordu ve bir ara İzmir valiliği ile Askerği Mahkeme üyeliği de ek görev olarak kendisine verilmişti Çalışlar, 1930'da orgeneralliğe yükseltildikten sonra ordu komutanı olarak 1939'a kadar görevini sürdürdü Emekliye ayrıldıktan sonra Aydın (1939), Muğla (1940 ve 1943), Balıkesir (1943) milletvekili olarak Meclis'de bulundu 1951 yılında İstanbul'da öldü

KAZIM KARABEKİR (1882 - 1948)



Asker, Milli Mücadele kahramanlarından ve siyaset adamı 1882 yılında İstanbul'da doğdu İlköğrenimini değişik yerlerde tamamladı Ortaokul ve liseyi Fatih Askeri Rüştiyesi'nde ve Kuleli Askeri Lisesi'nde okudu Karabekir, Harp Okulu'nda Mustafa Kemal ile tanıştı1902'de Harp Okulu'nu, 1905'te Harp Akademisi'ni bitirdi1909'da İstanbul'da patlak veren 31 Mart Olayı'nı bastırmak üzere buraya gönderilen Hareket Ordusu'nda Mustafa Kemal ile birlikte Kazım Karabekir'de vardı
Birinci Dünya Savaşı başlarında yarbaylığa yükselen Karabekir, savaş yılları boyunca İran sınırında, Halep'te, Doğu Cephesi'nde, Çanakkale'de bulundu 1917'de atandığı Diyarbakır'daki 2 Kolordu komutanlığından sonra, Erzincan yakınındaki Kafkas Kolordusu'nun başına getirildi ve bu görevi sırasında Emenileri püskürterek Erzincan ve Erzurum'u geri aldı Sarıkamış'taki kolordu ile işbirliği yaparak Kars ve Gümrü kalelerinin alınmasında üstün başarı gösterdi Bunun sonucu olarak da generalliğe yükseltildi

Karabekir'in hayatındaki önemli dönüm noktalarından biri Doğu'daki görevine gidişiyle başlar Asıl başlangıç tarihiyse Mustafa Kemal'in Samsun'a çıktıktan sonra, kendisiyle temasa geçmesidir O günden başlayarak Karabekir'in sınıf arkadaşı Mustafa Kemal ile tam bir işbirliği yapacak ve bu beraberlik Kurtuluş Savaşı'nın sonuna kadar sürecektir

Kazım Karabekir Doğu'da Milli Mücadele'yi sürdürürken Edirne milletvekili olarak birinci Büyük Millet Meclisi üyeleri arasına girdi ve böylelikle siyasi hayata atıldı 1923 seçimlerinde de İstanbul'dan milletvekili seçildi Aynı zamanda merkezi Ankara'da olan 1 Ordu'nun komutanlığı görevini aldı 1dönem milletvekilliği sırasında pek faal olamayan Karabekir, 1923'ten sonra Parlamento'da sayıları oldukça azalan Mustafa Kemal'in muhalifleri arasında yer aldı Çok geçmeden de Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Cafer Tayyar Eğilmez Paşalarla birleşerek Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kurdu (1924) ve bu partinin genel başkanlığını üzerine aldı Partinin ömrü uzun olmadı ve 1926'da Mustafa Kemal'e karşı yapılan suikast girişiminden sonra kapatıldı Kazım Karabekir 1948 yılında Ankara'da öldü

KAZIM ÖZALP (1880 - 1968)



Devlet adamı 1880 yılında Köprülü-Yugoslavya'da doğdu Harp Okulu'nu (1902) ve Harp Akademisi'ni (1905) bitirdi Selanik'te 36Alay 2Bölük komutanlığına atandı Daha sonra, İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne giren Kazım Bey, 31 Mart isyanını bastıran hareket ordusuyla birlikte İstanbul'a geldi (1909) Balkan Savaşından sonra, İstanbul Merkez Komutanlığı yardımcılığına atandı (1913) 1914'te Binbaşı oldu Van Seyyar Jandarma Alayı komutanıyken(1914), IDünya Savaşı'na katılarak Ruslara karşı savaştı Yunanlıların İzmir'i işgalinde, Balıkesir'deki 61Tümen komutanlığında görevliydi ve o çevrede Kuvayı Milliye'yi örgütledi Bu arada Balıkesir Milletvekili olarak TBMM'ye girdi (1920) Meclis tarafından İzmir Şimal Cepheleri komutanlığına atandı Sakarya Savaşı'na ve Büyük Taarruz'a katılarak 1921'de Tümgeneral, 1922'de Korgeneral oldu 1922-1924'te Milli Savunma Bakanı, 1924-1935'te Meclis Başkanıydı Bu arada orgeneralliğe yükseldi (1926) 1935'te ikinci defa Milli Savunma Bakanlığına getirildi 1943'te CHP Meclis grup başkanvekili oldu 1950 seçimlerinde Van'dan milletvekili seçildi ve 1954'te siyasi hayattan çekildi

KILIÇ ALİ (1888 - 1971)



Asker ve siyaset adamı Askeri okulu bitirdikten sonra binbaşı rütbesiyle IDünya Savaşına katıldı Kurtuluş Savaşında Maraş, Antep yöresinde milli kuvveti kurmakla görevlendirildi Karayılan ve Şahin Bey ile birlikte bu bölgede çıkan ayaklanmaları ve Kırşehir isyanını bastırdı Maraş, Antep ve Urfa'da bulunan Fransız kuvvetlerine karşı yapılan çatışmalardaki başarısı ona, Antep kahramanı olarak ün sağladı Ağrı isyanı sırasında kurulan İstiklal Mahkemeleri'nde üyelik yapan Kılıç Ali, 1920-1938 yılları arasında Antep milletvekilli olarak TBMM'de bulundu 1970'de Yeni Türkiye Partisi'nin kurucuları arasında yer aldı "Hatıralarını anlatıyor" (1955), "Atatürk'ün Hususiyetleri" (1955), "İstiklal Mahkemesi Hatıraları" (1955) adlı kitapları vardır

MAZHAR MÜFİT KANSU (1873 - 1948)



Siyaset adamı ve idareci 1873'de Denizli'de doğdu Edirne'de gördüğü ilk ve orta öğreniminden sonra Gelibolu'da (1891) ve Edirne İdadisi'nde tarih ve matematik öğretmenliği yaptı 1897'den sonra idareci olarak görev alan Kansu, Havza, Çorlu, Çisriergene ve İskeçe kaymakamlığında, 1908'den sonra da Gümülcine, Lazistan, Mersin, İzmit ve Balıkesir mutasarrıflıklarında bulundu İdareciliğinin yanı sıra siyasetle de ilgilenerek İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin üyeleri arasında yer aldı 1918'de Rus istilasından yeni kurtulan Bitlis'e vali atandı Heyeti Temsiliye üyeliğine seçildi Heyet, Ankara'ya geldiği sırada İstanbul'da son Meclisi Mebusan toplanıyordu Kansu, Mustafa Kemal'in de isteğiyle İstanbul'a gitti Felahı Vatan Grubunun çalışmalarına katıldı ve Meclise Hakkari Milletvekili olarak girdi Heyet adına Vahdeddin ile görüşerek ona Anadolu'ya geçmesini teklif etti İstanbul işgal edilip Meclisi Mebusan feshedilince, Kansu gemiyle Beyrut'a geçti Oradan Silifke yoluyla Ankara'ya geldiği zaman TBMM açılmıştı Hakkari Milletvekili olarak görev aldı Milletvekilliği dışında Elazığ valiliğine atandı 1923, 1939 dönemlerinde Denizli Milletvekilliği ve 1925'te Doğu İstiklal Mahkemesinde başkanlık yaptı 1939-1946'da Çoruh milletvekili olarak siyasi hayatını sürdürdü Mustafa Kemal'in Milli Mücadele döneminde ve Cumhuriyet yıllarından olan Kansu'nun "Erzurum'dan ölümüne kadar Atatürk'le beraber" adıyla 4 Mart 1948'den Son Telgraf gazetesinde yayımladığı anıları, 1966'da Türk Tarih Kurumu tarafından iki cilt olarak basıldı 1948 yılında İstanbul'da öldü

MUSTAFA CANTEKİN (1878 - 1955)



Doktor ve siyaset adamı 1878'de Çorum'da doğdu İstanbul Tıp Fakültesi'nde okurken siyasetle ilgilendiği için kalebent olarak üç yıllığına Şam'a sürüldü Burada, İstanbul'dan uzaklaştırılmak amacıyla Şam'a atanan Mustafa Kemal ile tanıştı Dostlukları hemen o gün başladı Mustafa Efendi'nin kitapları ilk bakışta Mustafa Kemal'in dikkatini çekti
İki Mustafa'nın dostluğu hızla gelişti ve çok geçmeden kendilerine katılan, genç subaylardan, Kırşehirli Lütfi Müfit (Özdeş) Efendiyle birlikte gizli Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kurdular

Sürgünden döndükten sonra öğrenimini tamamladı Kurtuluş Savaşı başlarında Mustafa Kemal'in yanında yer aldı Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Kırşehir milletvekili olarak girdi 1950'ye kadar da sürekli olarak Meclis'te kaldı Milletvekilliğinin sürdüğü yıllarda bir ara da Afyon Askeri Hastanesinin başhekimliğini yaptı Savaş yaralılarını kurtarmak için çaba gösteren Mustafa Efendi, 1955 yılında Ankara'da öldü

MUSTAFA NECATİ (1894 - 1929)



Devlet adamı 1894 yılında İzmir'de doğdu İstanbul Hukuk Okulu'nda okudu İzmir Öğretmen okulunda kısa bir süre öğretmenlik, Özel Şark okulunda müdürlük yaptı (1915-1918) Avukatlık yaptı İzmir, Yunanlılar tarafından 15 Mayıs 1919'da işgal edilince, Balıkesir Cephesindeki çete savaşlarına katıldı Anzavur kuvvetlerine karşı, Kuvayı Milliye komutanı olarak savaştı Yunanlılara karşı girişilen savaşlarda da bulundu Balıkesir'de, İzmir'e Doğru gazetesinde Milli Kurtuluş Savaşını destekleyen yazılar yazdı Saruhan Milletvekili oldu (1920) İstiklal Mahkemesi başkanlığı yaptı Millet Meclisi'nin ikinci dönemine, İzmir Milletvekili olarak girdi Mübadele ve İmar ve İskan bakanlığına (1923) daha sonra da Adliye bakanlığına getirildi (1924) İki yıl kadar Öğretmenler Birliği başkanlığında bulundu 1925 yılından, ölünceye kadar da Milli Eğitim Bakanlığı (Maarif Vekilliği) yaptı Hayatının en önemli ve en etkili görevi budur
Mustafa Necati, 1928'da eğitimimizi daha üstün bir duruma getirmek için acele alınması gereken tedbirleri düşünmüş ve kanun haline getirmişti İlk defa temelli olarak ve çok sayıda öğretmen yetiştirmekle zorunlu ilköğrenimi gerçekleştirme yolunu açtı Onun zamanında kabul edilmiş kanunlarla öğretmenlik, bir meslek haline geldi 1928'de Türk harflerinin kabul edilmesiyle eğitimimizde görülen gelişme de onun zamanında gerçekleşti

Sürgünden döndükten sonra öğrenimini tamamladı Kurtuluş Savaşı başlarında Mustafa Kemal'in yanında yer aldı Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Kırşehir milletvekili olarak girdi 1950'ye kadar da sürekli olarak Meclis'te kaldı Milletvekilliğinin sürdüğü yıllarda bir ara da Afyon Askeri Hastanesinin başhekimliğini yaptı Savaş yaralılarını kurtarmak için çaba gösteren Mustafa Efendi, 1955 yılında Ankara'da öldü

MUZAFFER KILIÇ (1897 - 1959)



Mustafa Kemal'in yaveri 1897'de İstanbul'da doğdu Harp Okulu'nu, topçu teğmeni olarak bitirdi Galiçya Cephesi'nden sonra Filistin'de 7 Ordu Müfettişliği yaverliği yaptı ve bu sırada 7 Ordu'yu komuta eden Mustafa Kemal'in karargahına geçti Kumandanın emir subayı oldu Bu beraberlik 1930 yılına kadar sürdü Erzurum ve Sivas kongrelerinde, Heyeti Temsiliye çalışmalarında Mustafa Kemal'in sivil karargahında kaldı Ankara'ya geldikten sonra görevini sürdürdü
Muzaffer Kılıç, Cumhuriyet'in ilanından sonra, baştan beri Mustafa Kemal'in yanındaki diğer subaylarla birlikte, terfi etti ve yüzbaşı oldu Çankaya Köşkü'ndeki görevini aksatmadan, Ankara Hukuk Mektebi'ne girdi ve 1928'de mezun oldu Kısa bir süre sonra da iş hayatına atıldı Ticaretle uğraştı Bir nebati yağ fabrikası kurdu Bu arada İstanbul Şehir Meclisi üyeliğine seçildi ve uzun yıllar burada kaldı Aynı zamanda Ankara Anonim Türk Sigorta Şirketi'nin yöneticiliğini üstlendi 1939'da bir dönem Giresun milletvekilliği yaptı

1959'da özel işlerini izlemek için Ankara'ya giden Muzaffer Kılıç Kızılay'da, sokakta geçirdiği bir kalp krizi sonunda öldü

MÜFİT ÖZDEŞ (1874 - 1940)



Asker ve siyaset adamı 1874 yılında Kırşehir'de doğdu Harp Akademisindeyken çöküşe hızla yaklaşan Osmanlı İmparatorluğunun kaderini değiştirmenin yollarını arayan genç subaylar arasında idi Hürriyetçi görüşleri benimsemiş olan Mustafa Kemal ve Ali Fuat Cebesoy gibi subaylarla yakın ilişkiler kurdu Bu arkadaşları ile birlikte gizli bir gazete çıkarma çabası içine girdi
Girişimin cezası korktuğundan hafif oldu ve rütbesinin geri alınmasını beklerken, sürgün niteliğinde bir atanma emri aldı Mustafa Kemal ile birlikte Şam'a gönderildi

İstanbul'da başlayan dostluk Şam'da daha koyulaştı Mustafa Kemal ile hemen her vakit beraber idiler Çok geçmeden sürgünde tanıştıkları, tıp öğrencisi Mustafa Efendi, düşüncelerine yeni unsurlar ekledi Aslında o da siyasetle ilgilendiği için İstanbul'dan uzaklaştırılmıştı

Çok geçmeden bu üç arkadaş düşüncelerini gerçekleştirmek için bir örgüt meydana getirmeye karar verdiler ve Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kurudular Gizli cemiyetin karargahı tıp öğrencisi Mustafa Efendinin dükkanıydı Lütfi Müfit, Milli Mücadelenin başından itibaren eski arkadaşı Mustafa Kemal'in yanında yer aldı Kurtuluş savaşının sonuna kadar cephelerde savaştı Savaşın sonunda Binbaşılıktan emekliye ayrılarak Meclise girdi ( 1923) 1939'a kadar Milletvekilliği yaptı Bu süre içinde bir ara Şehremaneti müfettişliği yapan Lütfi Müfit 1940'da İstanbul'da öldü

NURİ MEHMET CONKER ( 1882-1937)



1882 yılında Selanik'de doğdu 1902'de Harbiye'yi, 1905'de Harp Akademisi'ni bitirdi Atatürk'ün çocukluk ve silah arkadaşıdır Conker Selanik'te 3 Ordu'da, Hareket Ordusu'nda, Arnavutluk Harekatında, Afrika'da Trablusgarp ve Bingazi muharebelerinde, Anafartalar'da ve Conkbayırı muharebelerinde, doğuda Muş Cephesinde bulundu İleri saflarda yer aldığı Bolayır ve Conkbayırı muharebelerinde yaralandı
Nuri Conker, 1920 Haziranında Ankara'ya gelerek Kurtuluş Savaşı'na katıldı Kendisine önce TBMM tarafından basın ve istihbarat müdürlüğü görevi, bir süre sonra da Ankara bölge komutanlığı verildi Kısa bir süre de Ankara valiliği yaptı 1921 Mart ayı için de bazı satın alma işleri için Almanya'ya gönderildi; Eylül 1920, Mart 1921 tarihlerinde 41 Tümen komutanlığı ve aynı zaman da Adana Valiliği görevini yürüttü

1921 yılında kendi isteğiyle emekli olan Conker, 1925-1927 yılları arasında Kütahya Milletvekilliği, 1932-35 yılları arasında da Gaziantep milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi başkan vekilliği yaptı Conker'in "Zabit ve Komutan" adlı bir eseri vardır 1937 yılında Ankara'da öldü

ÖMER NACİ ( 1878-1916)



1878 yılında İstanbul'da doğdu Bursa'daki Işıklar Askeri Lisesi'nde okurken hocaları da, arkadaşlarının hemen hepsi de kendisinin geleceğin başarılı bir askeri değil de güçlü bir şair ve ateşli bir hatip olarak görüyorlardı Çok okuyordu, okuduklarının çoğu Namık Kemal'in, Tevfik Fikret'in şiirleri ve Jön Türklerin gizli yayınlarıydı Bu yüzden de sık sık başı derde giriyordu Bunun sonucu olarak Bursa'daki öğrenim yıllarında izin zamanlarını okulun cezaevinde geçiriyordu
Okuldan kovulmasının düşünüldüğü bir sırada bir hocasının arka çıkmasıyla1895 yılında Manastır İdadisi'ne sürüldü Ne var ki Ömer Naci'nin bu yeni okulda ilk ilgilendiği kişilerden biri de o tarihlerde aynı okulda okuyan Mustafa Kemal oldu Ömür boyu sürecek bir dostluk hemen o günlerde başladı Ömer Naci güzel konuşmasıyla Mustafa Kemal'i etkiledi Ömer Naci Subay çıktıktan sonra İttihat ve Terakki Fırkasına girdi; burada yönetim kurulu üyeliğine kadar yükseldi; İttihat ve Terakkicilerin hükümeti ele geçirmelerini sağlayan Babıali Baskınını düzenleyenlerin başında o vardı Subay olarak Kafkas Cephesinde, İran'da bulundu Buralarda Teşkilatı Mahsusa görevlisi olarak baskınlar düzenledi, çete savaşları vardı 1916 yılında Kerkük'te bulunduğu bir sırada Tifüse yenildi ve öldü

RAUF, HÜSEYİN ORBAY (1881-1964)



Rauf Orbay 1881 yılında İstanbul'da doğdu Milli Mücadele'ye katılmak üzere Anadolu'ya geçtiğinde imparatorluğun hemen her yanına ün salmış milli kahramanlardan biriydi Bahriye Mektebi'ni bitirmiş, Balkan Savaşı sırasındaki deniz savaşlarında büyük başarılar göstermiş ve bu nedenle "Hamidiye Kahramanı" ünvanını kazanmıştı İzzet Paşa kabinesinde Bahriye nazırlığı yaptı, bütün bu parlak başarıların sonunda Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş belgesi olan Mondros Mütarekesini imzalamak zorunda kaldı Malta sürgününden dönen Rauf Orbay 1921'de Ankara'ya gittiğinde kendisine Nafia vekilliği verildi Bakanlıktan ayrıldığı yıl Meclis ikinci başkanlığına seçildi, 1922-1923 arasında bir kaç ay Başbakanlık yaptı 1924'te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurulduğunda Rauf Orbay, daha önce İkinci Grupta başlattığı muhalefetini bu toplulukta sürdürmeyi daha uygun buldu 1942-1944 yılları arasında Türkiye'nin Londra büyükelçisi oldu Rauf Orbay 1964 yılında öldü

REFET BELE (1881-1963)



Refet Bele 1881 yılında İstanbul'da doğdu 1899 yılında Harp Okulu'nu, 1912'de Harp Akademisi'ni bitirdi Birinci Dünya Savaşı'nda Filistin Cephesi'nde İkinci Gazze Muharebesi'nde başarı sağladı Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı'ndaki görevi, Mustafa Kemal ile birlikte Samsun'a çıkışıyla başladı Refet Bey, merkezi Sivas'ta bulunan ve Mustafa Kemal'in müfettiş olarak görevlendirildiği 3 Ordu'ya bağlı, 3 Kolordu komutanlığına atandı Erzurum Kongresi'ne ve Samsun delegesi olarak Sivas Kongresi'ne katıldı Aydın ve çevresinde ayaklanmalar başlayınca burada görevlendirildi Daha sonra Çerkez Ethem Ayaklanması'nı bastırdı Bu arada generalliğe yükseltilerek Dahiliye vekilliğine ve Batı Cephesi komutanlığına atandı 1922'de Doğu Trakya'yı geri almakla görevlendirildi
Cumhuriyet' in ilânından sonra Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'na girdi 1926 yılında milletvekilliğinden ve askerlikten ayrılan Refet Bele, 1935-1939 ve 1946-1950 tarihlerinde İstanbul milletvekili seçildi

RUŞEN EŞREF ÜNAYDIN (1892-1959)



Ruşen Eşref Ünaydın 1892 yılında İstanbul'da doğdu Galatasaray Sultanisini ve Edebiyat Fakültesini bitirdi Askeri Baytar Alisi'nde, Darülmuallimini Aliyde, Türkçe ve Fransızca öğretmenliği yaptı Yazarlık hayatına 1914'te mütercimlikle başladı 1918'de Yeni Gün muhabiri olarak Kafkasya'ya, Tasviri Efkar muhabiri olarak Sivas'a gitti Dergi ve gazetelerde mülakat ve gezi türünde yazıları yayımlandı 1920'de Anadolu hükümetinin çağrısı üzerine İnebolu yoluyla Ankara'ya gitti; Türk Kurtuluş Savaşına katıldı 1922 yılında Buhara elçiliği başkatibi oldu Lozan Konferansında matbuat müşavirliği yaptı TBMM ikinci döneminde Afyonkarahisar Milletvekili seçildi Riyaseti Cumhur Umumi Katipliğinde, Tiran, Atina, Budapeşte elçiliğinde ve Roma, Londra ve Atina Büyükelçiliğinde bulundu 1952'de emekliye ayrıldı "Servet-i Fünun", "Donanma", "Tedrisat", "Türk Yurdu" ve "Yeni Mecmua"da yayımladığı mülakat, mensur şiir ve hatıra türünde yazılarıyla tanındı Mustafa Kemal Paşa'nın yakın çalışma arkadaşlarından biri olan Ruşen Eşref Ünaydın, Mustafa Kemal Paşa'yı Türk basınında ilk defa tanıtmasıyla ünlüdür

SALİH BOZOK (1881 - 1941)



Salih Bozok 1881'de Selanik'te doğdu Mustafa Kemal ile önce mahalle, daha sonra da okul arkadaşlığı daha başlangıçta kaderini çizmiş oldu İkisi de aynı okullarda okuduktan sonra aynı yıl Harp Okulunu bitirdiler Salih Efendi jandarma sınıfına seçilmişti Mustafa Kemal ise Akademiye devam edecek, kurmay olacaktı Mustafa Kemal Milli Mücadeleyi başlatmak üzere Anadolu'ya geçmeden önce ve Suriye Cephesi'nde bulunduğu sırada Salih Efendi'yi başyaver olarak yanına getirtti Sürekli beraberlik böyle başladı ve Salih Bey yarbaylıktan emekliye ayrıldıktan sonra bile Mustafa Kemal'in yakınında kaldı
Yüzbaşı Salih, Mustafa Kemal'in yanında, Heyeti Temsiliye'de görevli olarak Ankara'ya gitti Mustafa Kemal Meclis Başkanı iken o da Meclis Başkanı başyaveriydi Mustafa Kemal Cumhurbaşkanı seçilince yarbay Salih de Cumhurbaşkanlığı başyaveri oldu Yarbay rütbesinde ordudan istifa ettiğinde önce, o zamanki adı Bozok olan Yozgat'tan milletvekili seçildi; milletvekilliği 1939 seçimlerine kadar her dönemde yenilendi; bu arada Mustafa Kemal'in sofrasındaki yerini ve çevresindeki görevini de muhafaza ediyordu Salih Bey bu dönemde İş Bankası'nın kurucuları ve hissedarları arasında yer aldı Mustafa Kemal'in ölümüyle Salih Bozok'un dünyası da yıkılmış oldu Milletvekilliği sürdüğü halde sağlık durumundan şikayet ederek Yalova'ya çekildi ve 1941 yılında öldü

TEVFİK RÜŞTÜ ARAS (1883-1972)



Tevfik Rüştü Aras 1883 yılında Çanakkale'de doğdu Beyrut Tıbbiyesi'ni bitirdi ve doktor olarak İzmir, Selanik ve İstanbul'da çeşitli görevlerde bulundu İttihat ve Terakkiye girdi Selanik'te Mustafa Kemal ile yakın arkadaş oldu 1918'de Meclisi Ali-i Sıhhi (Yüksek Sağlık Kurulu) üyesiydi 1920 yılında Ankara'da TBMM açıldıktan sonra Muğla'dan (müstakil Menteşe livası) milletvekili seçildi İlk dönemde Kastamonu İstiklal Mahkemesi üyeliğine getirildi 1920 sonbaharında, Türkiye Komünist Fırkası'nın kurucuları arasına girdi TBMM Hükümeti'nin Rus Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'ne ilk büyükelçi olarak gönderildiği Ali Fuat Paşa(Cebesoy) delegasyonu ile Moskova'ya gitti 1923'ten 1939'a kadar İzmir milletvekilliğinde bulundu
4 Mart 1925'te Takriri Sükun Kanunu'ndan sonra kurulan İsmet Paşa(İnönü) Kabinesi'nde Hariciye Vekili oldu Atatürk'ün ölümüne kadar kurulan bütün kabinelerde bu görevi sürdürdü Dışişleri komiseri Litvinov'un davetlisi olarak üç kere Rusya'ya gitti 1926'da Odesa'da 1930 da ve 1937'de Sovyet ileri gelenleriyle Moskova'da görüşmeler yaptı 1939'da Londra Büyükelçiliğine atandı ve üç buçuk yıl İngiltere'de kaldı 1943'te emekli oldu Savaşın sonlarında İstanbul basınında (Özellikle Tan gazetesinde) yazılar yazdı Demokrat Partinin kuruluş mücadelesini destekledi 1952-1959 yıllarında İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı

Tevfik Rüştü Aras'ın Dışişleri bakanlığı sırasında verdiği söylevleri Numan Menemencioğlu tarafından derlenerek bir kitap haline getirilmiştir "Lozan'ın İzlerinde On Yıl" (1937, Fransızcası; 10 ans surles traces de Lausanne), Uluslararası Diplomasi Akademisi tarafından yayımlanan "Diplomasi Sözlüğünde" (Dictionnaire diplomatigue) Türkiye'nin Dış Politikası (Lapolitigue exterieure de la Turguie) maddesini de Tevfik Rüştü yazmıştır Günlük basında çıkan yazılarının güncel olmayanlarını "Görüşlerim" (1945 ve 1963) adlı iki cilt kitapta toplayan Tevfik Rüştü Aras, 1972 yılında İstanbul'da öldü

YUNUS NADİ ABALIOĞLU (1880-1945)



Gazeteci Yunus Nadi Abalıoğlu 1880 yılında Fethiye'de doğdu Abalızade Hacı Halil Efendi'nin oğlu olan Yunus Nadi, ilköğrenimini Fethiye'de yaptı, Rodos adasında Süleymaniye Medresesinde, İstanbul'da Galatasaray Sultaniyesinde okudu Sonra Hukuk Mektebine devam etti 1900'da Malümat gazetesinde çalışmaya başladı 1910'da İttihat ve Terakki Cemiyetinin çıkardığı Rumeli gazetesinin başyazarı oldu 1911'de Meclisi Mebusan'a Aydın milletvekili olarak katıldı 1918'de İstanbul'da Yenigün gazetesini kurdu 1920'de Muğla Milletvekili olarak TBMM'ne girdi 1924'te İstanbul'da Cumhuriyet gazetesini kurdu ve ölümüne kadar başyazarlığını yaptı TBMM'nin 6 dönemine kadar Muğla Milletvekilliğini yapan Abalıoğlu, 28 Mart 1945'te tedavi için gittiği Cenevre'de öldü
  Alıntı ile Cevapla