Tekil Mesaj gösterimi
Alt 21 Ekim 2012, 06:55   #1
Sincap
NetteKeyif
 
Sincap - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 15 Mart 2011
Mesajlar: 16.171
Sincap is on a distinguished road
Puanlar: 48.146, Seviye: 1
Puanlar: 48.146, Seviye: 1 Puanlar: 48.146, Seviye: 1 Puanlar: 48.146, Seviye: 1
Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
Etkinlik: 33%
Etkinlik: 33% Etkinlik: 33% Etkinlik: 33%
Standart Osmanlı Devleti\'nde Sosyal ve Dini Yaşam

Osmanlı Devleti - Sosyal ve Dini Yaşam - Padişah ve Hanedan üyeleri



OSMANLI DEVLETİ'NDE SOSYAL VE DİNİ YAŞAM


SOSYAL HAYAT


Osmanlı Toplumu:Osmanlı toplumunda aynı dönemde Avrupa devletlerinde olduğu gibi katı sınıf ayrımı görülmez. Osmanlı toplumu yönetenler (Askeriler) ve yönetilenler (Reaya) olmak üzere iki sınıftan oluşmaktaydı.


Osmanlı Devleti'nde toplum, sosyal hayatın sağlıklı işlemesi için iki gruba ayrılmıştır:


a) Yönetenler:Padişah tarafından kendilerine dini ya da idari yetki tanınan yönetici sınıfıdır. Yönetici sınıfı; saray halkı, seyfiye, ilmiye ve kalemiye olmak üzere dört gruptan oluşuyordu.


Osmanlı Devleti'nde yönetilenler sınıfından yönetenler sınıfına geçebilmek mümkündü; fakat bunun şartlan vardı. Bunlar:


* Padişaha bağlı olmak

* Devlete hizmet etmek

* Müslüman olmak

* Verilen görevi en iyi şekilde yapmaktı.


Not: Osmanlı Devleti'nde yönetilenler sınıfından yönetenler sınıfına geçmek dikey hareketliliğe örnektir. Kişinin sosyal statüsünde değişme meydana getiren değişikliklere dikey hareketlilik, kişinin sosyal statüsünde değişme meydana getirmeyen hareketlere (örneğin göç) yatay hareketlilik denir.


1) Padişah ve Hanedan üyeleri: Devlet içinde en yüksek otorite olan padişah ve Osmanlı ailesi yönetenler sınıfının temelini oluşturmaktaydı.


2) Seyfiye:Bugünkü anlamıyla hem askeri hem de idari görevi olan yöneticilerdi.


Tımarlı sipahiler, sancak beyleri, beylerbeyi, vezirler, kapı -kulu askerleri, kale koruyucuları, subaşılar bu gruba giriyor ardı.


3) İlmiye sınıfı:Toplumun din, yargı, eğitim, öğretim sektöründen sorumlu olan yöneticilerdir. Bunlar; kadılar, tıp ve astronomi alanındaki uzmanlar, her seviyedeki müderris- , imamlar ve müezzinlerden oluşuyordu.


4) Kalemiyeevlet kalemlerinde görev yapan görevliler dir. Ehl-i kalem denilen bu grup bugünkü anlamıyla Osmanlı Devleti'nin bürokratlarıdır. Defterdar, nişancı, reisülküttap ve devlet kalemlerinde çalışanlar kalemiye sınıfını oluşturuyordu.


b) Yönetilenler (reaya):İdareye katılmayan çeşitli din ve soylara mensup zümrelerden oluşan yönetilenler (reaya) sınıfı idi.


Reaya çeşitli din, ırk ve mezheplere mensup topluluklardan oluşuyordu. Değişik topluluklar din ve mezhep esasına göre "millet sistemi" adı verilen bir sisteme göre teşkilatlandı- rılmıştı. Buna göre; devlet her inanç topluluğunu kendi içinde serbest bırakarak onlara belirli bir özerklik tanımış, onlar üzerinde denetleyici olarak kalmıştır. Her dini cemaa- -tin başında kendi dini liderleri bulunurdu.


Osmanlı toplumu yerleşim durumuna göre de şehirliler, köylüler ve göçebeler olarak üç gruba ayrılıyordu.


Şehirlerin çoğu askerler (yöneticiler), tüccar ve esnaftan oluşuyordu. Eyalet merkezindeki seyfiyeden beylerbeyi, ilmiyeden kadılar, kalemiyeden eyalet defterdarı, sancak beyleri ve bunların maiyetindeki görevliler şehirlerde yaşar-(Terbiyeden-Yoksunum)-dı. Şehirlerdeki ikinci önemli zümre tüccar ve esnaftı.


Ekonomisi tarıma dayalı olan Osmanlı Devleti'nde nüfusun büyük bir kısmı köylerde yaşıyordu. Bunlar; tımar beyleri, çiftçi aileleri, mukataa denilen işletme biçimiyle toprağı işleyenler, mülk sahipleri ve müsellemlerden oluşuyordu.


Tımar beyleri devlet görevlisidir. Çifthane sistemi diye adlandırılan bir üretim biçimiyle devletin tahsis ettiği çiftlikleri işleten çiftçiler, kanunların belirlediği yükümlülükleri yerine getirdiği sürece tamamen hürdü.


Tapulu arazi dışında mukataa veya kesim denilen bir usulle devletten yer kiralayıp işleten köylüler de vardı. Köy halkı arasındaki müsellem ve muaflar ise Osmanlı Devleti'nin kuruluş dönemindeki askeri teşkilatında yer alıp sonra geri hizmete alınan gruptu.


Şehir ve köy topluluklarından farklı bir yapıya sahip olan konargöçerler veya Yörükler, kendileri için düzenlenmiş olan kanunlar çerçevesinde hayatlarını sürdürürlerdi. Genelm
-likle hayvancılıkla uğraşan konar-göçerler daha çok ağnam vergisi verirlerdi.


ESNAF VE ZANAATKÂRLAR


Ahilik Teşkilatı:Anadolu'da 13. yüzyılda yayılmış olan esnaf, zanaatkâr ve işçileri toplayan teşkilattır. Anadolu Selçuklu Devleti'nin sosyal düzeninin sağlanmasında ve Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda etkili olan ahilik teşkilatı dinî, ahlakî, sosyal ve ekonomik bir nitelik taşıyordu. Ahîlikte her mesleğin bir pîri ve pîr çevresinde toplanan meslek sahipleri vardı. Bu meslek sahiplerinin güven, doğruluk, tövbe ve hidayet gibi kurallara uyma zorunluluğu vardı.


Lonca Teşkilatı:Osmanlı toplumunda esnaflar lonca adı verilen teşkilatlara sahiptiler. Her esnaf muhakkak bir lonca-(Terbiyeden-Yoksunum)-ya kayıtlı olur, loncasının koruması ve denetimi altında bulunurdu.


Loncaların başlıca görevleri şunlardı:


* Üye sayısını, üretilen malların kalitesini, fiyatını belirle -mek

* Esnaf arasındaki haksız rekabeti önlemek

* Esnaf ile devlet arasındaki ilişkileri düzenlemek

* Üyelerine kredi vermek

* Tüketici haklarını korumak

* Usta çırak ilişkisi içinde eleman yetiştirmek


Not: Lonca teşkilatı 18. yy'a kadar Avrupalıüreticileri rekabet gücünü korumuştur. 18. yy'dan itibaren Avrupa'nın Sanayi İnkılâbını gerçekleştirmeye başlamasından sonra rekabet gücünü yitirmeye başlayan Lonca teşkilatı 19. yy'da çök-(Terbiyeden-Yoksunum)-müştür.


DİNİ HAYAT


Ahilik, Babailik ve Mevlevilik gibi tarikatlar, diğer Anadolu beylikleri gibi Osmanlı Beyliğinde de önemli bir nüfuza sahipti.

Osmanlılar ilmi tarikatçılığa ve mutasavvıflara ilgi göstermiş er ve mektep halinde bir mutasavvıf zümresi meydana gelmiştir. Bu anlayış sonucu Osmanlıülkesinde, Eberriye, Zeyniyye, Halvetilik, Kadirilik gibi tarikatlar kuvvet bulmuş -tur.


Safevilerin, Şiiliği kullanarak, Osmanlı Devleti'ni yıkmaya çalışmasıüzerine, Osmanlılar Sünniliğin temsilcisi olarak, Şiilik ve Batini cereyanlara karşı cephe almak zorunda kalmışlardır.


Osmanlı Devleti'nde bütün dini konular ve işler, ilmiye sınıfı ve bu sınıfın amiri durumunda olan “şeyhülislam” tarafından, hukuk işleri ise "kadı" tarafından yürütülmüştür. Osmanlı- -larda kendisine sorulan genel ve özel mahiyetteki şer'i ve hukuki konulara dört ehl-i sünnet mezhebinden "hanefi" fıkhıüzerine cevap veren kişiye “müftü”ve verilen karara da "fetva" denirdi.


Şeyhülislam, Fatih Kanunnamesinde ulemanın başı olarak gösterilmiştir. Fetvalar çeşitli fetva kitaplarından çıkarılarak, kaleme alınır sonra fetva eminine götürülür daha sonra şeyhülislama arz edilirdi. O uygun bulursa kendi el yazısıyla cevap kısmını imzalardı. Osmanlı mahkemelerinde şer'i ve hukuki bütün sorunlar, Hanefi fıkhına göre çözüme bağla- nırdı.


Sincap isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla