Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20 Haziran 2013, 10:44   #1
Handan_
Keyifli~Üye
 
Handan_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 28 Mart 2011
Mesajlar: 1.444
Handan_ is on a distinguished road
Puanlar: 5.094, Seviye: 1
Puanlar: 5.094, Seviye: 1 Puanlar: 5.094, Seviye: 1 Puanlar: 5.094, Seviye: 1
Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
Etkinlik: 0%
Etkinlik: 0% Etkinlik: 0% Etkinlik: 0%
Standart Ürolojik tümörler

ÜROLOJİK TÜMÖRLER


Ürolojik tümörler ve bunlardan özellikle prostat ve mesane tümörleri son yıllarda çok sık olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bölümde ürolojik tümörlerin sadece kötü kuylu olanlarını 4 ana grup altında inceleyeceğiz.

BÖBREK TÜMÖRLERİ


Malign böbrek tümörleri tüm erişkin tümörlerinin %5-6'sını oluşturur. Amerika'da her yıl ortalama 20.000 yeni vaka bildirilmekte ve bunun yarısı o yıl içinde kaybedilmektedir.

En sık 50-60 yaş grubunda, ve erkeklerde 2 kat fazla görülür.

Sigara kullanmı çoğu tümörde olduğu gibi bu tümörde de en önemli etkendir. Bunun yanında analjezik nefropatisi, çevresel faktörlerde önemli rol oynamaktadır.

Klasik bulgu olarak söylenen ağrı, idrardan kan gelmesi ve kitlenin elle hissedilmesi vakaların en çok %10-15'inde görülmektedir. Bu üç bulgunun dışında anemi, kilo kaybı, sedimantasyonda artma, hiperkalsemi, karaciğer yetmezliği de görülebilmektedir.

Tanıda ultrasonografi, intravenöz pyelografi, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme kullanılmaktadır.

Tanı anında hastaların ortalama %25'i ****statiktir. Halen geçerli tek tedavi metodu radikal cerrahidir. ****statik olgularda cerrahi sonrası immunoterapi kullanılabilen tek tedavidir. Hastalık kemoterapi ve radyoterapiye rezistandır.

PROSTAT TÜMÖRLERİ


Prostat kanseri günümüzde erkeklerde akciğer ve kolon kanseri sıklığını geçerek en sık karşılaşılan tümör olarak karşımıza çıkmaktadır. Erkeklerde tüm kanserlerin %21'ini oluşturmakta ve Amerika'da her 15 dakikada bir yeni prostat kanseri tanısı konulmaktadır. Ülkemizde hastalık insidansının bu

kadar fazla olmamasının en önemli nedeni düzenli tarama yapılmamasıdır. Hastalığın etyolojisinde yaş, ırk, hormonal etkenler, genetik yatkınlık ve çevresel faktörler ön plana çıkmaktadır. Birinci derece akrabalarında prostat kanseri olanlarda hastalık hem daha erken yaşta ortaya çıkabilmekte, hem de 2-3 kat fazla görülmektedir.

Prostat kanseri erken tanı konulabildiği takdirde tedavi edilebilir tümörler arasında yer almaktadır. Erken tanı konulanlarda tedavi ile 15 yıllık yaşam şansı %60'lara varmaktadır. Ancak prostat kanseri yayılım yapıncaya kadar genelde belirti vermezler. Erken dönemde tek belirti prostatın yaptığı tıkanıklığa bağlı işeme zorluklarıdır.Çoğunlukla sistemik yayılım neticesi kemik ağrıları ile hastalar karşımıza gelir.

Erken tanıda elimizde iki önemli araç vardır. Bunlardan en önemlisi parmakla prostat muayenesidir. Bunun yanında prostat spesifik antijen (PSA) denilen bir kan tahlili yapılmalıdır. Muayene veya PSA tetkiki ile kanser şüphesi olan olgulara transrektal prostat biyopsi yapılmalıdır.

Erken tanı konulan hastalara tedavi metodu olarak en sık radikal cerrahi veya radyoterapi yapılmaktadır.

İleri evre hastalıkda ise genelde semptomatik tedavi yapılmaktadır. Bu tedavide hormonlar yaygın olarak kullanılmaktadır.

MESANE TÜMÖRLERİ


Mesane tümörü ürolojik sistem içinde prostat kanserinden sonra ikinci sıklıkta görülmektedir. Erkeklerde 3 kat fazla görülmektedir. Ortalam görülme yaşı 65 olarak kabul edilse de, ülkemiz gibi sigara tüketiminin çok fazla olduğu ülkelerde bu hastalık çok daha erken yaşlarda görülmektedir.

En sık neden sigara olsa da bunu yanında genetik yatkınlık,meslek (petrol, boya, deri sanayinde çalışanlar vb.), diyet,kronik enfeksiyon, pelvik radyasyonda etkendir.

Hastalığın en önemli bulgusu idrardan kan gelmesidir. Tipik olarak pıhtılı ve ağrısız kanma olarak karşımıza çıkar. İleri evre hastalıklarda ise halsizlik, kilo kaybı ve kansızlık gibi genel belirtiler görülür.

Tanıda ilk yapılması gereken idrar incelemesinin yanında intravenöz pyelografidir. Bunun yanında ultrasonografininde yardımına başvurulur.

Kesin tanı sistoskopi denilen bir işlem ile konur. Bu işlemde sistoskop adı verilen özel bir aletle penisten girilip mesane göz ile değerlendirilir. Tümör saptanan olgulara transuretral tümör rezeksiyonu (TUR) yapılır.

Yapılan cerrahi sonrası patolojik inceleme sonrası tümör evrelendirilmesi yapılır. Bu evreleme neticesi yüzeyel tümör olarak kabul edilen olguların bir kısmına mesane içine ilaç (BCG,Mitomycin-C vb) vermek sureti ile (intrakaviter tedavi) tedavi yapılır.

İnvaziv tümör olarak kabul edilen hastalara ise radikal cerrahi veya radyoterapi uygulanmaktadır.

Yüzeyel mesane tümörü olanlarda prognoz oldukça iyidir. Bu nedenle sigara içiminin fazla olduğu toplumlarda idrardan kan gelmesi hastalar tarafından ciddiye alınmalı ve sağlanacak bilinçlenme ile bu hastalıkların erken tanı ve tedavisi sağlanmalıdır.

TESTİS TÜMÖRLERİ


Oldukça ender görülen tümörler olmasına karşın, sıklıkla genç erişkinlerde görülmesi yönünden önem arz etmektedir. Bir diğer önemli konuda erken tanı konulabildiği takdirde %100'lere varan oranda tedavi edilebilmektedir.

En önemli neden inmemiş testistir. Bu durum tümör oranını 3-10 kez artırmaktadır. Bunun yanında atrofik testis ve testis travmalarıda önemlidir.

Hastalar sık olarak testiste ağrısız şişlik ile başvururlar.

Testisteki her şişlik aksi ispat edilene kadar tümör olarak kabul edilmelidir. Olguların %20'ye yakın kısmı ise ****stazlara bağlı karın ağrısı, patolojik kırık, bulantı, kusma, hemoptizi le gelir.

Tanıda skrotal ultrasonografi yanında AFP ve beta-HCG denilen kan tahlilleri en önemli yöntemlerdir.

Tümör tanısı konulan hastaya vakit geçirilmeden radikal cerrahi (inguinal orşiektomi) yapılmalıdır.

Patolojik evreleme sonrası tümörün tipine ve klinik evreye göre hastaların bazılarına kemoterapi veya radyoterapi verilir.

Handan_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla