Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20 Haziran 2013, 10:49   #1
Angel
Keyifli~Üye
 
Angel - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 07 Mayıs 2012
Mesajlar: 1.647
Angel is on a distinguished road
Puanlar: 5.049, Seviye: 1
Puanlar: 5.049, Seviye: 1 Puanlar: 5.049, Seviye: 1 Puanlar: 5.049, Seviye: 1
Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
Etkinlik: 14%
Etkinlik: 14% Etkinlik: 14% Etkinlik: 14%
Standart Miyop Lazer Ameliyatlarının Riskleri

miyop ameliyatı - lazerli miyop ameliyatının sakıncalarıLaser Excimer operasyonlarının (nüfusa oranla) en çok yapıldığı ülkelerin başında gelen ülkemizde gelecekte bazı ciddi göz ve görme problemleriyle karşılaşabiliriz. Belki 20-30 yıl sonra binlerce insan keratektazi (yumuşayan korneanın göz içi basıncından dolayı öne doğru bombelenmesi) şikayetleri ile kornea transplantasyonu için sıraya girebilir.



Bu endişeyi şimdiden duymamak elde değil.

Nüfusu bizden fazla olan Almanya henüz yüz bin kişi için endişelenirken biz bir kaç milyon kişi için endişelenmeliyiz.



Görme kusurları bir ‘hastalık’ değilken ısrarla hastalık demeyi sürdüren, görme kusurlu kişiler ‘hasta’ değilken ısrarla hasta diyen göz hekimleri yaptıkları laser excimer operasyonundan sonra bu kişilere hasta demekte ve hasta muamelesi yapmakta haklıdırlar. Zira operasyonu kabullenen kişi (yapılan işlem kozmetik bir müdahale olsa bile) artık bilimsel olarak ta hastadır.



Görme kusurlarının bütün Dünya da yıllardır kullanılan yöntemlerle giderilmesi seçeneği varken göz gibi olağanüstü bir işlevi olan organı ve onun en değerli parçası olan korneayı 20 yıl,30 yıl sonra ne olacağını bilmeden riske atmak ne kadar bilimsel ve etiktir tartışılır?

Miyop Ameliyatlarının Riskleri


Sizlere Alman “Der Spiegel“ dergisinde yayınlanan, Kasım ayında ülkemizde düzenlenen “Dünyada ve Türkiye’de Optisyenlik ve Optometri“ kongresine misafir konuşmacı olarak katılımından tanıdığımız Sayın Doç Dr. Andreas Berke ile lazer ameliyatlarının riskleri konusunda yapılmış bir röportajı sunmak istiyoruz.




Almanya’da yaklaşık 100 bin kişi lazer ile miyopi ve hipermetropilerini düzelttirdi. Ancak bu müdahaleyle bağlantılı riskler genellikle pek dile getirilmiyor. Göz fizyologu Andreas Berke, bu ameliyatlarla bağlantılı tehlikeleri açıklıyor.




Spiegel Online: Göz fizyologu olarak gözün kornea tabakasındaki biyolojik süreçleri çok iyi biliyorsunuz. Lasik ameliyatının göz için anlamı nedir?



Berke: Bir Lasik ameliyatında kornea tabakası halka şeklinde kesilir ve dışa doğru katlanarak açılır. “Flep” adı verilen bu halka formlu parça, büyük ihtimalle asla eskisi gibi yerine kaynamaz. Bu işlemden sonra Flep’in altında kalan kornea tabakasından bazı kısımlar lazerle tıraşlanır. Gözde büyük bir yara oluşur.



Spiegel Online: Peki bunun kötü olan tarafı nedir?



Berke: Kornea, milyonlarca yıl süren bir evrimsel uyum sonucunda oluşmuştur. Korneanın her zaman berrak ve şeffaf kalabilmesi için bağışıklık sistemi bu bölgede sınırlı çalışır çünkü her türlü enfeksiyon, korneanın optik özelliklerinin bozulmasına neden olabilir. Fakat sadece Lasik ile değil aynı zamanda diğer lazer ameliyatlarında da oluşan bu yaradan dolayı korneanın bağışıklık sistemi büyük oranda aktive edilir. Korneada bulanıklık ve yara izlerini de içeren bir enfeksiyon ve iyileşme süreci başlar. Bazı hastalarda bu durum, örneğin kamaşma etkilerine yol açar ki gece görüşünün kalitesini bazen kalıcı olarak kötüleştirmektedir. Bundan başka ameliyat olanların pek çoğu, kontrastların azaldığından şikâyetçi olmaktadırlar ve bu durum, insanların çevrelerini renkleri solmuş bir fotoğraf gibi algılamalarına neden olur. Kontrast kaybı da büyük ihtimalle yaranın iyileşme sürecine bağlı bir

sonuçtur.



Spiegel Online: Lasik ile ilgili internet forumları, ameliyat olan kişilerin bir kısmında gözlerin kurumasıyla ilgili şikâyetlerle dolu ve bazı araştırmalar da kalıcı olabilen bu vakaların oranının yüzde yirmi olduğunu açıklıyor. Bunun sebebi nedir?



Berke: Bunun açıklaması basit. Korneanın içinde yoğun derecede sinirler bulunur. Bu sinirlerin önemli bir görevi de, korneada kuru bölgelerin olup olmadığını tespit etmektir. Beyine kadar ulaşan karmaşık bir refleks iletimi sayesinde gözyaşı üretimi devreye sokulur. Lasik ameliyatı esnasında kornea kesilirken bu refleks iletimi bozulursa, beyin de gözün kuru olduğunun haberini almaz ve dolayısıyla gözyaşı sıvısının üretimini az tutar.



Spiegel Online: Kişilerin orijinal göz kusuruna bağlı olarak da bazen ameliyat olanların yüzde üçü ile ellisi arasında bir kesimin ikinci bir ameliyattan sonra bile gözlük takmaya devam etmesi gerekebiliyor. Pek çok kişinin aylar ya da yıllar sonra görme kusuru yeniden ortaya çıkıyor. Bunun sebebi ne olabilir?


Berke: Bu durum da iyileşme süreci ile bağlantılıdır. Çünkü iyileşme esnasında korneanın bombesi artabilir ve kırma gücü yeniden değişebilir.



Spiegel Online: Alman Lufthansa firması, lazer ameliyatı olmuş olan pilot öğrencilerini kabul etmiyor çünkü her şeyden evvel Lasik ameliyatının uzun vadeli sonuçlarının henüz bilinmediğini öne sürüyor. Bu ameliyatın en önemli uzun vadeli riskleri hangileridir?



Berke: Öncelikle keratektazi adı verilen ve korneanın yumuşaması durumudur. Bu durumdaki hastalar için çok eziyetlidir çünkü görme netliği dakikalar içinde değişimler gösterir. Genellikle sadece kornea nakli ile çözülebilir. Son dönemlerde korneanın biyomekaniği konusuna çok eğildim ve şu sonuca vardım: Kornea, biyomekanik açıdan bakıldığında Lasik gibi bir ameliyat için uygun değildir.



Spiegel Online: Neden?



Berke: İnsan gözünün içinde de tıpkı bir balonda olduğu gibi bir basınç mevcuttur, buna göz içi basıncı denir. Balonun basıncını frenleyen plastik haznedir, gözde ise tüm yaşam boyunca korneadır. Kornea bir Lasik ameliyatından dolayı zayıfladığı zaman, gözün bu basınca ne müddetle dayanabileceğini ya da belki de genetik faktörlerle birlikte bir gün yumuşayıp yumuşamayacağını hesaplamanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Korneanın gerginliği Lasik ameliyatından sonra değişmeden kalır, ancak kendisinden doku alındığı için kornea, daha az doku ile dayanmak durumundadır. 20 yaşında birisi ameliyat olduğu zaman, korneasının 60-70 sene daha dayanması gerekecektir. Oysa Lasik teknolojisi daha ancak 15 yıldır mevcuttur. Lasik’in icat edilmesinden önce korneasına kesi yaptırarak miyopilerini düzelttiren kimseler, bugün uzmanların bekleme salonlarını dolduruyorlar çünkü ameliyattan dolayı zarar gören

korneaları, bu basınca dayanamamaktadır.


Spiegel Online: Üstüne üstlük ileri yaşlarda zaten artık pek iyi görememeye başlarız.



Berke: Evet, özellikle de kontrastlar zayıflar. Bir de kontrastları azaltmakta olan Lasik’ten sonra halen insanın kendi iradesiyle yaşamasına yetip yetmeyeceğini şu anda kimse bilememekte. Bundan başka katarakt oluşması durumunda göz merceğinin değiştirilmesi de güç hale gelir çünkü korneanın doğru şekilde ölçülmesine olanak kalmamaktadır. Üstelik yakın gözlüğü kullanmak zorunluluğu, Lasik yapılsa da ortaya çıkacaktır, hatta miyop kimselerde, Lazer ameliyatı olunsun ya da olunmasın, daha erken yaşta ortaya çıkacaktır.


Spiegel Online: Fakat göz cerrahları şimdi artık giderek daha fazla bir şekilde presbiyopiye de müdahale ediyorlar. Ya yakını görmekle görevli olacak gözü hafifçe miyop hale getiriyorlar ya da multifokal lens adı verilen çok odaklı bir lensi göz içine yerleştiriyorlar. Bu şekilde hem uzakta hem yakında birden fazla görüntüyü aynı anda net görüyorsunuz ve dediklerine göre beyin de istenmeyen görüntüleri siliyor.



Berke: Şu anda bunların hepsi birer ödünden ibarettir. Eğer bir insan gerçekten iyi görmek istiyorsa ki araba kullanmak için böyle bir iyi görüş gereklidir, bu tip müdahalelerden uzak durmalıdır. Göze kalıcı zararlar vermeyen ve istenildiği zaman çıkarılabilen multifokal kontakt lensler gibi daha iyi alternatifler de mevcuttur.


Spiegel Online: Şu ana kadar karşınıza çıkan en kötü Lasik komplikasyonu hangisidir?

Berke: 20’li yaşlarının başlarında bir kadın vardı, gözleri ameliyattan önce -2,5 diyoptri miyoptu. Ameliyattan sonraki dokuz hafta sonunda korneası o derece yumuşamış ve bombeleşmişti ki kornea nakli için bekleme listesindeydi. Bu durumdan dolayı ağır bir depresyon geçirmekteydi ve psikiyatrik tedavi görüyordu.


Andreas Berke hakkında: 52 yaşındaki göz fizyoloğu Doç. Dr. Andreas Berke, Köln Optisyenlik Meslek Yüksekokulu'nda ders vermektedir. Kendisi asla lazer ameliyatı olmayı düşünmemektedir.


Rıfat Kayın



alıntı

Angel isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla