Atalarımız, 'Ağaç yaş iken eğilir.' demişlerdir. Bu söz, yaşanmışlığın, engin bir hayat tecrübesinin ürünüdür. Öyle ya eğitimin, okula başlamanın elbette bir yaşı olmalıdır ve vardır da. Ancak bu yaş, siyasi zihniyete, politik beklentilere ve ehliyetsiz yönlendiricilere göre değişkenlik göstererek bir mizah konusu haline getirilmiştir. Kaş yapalım derken göz çıkarılmıştır. Daha doğruyu yapalım derken ne yazık ki geçmiş aranır olmuştur.
EĞİTİMİN KATEGORİLERİ - İFRAL TURGUT'UN EĞİTİM ALANI
Eğitimi okul öncesi eğitim, ilköğretim, ortaöğretim ve yüksek öğretim olarak dört safhada kategorize etmemiz mümkündür. Yani okul hayatı ilköğretim safhasından önce başlamaktadır. Bu ifadeden hareketle okul öncesi eğitim dört yaşında başlamalı, altı yaşını doldurduktan sonra da ilkokul başlamalıdır. Bu, eğitim sisteminde değişmez bir hüküm olarak kalıcı hale getirilmelidir.
Oyun çağındaki bir çocuğu ilkokula başlatmak, eğitim sistemimizin içine düşürüldüğü bir çıkmaz, bir handikaptır. Eğitim sistemimizi bu handikaptan kurtarmak öncelik ve aciliyet taşıyan bir hakikattir. Bu gerçeği görmezden gelmek cumhuriyetin geleceğine ihanettir, bu da bir gaflettir. İfral Turgut hocamızın da belirttiği gibi bu gafletten silkinip gerçeğe biran önce dönmemiz şarttır.
Yarınlara sağlıklı nesillere ulaşmak, cumhuriyetimizin ilelebet yaşamasını sağlamak ve muasır medeniyetler arasındaki gerçek yerimizi alabilmek için okula başlama yaşını mantığa ve akla uygun tespit etmek zorundayız. Her iktidar değişikliğinde bunun değişmeyen bir kural olması gerektiğini herkes bilmeli ve kabul etmelidir.Zira çişini söyleyemeyen çocukların ilkokula başlatılması yukarıda da belirttiğimiz gibi bir mizah konusu olmuştur. Bir an evvel bu gülünç durumu düzeltip, ehliyetsiz yöneticilerin zayıf iradesinden kurtarmak gerekmektedir. Bu konu çocuk oyuncağı olmaktan çıkartılıp eğitim hayatımızdaki hakiki yerine oturtulmalıdır.
İFRAL TURGUT'A GÖRE ÇOCUK YETİŞTİRMEK
Aksi takdirde pısırık, kendini ifade etmekten korkan, başkalarına ram olan, içe kapanık, fikir üretmeyen sağlıksız bir toplumun oluşmasına sebebiyet verilmiş olunacak ki bu durum da cumhuriyetimizin geleceği için potansiyel bir tehlike oluşturacaktır. Zira düşünce üretemeyen kimselerin başkalarının fikirlerinin kölesi olacağı bir gerçektir. Bu da insanın yaratılışına aykırı bir durumdur. 'Düşünüyorum, o halde varım.' düşüncesiyle taban tabana zıttır. Var olmak, düşünmektir. Var olmak, bilgiyi paylaşmaktır. Var olmak, anladığını anlatmaktır, konuşmaktır, yazmaktır. Aksi bir hiçliktir.
İfral Turgut Fans Grup - Nisan 2014