Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06 Mayıs 2011, 17:08   #2
TÜRK
Keyifli~Üye
 
TÜRK - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 06 Mayıs 2011
Mesajlar: 37
TÜRK is on a distinguished road
Puanlar: 2.408, Seviye: 1
Puanlar: 2.408, Seviye: 1 Puanlar: 2.408, Seviye: 1 Puanlar: 2.408, Seviye: 1
Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
Etkinlik: 0%
Etkinlik: 0% Etkinlik: 0% Etkinlik: 0%
Standart Cevap: Atatürk’ün Özel Yaşamı hakkında..

Annesi ve Babasına Yönelik Saldırılara Yanıtlar

► Zübeyde Hanım, Ali Rıza Efendi ile 1871 yılında 14 yaşında iken evlenmiştir.

► Sözde mahkeme kararı 1882 yılında alınmıştır. Ancak bu tarihte Zübeyde Hanım hala Ali Rıza Efendi ile evlidir ve dört çocuk (Fatma, Ahmet, Ömer, Mustafa) sahibidir.

► Ali Rıza Efendi 1893 yılında vefat etmiştir. Diğer bir ifade ile başka birine babalık davası açtığı anda Zübeyde Hanım hâlâ Ali Rıza Efendi ile evlidir. Böyle bir dava açması mümkün değildir.

► Ayrıca, Osmanlı’da devletten müsaadeli, ruhsatlı ve meşru genelev yoktur.

► Dolayısıyla mahkemenin genelev ile resmi olarak yazışması mantıklı değildir.




»»»»»»»»»»»»»»» o ««««««««««««««


Soyuna Yönelik Saldırılar

► Mustafa Kemal Türk değilmiş.

► Yahudi dönmesi, Sırp, Bulgar, Makedonmuş.




Soyuna Yönelik Saldırılara Yanıtlar

► Zübeyde Hanım’ın soyu yörüktür. Fatih Sultan Mehmet döneminde Karamanoğlu Beyliği’nin yıkılmasından sonra (1466), Balkanlar’da fethedilen yerlerin Türkleştirilmesi için göç ettirilen ailelerdendir.

► Aile, Vodina sancağının Sarıgöl nahiyesine yerleştirilmiştir ve sonra Selanik’e göç etmiştir.

► Konya bölgesinden geldikleri için “Konyarlar” ismi ile resmi kayıtlara geçmiş ve anılmışlardır.

► Ali Rıza Efendi’nin soyu, Aydın/Söke’den gelerek Manastır vilayetine yerleştirilen, “Kocacık
Yörükleri”ndendir.

► Aile, sonra Selanik’e göç etmiştir.

► Manastır’da yerleştikleri yere “Kocacık” denmiştir.




»»»»»»»»»»»»»»» o ««««««««««««««


Sofrasına ve İçkisine Yönelik Saldırılar

► Sarhoşmuş, ayyaşmış, sabaha kadar içermiş, körkütük sarhoş olurmuş.

► Sofrası zevk ve sefa alemiymiş. Ülkeyi sofradan idare edermiş.

► Geceyi içki ve fuhuş aleminde, gündüzü uyuyarak geçirirmiş.




Sofrasına ve İçkisine Yönelik Saldırılara Yanıtlar
► Atatürk alkol kullanırdı. Rakıyı tercih ederdi. Baş mezesi leblebi, beyaz peynir ve kavundu.

► Ancak günlüklerde ve anılarda aşağıdaki ifadeler vardır.

► Ciddi işler konuşulduğunda kahveden başka bir şey içmezdi. Buhranlı zamanlarda O’nun için sofra-içki yoktu.

► Korkunç derecede iradesi vardı. Sarhoşluktan hoşlanmazdı.

► Atatürk’ün akşam sofraları ünlüdür. Birçok günlük ve anı defterinde aşağıdaki ifadeler vardır.

► Atatürk’ün sofrası bir yemek, içki, eğlence sofrası değil bir nevi akademi, dershane idi. Sofranın karşısında bir karatahta bulunurdu.

► Sofranın dağılması, görüşülen konunun önemine göre idi. Bazen sabahlanırdı.

► Tek eğlence alaturka saz getirip onu dinlemekti. Çoğu zaman gelen sanatçılar bir köşede unutulup geri dönmüşlerdir.

► Atatürk sofrasına herkesi bir maksatla davet ederdi. Oraya davet şeref sayılırdı.

► Atatürk bilmediklerini sofralarda bilenlerden öğrenirdi. Bakanlar, milletvekilleri hep o tebeşirli karatahtaya kalkmışlardır.

► Sofra bir idare yeri değil, dostları ile sohbet ve danışma yeri idi.

► Aynı zamanda bir imtihan yeri idi. Bir vazifede kullanacağı kişileri söylemeden, hissettirmeden burada yoklardı.

► Atatürk çalışmalarında; zaman, mekân ve imkân kavramlarıyla ilgili değildi. Başladığı bir işi bitirmeden rahat edemezdi.

► Az uyurdu. Uykuda geçirdiği zamana acırdı.

► Nutuk’u hazırlarken 20-30 saat aralıksız çalıştığı olmuştur. Beraber çalıştığı arkadaşları yorgunluktan baygınlık geçirirken kendisi çalışmaya devam etmişt ir
TÜRK isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla