Konu
:
Okyanus Akıntılarının Yaratılışındaki Hikmetler
Tekil Mesaj gösterimi
06 Mayıs 2011, 19:27
#
1
TÜRK
Keyifli~Üye
Üyelik tarihi: 06 Mayıs 2011
Mesajlar: 37
Puanlar: 2.408, Seviye: 1
Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
Etkinlik: 0%
Okyanus Akıntılarının Yaratılışındaki Hikmetler
Okyanus Akıntılarının Yaratılışındaki Hikmetler
Gökyüzünde çakan şimşekler
şiddetle yağan yağmur
kar
hızla esen rüzgarlar veya açık bulutsuz sıcak bir hava... Tüm bunlar
gezegenimizde görülen iklim olaylarıyla ilgilidir. Yeryüzünde iklimin ortaya koyduğu belirgin bir özellik ise çeşitliliktir. Çok sayıda etkiye dayanan iklim olaylarının bu şekilde çeşitli yaratılması
Yüce Allah’ın üstün yaratışıdır. Okyanus akıntıları
sınırlı su kütlesinin belirli bir yönde hareketi olarak tanımlanır. Alçak ve yüksek enlemlerde genellikle doğu veya batı yönlü olan akıntılar
bulundukları enlemin sıcaklığına uygun olarak sıcak ve soğuk su akıntıları biçimindedir. Sıcak ve soğuk su akıntılarının tam olması gerektiği yerde havayı ısıtması
tam olması gereken yerde iklimi serinletmesi
Dünya üzerindeki insanlara yaşam alanı oluşturması Allah’ın üstün ilminin ve sonsuz mükemmellikteki yaratışının delillerindendir. Bu akıntıların yaratılışındaki hikmetlerin bir bölümünü şu şekilde sıralayabiliriz.
İklimde Değişikliğe Yol Açarlar
Sıcak akıntılar
sıcak bölgeden
daha az sıcak olan bölgelere ilerleyerek oradaki ısıyı yükseltirler. Örneğin Japonya’da Kuro Şiyo sıcaksu akıntısının etkisi ile kışlar
bulunduğu enleme göre olması gerektiğinden daha ılık ve nemlidir
yöre bu iklim sayesinde zengin bir doğal bitki örtüsüne sahiptir. Golfstream sıcak su akıntısı ile Norveç yer aldığı enlem dairesine göre daha ılık ve bol yağışlı kışlara sahiptir ve Arktik daire çevresinde yer almasına rağmen kıyılarında deniz buz tutmaz. Aynı biçimde İngiltere’de sıcaklıklar bulunulan enlem için beklenmeyecek ölçüde yüksektir. Soğuk akıntıların bir kısmı ise soğuk bölgelerden veya yüzeye çıkan soğuk dip sularından kaynaklanırlar ve su sıcaklığı 15o olmasına rağmen bulundukları sıcak enlemlerde soğuk akıntı olarak hissedilirler. Bu nedenle sıcaklığı düşürürler ve havanın bunaltıcı etkisini azaltırlar.
Kıyı Çöllerinin Oluşumu
Kıtaların batısında yer alan kıyı çöllerinin ortaya çıkış nedeni soğuk okyanus akıntılarıdır. Ancak bu çöl tipi kıtaların iç kısmında yer alan çok kurak ve sıcaklık değişimi yüksek olan kıta çöllerinden farklıdır. Çünkü bu tip çölde havanın nemi yüksektir
sıcaklık iniş ve çıkışı ise önemsizdir. Bu durum zayıf bir ot örtüsünün gelişmesine olanak vererek hayvanların otlatılmasını mümkün kılar.
Yağışların Düzenlenmesini Sağlarlar
Soğuk su akıntılarının etkili olduğu sahalarda bu akıntılar hava kütlelerinin soğumasına yol açarak
bu kütlelerin sıcak kara alanı üzerinden geçerken yoğuşmasına ve yağmurun yağmasına engel olurlar. Bu biçimde kıyı kesimlerde sisli
bulutlu
serin günler oluştururken
nem yüklü hava kütlelerinin kıtaların iç kısımlarına ilerleyerek yağış bırakmasına neden olurlar.
Biyolojik Çeşitliliği Artırırlar
Su akıntıları denizlerde besin ve oksijen taşırlar. Akıntıların beraberinde getirdiği planktonlar
beslenme potansiyelini dolayısı ile balık çeşitliliğini artırmaktadır. Ayrıca bu balıklarla geçinen deniz kuşlarının türü ve sayısı da çevre adalarda artmıştır.
Dağların Hareket Etmesi
Bir ayette dağların göründükleri gibi sabit olmadikları
sürekli hareket halinde bulundukları şöyle bildirilmektedir:
Dağları görürsün de
donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler... (Neml Suresi
88)
Dağların bu hareketi
üzerinde bulundukları yer kabuğunun hareketinden kaynaklanır. Yer kabuğu kendisinden daha yoğun olan manto tabakası üzerinde adeta yüzer gibi hareket etmektedir. İlk olarak 20. yüzyılın başlarında Alfred Wegener isimli Alman bir bilim adamı
yeryüzündeki kıtaların Dünya'nın ilk dönemlerinde birarada bulunduklarını
daha sonra farklı yönlerde sürüklenerek birbirlerinden ayrılıp uzaklaştıklarını öne sürmüştü.
Ancak jeologlar
Wegener'in haklı olduğunu onun ölümünden 50 yıl sonra yani 1980'li yıllarda anlayabildiler. Wegener'in
1915 yılında yayınlanan bir makalesinde belirtmiş olduğu gibi; yeryüzündeki kara parçaları yaklaşık 500 milyon yıl önce birbirlerine bağlılardı ve Pangaea ismi verilen bu büyük kara parçası Güney Kutbu'nda bulunuyordu. Yaklaşık 180 milyon yıl önce Pangaea ikiye ayrıldı. Farklı yönlere sürüklenen bu iki dev kıtadan birincisi Afrika
Avustralya
Antartika ve Hindistan'ı kapsayan Gondwana idi. İkincisi ise
Avrupa
Kuzey Amerika ve Hindistansız Asya'dan oluşan Laurasia idi. Bu bölünmeyi izleyen yaklaşık 150 milyon yıl içindeki çeşitli zamanlarda Gondwana ve Laurasia daha küçük parçalara ayrıldılar. İşte Pangaea'nın parçalanmasıyla ortaya çıkan bu kıtalar sürekli olarak kara ve deniz arasındaki dağılımı değiştirerek
yılda birkaç santimetrelik hızlarla Dünya yüzeyinde sürüklenmektedirler.
Burada belirtilmesi gereken önemli bir nokta da şudur: Allah dağların hareketini ayette "sürüklenme" olarak bildirmiştir. Nitekim bilim adamlarının bugün bu hareket için kullandıkları İngilizce terim de "continental drift" yani "kıtasal sürüklenme"dir. Kıtaların kayması Kuran'ın indirildiği dönemde gözlemlenemeyecek bir bilgidir ve Allah ayette geçen "dağları görürsün de
donmuş sanırsın" ifadesiyle insanların bu konuyu ne şekilde değerlendireceklerini önceden bildirmiştir. Ancak bunun ardından bir gerçeği açıklamış ve dağların bulutların sürüklendikleri gibi sürüklendiklerini haber vermiştir. Görüldüğü gibi ayette dağların bulunduğu tabakanın hareketliliğine açıkça dikkat çekilmiştir.
Bilimin çok yeni keşfettiği bu bilimsel gerçeğin
evren ve doğa hakkındaki görüşlerin
hurafe
batıl inanç ve efsanelere dayandığı 7. yüzyılda
Kuran'da haber veriliyor olması şüphesiz büyük bir mucizedir. Ve Kuran'ın Allah'ın sözü olduğunun çok önemli bir delilidir.
Gökyüzünde çakan şimşekler
şiddetle yağan yağmur
kar
hızla esen rüzgarlar veya açık bulutsuz sıcak bir hava... Tüm bunlar
gezegenimizde görülen iklim olaylarıyla ilgilidir. Yeryüzünde iklimin ortaya koyduğu belirgin bir özellik ise çeşitliliktir. Çok sayıda etkiye dayanan iklim olaylarının bu şekilde çeşitli yaratılması
Yüce Allah’ın üstün yaratışıdır. Okyanus akıntıları
sınırlı su kütlesinin belirli bir yönde hareketi olarak tanımlanır. Alçak ve yüksek enlemlerde genellikle doğu veya batı yönlü olan akıntılar
bulundukları enlemin sıcaklığına uygun olarak sıcak ve soğuk su akıntıları biçimindedir. Sıcak ve soğuk su akıntılarının tam olması gerektiği yerde havayı ısıtması
tam olması gereken yerde iklimi serinletmesi
Dünya üzerindeki insanlara yaşam alanı oluşturması Allah’ın üstün ilminin ve sonsuz mükemmellikteki yaratışının delillerindendir. Bu akıntıların yaratılışındaki hikmetlerin bir bölümünü şu şekilde sıralayabiliriz.
İklimde Değişikliğe Yol Açarlar
Sıcak akıntılar
sıcak bölgeden
daha az sıcak olan bölgelere ilerleyerek oradaki ısıyı yükseltirler. Örneğin Japonya’da Kuro Şiyo sıcaksu akıntısının etkisi ile kışlar
bulunduğu enleme göre olması gerektiğinden daha ılık ve nemlidir
yöre bu iklim sayesinde zengin bir doğal bitki örtüsüne sahiptir. Golfstream sıcak su akıntısı ile Norveç yer aldığı enlem dairesine göre daha ılık ve bol yağışlı kışlara sahiptir ve Arktik daire çevresinde yer almasına rağmen kıyılarında deniz buz tutmaz. Aynı biçimde İngiltere’de sıcaklıklar bulunulan enlem için beklenmeyecek ölçüde yüksektir. Soğuk akıntıların bir kısmı ise soğuk bölgelerden veya yüzeye çıkan soğuk dip sularından kaynaklanırlar ve su sıcaklığı 15o olmasına rağmen bulundukları sıcak enlemlerde soğuk akıntı olarak hissedilirler. Bu nedenle sıcaklığı düşürürler ve havanın bunaltıcı etkisini azaltırlar.
Kıyı Çöllerinin Oluşumu
Kıtaların batısında yer alan kıyı çöllerinin ortaya çıkış nedeni soğuk okyanus akıntılarıdır. Ancak bu çöl tipi kıtaların iç kısmında yer alan çok kurak ve sıcaklık değişimi yüksek olan kıta çöllerinden farklıdır. Çünkü bu tip çölde havanın nemi yüksektir
sıcaklık iniş ve çıkışı ise önemsizdir. Bu durum zayıf bir ot örtüsünün gelişmesine olanak vererek hayvanların otlatılmasını mümkün kılar.
Yağışların Düzenlenmesini Sağlarlar
Soğuk su akıntılarının etkili olduğu sahalarda bu akıntılar hava kütlelerinin soğumasına yol açarak
bu kütlelerin sıcak kara alanı üzerinden geçerken yoğuşmasına ve yağmurun yağmasına engel olurlar. Bu biçimde kıyı kesimlerde sisli
bulutlu
serin günler oluştururken
nem yüklü hava kütlelerinin kıtaların iç kısımlarına ilerleyerek yağış bırakmasına neden olurlar.
Biyolojik Çeşitliliği Artırırlar
Su akıntıları denizlerde besin ve oksijen taşırlar. Akıntıların beraberinde getirdiği planktonlar
beslenme potansiyelini dolayısı ile balık çeşitliliğini artırmaktadır. Ayrıca bu balıklarla geçinen deniz kuşlarının türü ve sayısı da çevre adalarda artmıştır.
Dağların Hareket Etmesi
Bir ayette dağların göründükleri gibi sabit olmadikları
sürekli hareket halinde bulundukları şöyle bildirilmektedir:
Dağları görürsün de
donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler... (Neml Suresi
88)
Dağların bu hareketi
üzerinde bulundukları yer kabuğunun hareketinden kaynaklanır. Yer kabuğu kendisinden daha yoğun olan manto tabakası üzerinde adeta yüzer gibi hareket etmektedir. İlk olarak 20. yüzyılın başlarında Alfred Wegener isimli Alman bir bilim adamı
yeryüzündeki kıtaların Dünya'nın ilk dönemlerinde birarada bulunduklarını
daha sonra farklı yönlerde sürüklenerek birbirlerinden ayrılıp uzaklaştıklarını öne sürmüştü.
Ancak jeologlar
Wegener'in haklı olduğunu onun ölümünden 50 yıl sonra yani 1980'li yıllarda anlayabildiler. Wegener'in
1915 yılında yayınlanan bir makalesinde belirtmiş olduğu gibi; yeryüzündeki kara parçaları yaklaşık 500 milyon yıl önce birbirlerine bağlılardı ve Pangaea ismi verilen bu büyük kara parçası Güney Kutbu'nda bulunuyordu. Yaklaşık 180 milyon yıl önce Pangaea ikiye ayrıldı. Farklı yönlere sürüklenen bu iki dev kıtadan birincisi Afrika
Avustralya
Antartika ve Hindistan'ı kapsayan Gondwana idi. İkincisi ise
Avrupa
Kuzey Amerika ve Hindistansız Asya'dan oluşan Laurasia idi. Bu bölünmeyi izleyen yaklaşık 150 milyon yıl içindeki çeşitli zamanlarda Gondwana ve Laurasia daha küçük parçalara ayrıldılar. İşte Pangaea'nın parçalanmasıyla ortaya çıkan bu kıtalar sürekli olarak kara ve deniz arasındaki dağılımı değiştirerek
yılda birkaç santimetrelik hızlarla Dünya yüzeyinde sürüklenmektedirler.
Burada belirtilmesi gereken önemli bir nokta da şudur: Allah dağların hareketini ayette "sürüklenme" olarak bildirmiştir. Nitekim bilim adamlarının bugün bu hareket için kullandıkları İngilizce terim de "continental drift" yani "kıtasal sürüklenme"dir. Kıtaların kayması Kuran'ın indirildiği dönemde gözlemlenemeyecek bir bilgidir ve Allah ayette geçen "dağları görürsün de
donmuş sanırsın" ifadesiyle insanların bu konuyu ne şekilde değerlendireceklerini önceden bildirmiştir. Ancak bunun ardından bir gerçeği açıklamış ve dağların bulutların sürüklendikleri gibi sürüklendiklerini haber vermiştir. Görüldüğü gibi ayette dağların bulunduğu tabakanın hareketliliğine açıkça dikkat çekilmiştir.
Bilimin çok yeni keşfettiği bu bilimsel gerçeğin
evren ve doğa hakkındaki görüşlerin
hurafe
batıl inanç ve efsanelere dayandığı 7. yüzyılda
Kuran'da haber veriliyor olması şüphesiz büyük bir mucizedir. Ve Kuran'ın Allah'ın sözü olduğunun çok önemli bir delilidir.
(makale harun yahya)
TÜRK
Açık Profil bilgileri
TÜRK nickli üyeye özel mesaj gönderin
TÜRK - Daha fazla Mesajını bul
Give Away Points