Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Mayıs 2011, 04:04   #1
KingrosS
Keyifli~Üye
 
KingrosS - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 09 Mayıs 2011
Mesajlar: 1.000
KingrosS is on a distinguished road
Puanlar: 11.694, Seviye: 1
Puanlar: 11.694, Seviye: 1 Puanlar: 11.694, Seviye: 1 Puanlar: 11.694, Seviye: 1
Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
Etkinlik: 0%
Etkinlik: 0% Etkinlik: 0% Etkinlik: 0%
Standart Atatürk Anıtları

Cumhuriyetin ilk yıllarında, heykeltıraşlarımız büyük anıtlar yapacak kadar ustalaşmamışlardı. Bu sebeple, ilk Atatürk anıtları olan Sarayburnu (1926) ve Konya Atatürk Anıtları (1927) Avustralya’lı Heinrich Krippel’e yaptırıldı. 1927 yılında Ankara’da Ulus meydanına ve 1931′de Samsun’a dikilen anıt da aynı heykeltıraşa aittir. 1928 yılında yapılan İstanbul Taksim Cumhuriyet anıtıyla, İzmir Anıtı (1932) ve Etnografya Müzesi önündeki anıt (1927) İtalyan Pietro Canonica’nın eseridir.

Türk heykeltıraşlarının yetişmesiyle yurdun dört bir bucağında Atatürk anıtları, büstleri yapılmaya başlandı. Kenan Yontunç, Ali Hadi Bara, Yavuz Görey, Hüseyin Anka Özkan, Hakkı Atamulu, Nijat Sirel, Şadi Çalık, Hüseyin Gezer, Ratip Aşir Acudoğu, Nusret Suman, İsmail Gökçe, Ferit Özşen, Zühtü Müridoğlu, Gürdal Duar, Tamer Başoğlu, Haluk Tezonar, Tankut Öktem, Metin Yudanur ve Metin Haseki en çok Atatürk anıtı yapmış heykeltıraşlarımız arasındadır.

Heinrich Krippel, Yeni Gün/Ulus Zafer Anıtı, 24 Kasım 1927
Ankara’da yayınlanan Yeni Gün Gazetesi ve Ankara Belediyesi’nin işbirliğiyle gerçekleştirilen anıt kuşkusuz yine bir “ideolojik aygıt”tır ve bu kez yazıdan da yararlanılır: “Türk milleti, muzaffer istihlâs ve istiklâl cidalini ve muazzam asrî inkılâplarını, en mânidar bir remz ile, en iyi ifade edebilecek şekli, yukarki hakiki timsalde buldu: Başkumandan Gazi Mustafa Kemal.” Satırları kaidenin en üst kenarını çevrelerken ön cephenin üst kısmındaki, “Artık bademâ, sinei millette bir ferdi mücahid olarak çalışacağım. 8 Temmuz 1919 Erzurum”; kaidenin sağ tarafındaki “Düşman ordusunu vatanın harimi ismetinde boğarak, behemahal naili halâs ve istiklâl olacağız. 6 Ağustos 1919.” ve kaidenin sol tarafında yer alan “Düşmanın anâsırı asliyesi imha edilmiştir. Ordular hedefiniz Akdenizdir, ileri. 1 Eylül 1922” satırlarıyla “zafere giden yol” betimlenmiş ve böylelikle görsel ideoloji desteklenmiştir.


Seydişehir Atatürk Anıtı, 1973. Alüminyum ve bronz.
Seydişehir Alüminyum Tesisleri’nde yer alan anıt, endüstriyel kalkınmayı simgelemektedir.



Conkbayırı’ndaki Atatürk Anıtı, Gelibolu.


Heinrich Krippel, Sarayburnu Atatürk Heykeli, 3 Ekim 1926
Sarayburnu Atatürk Heykeli, Cumhuriyet ideolojisinin görselleştirilmesi yolunda atılan ilk adımdır. İstanbul Belediyesi tarafından diktirilen heykelin açılışı sonrasında Belediye yetkilileri Atatürk’ten bir telgraf alır: “Muhterem İstanbul Halkının ilk defa heykelimi dikmek suretiyle gösterdiği yüksek kadirşinaslıktan ve resm-i küşat münasebetiyle hakkımda izhar buyurulan necip hissiyattan dolayı samimi teşekkürlerimi arzederim. Sözün bundan sonrası heykeltıraşlarındır.” (Gültekin Elibal, Atatürk ve Resim-Heykel, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 1973, s.194.) Evet, sözün bundan sonrası heykeltıraşlarındır ama heykeltıraşlar söz birliği etmiştir adeta ve hep aynı sözü yineleyeceklerdir.

Heinrich Krippel, Samsun Anıtı, 15 Ocak 1932
Yeni Gün Anıtı’ndan sonra sıra Samsun’a gelir. Atatürk asker üniformasıyla betimlenirken şaha kalkmış atı da iktidarın şaha kalkmasına gönderme yapar. Kaidede yer alan kabartmalar da, Samsun’a çıkış ile başlayan ulusal Kurtuluş Savaşı öyküsünü konu edinmesiyle üst kısma katkıda bulunur.


Pietro Canonica, Taksim Cumhuriyet Abidesi, 8 Temmuz 1928
Canonica’nın en iddialı ve belki de en olaylı anıtı İstanbul Taksim Meydanı’nda yer alan Cumhuriyet Abidesi olur. Olaylıdır çünkü Atatürk’ün ne giyerek betimleneceği bir türlü karara bağlanamaz. İlk öneriye göre, “Gazi Hazretleriyle Kumandan Paşalar, zab,t ve neferlerimizin ve ahalinin heykelleri kalpaklı olarak yapılmayacak ve bugünkü üniforma ile veyahut başı açık olarak yapılacaktır.” (Niyazi Ahmet Banoğlu, haz., Taksim Cumhuriyet Abidesi Şeref Defteri, İtimat Basımevi, İstanbul, 1973, s.15-16.) Daha sonra ise Abide Komisyonu toplanacak ve komisyon ile Maarif Vekaleti arasında geçen tartışmaları karara bağlayacaktır: “Burada tarihî hakikatlere boyun eğmek ve o günün kıyafetile içtimaî durumunu tespit etmek zaruridir.” (A.g.k., s.20) Son alınan karara göre abidenin Taksim yönüne bakan kısmında 30 Ağustos 1922 zaferi temsil edilir. Temsil edilen sahnelerde fotoğraflardan yararlanan Canonica, burada da 26 Ağustos Taarruzu sırasında Kocatepe’de, döneminde Milliyet gazetesinin fotoğrafçısı olan Ethem Hamdi Bey’in fotoğrafından yararlanır.
KingrosS isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla