18 Haziran 2012, 09:07 | #1 | ||||||||||||||||||||
NetteKeyif Üyelik tarihi: 15 Mart 2011
Mesajlar: 16.171
| Ramazan Bayram Vaazı Ramazan Bayramı - Bayramlarımızın Birlik ve Beraberliğimize Katkısı - Ramazan Bayramının Önemi - Ramazan Bayramı Namazı Nasıl KılınırHayatımızın en nadide günlerinden biri olan Bayram Sabahına ulaşmış bulunmaktayız. Yüreğimiz sevinçle kıpır kıpır olmuş, heyecanımız biraz daha fazlalaşmış durumda. Gönüllerimiz coşkun bir deniz gibi. Hepimizin Rabbi olan Allah’ımıza ibadet etmek için aynı mekanda, aynı kıbleye doğru yönelerek, omuz omuza aynı safta bir araya geldik. Bütün içtenliğimizle makamımızı, unvanımızı bir tarafa bırakıp, zenginiyle fakiriyle, amiriyle memuruyla, işvereniyle işçisiyle, şehirlisiyle köylüsüyle bir olmaya diri olmaya geldik. Yüce Rabbim yaşamış olduğumuz bu güzel tabloyu hayatımızın bütününe aktarmayı, birlik ve beraberlik içerisinde hayatımızı cennet haline getirmeyi hepimize nasip etsin. Ramazan ayı, İbadetlerimizle maneviyatımızı zenginleştirdiğimiz, oruçlarımızla maddi ve manevi sıhhate kavuştuğumuz, teravihlerimizle namazlarımıza daha farklı bir boyut kattığımız, Kur’an-ı Kerim okumalarımızla gönlümüzü sükûnete erdirdiğimiz, ihtiyaç sahiplerine zekatlarımızı ve fıtır sadakalarımızı ulaştırmakla kardeşlerimizin sıkıntısına derman olmaya çalıştığımız bir aydı. Peygamberimizin dile getirdiği üzere, evveli rahmet, ortası mağfiret sonu ise cehennemden kurtuluş ayıydı. Bu ay ile İnşallah rahmete nail olduk, mağfiret üzerimize sağanak sağanak indi ve Cehennemden kurtuluşumuzu gerçekleştirdik. Böyle bir mübarek ayın feyiz ve bereketiyle hayat bulduktan sonra bu bayram sabahına bizleri kavuşturan Yüce Rabbimize sonsuz kez şükrediyor, O’nu habibine Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’e salat ve selam ediyoruz. Dinimizde iki bayram vardır. İlki, Şevval ayının 1. 2. 3. günlerinde kutladığımız Ramazan Bayramı, ikincisi ise, Zilhicce ayının 10. 11. 12. 13. günlerinde kutladığımız Kurban Bayramıdır. Nitekim, Sevgili Peygamberimiz hicretten sonra Medinelilerin iki bayramı olduğunu öğrenince “Allah sizin için o iki günü, daha hayırlı iki günle Ramazan ve Kurban bayramıyla değiştirmiştir” Bayramlar bizlerin en önemli sevinç günleridir. Bu sebeple bayram günlerinde, bu sevincimizi daim hale getirmek, mutlu ve huzurlu bir bayram geçirmek, hem kendimizin razı olacağı hem de sosyal hayatta beraber olduğumuz insanların razı olacağı bir hayatı sürdürmek için yapmamız gereken hususlar vardır. Bu hususları şöyle ifade edebiliriz. Bayramlar, aramızda bulunan soğuk ve gergin ilişkileri yumuşatma, ayrıca kırgınlıkları, küslükleri bitirme zamanı olmalıdır. Hz. Peygamber (s.a.v.) Müslümanlar arasındaki dargınlığı hiç hoş karşılamamış ve şöyle buyurmuştur. لا تَباغَضُوا ، ولا تحاسدُوا، ولاَ تَدابَرُوا ، ولا تَقَاطعُوا ، وَكُونُوا عِبادَ اللَّهِ إخواناً ، ولا يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أنْ يهْجُرَ أخَاه فَوقَ ثلاثٍ “Birbirinize kin tutmayınız, haset etmeyiniz, sırt dönmeyiniz ve ilginizi kesmeyiniz. Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz. Bir Müslüman’ın, din kardeşini üç günden fazla terk etmesi helâl değildir.” buyurmuştur. Konumuzla ilgili bir başka hadiste Sevgili Peygamberimiz, “Pazartesi ve perşembe günleri cennet kapıları açılır. Din kardeşi ile aralarında düşmanlık bulunan kişi dışında Allah'a şirk koşmayan her kulun günahları bağışlanır. (e) siz şu iki kişiyi birbiriyle barışıncaya kadar tehir edin, evet siz bunları birbiriyle barışıncaya kadar tehir edin! buyurulur. Bayramlarımız, aramızda bulunan kardeşliği, sevgiyi ve saygıyı, muhabbetin taze tutulmamasına ve hiç bitmemesine yardımcı olan bir unsur olduğu gibi, en ulvi seviyeye çıkarmamıza, vesile olmalıdır. Çünkü bu güzel günlerde aramızda kaynaşma daha hızlı olduğu gibi, dostluklarımız ve ahbaplıklarımız daha ileriye gitmektedir. Yüce Rabbimizin de Kur’an-ı Kerimde zikrettiği إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin”buyruğunu unutmamalı, ayrıca Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) “Allah’a yemin ederim ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız.” Hadis-i Şerifini düstur edinmeliyiz. Peygamber Efendimiz bir başka hadisinde şöyle buyurmaktadır. مثَلُ الْمُؤْمِنِينَ فِي تَوَادِّهِمْ وتَرَاحُمِهِمْ وتَعاطُفِهِمْ ، مَثَلُ الْجَسَدِ إِذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ تَداعَى لهُ سائِرُ الْجسدِ بالسهَرِ والْحُمَّى “Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” Ramazan Bayramımız, özellikle fakirlerle zenginlerin arasındaki uçurumun derinleşmemesine en büyük vesiledir. Nitekim Ramazan ayında verilen Fıtır Sadakalarımızla ve özellikle Kameri yıla göre -Ramazan ayını bir yıl sayarak- verdiğimiz zekâtlarımızla fakirlerin ihtiyaçlarını giderme ve bayrama daha iyi hazırlanmalarını sağlamaktayız. Nitekim Kuran-ı kerim’in birçok yerinde Zekat emredilmiş, Peygamber Efendimizde Zekat İslam’ın beş temel esasından biri olarak zikretmiştir. Zekatın Ramazan ayında verilmesi ise, fakirlerin bu ayı ve bir yılı daha iyi geçirmelerini sağlamaktadır. Fıtır Sadakası ise, üzerimize vacip olan bir ibadettir ve özellikle Ramazan Bayramına fakiriyle zenginiyle hep beraber huzur ve mutlulukla girmenin bir kaynağıdır. Bayramlar sadece aile içi ziyaretlerinin yaşandığı bir zaman dilimi olmamalıdır. Hastanede hasta olarak yatan kardeşlerimizi unutmamalı, geçmiş olsun ziyaretlerine devam etmeli ve kendilerinden hayır dua almaya özen göstermeliyiz. Peygamber Efendimiz hasta ziyaretlerinde bulunanlara şu müjdeyi vermiştir. « إنَّ المسلم إذا عاد أخاه المسلم لم يزل في خُرْفَةِ الجنة حتى يرجع » “Bir Müslüman, hasta bir Müslüman kardeşini ziyarete gittiğinde, dönünceye kadar cennet hurfesi (meyvesi) içindedir.”Hastanın en büyük destekçisi kendisi için ziyarete gelenlerin verdiği moraldir. Hastaya yapılacak en büyük eziyetlerden birisi de kendisini ziyarete hiç kimsenin gelmemesidir. Bu sebeple hasta kardeşlerimize geçmiş olsun ziyaretinde bulunmak iyileşmelerine yardımcı olmamızın yanı sıra, birlik ve beraberliğimizin sağlamlaştırılmasına katkıda bulunacaktır. Bizleri yetiştiren ve bizlerden önce ahiret yolculuğuna çıkmış olan başta aile büyüklerimiz olmak üzere yakınlarımızın ve Müslüman kardeşlerimizin kabirlerini ziyaret etmeli, onlara hayır duada bulunmalı ve ibret almalıyız. Bu hususta Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır. « فمن أراد أن يزور القبور فليزر فإنها تذكرنا بالآخرة » “Kabirleri ziyaret etmek isteyen ziyaret etsin. Çünkü kabir ziyareti bize âhireti hatırlatır”. Bayramlar, evimizin neşe kaynağı ve geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın unutulmadığı zaman dilimi olmalıdır. Nitekim hepimizin hayatında yer edene en önemli izlerin başında çocukluğumuz gelmektedir. Bugün arkadaş ve komşu muhabbetlerimizin en başında çocukluk anılarımız vardır. Nasıl ki, bizler çocukluğumuzda yaşadığımız ve özelliklede bayramda yaşadıklarımızı hiç unutmuyorsak, tatlı anıları heyecanla ve sıkıntılı durumları ise üzüntüyle hatırlıyorsak, çocuklarımızın da sonradan hatırladıklarında üzülmeyecekleri bir bayramı onlara tattırmaya özen göstermeliyiz. Kendi evlatlarımıza yaklaştığımız gibi yetim ve öksüz kalan çocuklara yaklaşmalı, üstlerini giydirmeli ellerini hediyelerle doldurması sonuçta yüzlerini asık halde tutmamalıyız. Kur’an-ı Kerim’de Ma’un Suresinde “İşte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir.” ifadesiyle Yüce Rabbimiz yetimi itim kakanları, yoksula yardım etmeyenleri ve yardım etmemekle kalmayıp yardım edilmesine de müsaade etmeyenleri kınamış, فَأَمَّا الْيَتِيمَ فَلَا تَقْهَرْ وَأَمَّا السَّائِلَ فَلَا تَنْهَرْ “Yetimi sakın üzme, senden bir şey isteyeni azarlama!”[17] ayetiyle de yetimin ve fakirlerin üzülmemesi için ihtiyaçlarının giderilmesi yanı sıra onların gönüllerini incitecek herhangi bir hususunda yapılmaması istenmiştir. Ayrıca sevgili Peygamberimiz bir Hadisinde şöyle buyurmaktadır. «أَنَا وكافلُ الْيتِيمِ في الجنَّةِ هَكَذَا » وأَشَار بِالسَّبَّابَةِ وَالْوُسْطَى ، وفَرَّجَ بَيْنَهُمَا “Ben ve yetimi himâye eden kimse cennette şöylece beraber bulunacağız” buyurdu ve işaret parmağıyla orta parmağını, aralarını biraz aralayarak, gösterdi. Bayram namazı kılmaya niyet edip imama uyduktan sonra imamla beraber tekbir alıp namaza başlarız. “subhaneke” okuduktan sonra, üç defa tekbir alırız. İlk tekbir aldıktan sonra ellerimizi yana salıveririz. İkinci tekbir aldıktan sonra yine ellerimizi yana salıveririz, üçüncü tekbir aldıktan sonra ellerimizi bağlarız. İmam Efendi fatihayı okur fatiha ile beraber bir başka süre okuduktan sonra rükuya gider secdelerimizi yerine getirdikten sonra ikinci rekata kalkarız. İkinci rekatta İmam Efendi fatiha ve bir süre okuduktan sonra, imamla beraber ilk tekbiri alır ellerimiz yana salıveririz. İkinci tekbir alıp yine ellerimizi yana salıveririz, üçüncü tekbir alıp yine ellerimizi yana salıveririz. Dördüncü tekbirle beraber rükuya eğilip, secdelerimizi yaptıktan sonra kadeye oturur, tahiyattımızı okuyup, dualarımızı getirdikten sonra selam veririz. Namazdan sonra imam minbere çıkar ve hiç oturmaksızın hutbe okur. alıntı | ||||||||||||||||||||
Bookmarks |
Etiketler |
Ramazan Bayram Vaazı |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |