18 Haziran 2012, 09:09 | #1 | ||||||||||||||||||||
NetteKeyif Üyelik tarihi: 15 Mart 2011
Mesajlar: 16.171
| On Bir Ayın Sultanı Ramazan On Bir Ayın Sultanı Ramazan - hoşgeldin ramazan - ramazan ve bereketi Azgınlaşan insanlar toplumsal hayatta huzursuzluklara ve taşkınlıklara yol açar. Heva ve hevesine kapılan insan şüphesiz değerlerini yitirir. Kendisini hazlara yani zevklere bırakıverir. Bu ona daha kolay gelir. Maddi zevk deyince de akla, yeme-içme ve cinsel ilişki gibi zevkler gelir. Oruç ayı, maddi zevk ve şehvetler peşinde koşturan insanı terbiye eden ve Allah’ın haklarına riayet etmeye yönlendiren üstelik içinde Kadir Gecesi gibi bin aydan faziletli bir inciyi saklayan mukaddes bir emanettir. Orucun Müslümanlara farz olduğu, “Ey İman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Ta ki korunasınız.” (Bakara, 2/183) ayetiyle bildirilmiş, ayrıca aynı sûrenin 185. ayetinde de “…Sizden kim bu aya (Ramazan’a) erişirse oruç tutsun…” buyrularak oruç ibadetinin yerine getirilmesi emredilmiştir. Peygamber Efendimiz (sav) de İslam’ın beş temelinden birinin Ramazan ayında oruç tutmak olduğunu bildirmiştir. Birinci ayetten açıkça anlaşılıyor ki oruç, ilk peygamber Âdem (as)’dan itibaren bütün peygamberlere ve onlara inananlara farz kılınmıştır. Oruç, insanlığın ilk zamanlarından beri yerine getirilmesi emredilen bir ibadettir. Çünkü ruhen arınıp ahlâken olgunlaşmak bakımından insanın oruca ihtiyacı olduğu gibi maddi ve manevi pek çok faydaları da vardır. Oruç Sabır İlişkisi Her işte sabır çok önemlidir ve insanı başarıya ulaştıran en önemli unsurlardan biridir. Peki sabır bu kadar önemliyse sabır eğitimi almak gerekmez mi? Tabi haliyle gerekir. İşte Ramazan ayı ile sabır eğitimi arasında önemli bir bağ vardır. İradenin iplerini eline alma eğitimi bu ayda talim ettirilir. Her türlü yeme içme imkânı olduğu halde insan sabreder. Dolayısıyla vakti bekleme, öfkesine sahip olma, diline sahip olma, şehvetine sahip olma, kendisi gibi imkânlara sahip olmayan kişilere el uzatma gibi birçok yetiyi kazanır insan bu sayede. İnsanın nefsi zorluklara karşı alışır ve nefsinin azgınlığı terbiye edilir hikmetlerle dolu oruç sayesinde. Oruç, yoksulların durumunu daha iyi anlamaya, dolayısıyla onların sıkıntılarını giderme yönünde çaba sarf etmeye de vesile olur. Peygamber Efendimiz’in (sav) “Komşusu aç olduğu halde tok yatan bizden değildir.” buyurduğu gibi açlık duygusunun ne demek olduğu ile tanışır insan. Dolayısıyla orucun, dinimizde önemli bir yeri olan sabır konusuyla irtibatı da burada hatırlanmalıdır. Kur’an’ı Kerim’de Allahu Teala “…Namaz ve sabırla yardım isteyin…” (Bakara, 2/153) ve “…Sabredenlere ecirleri hesapsız olarak tastamam verilir.” (Zümer, 39/10) buyurmuştur. “Oruç sabrın yarısıdır” (Tirmizi) diyen ve orucun Allah için olup mükâfatını da kendisinin hesapsız olarak vereceğini bildiren hadislerin ortak anlamı, orucun sabır boyutunu ve bunun fazilet ve sevabının yüksekliğini anlatır. İmam Gazali Hz. orucun üç derecesinden bahsederken, bedende iştah ve şehvetin tatmin yeri ve aracı olan iki âzâyı, yani mide ve cinsel organı, iştah ve şehvet duyduğu şeylerden mahrum etmekten ibaret olan orucu, “sıradan insanların orucu” (avam orucu) olarak; buna ilaveten gözü, kulağı ve diğer âzâları günahtan korumayı “özel kişilerin orucu” (havas orucu) olarak ve tüm bunlara riayet ettikten başka, kalbini düşük emellerden, dünya düşüncelerinden kısaca, mâsivadan arıtarak bütün varlığıyla Allah’a bağlanmayı ise “daha özel kişilerin orucu” (ehassü’l-havâs orucu) diye tanımlar. Orucun hangi derecesi alınırsa alınsın, ibadetin bireysel olgunluğa ve toplumsal ilişkilere, sosyal hayata, kısaca “huzur” ve “iyi geçim”e yönelik olumlu sonuçları açıkça görülecektir. Oruç Kötülüklerden Korur Kur’an-ı Kerim’de orucun farz kılındığını bildiren ayetteki “ta ki korunasınız” ifadesi orucun hikmetine dikkatimizi çekmektedir. Allahu Teala, her derde bir deva, her hastalığa bir ilaç verdiği gibi kötülüklere karşı da korunma vasıtaları vermiştir. İşte orucun bir özelliği de bizi kötülüklerden koruyan bir ibadet oluşudur. Nitekim Peygamberimiz orucun bu özelliğini hepimizin kolayca anlayabileceği şekilde güzel bir benzetme ile açıklayarak şöyle buyurmuştur: “Oruç bir kalkandır, o halde oruçlu kötü söz söylemesin. Kendisi ile çekişip kavga etmek isteyen kimseye iki defa ‘ben oruçluyum’ desin.” Bilindiği gibi kalkan, savaşlarda kişiyi düşmanın kılıcından koruyan bir vasıta idi. Kalkan, sahibini düşmandan koruduğu gibi oruç da aynı şekilde kişiyi kötülüklerden ve günah işlemekten korur. Oruçlu, kötülüğü başlatan kişi olmayacağı gibi, kendisine fena söz söyleyen ve kavga etmek isteyenlerin bu davranışlarına karşılık, “Ben oruçluyum, ben oruçluyum.” diyerek nefsine hâkim olacak ve kendisini kavganın içine çekmek isteyenlere uymayacaktır. Böylece oruç, bir kalkan gibi kişiyi kötülüklerden korumuş olacaktır. Oruç, kişiyi sadece kötülüklerden korumakla kalmayacak, onu cehennem ateşinden de koruyacaktır. Çünkü insanı cehenneme sürükleyen kötülüklerdir, bunlardan uzaklaşan cehennemden de uzaklaşmış demektir. Her kötülüğün başı, Allah’ı unutmak ve sorumluluk duygusunu kaybetmektir. Halbuki oruç, bize daima Allah’ı hatırlatır, sorumluluk duygusunu geliştirir. Bir ay boyunca devam eden bu manevi eğitim sonucu Allah korkusu kalplere iyice yerleşir, bunun olumlu tesiri ile de insan davranışlarını kontrol altına alarak her türlü kötülükten uzaklaşmış olur. Oruç İbadet İlişkisi Ramazan ayında teravih namazı vardır, cemaat hâlinde camilerde kılınır. Bu ne kadar da önemlidir sosyolojik açıdan. Daha gencecik fidanlar olan çocuklarımız bu ayda namazla tanışır. Onlar için geceleri dışarı çıkmak, camileri dolaşmak, hatta yaramazlık yapma fırsatı bile heyecan vericidir. Ramazan’da uzun uzun kılınan namazlarla tanışırlar... Ahmet EMRE | ||||||||||||||||||||
Bookmarks |
Etiketler |
On Bir Ayın Sultanı Ramazan |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |