Alt 09 Mayıs 2012, 20:59   #1
NetteKeyif
 
Sincap - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 15 Mart 2011
Mesajlar: 16.171
Sincap is on a distinguished road
Puanlar: 48.146, Seviye: 1
Puanlar: 48.146, Seviye: 1 Puanlar: 48.146, Seviye: 1 Puanlar: 48.146, Seviye: 1
Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
Etkinlik: 33%
Etkinlik: 33% Etkinlik: 33% Etkinlik: 33%
Standart Huneyn Gazvesi

Huneyn - Huneyn Gazvesi Hakkında - Ebrehe Kâbe - Sakif Havazin

HUNEYN GAZVESİ (H. 5 Şevval 8 / M. 27 Ocak 630)

Mekke’nin fethinden sonra Kureyş’in tamamı “Kâbenin sahibi olan Allah Ebrehe’yi Mekke’ye sokmamıştı. Muhammed (sav) Mekke’ye girebildiğine göre gerçekten Kâbe’nin sahibi olan Allah'ın peygamberidir” diyerek cân-ı gönülden iman ettiler. Bu fetih Kureyş ile anlaşmalı olan ve Kureyş’in iman etmesini bekleyen çevre kabilelerde de müspet etki yaparak onların da Müslüman olmalarına sebep oldu. Bununla beraber gönülleri islama soğuk, kalpleri küfür zulmetiyle katı olan bir kısım Sakif ve Havazin kabilelerini bu durum endişeye ve öfkeye sevketti. Bu nedenle toplanarak Mekke üzerine yürümeye karar verdiler. Kendilerinin çevrenin en güçlü kabileleri arasında görmeleri de bu konuda cesaretlerini artırıyordu. Bu nedenle Sakif ve Havazin kabilelerinin ileri gelenleri bir araya gelerek “Muhammed bizim üzerimize er geç gelmek isteyecektir. Buna fırsat vermeden biz onlara ani bir baskın verelim. Baskın basanındır. Belki bu vesile ile Kureyş’ten daha güçlü olduğumuzu gösterir, diğer Arap kabilelerine de gücümüzü kanıtlarız ve liderleri oluruz” diye şeytanın kendilerini aldatmasıyla savaş kararı aldılar.



Etraftaki tüm kabilelere haber saldılar. Havazin lideri Malik b. Avf kalabalık görünmek ve savaşçıların canla başla savaşmalarını sağlamak, kaçmalarını ve dağılmalarını önlemek amacı ile bu sefere kadınların, çocukların, malların ve davarların da ordu ile beraber olmasını sağladı. Böylece çocuk ve kadınların da orduya katılmasıyla 20 bin civarında bir kalabalık güçle Evtas mevkiinde karargâh kurdular.


Peygamberimiz (sav) bu durumdan haberdar olunca derhal Abdullah b. Ebî Hadred’i bilgi almak için Havazinlilere gönderdi. Abdullah b. Ebî Hadred tebdil-i kıyafet, kendisini belli etmeden, Müslümanlığını gizleyerek toplanan ordunun arasına girdi ve amaçlarını, sayılarını, durumlarını öğrendi. Mâlik b. Avf’ın diğer kabile reislerine ve komutanlara şöyle dediğini kulağı ile işitti. “Bu Muhammed’in son savaşı olacaktır. Şimdiye kadar kendisi ile savaşanlar harp bilgisinden yoksun kimselerdi. Bu nedenle onlar mağlup olmuşlardı. Ben ise bu konuda uzmanım. Onlarla karşılaşıca seher vaktinde erken davranacaksınız. Hayvanlarınızı, kadınlarınızı ve çocuklarınızı arkanıza alacaksınız. Sonra askerlerinizi savaş vaziyetine sokacaksınız. Müslümanlarla karşılaşınca öyle bir saldırıya geçeceksiniz ki neye uğradıklarını şaşıracaklardır. Kılıçlarınızın kınlarını kırınız. Bir daha kınına sokmayacak şekilde savaşın. Tek bir adam gibi hep beraber saldırın. Sakın gevşeklik ve korkaklık göstermeyin. Biliniz ki baskın basanındır. Zafer ilk saldırıya geçenindir!”


Hz. Abdullah (ra) bu konuşmaları bizzat duydu. Döndü peygamberimize haber verdi. Sayılarını, amaçlarını ve durumlarını bir güzel anlattı. Peygamberimiz (sav) getirdiği bu teferruatlı ve en ince ayrıntısına kadar detaylı haberlerinden dolayı kendisini tebrik etti. Süratle hazırlığa başladı.


Peygambermizin Ordusunu Savaşa Hazrılaması:

Peygamberimiz (sav) komutanlarını ve seçin sahabelerini topladı. Onlara durumu ve durumun nezaketini haber verdikten sonra düşman hakkında detaylı bilgiler verdi. Sonra ordusunu hazırlamak üzere onları vazifelendirdi. Mekke dışında en kısa zamanda toplanmalarını emretti.


Daha sonra henüz Müslüman olmayan Safvan b. Ümeyye’ye haber gönderdi. Mekke’lilerin savaşmak amacı ile topladıkları cephanelikte bulunan savaş aletlerini, zırhları ve okları talep etti. “Ey Ebu Ümeyye! Yarın düşmanla karşılaşacağız. Durumu biliyorsun. Bizlere yardımcı ol. Kureyş’in cephaneliğini bize aç!” buyurdular. Safvan “Yâ Muhammed! Sen bu silahları zorla mı bizden istiyorsun, yoksa emaneten mi tlep ediyorsun?” dedi. Peygamberimiz (sav) “Ben onları sizden emaneten, kırılanları ve kaybolanları tazmin etmek üzere talep ediyorum” buyurdular. Bunun üzerine Safvan bütün zırhları ve savaş aletlerini verdi ve karargâha kadar da kendisinin taşıyacağını belirtti. Dediğini de yaptı.


Peygamberimiz (sav) henüz yeni Müslüman olan ve daha yirmi yaşlarında bulunan Attab b. Esid’i (ra) Mekke’ye vali tayin etti. Muaz b. Cebel’i (ra) de muallim olarak görevlendirdi ve Mekke’den ayrıldı.


Mekke dışında yeni orduya katılanlarla beraber 12.000 kişilik bir “İslam Ordusu” toplanmıştı. Çoğunluğu ilk defa savaşa katılan ve tecrübeden yoksun gençlerin çoğunluğu teşkil ettiği bu ordunun 2000’den fazlası Mekke halkından meydana gelmişti. Ayrıca orduda 80 civarında henüz Müslüman olmayan Kureyşliler de vardı. Bunların amacı da “Ganimetten istifade” etmekti.


Sahabeler Mekke’nin fethinin sevinci ve 12.000 kişilik kalabalık bir ordunun artık mağlup edilemeyeceğine olan güvenleri ile büyük bir rehavete kapıldılar. Zaferin sayıya değil gayrete, ihlâsa ve Allah'ın yardımına bağlı olduğundan bir derece gaflete düştüler. “Artık bu ordu yenilmez! Müslümanlar daha mağlup edilemezler!” demeye başladılar.


Şevval ayının on birinci günü Salı sabahı peygamberimiz (sav) ordusu ile birçok dar geçitleri bulunan Huneyn Vadisine yaklaştı. Seher vakti ordusunu saf düzenine soktu. Bölüklere ayrılan ordusunun başıan sancaktarlarını görevlendirdi. Muhacirlerin başında Hz. Ali (ra) Sa’d b. Ebi Vakkas (ra) ve Hz. Ömer (ra) bulunuyordu. Ensar’ın başında ise Hubab b. Münzir (ra) ve Usyd b. Hudayr (ra) vardı. Süleymoğullarının başında Hâlid b. Velid (ra) bulunuyordu. Peygamberimiz (sav) Hz. Hâlid’i öncü olarak görevlendirdi.


Düşmanla Karşılşama ve Öncü Birliğinin Bozulması:

Peygamberimiz (sav) Hz. Hâlid (ra) komutasındaki öncü birliğini Huneyn vadisine inmek üzere önceden gönderdi. Dar bir vadiden geçerlerken pusu kurmuş bulunan düşmanın oklarına hedef oldular. Manevra kabiliyetinin olmadığı dar geçitte ok yağmuruna tutulan mücahitler neye uğradığına şaşırdılar. Henüz sabahın alaca karanlığı da nelerin olup bittiğini tam olarak görülmesine engel oluyordu. Öncü birlik bozguna uğrayarak geri çekilmek, hatta bozularak kaçmalarına sebep oldu.


Öncülerin bozguna uğrayarak geri çekilmeleri orduya yeni katılmış bulunan Mekke’li yeni Müslümanların geri çekilişi takip etti. Ganimet amacı ile orduya katılan hatırı sayılır bir grup da bu çekilişi bozgun havasına soktu. Durum nazik, manzara vahimdi. İslam ordusunun geri çeklmesini fırsat bilen Havazinliler süvari birlikleriyle hücuma geçmişlerdi. Peygamberimiz (sav) çevresinde sadık ve kendisine bağlı mücahitlerle yerlerinde çivi gibi durdular. Kaçışanlara “Ey İnsanlar! Bana geliniz. Ben Allah'ın Resulüyüm! Ben Muhammed b. Abdullahım!” diye sesleniyordu. Ordunun düzeni bozulmuş ve herkeste bir bozgun havası hâkim olmuştu.


Ebu Süfyan b. Harb “Bu bozgunun arkası alınmaz. Artık denize kadar kaçmakatan başka çıkar yol yok!” diyordu. “Ümeyye b. Safvan henüz iman etmemişti ama onun bu konuşması hoşuna gitmedi ve “ağzından yel alsın! Bu ne kötü bir konuşma! Ağzına toprak dolsun!” diye onu azarladı. Safvanın kardeşi de “Müjdeler olsun! Artık büyü bozuldu!” diyince Safvan ona da “Sus ne diyorsun! Kureyşin yerine Havazinlilerin geçmesini mi istiyorsun? Yazık sana!” diye onu da azarladı. Süheyl b. Amr da “Artık bu bozgunun önü alınamaz!” demeye başladı.


Herkesin paniğe kapılarak kaçışmaya başladığı ve kendi derdine düştüğü bu durumda cesaret abidesi gibi duran ve ordusunu toparlamaya çalışan peygamberimiz (sav) ve etrafında bir avuç sahabesi kalmıştı. Bu arada Şeybe b. Osman Uhud’da öldürüen kardeşinin intikamını almak ve peygamberimizi öldürmek için peygamberimizin bulunduğu yere yaklaşmaya başladı. Sağ tarafında amcası Abbas’ı (ra) gördü, sola geçti orada da Ebu Süfyan b. Hâris vardı. Arkadan hücum ederek peygamberimizi vurmak için arkaya geçti. Tam hücum edecekti ki bir ateş çukuru önüne çıktı. Az kalsın düşüyordu. Korkudan geri kaçamak durumunda kaldı. Anladı ki Allah tarafından korunmaktadır. O anda peygamebrimiz (sav) geriye dönü ve kendisine seslendi. “Ey Şeybe! Yanıma gel!” buyurdu. Yanına gitti. Şeybe korkudan titreyerek yanına geldi. Peygamberimiz (sav) elini göğsüne koydu ve “Allahım! Kalbinden şeytanın vesvesesini gider!” diye dua etti. Bir anda Şeybe’nin kalbinden peygamberimize karşı büyük bir muhabbet ve sevgi hâsıl oldu. Sonra peygamberimiz (sav) “Ey Şeybe! Git şimdi düşamanla savaş!” emrettiler. Şeybe daha sonra: “Resulullah’ın önünde savaşmaya başladım. Artık bütün canımla onu korumak istiyordum. O anda babam karşıma çıkmış olsaydı hiç tereddüt etmeden onu da öldürürdüm!” demiştir. Böylece “Bütün Arap ve Acem Muhammed’e tabi olsa ben yine ona uymam ve dinine girmem” diyenlerden birisi daha peygamberimizin (sav) getirdiği hidayet nurundan nasibini almış oldu.


Peygamberimiz (sav) düşmanın sel gibi üzerlerine aktığını görünce onlarla tek başına da olsa savaşmak için atını mahmuzluyor ve sahabelerini teşci’ ediyordu. Peygamberimizin (sav) üzerinde olduğu atı “Düldül”ün dizginlerini tutan amcası Hz. Abbas (ra) buna engel olmaya çalışıyor, Ebu Süfyan b. Hâris (ra) da atının özengisine sarılmış bırakmıyordu. Peygamberimiz (sav) “Ey şecere-i Rıdvanda biat edenler! Neredesiniz?” “Ensar ve Muhacir neredesiniz?” diye sesleilmesini emir buyurdular. Hz. Abbas (ra) gür sesi ile nida etti. Vadi çınladı ve dalgalanma bir anda durulmaya geçti. Peygamberimizin (sav) cesareti, şecaati ve ****neti sahabelerine de cesaret vermişti. Nitekim Hz. Ali (ra) “Biz savaşta korkup kaçtığımız zaman hemen Resulullah’ın arkasına sığınırdık!” diye bu hadiseiyi ve benzerlerini haber vermişti.


Peygamberimiz (sav) bir anda sıçradı ve atından yere indi. Yerden bir avuç kum ve toprak aldı “Allahım! Bize yardımını indir. Muhakkak ki Sen, onların bize galip gelmesini istemezsin…” diye dua etti ve “Yüzleri kara olsun! Şâheti’l-vücûh!” diyerek düşman ordusuna doğru savurdu. Allah'ın yardımı, peygamberinin duasını kabul etmesi ve mucizesi ile her bir düşman askerinin gözüne isabet etti. Onlar gözleri ile meşgul olarak saldırıya ara verdiler. Bu arada Müslümanlar toparlandılar ve karşı saldırıya geçtiler. Şaşırma ve müdafaa etme sırası Havazinlilere gelmişti.


Hz. Ali (ra) Hz. Osman, Ebu Dücâne (ra) gibi sahabeler peygambermizin (sav) önünde Hâlid b. Velid (ra) Sa’d b. Ebi Vakkas (ra) Hz. Ömer (ra) diğer tarafta düşmana aman vermiyorlar ve ordunun toparlanarak hücuma geçmesini sağladılar. Peygamberimiz (sav) manzarayı gördü ve sevinçle “İşte savaş şimdi başladı!” buyurdu. Hz. Ali (ra) düşman bayraktarını yere serdi. Bayrağın düştüğünü gören düşmanlar daha da korkarak geri çekilmeye başladılar.


Hz. Abbas (ra) daha sonra bu durumu şöyle anlatacaktır: “Vallahi Resulullahın bir avuç kumu düşmana savurmasından sonra onlar güçlerini yitirdiler, işler tersine döndü ve sonunda bozguna uğradılar. Allah Resulünün düldülü mahmuzlayarak üzerlerine yürümesini ve kaçanları takip etmesini hala görür gibiyim…”


Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde “Muhakkak ki Allah sizlere pek çokyerde ve bilhassa Huneyn gününde yardım etmişti. O gün sizler çokluğunuzu güvendiniz de bunun size hiçbir faydası olmadı. Yeryüzü o kadar genişliği ile beraber sizlere dar gelmişti de arkanızı dönüp kaçmıştınız. Sonra Allah Resulüne ve mü’minlerin üzerlerine emniyetini ve rahmetini inzal etti. Görmediğiniz ordularla sizi teyit etti, sizi güçlendirdi; kâfirleri de cezalandırdı. İşte kâfilerin cezası mağlubiyet ve hezimettir” buyurarak Huneyn gazasını özetlemektedir.


Huneyn Gazvesinin Sonucu:

Sahabelerin toparlanarak hücuma geçmelerinden sonra bozguna uğrayan Havazinliler ve Sakifliler birkaç kola ayrılarak savaş meydanını üzgün bir şekilde terk ettiler. Bir kısmı Taife, diğer bir kısmı Nahle’ye kaçtılar. Bir kısmı da Evtas’da toplandı. Çarpışmada 4 şehit verilirken düşman askeri 70’e aykın ölü vermişlerdi.


Düşman askerleri malları, kadınları ve çocuklarıyla geldikleri için geriye pek çok mal ve esir bıraktılar. Peygamberimiz (sav) esirleri bir tarafa malları bir tarafa ayırmalarını söyledi, sonra Hâlid b. Velid (ra) komutasındaki Süleymoğullarını da alarak düşmanı takip etmelerini emretti. Onlar gittiler. Peygamberimiz (sav) savaş alanını teftiş ederken bir kadın cesedine rasladı. “Bunu kim öldürdü?” diye sordu. Hâlid b. Velid’in öldürdüğünü söylediler. peygambermiz (sav) ögkelendi ve derhal birisini gönderdi ve “Hâlide söyle Allah kadınların ve çocukların öldürülmesini yasaklamıştır. Nasıl olur buna cesaret eder!” buyurarak yeni bir hata yapmaması için uyarmak üzere bir sahabesini gönderdi.


Bir sahabe “Yâ Resulallah! Onlar müşriklerin çocukları değil mi? Öldürülmesinde ne sakınca var?” diyince peygamberimiz (sav) ona döndü ve “Sizler ve çocuklarınız da Müslüman olmazdan önce müşrik çocukları değil miydiniz?” buyurarak ikaz etti. Sonra “Her çocuk islam fıtratı üzere doğar. Sonra anne ve babası onu putperest, Yahudi ve Hırıstiyan yapar!” buyurdular.


Yine esirler arasında Sa’doğullarından peygamberimizin (sav) sütkardeşi Şeymâ’da vardı. Peygamberimizin (sav) yanına gelerek “Ben sizin sütkardeşinizim!” dedi. Peygamberimiz (sav) “Bunu nasıl ispat edersin? Delilin nedir?” buyurunca o da “Sizi sırtımda taşırken omzumu ısırmıştınız da diş izleri kalmıştı” dedi ve gösterdi. Peygamberimiz (sav) bunun üzerine onu tanıdı ve doğru söylediğini bildi. Hemen yanına çağırdı. Sırtından ridasını çıkardı ve üzerine oturttu. Gözleri doldu ve anne-babasını sordu. Öldüğünü söyleyince gözyaşlarını tutamadı ve onlara dua etti. Sonra Şeyma’ya dönerek “İstersen seni aynıma alayım, istersen sana bir kısım malları vereyim kavmine yakınlarının yanına göndereyim” dedi. O da “Ben kavmime gitmek isterim” dedi. Peygamberimiz (sav) ona memnun olacağı kadar mal vererek kavmine gönderdi. Bu kadirşinaslığı gören Şeymâ da Kelime-i Şahadet getirerek Müslüman oldu.


Evtas’da Çarpışma:

Havazinlilerin bir kısmı Evtas Vadisinde toplanarak yeniden saldırı planı yapıyorlardı ki peygamberimizin (sav) takip için gönderdiği Ebû Âmir el-Eş’âri (ra) onların üzerine geldi. Hemen karşılıklı savaş düzeni aldılar. Teke tek vuruşmalarda Ebu Âmir (ra) Havazinlerin bir kaçını öldürdü. Sonra karşılıklı taaruza geçildi. Kılıç ve mızraklarla yapılan savaşta Ebu Âmir’e uzaktan atılan bir ok öldürücü yerine saplandı. Hemen sancağı ve kumandayı kardeşi Ebu Mûsâ el-Eş’âri’ye (ra) devretti. Bir müddet sonra da aldığı öldürücü darbeye dayanamayarak şehit oldu.


Kumandayı eline alan Ebu Musa el-Eş’âri (ra) ustalıkla giriştiği savaşta düşman kuvvetlerini dağıttı. İslam ordusunun karşısında dayanamayan putperest Hazrecliler boguna uğrayarak kaçtılar ve Taife sığındılar. Daha önce Malik b. Avf’da kaçıp Taife sığınmıştı. Böylece Taif müşriklerin dığınağı haline gelmişti.


Peygamberimiz (sav) Huneyn Muharebesinin kesin sonucunu almak istiyordu. Huneynden kaçanlar Taife sığınmışlar ve yeni planlar yapmaya başlamışlardı. Bu nedenle peygamberimiz (sav) Taif üzerine yürümeye karar verdi.


Önce Huneyn’de elde edilen ganimetler Ci’râne Mevkiine gönderildi. Ganimetlerden hiçbir şeyin kaybolmamasını sıkı sıkıya tembih ederek başlarına görevliler tayin etti.


Peygamberimiz (sav) daha sonra askerlerinin başına geçerek Taif’e gitti.





Sincap isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Yeni Konu aç Cevapla  

Bookmarks

Etiketler
Huneyn Gazvesi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Tüm Zamanlar GMT +4 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 23:34.

dekorasyon Endüstriyel Mutfak EKipmanları sanal ofis Kiralık Ofis | sanal ofis sanal ofis | sanal ofis | muadil toner | fantezi iç giyim fantezi giyim araç takip sistemleri | kişi takip sistemleri | Varlık takip sistemleri | filo takip sistemleri |
istanbul travesti | izmir escort bayan izmir escort tuzla escort bursa escort bursa escort casino siteleri casino siteleri casino siteleri casino siteleri casino siteleri bahis siteleri istanbul travesti travesti forum |
istanbul travesti Mekanları | istanbul travesti Haber | istanbul travesti Bilgi | istanbul travestileri | istanbul travesti | travesti | ankara travesti| ankara travesti | ankara travesti ankara travesti

Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.1

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428