Alt 17 April 2012, 12:48   #1
NetteKeyif
 
Sincap - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 15 March 2011
Mesajlar: 16.171
Sincap is on a distinguished road
Puanlar: 48.146, Seviye: 1
Puanlar: 48.146, Seviye: 1 Puanlar: 48.146, Seviye: 1 Puanlar: 48.146, Seviye: 1
Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
Etkinlik: 33%
Etkinlik: 33% Etkinlik: 33% Etkinlik: 33%
Standart Özgür olmanın bedeli, zorlu bir imtihandır.

Bugün sizlerle paylaşmak, sizleri düşünmeye davet etmek istediğim konu, acaba Allah bizleri yarattıktan sonra, yaşantımızda tamamen özgür mü bırakıyor? Yoksa yaşantımızın bazı evrelerinde, yine bizleri doğruya yönlendirmek, aklımızı başımıza getirmek için, müdahalelerde mi bulunuyor? Gelin bu soruyu birlikte düşünerek, Kur’an dan bir cevap aramaya çalışalım.



Önce yaradılış gayemizin ne olduğunu Kur’an dan doğru anlamalıyız ki, Allah ın bizlere yaşantımızda müdahalesi var mı, ya da hangi şartlarda var, onu doğru anlayabilelim.



Kur’an a baktığımızda ve Allah ın verdiği birçok örneklerden yola çıktığımızda, bizleri özgür irademiz ve nefsimizle baş başa bıraktığını görüyoruz. Fakat Allah özgür bıraktığı kullarını yinede tamamen terk etmeyip, belirli zamanlarda onlara doğru yolu göstermek adına, birçok rehber kitapları, elçileri vasıtası ile ulaştırdığını Kur’an dan anlıyoruz. Kur’an da birçok ayetin sonunda akla, düşünmeye bizleri yönlendirerek, bu konuda ne derece özgür olduğumuzu, onun içinde yaptıklarımızdan sorumlu tutulacağımızı, birçok ayetlerinde bizlerin dikkatini çekiyor.



Örneğin Yunus suresi 100. ayetinde Allah, Akıllarını güzelce kullanmayanları pislik içinde bırakacağı uyarısını yapıyor bizlere.



Yine Nisa suresi 31. ayette, Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz diyerek, bizlerin hareketlerimizde özgür bırakıldığımızı, fakat takip edildiğimizi, izlendiğimizi yine birçok ayetinde açıklamasını yapıyor.



Araf suresi 3. ayetinde bizlerin özgür iradesi ile baş başa olduğumuzu şöyle hatırlatıyor. Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.



Dikkat ederseniz Allah, yarattığı kullarını sürekli uyarıyor. Çünkü kullarına rehber olsun diye indirdiği kitaplara, bir kısım kulları uymuyor ve kendilerince Veliler edinerek, onların peşi sıra gidiyorlar ki, Rahmanda uyarma gereği duyuyor. Dikkat ederseniz ayetin sonunda, siz ne kadar az öğüt alıyorsunuz, yani sözlerimi çok az dinliyorsunuz diyerek, bizlere kızgınlığını belirtiyor. Bu sözlerden de anlıyoruz ki, Allah kullarını, yaşamında vereceği kararlarda, özgür bırakmıştır. Allah bizleri imtihan edeceğini söylüyorsa, imtihanında birinci şartı özgür olmak değil midir zaten? Özgür olmadan yapılan bir imtihan, imtihan olabilir mi?




Yine Allah Zühruf suresi 44. ayetinde; Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız diyorsa, bizlerin özgür iradesi ile sorumlu tutulacağımız bir kitaptan, imtihan olacağımız çok açıktır.



Buna benzer yüzlerce ayet vardır ki, bizlerin özgür iradesi ile yaşadığımızın kanıtlarıdır. Allah bir ayetinde apaçık bir hüküm vermiş ise, buna bağlantılı ayetleri de aynı fikir doğrultusunda düşünmeliyiz ki, ayetleri doğru anlayabilelim. Çünkü Allah, Kur’an da verdiği bir hükmün tersini, başka bir ayetinde asla vermez. Bunu söylemek, ayetlere bu şekilde anlamlar vermek, Kur’an da çelişki yaratır ki, bunu yapmakta büyük hata olur.




Önce araştırdığımız konuyu doğru anlayabilmek için, kendi yaşantımızdan bir örnek verelim. Hepimiz okullarda bir eğitimden geçtik. Kimimiz dersimize çok çalıştık başarılı olduk, zamanımızı iyi değerlendirdik. Kimimizde haylazlık yaptık iyi çalışmadık, istediğimiz başarıyı sağlayamadık. Bakın hepsi özgür irademizle yapılıyor. Okullarda öğretmenlerimiz, bizleri eğitmek için çok çalıştılar ve bizleri çalıştığımız, çaba gösterdiğimiz ölçülerde değerlendirip, imtihanlar yaparak, bir meslek sahibi olmamızı sağladılar. Dikkat ederseniz hepimiz bu çabamızda özgürdük, ama hepimiz farklı makamlara geldik, çalıştığımız çaba gösterdiğimiz ölçüde. Kimimiz güzel lüks evlerden otururken, kimimiz oturacak ev bulmakta bile zorluk çeker durumda olduk.



Şimdide verdiğim son örneğin, tam tersini vermek istiyorum. Allah çok güzel evler, mal, mülk, para verdiyse, acaba bunları yalnız hak ettiğimiz için mi vermiş olabilir? Yoksa tüm bunlar imtihanımızın bir parçası mı? Fakir ailede doğan bir çocuk, hangi nedenlerin sonucunda fakir bir ailede doğdu biliyor muyuz? Ya da tam tersine zengin bir ailede doğan bir çocuğun durumu hakkında, sebep sonuç ilişkisini kurabilecek var mı aramızda? Gerçekten bunları bilmemiz, hiç mümkün değil. Allah bolca verip imtihan edeceği gibi, az verip de imtihan edebilir. Bizlere düşen, bilinmeyenler üzerinde değil, bilinenler üzerinde konuşmak olmalıdır. O kadar zengin görürüz, toplumda sevilmez onun bunun hakkını yer. Öyle fakirler görürüz, insanlık örneğidir bizler için. İşte sizlere çok düşündürücü örnekler. Peki, tüm bunların değerlendirmesini yapabiliyor muyuz?




Bakın o kadar farklı, değişik örnekler var ki, hepside birbirinin tam tersi. Hiç birimizde bu gerçeklerin bağlantısını kuramıyoruz. Çünkü elimizde bu konuyu açıklayacak gerekli verilerin hepsi yok. Madem elimizde tüm kanıtlar yok, bizde elimizde olan veriler doğrultusunda düşünmenin ötesine geçmemeliyiz. Kendimizce kesin yorumlar yaparak hükümler verirsek, düşüncelerimizin doğruluğu konusunda emin olamayız. Buda bizi yanlışa götürecektir.




Tüm bunlardan yola çıkarak düşündüğümüzde, öyle bir noktaya geliyoruz ki, karşımıza büyük bir soru işareti çıkıyor. Konuyu araştırmaya devam edemiyor ve bu sorunun net cevabını bulamıyoruz. Bu durumda yapmamız gereken, Allah ın bizlere açıklamadığı, detay vermediği şeyleri söylemek konuşmak yerine, apaçık belirttiği, hüküm verdiği, yapmamızı emrettiği şeyler üzerinde durmak ve onların peşi sıra gitmek, bizleri en doğruya ulaştıracaktır. Bilmediğimiz, emin olmadığımız bir konuyu, istediğimiz kadar konuşalım, tartışalım doğru bir sonuca ulaşmamız, asla mümkün olmayacaktır.




Allah bazı konularda detay vermeyip açıklamadıysa, bizlerin bu konularda doğru muhakeme yapamayacağımızı bildiği içindir. Bizler bazı olayların sebep, sonuç ilişkisini kuramadığımız için, olaylar hakkında doğru karar veremeyip değerlendiremeyiz. Allah geleceği gördüğünden, yine bizleri doğruya iletmek için, yaşantımıza yaptığı müdahalelerin, değerlendirmesini de bizler doğru yapamayız. Hatırlayınız Allah bir ayetinde, başınıza gelen bir musibet üzücü bir olay, belki sizin için bir hayırdır der. Yine başınıza gelen bir hayır belki de bilemezsiniz, sizin için şerdir diyerek, bizlere çok önemli bir açıklama yapmıştır. Düşünene, aklını kullanana büyük bir örnektir.




Bizler evlatlarımızı yetiştirirken, onların yaşamlarında doğruyu bulmaları adına, küçük müdahaleler yapmaya, onlara yol göstermeye çalışırız. Ama hepside bir yere kadardır. Çünkü biz anne babalar olarak, ancak onlara tavsiyeler de bulunuruz. Onlar belirli yaştan sonra özgür iradeleri ile hayatlarını kendi akıl ve nefisleri doğrultusunda yön verirler. Yaradan da bizlere aynısını yapıyor. Tavsiyeler de bulunuyor, uyarıyor. Daha sonrada yaptıklarımızın, yaşantımızın değerlendirmesini yaparak, gerçek adaleti sağlıyor.



Konuyu dağıtmak istemiyorum, ama tüm bu ve benzerleri konular, KADER konusu ile iç içe geçmiş konulardır. Peygamberimiz bile bu konularda sorulan sorulara, cevap vermekten kaçınmış, bir yere kadar konuşmuş ise, bizlere düşenin bilinen, açıklanan konular üzerinde yoğunlaşması, en doğrusu olacağını düşünüyorum.




Allah bizleri özgür bırakmış, fakat bu özgürlüğün bir bedeli de olduğunu, verdiğimiz çabanın değerlendirildiğini ve buna göre karşılık göreceğimizi Kur’an da anlatmıştır. Bu Dünyada imtihandan geçirildiğimizi de, bakın bir ayetinde nasıl hatırlatıyor bizlere.



Ankebut 2: İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?




Sizce de mantıklı değil mi? Bizler zaten yaşantımızda, yani ömrümüzün evrelerinde de, hayatımızı kazanacağımız işimiz, mesleğimiz ile ilgili, sürekli bir imtihan içinde değil miyiz? Okulda öğretmene ben dersimi çalıştım dediğimizde mi not veriyor sınıfımızı geçiyordu, yoksa dersimizi çalıştığımızı anlamak için imtihan mı yapıyordu? Allah madem bizleri özgür bıraktı, elbette yaptıklarımızdan da hesap sorması, imtihan etmesi gerekmez mi? Bunu yapmadığı takdir de adaletsizlik, başıbozukluk, sorumsuzluk olacağı çok açıktır.




Özgürlük göreceli bir kelimedir ve bir sınırı vardır. Örneğin siz müzik dinlemesini seviyorsunuzdur. Evinizde çok yüksek sesle müzik dinleyemezsiniz. Çünkü komşunuzu rahatsız ettiğiniz andan itibaren, sizin müzik dinleme özgürlüğünüzün sınırına gelmişsiniz demektir.




İçinizden çok kızdığınız, sevmediğiniz bir insana yumruk atmak geldi. Bunu yapabilir misiniz? Yaptığınız an, tutuklanır ve hapsedilirsiniz. Böylece bir süre, özgürlüğünüz tamamen elinizden alınır. Demek ki yaşadığımız hayatımızda bile özgürlüğün bir sınırı varsa, Allah ın da bizleri özgür bırakmasının bir sınırı, elbette olmalıdır.



Buradan yola çıkarak şunu düşünebilir miyiz? Bizlerin kendi ellerimizin yaptıkları sonucu, başımıza gelenlerle, yine Allah ın bizleri yaptığı imtihan arasında büyük bir bağ olmalı, diyebilir miyiz? Bunu elbette tam olarak bilemiyoruz. Allah madem, yaptıklarımız bizlerin kendi elleriyle kazandıklarımız olduğunu söylüyor, imtihanımızda bu doğrultuda olabilir mi? İşte bu konuda söyleyebileceklerimizin sınırı, bu sözlerimden sonra başlıyor. Kesin bir şey söylememiz, daha ileri gitmemiz mümkün değil. Çünkü bu konuda hiçbir bilgi yok. Bu sorunun cevabını, yalnız Allah bilir. Allah açıklamadığım, detay vermediğim konularda konuşmanızı HARAM kılıyorum diyorsa, bizler ancak anlatılan, hüküm verilen konular üzerinde konuşmalıyız, üzerinde düşünmeliyiz, daha ileri giderek yanlış yapmamalıyız.




Kur’an da aynı konulara, farklı örneklerle açıklık getiren, bazı ayetler vardır. Yani Kur’an ayetlerini, kendi içinde açıklar örneklerini verir. Aşağıdaki ayetleri birlikte düşünelim.



(Örneğin; sizin başınıza gelen bela ve musibetler kendi ellerimizin yaptığı yüzündendir ayeti ile sizden öncekilerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız. Biz sizleri mallardan, canlardan ve eksiltme ile deneriz ayetini nasıl anlamamız gerekiyor.)




Allah ayetinde çok açık bir hüküm vermiş ve sizin başınıza gelen bela ve musibetler, kendi ellerinizin yaptıkları yüzündendir demiştir. Daha sonraki ayet karşılaştırmasın da da, aslında aynı şeyi hatırlatıyor ve sizden öncekilere de aynı hükümleri uyguladım, onlarda bu Dünyada yaptıklarının karşılığını aldılar diyerek, bizlerin özgürce yaptıklarımızın karşılığını bu Dünyada da görmeden, cennete gitmeyeceğimizi apaçık belirtiyor ayet bizlere.



Allah Ankebut 3. ayetinde de, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir der. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır diyerek, birçok ayetinde, aynı konuyu daha açıkça anlatmıştır.




Yoksa sizden öncekilere de uyguladığım adaleti, sizlere de göstermeden cennetime gireceğinizi mi sandınız diyerek, bu Dünyada yaptıklarımızın bir karşılığını mutlaka göreceğimizi, çok net anlatıyor. Biz sizleri malla, mülkle, canla sevdiklerinizle imtihan ederiz, deneriz diye açıklık getiriliyor. Aslında tüm bu ayetler birbirlerini tamamlayan, açıklayan ayetlerdir. Hepside aynı noktada birleşiyor ve birbiriyle bağlantılı. Yaptıklarımız ve imtihanımız. Detayını Allah bilir.




Anlamaya çalıştığımız konuyu kısaca özetlersek, evet bizler yaşantımızda özgürüz. Özgürüz ama yaptığımız her şeyden, attığımız her adımdan da sorumluyuz. Hatırlayınız Allah bizleri, melekleri aracılığıyla her an kontrol altında tuttuğunu anlatır Kur’an da. Peki neden? Neden kayıt altına alınır yapılanlar? Neden alacağımızı borcumuzu yazarız, kaydederiz? Bir gün hesabını vereceğimiz, ya da alacağımız içindir elbette. Bizlerin yaptıklarının kayıt altına alınmasının nedeni de, yeri ve zamanı geldiğinde, hesabının sorulması adına olduğu çok açıktır.



Sınırsız, kontrolsüz güç, güç değildir mantığından yola çıkarsak, sınırsız, kontrolsüz özgürlükte asla olamaz.




Allah sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum diyorsa, gelin Kur’an ın ipine sarılalım, onu anlamaya çalışalım. Kur’an dışından, hükümler, veliler, şefaatçiler aramayalım. Allah şefaat tümden bana aittir dediği halde, şefaatçiler edinerek, sakın velilerin ardı sıra gitmeyin dediği halde Veliler edinip, emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin dediği halde, Kur’an ın hiç bahsetmediği bilgilerin ardı sıra giderek, güzelim imtihanımızı, Allah ın vaat ettiği sonsuz yaşamımızı tehlikeye atmayalım.



Özgürsek, özgürlüğünde bir sınırının, bedelinin, zorlu bir imtihanın olduğunu asla unutmadan, sınırı aşmadan, verilen emaneti doğru kullanmalıyız ki, sonunda mükâfata ulaşabilelim.



Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

Sincap isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Yeni Konu aç Cevapla  

Bookmarks

Etiketler
Özgür olmanın bedeli, zorlu bir imtihandır.


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Tüm Zamanlar GMT +4 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:10.

dekorasyon Endüstriyel Mutfak EKipmanları sanal ofis Kiralık Ofis | sanal ofis sanal ofis | sanal ofis | muadil toner | fantezi iç giyim fantezi giyim Baskı Ankara Reklam Ankara Plaket Ankara
istanbul travesti | istanbul travesti izmir escort bayan izmir escort tuzla escort bursa escort bursa escort casino siteleri casino siteleri casino siteleri casino siteleri casino siteleri bahis siteleri travesti forum |
istanbul travesti Haber | istanbul travesti Bilgi | istanbul travesti | travesti | ankara travesti| ankara travesti | ankara travesti ankara travesti ankara travesti ankara travesti

Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.1

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431