08 Mayıs 2012, 12:15 | #1 | ||||||||||||||||||||
NetteKeyif Üyelik tarihi: 15 Mart 2011
Mesajlar: 16.171
| Aşkta Kimya aşkın kimyası - aşkta kimya nedir - psikolojik aşıklsr - neil - psikolog neil AŞKTA KİMYA OLMAZSA GERİYE ARKADAŞLIK KALIR SADECE Arayıp bulduğunuz,sevdiğiniz,aşık olduğunuz kişiyi karşınızda gördüğünüzde,ismini duyduğunuzda,aklınıza geldiğinde eğer kimyanız bozulmuyorsa,heyecan duymuyorsanız,yüzünüz kızarmıyorsa,içiniz patlamayı bekleyen bir volkan gibi olmuyorsa,vücudunuz hala kalıbına sığıyorsa aşk size elveda demiştir!! İşte kimya dediğim şey bu, âşık olduğun kişiyi karşında görünce fiziksel bir çekim duymak. Evlilikte aşk gerekli mi diyenlere cevabım açık, kimyan bozulmuyorsa yürümez! Yürüyorsa da her günü bir eziyet, her günü bir görmezden gelmedir. Çocuklarım üzülmesin, anne-babam ömürlerinin son demlerinde bir de bizi düşünmesindir, vs.vs. var mı başka açıklaması? Bir gün herkes birine âşık olabilir, hepimiz âşık olabiliriz. Ama kaçımız asla kaybetmeye dayanamayacağımız, kimyamızın bozulduğu, hayatımızın tek amacının onu sevmeyi ve onun tarafından sevilmeyi değil, onun hayatının bir parçası olup, onu hayatımızın bir parçası yapmak istediğimiz, bütün yaşamımızı onun varlığı ile tartabileceğimize inandığımız birine âşık olabiliriz, kaçımız bu şansa ulaşabiliriz? İster miyiz zamanın akmasını, ister miyiz güneşin batmasını, hiçbir zaman uyumak istemezsin çünkü sabahlar olmayacak senin için, iple çekeceksin güneşin doğmasını. Ne gündüzler rahatlatacak seni, ne de geceler. Londra Üniversitesi bilim adamları, aşıkların beyinlerini çekirdek spintomografı ile incelemek için deneklere aşık oldukları kişilerin resimleri göstermişler. İşte bu şekilde yapılan deneyler sırasında, aşıkların beyninde sadece mutluluk duygularından sorumlu olan beyin bölgelerinin etkinleştiği görülmüş. Fakat diğer bir nokta bilim adamları için çok daha şaşırtıcı olmuş. Hatırlama, korku ve sorun çözme gibi işlere yarayan beyin bölgeleri tümüyle devre dışı kalmakta. Yani "aşkın gözü kördür" sözünün bilimsel bir gerçekliği de var bir anlamda. Demek ki birine aşık olmak tamamen biyokimyasal bir süreç. Biriyle tanıştığımız zaman onu ilk önce gözlerimizle süzüyoruz. Tipi nasıl? Nasıl hareket ediyor? Gülüşü nasıl? Vb. Duyularımız bunların tümünü birkaç saniye içinde işliyorlar. Ve eğer karşımızdaki kişi bilinçaltımızdaki şemaya uygun ise, içimizdeki duygular kabarıyor, aşık oluyoruz. Bu duygular ise iki insan arasındaki ilişkinin biyolojik çıkış noktasıdır. Amerikalı psikolog Dr. Neil der ki: “Aranızda oldukça fazla kimya olmayan biriyle evlenmeyin.” Biraz kuvvetli bir görüştür ama doğruluk payı yüksektir. Kimimiz deriz:”Beni heyecanlandırmıyor ama yine de evlenmemiz gerektiğini düşünüyorum. Birbirimize karşı tutkularımız gelişecektir.” Ne yazık ki cevabım “ hayır” olacak. ilk başta da dediğim gibi bu evlilik devam etse bile ızdırap ve görmezden gelmeden ileriye gitmeyecektir. Kimya insana neler yaptırmaz ki. Karşısındayken hayatınız boyunca hiç yapmadığınız sakarlıkları, hiçbir toplumda en ufak bir küçük düşmeye maruz kalmadığınız rezillikleri ve bütün organlarınızın işlevini kaybedip, kalbin mideye inip bağırsakları etrafına saçmasına kadar neler yaptırmaz ki insanda. Bazıları “En iyi arkadaşıma âşık olmak istiyorum.” der.”Âşık olmadan önce dost olmalıyım. Kimya ondan sonra ortaya çıkmalı.” diye düşünür. Bu sadece bir umuttur, bundan sadece belli süreliğine devam eden bir ilişki olur ondan sonrası platonik düzeyden ileriye geçmez. Bir yaşam boyu birliktelik ihtimalini saptamaya çalışan bir çift için, güvendikleri, sevdikleri ve beraber olmaktan hoşlandıkları birine sahip olmak iyi bir başlangıçtır. Zaten arkadaşlıkları varsa bu onlar için büyük bir avantajdır. Fakat sahip oldukları sadece buysa, bu ilişkiyi daha ileriye taşımayı ummalıdırlar, bunu hala sürdürmek istiyorlarsa dediğimiz gibi eziyetten başka bir şey olmayacaktır. | ||||||||||||||||||||
Bookmarks |
Etiketler |
Aşkta Kimya |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
| |