25 Haziran 2012, 22:29 | #1 | ||||||||||||||||||||
NetteKeyif Üyelik tarihi: 15 Mart 2011
Mesajlar: 16.171
| Süt Zararlımı kutu süt kullanımı - sütün yararları - süt kullanımı Kutu Sütü Savaşları yazısını binlerce kişiye okutan bir dergi olarak konuya yer ayırmaya devam ediyoruz. Prof. Dr. Ahmet Aydın’ın bu yazısı bir süredir unutulmuştu ancak geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında UHT sütler hakkındaki görüşlerini dile getirmesi büyük ses getirmişti. Bu video kayıtlarına aşağıdaki adresten ulaşabilir, izleyebilirsiniz. Ardından, halk tarafından ilgi gören bu açıklamalar üreticileri haklı olarak tedirgin etti ve bir basın açıklaması yapmak zorunluluğu hissettiler. Biz de sorumluluk gereği bu basın açıklamasının yayınlanan tam metnini sizlerle paylaşmaya karar verdik. Ahmet Aydın, bu açıklamaya cevabi bir yazısını kendi sitesi olan Beslenme Bülteni’nde yayınladı, ilk fırsatta bu yazıyı biz de hazırlayıp yayınlayacağız ama o yazı gelene kadar bu uzun metinde ismi geçen değişik meslek gruplarından akademisyenlerin görüşlerini okuyabilirsiniz. (İlgili cevabi yazı için bakınız: Kutu Sütü Savaşları Yeniden Başladı) Yazı, açıkçası beni çok üzdü, zira burada binlerce kişinin şifaya kavuşmasına vesile olmuş ve hâlen devlet hastanesinde hastalarının iyiliği için fedakârca çalışan bir hekime, neredeyse denmedik laf bırakılmamış. Bu kadar yakışıksız, küçümseyici ve itibarsızlaştırma hırsıyla söylenen sözleri, biz söyleyenlere yakıştıramadık. Bir profesörü bırakın, herhangi bir insan bile olsa onun sözlerini bilimsel olarak karşılamak yerine hırs ve sözde bir şaşkınlıkla “deli saçması” olarak nitelemek ve de daha buna benzer pek çok ifade kullanmak en hafif tabirle üzüntü vericidir. Keşke hakaret etmek, dalga geçmek yerine bu kıymetli hekimin iddialarına bilimsel cevaplar verilebilseydi. Eğer bir konu hakkında ünlü bir beslenme profesörünün açıklamalarına mukabele etmek istiyorsanız bunu bilimsel bir dille ve de kimseyi küçük düşürmeye çalışmadan yapmak daha doğru olmaz mı? Konuyu açıklamak, ortaya atılan iddialara cevap vermek ve gerekiyorsa bazılarına hak vermek?.. Bence üreticiler bu ağızla konuşmaya devam ederlerse daha çok şüphe çekmekten başka bir şey elde edemeyeceklerdir. Eğer niyetleri iyi ise, usul ve erkân dairesinde karşı tarafla bilimsel temelli bir bilgi paylaşımı yapılmalı ve de karşı tarafın bir hatası olduğu düşünülüyorsa onu da aydınlatmaya yönelik diyalog kurması gerekmez mi? Kıymetli bir insanın yanıldığı düşünülüyorsa niçin o uyarılıp bilgilendirilmiyor da medya mensupları çağrılarak ona karşı hakaretamiz sözler sarf ediliyor? Niçin gazetelere, ısmarlama tadında haberler yaptırılıyor? Basın üzerinden yapılan tartışmalar, ulusal basın kuruluşları bizim dergimiz gibi olamadığından, daima körüklenir ve bazen âdeta taraflar birbirlerine düşürülmeye çalışılır. Bu hataya düşen Gıda Mühendisleri Odası bu tavrını sürdürecek mi acaba? Yoksa oturup iddiaları aklıselim ile karşılayıp, varsa hatalarını itiraf edip daha değişik açıklamalar yapacaklar mı? Süt, çok önemli bir besin maddesi, şahsen de çok severim ve aktif olarak spor yaptığım dönemde her gün sabah bir, gece bir litre olmak üzere günde yaklaşık iki litre tükettiğim de olmuştur. Gerçi benim kullandığım süt, bildiğim inekten sağımdan sonra eve ulaştırılıp kaynatılan bir süt idi. Fakat biliyorum ki özellikle büyükşehirlerde yaşayanlar böyle bir süte –en azından şu aralar– ulaşamaz ve ulaşabilir dahi olsalar gıda denetim sistemi buna göre organize edilmediği için ulaştıkları sütün denetimi de muhtemelen eksik olacaktır, yani bir başka güvensizlik daha. Bu sebeple, kutu sütleri hakkındaki tartışma bilimsel zeminde devam etmeli ve zaten yüzlerce çer çöpü yiyen insanlara sütün enzim yönünden çok protein değerinin dikkate alınması gerektiği söylenmeli, ya da ne doğruysa o söylenmeli. Ancak sanayiciler yüz yıl öncesinin dar kafalı kapitalist zihniyetiyle insanların gerçeklere ulaşmasını engellenmek istediğinde ve kendilerini melek gibi göstermek istediğinde ortaya daha şüpheli bir durum çıkıyor. Eğer sen Gıda Mühendisleri Odası’ysan o klasik ve tamamen hatasız olduğunuz ve dünyanın mükemmel bir yer olduğunu sizin de bunu sağladığınız iddialarını bir kenara bırakacaksın; gerçekçi ve sorumlu olup halkını ve de insanların bilgilenme hakkını düşüneceksin. Bir tepki alırsan, bir eleştiri alırsan da bunu yapana dikkat edip karşındakinin bilimsel yayınlarıyla olduğu kadar halk sağlığını düşünen açıklamalarıyla da maruf bir beslenme profesörü olduğunu aklından çıkarmayacak ve hakaretamiz sözler etmekten beri duracaksın. Bence o zaman daha çok saygı görürsün. Çünkü, beyler günaydın, medya ve iletişim oldukça renk değiştirdi, bağımsız medyayı susturmak ve insanların bilgiye ulaşmasını engellemek pek o kadar kolay değil. Zaten bunun için artık ana akım medya da yavaş yavaş değişerek farklı seslere kulak veriyor ve farklı sesleri başka alanlardan önce vitrinine taşımaya çalışıyor ve bazen de bunu sırf o farklı sesi, o gür sesi iğdiş etmek için yapıyor... Elbette bir beslenme profesöründen olayın iktisadi, içtimai ve de siyasal yönlerine tam anlamıyla vakıf olmasını beklememek lazım. Konunun tüm yönlerini araştırmaya kalksa sanırım hekimlik ve beslenme profesörlüğü yapmaya vakit bulamazdı? Ancak zaten bilimin ve toplumsal çalışmaların özü de bu değil mi; örgütsel çalışma! Örgütsel çalışma demek, her bir unsurun insanlığın refah ve ferahı için üzerine düşeni yerine getirmesiyle mümkün. Çözümlere giden yolu açan ilk kıvılcım genellikle bir tartışmadır fakat sonrası muhakkak uzlaşmadır, zira uzlaşmanın aksi yıkımdır ve çoğu zaman her iki taraf da yıkılmayacak kadar kıymetlidir. Bu noktada tartışmaları ve eleştirileri yapıcı birer başlatıcı olarak görmek ve varsa sorunlar bunları dürüstçe açıklayarak çözüm çalışmalarına başlamak gerekiyor sanırım. Durum çözümsüz ise de hiç olmazsa tüketiciler bilgilendirilmeli ve vaziyetin hakikatini bilerek ona göre tercih yapabilmeleri sağlanmalıdır. Böyle olsa daha güzel değil mi? Kolanın zararları her yerde yazılıyor, kola satışları durdu mu? Hadi ona yine neyse de ya sigaraya ne demeli, zararlı olduğunu bilmeyen var mı? Onlar bile bol bol satılabiliyorken UHT tekniğiyle ürünleştirilen sütün bazı yararları yok olmuşsa veya bir nebze zararları var ise bunu gizlemek mi lazım? Üstelik UHT süt, bu saydığım ürünlerle kıyaslanamaz bile! Onun için, Sezar’ın hakkını Sezar’a teslim etmek ve beslenme alanında kayda değer bilimsel çalışmaları olan bir insana ve onun açıklamalarına anlayış gösterilemiyorsa bile en azından saydı duymak gerekiyor. Düşünmek gerekiyor ki o insan toplum sağlığını düşünerek açıklamalar yapıyor ve toplum dediğiniz şey de zaten sizsiniz. Ancak, siz çok lüks yaşayan ve toplumla kıyaslanmayacak bir yaşantısı olan insanlarsanız o zaman toplum için ve dolayısıyla kendi aileniz için endişelenmenize gerek yoktur, orasını bilmeyiz. Biz ise, ilgilenmeye devam edeceğiz, çünkü biz toplumun ta kendisiyiz. (Bu arada, televizyonlara çıkıp tartışmalı ürünleri kameralar karşısında tüketmek de herhalde halkı Anaokulu talebesi yerine koymaktır. Sanki siyanürlü süt denmiş de onun aksini ispat ediyorlarmış gibi bardak bardak süt içmeler falan…) Tartışma; hakaret etmek ve düşünceleri, çalışmaları küçümsemek ile değil, karşılıklı anlayış ile doğruyu bulmak için, en azından tartışmayı takip edenlere makul seçenekler sunmak için yapılmalıdır inancındayım. Ancak şimdi yapıldığı şekliyle olunca, gördüğünüz gibi, olmuyor. Biz burada, konuyla ilgili yayınları toplamda yüz binlerce okunan bir dergi olarak üzerimize düşeni yapıyor ve aşağıdaki açıklamayı, barındırdığı tüm çirkin ithamlara rağmen dikkate alınacak yönleri olduğu için yayınlıyoruz. Şahsen bana da katkısı olan bir basın açıklaması imiş, tavsiye ederim. Sözü daha fazla uzatmak istemiyor ve sizleri TMMOB Gıda Mühendisleri Odası’nın bilimsel açıklama yönünden fakir, dalga geçme (!) yönünden zengin açıklamasıyla basın açıklamasıyla baş başa bırakıyorum. Takdir, siz kıymetli okurlarımızındır. | ||||||||||||||||||||
Bookmarks |
Etiketler |
Süt Zararlımı |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |