20 Haziran 2013, 05:49 | #1 | ||||||||||||||||||||
NetteKeyif Üyelik tarihi: 15 Mart 2011
Mesajlar: 16.171
| Hipoglisemi Nedir düşük kan şekeri - kan şekeri düşüklüğü - hipoglisemi sebepleri - hipoglisemi belirtileriHipoglisemi, düşük kan şekeri anlamına gelir. Kan şekeri (ya da kan glikozu) yoğunluğu, vücudun enerji ihtiyacını ve hücrelerinin her yerindeki stabiliteyi düzgün biçimde desteklemesi için gereken seviyenin altına düştüğünde ortaya çıkar. Karbonhidratlar karaciğerde üretilen, vücut hücreleri ve organlarına yakıt olması için kan dolaşımından emilen glikoz için başlıca besinsel kaynaklardır. Glikoz konsantrasyonu, öncelikle insülin ve glükogon, aynı zamanda epinefrin (adrenalin) ve norepinefrin hormonları tarafından kontrol edilir. Bu düzenleyiciler düzgün çalışmıyorsa, kan şekeri düzeyleri ya normalden yüksek (hiperglisemi) ya da yetersiz (hipoglisemi) görülür. Glikoz düzeyleri kişiden kişiye değişlik göstermekle birlikte, kan şekeri düzeyi 50 mg/dl veya daha az olan kişi hipoglisemik olarak kabul edilir. Hipoglisemi çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir: İlaca Bağlı Hipoglisemi: Diyabetin bir komplikasyonu olan ilaca bağlı hipoglisemi, hipogliseminin en sık görülen ve en tehlikeli şeklidir. Hipoglisemi kan şekerlerini düşürmek için periyodik olarak insülin enjekte etmek zorunda olan diyabetiklerde daha sık oluşur. Diğer şeker hastaları da, daha düşük oranda hipoglisemi episodlarına yatkındır. Hemen fark edilerek tedavi edilmemesi durumunda, insüline bağımlı şeker hastalarında bilinç kaybı ve amneziyi takip eden jeneralize konvülziyona yol açabilir. Nadir olsa da ölüm olası bir sonuçtur. İnsüline bağımlı şeker hastalarında insülin reaksiyonu ya da insülin şoku olarak bilinen hipoglisemi pek çok faktörden kaynaklanabilir. Bunlar arasında insülin ilacının fazla dozda alınması, bir öğünün atlanması ya da geciktirilmesi, alınan insülin miktarına göre çok az yemek yenilmesi, çok yorucu egzersizler yapılması, çok fazla alkol tüketilmesi ya da bu faktörlerin herhangi bir kombinasyonu yer alır. İdiyopatik veya Reaktif Hipoglisemi (Postprandiyal Hipoglisemi): Bazı insanlarda yemek yerken oluşur. Bu hipoglisemi türü bazı durumlarda karaciğer, hipofiz, böbrek üstü bezleri, pankreas hastalıkları veya fonksiyon bozuklukları ile ilişkili görünmektedir. Bu durumların diyabet ile ilişkisi yoktur. Sindirimi etkileyen kalıtsal defektleri olan ya da doğal şekeri (fruktoz) tolere edemeyen çocuklar da hipoglisemik ataklar yaşayabilirler. Aspirine olumsuz tepki veren bazı çocuklar reaktif hipoglisemi yaşayabilir. Bazen galaktoz (sütte bulunan şeker) intoleransı olan kişilerde ortaya çıkar ve genellikle diyabetin başlangıcından önce görülür. Açlık Hipoglisemisi: Açlık hipoglisemisi uzun süre gıda alınmamasının ardından ortaya çıkar, fakat zaman zaman maratonda koşmak gibi yorucu bir egzersizi takiben görülebilir. Hipoglisemi ile ilişkili olabilen diğer faktörler şunlardır: Gebelik Zayıflamış bağışıklık sistemi Basit karbonhidratlar bakımından zengin olan kötü diyet Antibiyotikler de dahil olmak üzere ilaçların uzun süreli kullanımı Kronik fiziksel veya zihinsel stres Kalp atışı düzensizlikleri (Aritmi) Alerji Meme kanseri Beta-bloker ilaçlar ile tedavi edilen yüksek kan basıncı (Yorucu egzersizlerden sonra) Üst gastrointestinal (mide-bağırsak) sistem cerrahisi Hipogliseminin Sebepleri Karbonhidratlar tüketildiğinde kan dolaşımına girecek olan glikoza dönüştürülür ve tüm vücuda dağıtılır. Aynı zamanda şekerin vücut hücreleri tarafından emiliminin nasıl gerçekleşeceğini düzenleyen kimyasal madde kombinasyonu karaciğer, pankreas, böbreküstü bezlerinden salgılanır. Bu kimyasal düzenleyiciler arasında insülin, glukagon, epinefrin (adrenalin) ve noradrenalin bulunur. Yenilen karbonhidrat miktarı hiçbir zaman birbiriyle aynı olmadığından, karbonhidratların sindiriminin ardından salgılanan bu düzenleyici karışım da hiçbir zaman aynı olmaz. Düzenleyiciler arasındaki etkileşim komplekstir. Düzenleyicilerin herhangi birinin etkinliğindeki anomali vücudun glikoz emilimini azaltabilir veya artırabilir. Karbonhidratları parçalayan amilaz ve laktaz gibi sindirim enzimleri düzgün çalışmıyor olabilir. Bu anomaliler hiperglisemi veya hipoglisemi üretebilir ve kandaki glikoz seviyesi ölçüldüğünde tespit edilebilir. Hücrelerin bu düzenleyicilere karşı duyarlılığı pek çok yönden değişiklik gösterebilir. Kişinin stres düzeyi, egzersiz biçimi, ilerleyen yaşı ve beslenme alışkanlıkları zaman içinde hücresel duyarlılığı etkiler. Örneğin sürekli olarak karbonhidrat açısından zengin bir diyetle beslenmek, zaman içinde insülin gereksinimi artırır. Bu nihayetinde, düzenleyici kimyasalların etkilerine karşı hücreleri daha az alıcı hale getirerek hücrelerin glikoz intoleransına yol açabilir. Diyet hem hipoglisemiyi üreten önemli bir faktör, hem de onu kontrol etmek için kullanılan birincil yöntemdir. Batı kültürlerine özgü diyetler, daha kolay şekere dönüştürülebilen tatlandırıcılar gibi fazla rafine karbonhidratlar içerir. Dünyanın yoksul bölgelerindeki tipik bir diyet bile yüksek düzeyde karbonhidrat içerir. Daha az süt ürünü ve et yenilmekte, tahıl, sebze ve meyve tüketilmektedir. Ancak bu kültürlerdeki insanlar daha küçük öğünler yediğinden, daha kompleks karbonhidratlar tükettiğinden ve bu karbonhidratlar genellikle fiziksel çaba yoluyla daha verimli kullanılabildiğinden bu diyet yine de dengelidir. Teşhis İlaca Bağlı Hipoglisemi: Diyabet tanısı konulduktan sonra, hasta glukometre olarak adlandırılan taşınabilir bir makine ile kendi kan şeker seviyesini takip eder. Şeker hastası makinenin okuyabileceği bir test şeridi üzerinde küçük bir kan örneği yerleştirir. Test, kan şekeri seviyesinin çok düşük olduğunu ortaya çıkarırsa, şeker hastası ilave bir karbonhidrat yiyerek ya da içerek bunu düzeltebilir. Reaktif Hipoglisemi: Reaktif hipoglisemi, sadece bir doktor tarafından teşhis edilebilir. Hasta uygun bir diyete geçtikten sonra belirtiler genellikle iyileşir. Belirtileri yaşayan insanların çoğunda kan şekeri testleri normal çıkarak, pek çok doktorun reaktif hipoglisemi vakalarının oldukça nadir olduğunu düşünmesine yol açmaktadır. Bazı doktorlar, hipoglisemik belirtileri olan kişilerin, vücudun yemek sonrasında normal olarak salgıladığı adrenalin hormonuna karşı hassas olabileceğini, ya da aslında başka bir fiziksel veya zihinsel sorundan muzdarip olduğunu düşünür. Bazı doktorlar ise, reaktif hipogliseminin aslında birkaç yıl sonra ortaya çıkan erken başlangıçlı diyabet olduğuna inanır. Reaktif hipogliseminin nedeni hakkındaki anlaşmazlıklar devam etmektedir.Yine de 10-20 yıl öncesine göre günümüzde daha sık reaktif hipoglisemi tanısı konulmaktadır. Hipoglisemiyi teşhis etmek için genişletilmiş oral glikoz tolerans testi yaygın olarak kullanılır. Bir gecelik perhizin ardından, konsantre glikoz solüsyonu içilir ve 5-6 saat için saat başı kan örnekleri alınır. Bu test, diyabetin erken tespitinde yararlı olmayı sürdürse de, kronik reaktif hipoglisemi tanısında için artık yararlı bulunmamaktadır. Çünkü test aslında normal glikoz ölçümü olan kişilerde hipoglisemik belirtileri tetikleyebilir. Bazı doktorlar artık kan şekerinin hipoglisemik belirtiler yaşandığında gerçek zamanlı olarak test edilmesini önerir. alıntı Hipoglisemide Tıbbi Tedavi | ||||||||||||||||||||
Bookmarks |
Etiketler |
Hipoglisemi Nedir |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
| |