Sanal Hayat Keyifli Forumun Tek Adresi - Sesli Sohbet - Sesli Chat > Her Telden > Sağlık > Genel Sağlık » Nörolojik Hastalıklarda Üriner İnkontinans Tanı ve Tedavi Yöntemleri

  • Yeni Konu aç Cevapla  
     
    LinkBack Seçenekler Arama Stil
  • Alt 06 Nisan 2012, 11:07   #1
    NetteKeyif
     
    Sincap - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
     
    Üyelik tarihi: 15 Mart 2011
    Mesajlar: 16.171
    Sincap is on a distinguished road
    Puanlar: 48.146, Seviye: 1
    Puanlar: 48.146, Seviye: 1 Puanlar: 48.146, Seviye: 1 Puanlar: 48.146, Seviye: 1
    Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
    Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
    Etkinlik: 33%
    Etkinlik: 33% Etkinlik: 33% Etkinlik: 33%
    Standart Nörolojik Hastalıklarda Üriner İnkontinans Tanı ve Tedavi Yöntemleri



    uriner inkontinans - üriner inkontinans prevalansı - üriner inkontinans tedavisi - üriner inkontinans tanısı - üriner inkontinans hastalığı - üriner inkontinans rahatsızlığı - üriner inkontinans nedir - spinal kord hasarı
    Nörolojik Hastalıklarda Üriner İnkontinans Tanı ve Tedavi Yöntemleri




    Uriner inkontinans her yaş grubunu etkileyen patolojik olduğu kadar fizyolojik yaşlanma sürecinde de karşılaşılabilen bir rahatsızlıktır. Bu hastaların tanı ve tedavisi multidisipliner yaklaşım gerektirir. Son yıllarda hem nöroürolojinin bir yan dal halini alarak hastaların daha ayrıntılı incelenmesi hem de gelişen tanı ve tedavi teknikleri nedeniyle üriner inkontinanslı hastalara daha kaliteli yaşam sunma şansı artmıştır. Ayrıca nörolojik bozukluğu olan hastaların nörolojik bilimlerde yaşanan gelişmelerle artan yaşam süresi nedeniyle nöroürolojinin ilgi alanına giren hasta sayısında da artış olmuştur.


    Üriner inkontinans çocuklarda, yaşlılarda ve özelliklede kadın nüfusta oldukça fazla irdelenmiş olmasına rağmen, nörolojik rahatsızlığı bulunan hastalardaki üriner inkontinans sebep ve rehabilitasyonu konusu az çalışılmıştır. Bu yazıda nörolojik rahatsızlığa bağlı inkontinansı olan hastalarla ilgili tanı, tedavi ve rehabilitasyon yöntemleri konusunda son literatür bilgileri tartışılmıştır.


    Üriner inkontinans tanısı için fizik muayene, idrar analizi ve üroflow çalışmaları yanında çok iyi bir nöroanatomik ve nörofizyolojik evaluasyon gereklidir. Özellikle nöromuskuler rahatsızlığı bulunan uygun hastalarda medikal tedavi başarılı olurken seçilmiş hastalarda cerrahi tedaviler ve davranış terapileri denenebilir. Klasik mesane boynu yada sfinktere yönelik cerrahi tedaviler arasına son yıllarda direk sinirlere müdahale anlamına gelen stimülatör uygulamaları da eklenmiştir.


    Giriş


    Üriner inkontinans prevalansı çalışılan populasyona göre değişmekle beraber, daha çok kadınlar ve yaşlılar olmak üzere tüm populasyonda görülebilir. Uriner inkontinanslı hastaların rehabilitasyonu multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Son yıllarda nöroürolojideki gelişmeler alt üriner sistem hasarlı hastaların tanı ve tedavisinde önemli ilerlemeler sağlamştır. Üriner inkontinans tanı ve tedavisi için iyi bir fizik muayene, radyolojik görüntüleme yöntemleri, postvoidal rezidü ve idrar analizi, sfinkter çalışmaları nöroüroanatomik değerlendirme ve nörofizyolojik çalışma, gereklidir.


    NÖRO-ÜRO-ANATOMİ


    Uretral rabdosfinkter ve pelvik diaframın bir parçası olan periuretral çizgili kas eksternal üretral sfinkter mekanizmasını oluşturur. Rabdosfinkter kadınlarda üretranın orta 1/3 ü etrafında yaklaşık 1.5 cm.lik halka tarzındadır. Erkeklerde ise üretranın daha uzun segmenti boyunca uzanır. Vezikoüretral düz kas ve rabdosfinkteri besleyen spinal kord çekirdekleri lumbosakral bölgededir. Parasempatik çekirdek S2-4 de iken Sempatik otonom çekirdek T10-12 seviyesinde anteromediolateral gri cevherdedir. Üretral rabdosfinkterin motor nöron çekirdeği sakral ön boynuzda Onufrowicz (Onuf) nükleusdadır. Onuf çekirdeği ve sakral parasempatik çekirdek farklı seviyededirler. Bu durum konus lezyonlarında önemlidir. Onuf nöronları birçok nöromuskuler bozuklukta rölatif olarak korunur. Rabdosfinkterin somatomotor beslenmesi pudental sinirledir. Pelvik pleksustan da bazı dallar aldığı düşünülmektedir. Fakat bu dalların fonksiyonu tam bilinmemektedir. Pudental sinir pelvisi büyük siyatik notch dan terkeder. Sakrospinal ligament den hemen önce ikiye ayrılır, bir dal anal sfinktere bir dalda üretral sfinktere gider. Meningomyeloselli çocuklarda yapılan çalışmalar değişik sakral seviyelerin her iki sfinkteri beslediğini göstermiştir. Bu nedenle birinde olan aktivite yokluğu diğerinde bir defisitle beraber olmayabilir .1


    NÖRO-ÜRO-FİZYOLOJİ


    Anal ve üretral sfinkter Elektromyografi (EMG) kayıtları voiding disfonksiyonlarının araştırılmasında önemli bir çalışma haline gelmiştir. Sfinkter EMG’si voiding bozukluğunun sebebi olarak nörolojik bir şey düşünüldüğü zaman rutin olarak yapılır. Travma sonrası, kauda equina ve konusu etkileyen spinal stenoz durumlarında kullanılabilir. Genellikle stres inkontinansda kullanılmaz. Periüretral çizgili kaslardaki kas lifleri çoğunlukla yavaş kasılan, fatik-rezistan tip 1A liflerdir. Üretra ile ilgili çizgili kaslarda gerilme reseptörleri yoktur. Üretral sfinkterler sadece voiding sırasında duran tonik bir ateşleme paternine sahiptir. Dinlenmede saniyede 1-4 kez olan 100-500 mikrovolt bazal aktivite olur. Bu aktivite mesane tam boş iken en düşük seviyededir. Mesane doldukça tam dolum algılanana kadar bu aktivite artar. Tam dolu durumda iken tip II lifler volunter olarak kademeli bir şekilde kasılmaya başlar. Mesane kapasitesine ulaşıldığında 3 milivolt kadar volunter hıza ulaşılır. Kompleks tekrarlayıcı deşarjlar sfinkterlerde diğer çizgili kaslara göre fazladır. Kadınlarda üriner retansiyon ve çocuklarda enürezis bu patern ile ilgili olabilir Sfinkterlerdeki bazal elektrik aktivite kredo manevrası, valsalva manevrası, perianal veya perineal cilt uyarılması gibi durumlarla değiştirilebilir. Bu uyaranlar sfinkterlerin refleks aktivasyonunu sağlar. Glans penis veya klitorisin elle uyarılması bulbocavernöz refleks olarak adlandırılan bir aktivite artışı sağlar.2-7


    NÖRO-ÜROLOJİ


    Mesane ve sfinkter disfonksiyonu ilerlemiş nöromuskuler hastalıklarda bile nadirdir. Onuf çekirdeğindeki hücrelerin korunması pelvik taban ve eksternal üretral sfinkterdeki liflerin kaybını azaltır.8 Bu nedenle sfinkter bozukluğu başka etkenlerle de anlatılmaya çalışılmıştır. Nöromusküler hastalıklı bazı hastalarda yapılan çalışmalar sfinkter bozukluğunun ya eşlik eden syringomyeliye, ya cerrahisi sonrası olan denervasyona bağlı olabileceğini düşündürmüştür. Nöromuskuler hastalıklarda pelvik tabanın sporadik tutulumu da bildirilmiştir.9-11 Ön boynuz hücresi hastalıklarında sfinkter ya hiç ya da çok az etkilenmiştir. Otopsi çalışmaları Onuf nükleusundaki hücrelerin korunduğunu göstermiştir. Myastenia Gravis sfinkterde çok az etkiye sahiptir. Nöropatiler özellikle de ****bolik olanlar (diabetik, üremik) sfinkter ve pelvik tabanı etkilerler. Bu basitçe motor efferentlerin denervasyonu olabileceği gibi somatik ve otonomiknöropati kombinasyonu da olabilir.12-13


    Parkinson (geç dönem parkinsonda %90 dan fazla hasta voiding disfonksiyonu gösterir), huntington koresi gibi nörodejeneratif hastalıklarda hastalar detrüsor hiperaktivitesi veya instabilitesi gösterirler.14-16 EMG paternleri normaldir denervasyon göstermezler. Fakat voiding sırasında sfinkterik bir tremor ve relaksayonun kaybı sözkonusudur. Sfinkter tutulumunun derecesi otonomik tutuluma bağlıdır. Multisistem atrofili ve otonomik yetmezlikli hastalar ciddi inkontinans zorluğu yaşarlar. Multisistem atrofili ve Shy Drager sendromlu hastalarda S2-4 de motor nükleus kaybı vardır. Huntington koresinde ve diğer demanslı hastalıklardaki inkontinans santral inhibitör yolaklardaki kayba bağlı sinerjik bir idrar kaybıdır.17 Bir çok kas veya ön boynuz hücre hastalıklarında normal veya normale yakın sfinkter aktivitesi olur. Serebrovasküler hastalıklar, bilateral hemisferik lezyonlarda voiding disfonksiyonuna sebep olabilirler. Akut dönemde üriner retansiyon tipiktir. İyileşme sürecinde ise sık idrar, sıkışma, sıkışmaya bağlı inkontinans veya uygunsuz voiding daha yaygındır. Frontal konneksiyonların kaybı tuvalet eğitimi almamış çocuklarınkine benzer bir fonksiyona sebep olur. Inkontinans normal basınçlı hidrosefalide, shunt sonrası sık olur. Pontin ve pontin voiding merkezi altı lezyonları sinerjik voiding kaybına sebep olur. Bilateral putaminal hasarda inkontinans bildirilmiştir.18 Serebral palsili çocuklar sıklıkla küçük mesane kapasitesi ve yetişememe tarzı inkontinans gösterirler. Belirsiz veya hafif tip serebral palsili çocuklarda uninhibe detrüsor kasılmaları veya uygunsuz sfinkter relaksasyonuna bağlı hafif enürezis veya az idrar kaçırma bir başvuru şikayeti olabilir. Torasik aortanın cerrahisi sonrası spinal cord enfarktı, Adamkiewicz arterinin trombusu, emboli veya aortanın disseksiyonu ile akut tıkanması mesane fonksiyon kaybı ile giden ve konus medüllaris hasarından dolayı üretral ve anal sfinkterlerin denervasyonunun eşlik ettiği tablo eşliğinde paraparezi olabilir. Sonuçta büyük, ağrısız, atonik ve taşma ile boşalan bir mesane olur. Multiple sklerozda demyelinizan bölgenin yerine göre hastalar değişik şekillerde etkilenir. %10 hasta mesane veya seksüel semptomlarla gelir.Ayrıca hastalık seyri boyunca bir çok hasta genital tutulum gösterir. Şikayetler inkontinans, yetişememe, retansiyon veya impotans tarzı olabilir. Uretral sfinkter EMG genellikle normaldir.16,19,20


    SPİNAL KORD HASARI


    Spinal kordun tutulum seviyesine göre kord hasarı değişik tiplerde voiding disfonksiyonları gösterir. Detrüsoru besleyen kauda lifleri medialde seyrederler. Mesaneden gelen duyu lifleri etkilenmez. Santral disk herniasyonunda hastalarda genellikle siyatalji olmaz. Lumbosakral spinal stenoz genellikle semptomatik olunca konus veya kaudanın intermitan klaudikasyosunun göstergesi olarak intermitant retansiyon atakları gösterebilirler. Servikal stenozda ise daha çok mesane sfinkter dissinerjisi yapan uzun trak tutulumu gözlenir, yani mesane kasılması sfinkter mekanizmasının anormal kasılması ile beraber olur. Sakral segmentten yukarda pontin voiding merkezinden aşağıda olan bir kord lezyonu spinal şok denilen akut dönemle gider. Detrüsor arefleksik ve duyusuzdur, sfinkter aktivitesi devam eder, hasta büyük miktarda idrar tutabilir. Aşırı distansiyondan kaçınmak için katater kullanmak gerekebilir. Spinal şok çözülüp refleksler geri geldikçe mesanenin üstüne vurmakla mesane kasılmasını başlatabilir. Pontin voiding merkezince düzenlenen sinerjik voiding yoktur, sebebide hasarlı kord nedeniyle kaybolan konneksiyondur. Sonuçta dissinerjik voiding ve tedavi edilmezse azalmış mesane kapasitesi, sık kasılmalar, azalmış mesane boşalımı, trabekül oluşumu ile giden artmış basınç oluşur ve hidroüreter ve hidronefroza bağlı böbrek yetmezliği gelişir.


    Spinal disrafizmde anomalinin seviyesine bağlı olarak değişik şekillerde voiding bozuklukları oluşur. Çok aşağı seviye lezyonlarında sfinkterler total denerve olmasına rağmen alt ekstremiteler normal olabilir. Disrafizm supraspinal segmentleri etkilerse hasta mesane kontraksiyonu ile beraber veya kontraksiyon olmaksızın uygunsuz sfinkter kasılımı gösterebilir. Bu hastalarda intermitant kataterizasyon yapılmalıdır.Zamanla bazı çocuklar sfinkter innervasyonu gösterebilirler ve düşük basınçta voidingten dissinerjik voidinge dönebilirler. Tedavide intermitant kataterizasyon ve mesane kontraksiyonlarını azaltmak için antikolinerjik ilaçlar kullanılmalıdır. Eğer filum terminale tetheringi oluşursa geç dönemde büyümeye bağlı komplikasyonlar olabilir. Diasto****myelide geç mesane fonksiyon bozukluğu oluşabilir. Her iki durumdada konus traksiyonu voidingi bozabilir. Bu tür hastaların sakral bölgede dimple, ciltte renk değişikliği veya anormal kıllanma olabilir.21 Siringomyeli veya hidromyeli spinal kord hasarında geç komplikasyon veya konjenital lezyon olarak bulunabilir. Intramedüller spinal kord tümörleri de bazen siringomyeli yapabilirler. Posttravmatik sirinks gelişen hastaların çoğu spastiktir, dissinerjik mesane vardır ve bu hastaların bulgularında çok az değişiklik olur. Diğer sebeplere bağlı sirinkslerde mesane ve bağırsak bozuklukları nadirdir.


    IATROJENİK BOZUKLUKLAR


    Ağrısız atonik mesane alkol ve diabete bağlı olabileceği gibi pelvik taban cerrahisi sonrası ya da travma sonrası da olabilir. Nadiren ortopedik cerrahi sonrası pudental sinir yaralanması olabilir. Trisiklik antidepresan veya antiparkinson ilaçların dozaşımında ya da elektrolit imbalansında flask, unresponsive bir mesane olabilir. Trisiklik antidepresanlar antikolinerjik özelliğe sahiptir ve detrüsor kontraktilitesini azaltma eğilimindedirler. Bu nedenle amitriptilin ve imipramin gibi ilaçlar detrüsor instabilitesinin tedavisinde ilk seçenekler haline gelmiştir.Yüksek doz veya daha önceden asemptomatik çıkış tıkanıklığı olan hastalarda idrar retansiyonu oluştururlar. Migren, kardiyovasküler veya serebrovasküler hastalıklarda kullanılan kalsiyum kanal blokerleri mesane kontraktilitesini azaltarak retansiyon yapabilirler. Bazı Beta-adrenerjik blokerler üretral basıncı artırabilirler. Propranolol bu özelliği ile tedavi için kullanılır. Fakat hipertansif prostat hipertrofili bir hastada istenmeyen çıkış rezistansı artışı yapabilirler. Pseudoefedrin ve fenilpropanolamin de prostat hipertrofili hastalarda propranolol gibi davranır (retansiyon yapar). Alfa blokerler BPH lı hastalarda çıkış rezistansını azaltır fakat stres inkontinansı artırabilirler. Inkontinans ve/veya urinasyon frekansı pelvik irradiasyon komplikasyonuda olabilir. Radyasyon sistiti radyoterapi sırasında veya geç etki olarak görülebilir.


    RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ


    Rezidüel idrar volümü, boşalma esnasında mesane ve mesane çıkışı aktivitesini gösterir. Direkt olarak veya Ultrasonografi (US) ile ölçülebilir. Rezidüel idrar volümü artışı artmış out-let direncini, azalmış mesane kontraktivitesini veya her ikisinin varlığını gösterir. Önemsiz miktardaki rezidüel idrar volümü ise alt üriner sistemin normal fonksiyonunda görülebilmekle birlikte dolma-depolama/boşaltma bozukluklarında veya mesane içi basıncın out-let basıncını basıncını aşamadığı boşalma bozukluklarında da görülebilir. Genel olarak bariz, rezidüel idrar volümü detrüsör bozukluklarında birlikte veya tek out-let obstrüksiyonlarında gözlenir. Ürodinamik değerlendirmede rezidüel idrar volümü en az iki defa bakılmalıdır. Zira anksiyete ve rahatsızlık hissinin mevcut olduğu durumlar gerçek patolojiyi maskeleyebilir.


    Son yıllarda bilgisayar teknolojisindeki gelişme bilgisayarlı tomografi (BT), 3 boyutlu US ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) de yeni sekanslar ile pelvik tabanın daha detaylı görüntülenmesi gerçekleşmiştir (22-29). Özellikle US ve MRG de iyonizan radyasyon bulunmadığından hastalarda güvenle kullanılabilir. Ayrıca US ucuz oluşu ve hastalar tarafından rahat tolere edilebildiğinden pelvik anatomiyi göstermekte ve tedavi takibinde sıklıkla kullanılabilir. Bu şekilde pahalı ve invazif girişimlere olan ihtiyacı azaltır. MRG de endovajinal prob ile Stoker ve arkadaşları (25) stress inkontinanslı hastalarda levator ani kasının daha ince olduğunu saptamışlardır. Kim ve arkadaşları (26) endovajinal koil ile MRG de üretra ve çevre destek yapılarda önemli morfolojik değişiklikler bulmuşlardır. Hoyte L ve arkadaşları (27) inkontinans ve prolapsus tanısında pelvik tabanın geomerisi ile disfonksiyonu arasındaki ilişkiyi 3 boyutlu MR rekontruksiyonu ile incelenmiştir. Beyersdorff D ve arkadaşları (28) klinik muayenesi normal olan 32 idrar inkontinanslı hastanın 22 de MRG de pelvik tabanda patolojik değişiklikler gözlemişlerdir.

    Yukarıdaki bahsi geçen Radyolojik görüntüleme yöntemlerindeki gelişmeler üriner inkontinans tanı ve tedavisine büyük katkı sağlayacaktır.


    TEDAVİ


    Mesane sfinkter kompleksinin iki görevi vardır: İdrar depolamak ve uygun şekilde dışarı salmak Voiding bozukluğunun tıbbi tedavisi bozukluğun cinsine göre değişir..


    İdrar depolama yetersizliği


    Urge inkontinans şiddetli sıkışıklık sırasında ortaya çıkan istemsiz idrar kaybıdır. Motor urge inkontinans ise mesane dolma sırasında detrüsörlerin artmış kasılabilirliğine bağlıdır. Hasta çok az idrar durumlarında bile idrar yapma isteği olarak algılanan inhibe edilmemiş mesaneye sahiptir. Bu kasılmalar bazen prostat hipertrofisine (BPH ya bağlı) tıkanma ile, inflamasyon (UTİ, Radyasyon sistiti) veya suprapontin lezyon yapan nörolojik hasarlarla beraber olabilir. Mesane aşırı kontraktilitesini tedavi eden ilaçlar: propantelin bromid ve emperonium bromid gibi antikolinerjik ilaçlar, tolterodin, oxibutinin ve imipramin gibi mix etkili ilaçlar, terbütalin gibi beta adrenerjik agonistler, fenoksibenzamin ve prazosin gibi alfa adrenerjiikler Nonsteroid antiinflamatuvar (NSAIDs) gibi prostaglandin inhibitörleri olarak sayılabilir. Diazem veya baklofen gibi antispastik ilaçlar üst motor nöron hastalıklarında kullanılabilir.Kalsiyum kanal blokerleri tedavi için uninhibe mesanede kullanılmazlar. Stress inkontinans inraabdominal basınç mesane boynundaki rezistansı aşınca ortaya çıkar. Tıbbi tedavi pelvis tabanı fonksiyonlarını artırma üzerine yapılır. Östrojen replasmanı yardım edebilir. Çıkış rezistansını artıran ilaçlar alfa agonistlerdir. Efedrin ve fenilpropanolamin kullanılmıştır ama çarpıntı terleme başağrısı gibi yan etkileri vardır. Imipramin ve diğer trisiklik antidepresanlar mesane aktivitesini azaltır fakat aynı zamanda çıkış rezistansını artırırlar.


    Mesane boşaltma yetersizliği


    Boşaltım yetersizliği yetersiz detrüsor kontraksiyonu veya artmış çıkış rezistansına bağlıdır. Mesane kontraksiyonunu uyaran ilaçlar parasempatomimetiklerdir (karbakol,betanekol gibi). Betanekol mesanedeki muskarinik reseptörler için daha spesifiktir. Üretra sfinkterindeki çıkış rezistansını düşüren ilaçlar alfa adrenoreseptör agonistleridir (fenoksibenzamin ve prazosin gibi)


    Davranış tedavileri


    Bu gruba pelvik taban kaslarının eğitimi, uyarı, biyofeedback, mesane eğitimi ve bazende intermitant kataterizasyon dahil edilebilir. Hafif stress inkontinans için egzersizler problemi çözecek kadar pelvik kas tonusunu artırabilir. Vaginaya konulan ve etrafında kasların kontrakte olabileceği halkalar kullanılabilir. Vajen içine konan stimülatörlerle pelvik taban ve sfinkterin tonik kontraksiyonu sağlanarak çıkış rezistansı artırılırken uninhibe kontraksiyonlar azaltılabilir. Dirençli vakalarda sakral sinir stimülatörü yerleştirilebilir (30-33).


    İnkontinans tedavisi


    Özellikle kadınlarda stress inkontinansı tedavisi için bir çok prosedür geliştirilmiştir. Yaşlanma ile beraber, postmenapozal kadında hamilelikte ve doğumda ortaya çıkan nöromusküler hasarla beraber mesane boynunun sarkması, sistosel oluşumu, ve azalmış çıkış rezistans oluşabilir. Bütün bunlar mekanik bir inkontinans oluştururlar ve bu tablo mesane boynunun ve trigonun pelvik taban ile normal ilişkisinin tekrar oluşturulması ile tedavi edilir (34). Tedavi seçenekleri arasında, pesser halka takılarması, suprapubik mesane boynu asılması sayılabilir. Sistoseller vajenin anterior onarımı ve beraberinde prolaps uterusun çıkarılması ile tedavi edilmiştir. Periüretral teflon veya kollajen benzeri enjeksiyonlar üretral rezistansı artırabilir fakat uzun dönem sonuçları iyi değildir.


    Özellikle pelvik taban cerrahisi, radyasyon veya zor vajinal doğum sonrası olan inkontinans bozukluklarında fistül olasılığı unutulmamalıdır. Voiding disfonksiyonlarının tedavisi için son 2-3 dekadda değişik stimülatörler geliştirilmiştir. Bunlar spinal kökler üzerine konan implantlardır. Parkinsonlu, demanslı, serebrovasküler hastalıklı veya MS li hastalarda görülen inkontinans gerçek mesane disfonksiyonu ile azalmış mobilitenin kombinasyonu olabilir. Bu hastaların üçde biri detrüsör hiperaktivitesi ve azalmış mesane kapasitesine sahiptir. Antikolinerjikler yararlıdır. Mental fonksiyonlar azaldığında, davranış değişikliği, sık tuvalete gitme, sedatiflerden kaçınma istenmeyen durumların azalmasına yardım eder. Nadiren çocuklar başka bir nörojenik bulgu olmaksızın nörojenik mesane geliştirirler. Bu nonnörojenik nörojenik mesane özellikle genç kızlarda görülen edinsel bir tablodur. Normal tuvalet eğitimi devam ederken okul çağında bu kızlar mesane kontraksiyonlarını baskılar ve tutarlar.bu evden uzakta bir tuvalet kullanma korkusu olabilir. Sonunda mesane gergin ve duyarsızlaşır. Sfinkterler intermitan olarak gevşer ve kaçak oluşur. Boşaltmaya çalışma sırasında akım yavaştır ve çocuk tamamen boşaltmadan tuvaletini bitirir. Bu durum bağırsak fonksiyonlarını da etkiler ve hirschsprungu andıran tablo oluşur. Bu çocuklarda sık İYE olur. Üretral dilatasyon geçici olarak yararlı olabilir. Bu tabloda zamanlanmış voiding, voiding takvimi tutulması ve sıklıkla mesane elastikiyeti dönenen kadar kataterizasyonla beraber psikolojik destek gerekir. Bu nörolojik bir tablo değildir.


    Nörolojik hastalıklarda voiding bozukluğunun tedavisi hastanın sağlığı kadar yaşam kalitesini de artıracaktır. Voiding bozukluğunun sistematik bir değerlendirmesi altta yatan sebebin bulunup uygun tedavinin verilmesini sağlayacaktır.


    Sincap isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
    Yeni Konu aç Cevapla  

    Bookmarks

    Etiketler
    Nörolojik Hastalıklarda Üriner İnkontinans Tanı ve Tedavi Yöntemleri


    Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
     
    Seçenekler Arama
    Stil

    Yetkileriniz
    Konu Acma Yetkiniz Yok
    Cevap Yazma Yetkiniz Yok
    Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
    Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

    BB code is Açık
    Smileler Açık
    [IMG] Kodları Açık
    HTML-Kodu Kapalı
    Trackbacks are Açık
    Pingbacks are Açık
    Refbacks are Açık




    Tüm Zamanlar GMT +4 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 21:01.

    dekorasyon Endüstriyel Mutfak EKipmanları sanal ofis Kiralık Ofis | sanal ofis sanal ofis | sanal ofis | muadil toner | fantezi iç giyim fantezi giyim araç takip sistemleri | kişi takip sistemleri | Varlık takip sistemleri | filo takip sistemleri |
    istanbul travesti | izmir escort bayan izmir escort tuzla escort bursa escort bursa escort casino siteleri casino siteleri casino siteleri casino siteleri casino siteleri bahis siteleri istanbul travesti travesti forum |
    istanbul travesti Mekanları | istanbul travesti Haber | istanbul travesti Bilgi | istanbul travestileri | istanbul travesti | travesti | ankara travesti| ankara travesti | ankara travesti ankara travesti

    Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.1

    1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428