Sanal Hayat Keyifli Forumun Tek Adresi - Sesli Sohbet - Sesli Chat > Her Telden > Sağlık > Hastalıklar ve Tedavi Yöntemleri » Akut Bronşit Obstruktif Akciğer Hastalıkları

  • Yeni Konu aç Cevapla  
     
    LinkBack Seçenekler Arama Stil
  • Alt 20 Haziran 2013, 09:51   #1
    Keyifli~Üye
     
    SaLLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
     
    Üyelik tarihi: 06 Mayıs 2011
    Mesajlar: 1.125
    SaLLa is on a distinguished road
    Puanlar: 4.368, Seviye: 1
    Puanlar: 4.368, Seviye: 1 Puanlar: 4.368, Seviye: 1 Puanlar: 4.368, Seviye: 1
    Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
    Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
    Etkinlik: 0%
    Etkinlik: 0% Etkinlik: 0% Etkinlik: 0%
    Standart Akut Bronşit Obstruktif Akciğer Hastalıkları

    akut bronşit - bronşit tedavisi - bronşiolit - akut bronşiolit - astım belirtileri - kronik bronşit ve tedavisi

    Akut Bronşit, Akut Bronşit Tedavisi



    Akut Bronşitin başlıca belirtisi öksürüktür. Çok kez soğuk algınlığı virüs infeksiyonlarından bir hafta sonra husule gelir. Bundan başka pnömokok, streptokok, kızamık, boğmaca, inflüenza infeksiyonları akut bronşite sebep olabilir.



    Akut bronşit semptomatik olarak öksürük ilaçlarıyla tedavi edilir. Bakteriyle ilgili akut bronşitte antibiyotikler kullanılır.



    Akut bronşit hastalarında ciddi bir öksürük vardır. Hastalık geniş ve orta çap bronş mukoza membranlarının inflamasyonudur. Akut bronşit öksürüğü çok kez A virüs inflüenza ve rinovirüs soğuk algınlığı infeksiyonlarından bir hafta sonra husule gelir ve esas virüs hastalığından daha uzun süre devam eder. Akut bronşit daha sıklıkla trakeobronşit karakterindedir. Bu hastalığı burun ve farenksin kataral infeksiyonu izleyebilir. Pnömokok, streptokok, hemofılus inflüenza, neisseria kataralis gibi organizmaların oluşturduğu infeksiyon-lar kataral trakeobronşite sebep olabilir. Bundan başka akut bronşit veya trakeobronşit kızamık, boğmaca, inflüenza, çiçek gibi spesifik infeksiyonlarla ilgili olabilir. Bazı iritan gazların inhalasyonu ciddi akut bronşite sebep olur. Enfekte bir diş, fasulye, nohut gibi maddelerin aspirasyonu da inflamasyon ve ödemle akut bronşit oluşturur.



    Viral infeksiyonlarda öksürüğün başlıca nedenleri respiratuar mukozanın zedelenmesi, infeksiyona yanıt olarak iltihap maddelerinin açığa çıkması, solunum yollarında sekresyonların artması, bu sekresyonların arınmasında güçlük ve solunum yollarının iritan reseptörlerinin stimülasyonudur. înfeksi-yon hava yollarının reaktivitesini artırarak soğuk havaya ve hava kirliliği maddelerine duyarlılığı artırır. Pnömokoklar, streptokoklar ve hemofılus inflüenza, respiratuar bakteriler ve respiratuar virüsler sağlıklı kişilerde akut bronşite sebep oldukları gibi daha önce mevcut kronik bronşit, astma hastalıklarının ilerlemesine veya alevlenmesine yol açarlar.



    Sağlıklı kişilerde oluşan akut bronşit öksürük ilaçlarıyla tedavi edilir. Palyatif tedaviye inatçı inflüenza akut bronşiti tedavisinde amantadin tavsiye edilmektedir. Bu tedaviyle inflüenza virüs titrasyonunda %60 azalma izlenir. İlacın günlük dozu 200 mg dir ve tedaviye 10 gün, nükseden vakalarda 30 güne kadar devam edilir.


    Bronşiolit, Akut Bronşiolit Tedavisi



    Bronşiolit küçük hava yollarının akut iltihabi bir hastalığı olup daha çok iki yaşından bebeklerde ve küçük çocuklarda görülür. Bronşiyolların obstrüksiyonu yanında hava hapsi (air trapping), hiperinflasyon ve atelektazi izlenir. Üst solunum yollarının hastalık belirtilerinden birkaç gün sonra bronşiyolitin tipik belirtileri olan inspirasyon ve ekspirasyonda sibilan railer duyulur. Taşipne, in-terkostal ve suprasternal çekilmeler,toraksda hiperrezonans, hırıltı ve inspiratuar railer başlıca klinik belirtileridir. Hastalık çok kez ateşsiz bir seyir göstererek birkaç günde iyileşir. Akciğer radyografisinde hiperinflasyonla ilgili diyafrağmalarm düzleşmesi, peribronşiyal kalınlaşma, çok kez atelektazi veya bronkopnömoniyle ilgili bir parenkima konsolidasyonu görülür.



    Bronşiyolitin en önemli etkeni sinsitial virüsdür. Bundan başka para-inlüenza virüsü, inflüenza A ve B virüsleri, adenovirüs, kızamık ve rinovirüs bronşiyolite sebep olabilir. Bronşiyolit belirtileri astma hastalığında izlenenlere yakın bir benzerlik gösterir. Ancak astma bir yaşından küçük çocuklarda seyrek izlenir.



    Bronşiolitis Obliterans



    Bu hastalık kronik bir bronşiyolit niteliğindedir. Özellikle bazı virüs hastalıkları, maden tozları ve toksik maddelerin inhalasyonu, sistemik hastalıklar, transplantasyonlar ve bazı ilaçlar bu hastalığa sebep olurlar.



    Bronşiolitis obliterans'ın bir türünde pnömoni patolojisi birlikte bulunur. Bu hastalığa "bronşiolitis obliterans organize pnömoni" (BOOP) adı verilir.



    Bronşiyolitis obliterans kronik nitelik gösteren broşiyolit olup, bron-şiyoller nodüler granüler ve fıbröz dokularla harap olmuştur. Hastalığın başlıca klinik belirtileri hırıltılı solunum, pnömoni ve atelektazi birkaç hafta veya birkaç ay sürebilir. Hastalık özellikle çocuklarda ağır seyreder, bazı çocuklar birkaç haftada ölürler. Bazılarında ise hastalık daha hafif seyreder. Hastaların çoğunda kronik hastalık tablosu izlenir. Hipoksemi olan hastalarda oksijen verilmelidir. Takipnenin oluşturduğu dehidrasyon nedeniyle ve oral sıvı alınmasının azaldığı vakalarda parenteral rehidrasyondan yararlanılır. Antibiotik, kortikosteroid ve bronkodilatör ilaçların çocuk bronşiyolitis obliteransında tedavi edici bir yararı izlenmemiştir. Ancak erişkinlerde kronik obstrütif akciğer hastalığının birlikte olduğu vakalarda ve infeksiyon komplikasyonu varsa bu ilaçlardan yararlanmalıdır. Respiratuar sinsitial virüs bronşiolit hastalığında sentetik nükleosid ribavirin aerosol tedavisi yararlı olmaktadır.






    Kronik Bronşit Nedir, Kronik Bronşit Tedavisi ve Amfizem



    Kronik bronşitte solunum yollarında oluşan iltihap, hücre infıltrasyo-nu, ödem obstrüksiyona ve hava akımının güçlüğüne sebep olur. Öksürük ve balgam hastalığın başlıca belirtileridir. Kronik bronşit tanısı için öksürük ve balgamın yılın en az üç ayında ve bu süre günlerinin çoğunda mevcut olması ve en az üst üste iki yıl devam etmesi gerekir. Kronik bronşit önemli bir hastalıktır, iş kaybına sebep olan hastalıkların en başında yer alır, insidensi yaklaşık %5'dir.



    Amfızemde akciğerlerde anatomik anormallikler gelişir, terminal bronşiyollere distal hava boşluklarında anormal genişlemeler ve alveol duvarlarında harabiyet oluşur.



    Etyoloji



    Sigara, infeksiyon, hava kirliliği, meslek ve yaş kronik bronşit ve amfi-zem etyolojisinde yer alan başlıca etkenlerdir.



    Sigara Kronik bronşit ve amfızem etyolojisinde en ön sırada yer alır. Sigara içenlerde kronik bronşit 15-20 kat fazladır. Sigarayı bırakınca kronik bronşit insidensi ve mortalitesi azalır.

    İnfeksiyon özellikle ciddi çocukluk infeksiyonlarının örneğin kızamık, boğmaca, pnömoni, virüs infeksiyonlarının, tüberkülozun ve üst solunum yolları infeksiyonlarının (diş iltihapları, gingivit, sinüzit) kronik bronşit etloyoj isinde önemli bir yeri vardır.



    Hava kirliliği ve meslek



    Kentlerde yaşayanlarda kronik bronşitin fazla olmasının önemli bir nedeni hava kirliliğidir. Maden ocaklarında çalışanlarda, meslekleri gereği organik ve inorganik toz inhale edenlerde kronik bronşit insidensi artar.



    İklim değişiklikleri, özellikle fazla nemli (sis) ve soğuk havalar öksürük, balgam, hırıltı ve dispnenin artmasına ve kronik bronşitin alevlenmesine sebep olur. Hastalığı ilerlemiş olanlar böyle havalarda evlerinden dışarı çıkamazlar.



    Patoloji, Amfizem Akciğer Amfizemi



    Kronik bronşitte yapışkan ve koyu bir mukus bronş boşluğunu daraltır. İnfeksiyonla komplike vakalarda mukus pürülan olur. Mukoza ödemlidir. Epitelyum ve bronş bezlerinde hiperlazi ve hipertrofı oluşur. Bu nedenle bronş beziyle bronş duvarı arasında oran artar. Bu oran (Reid indeksi) normalde 0.25'dir. Kronik bronşitte 0,36 'dan fazladır.



    Amfızemde irreverzibl anatomik değişiklikler izlenir. Solunuma katkısı olmayan distal hava boşluklarında anormal genişlemeler, alveollerde harabiyet vardır. Anatomik homojen bir bozukluk yoktur. Amfızemin başlıca türleri sentrilobüler ve panlobülerdir. Sentrilobüler amfızemde hava boşluklarında genişleme ve respiratuvar bronşiyollerin bulunduğu bölgede ve bunların çevresindeki kapilerlerde harabiyet vardır. Panlobüler amfızemde harap olmuş ve genişlemiş hava boşlukları ve bronşiyoller lobüllerin ortasında toplanırlar. Özellikle hastalığın ileri dönemlerinde bu iki tür birlikte bulunur. Büllöz, fokal, alveoler-duktus, konjenital ve ünilateral (Swyer-James veya Macleod sendromu) amfızemler daha seyrek görülen türlerdir.



    Klinik Belirtiler, Kronik Bronşit Belirtileri, Amfizem Hastalığı



    Kronik bronşitin başlıca belirtileri öksürük, balgam ve dispnedir. Çok kez pek belirli olmayan öksürük ve balgam giderek daha belirgin olur ve hastalar eski hallerine dönemediklerini söylerler. Önceleri günün bazı saatlerinde olan öksürük günün diğer saatlerinde de izlenir ve hastayı uykudan uyandırır. Kışın hemen herkesi yoklayan üst solunum yolları infeksiyonları kronik bronşit hastalan için önemli bir sorundur. İklim değişiklikleri, özellikle fazla nemli (sis) ve soğuk havalar hastalık belirtilerinin artmasına sebep olur. Kronik bronşit hemoptizi yapan hastalıkların başında gelir. Bu hastalarda yaklaşık %15 he-moptizi izlenir. Hemoptizi genellikle azdır, balgamın kanla boyanması şeklindedir. Kronik bronşitin ileri dönemlerinde hastalar zayıflarlar; başlıca nedenleri hipoksemi, infeksiyonlar, diyaframa fonksiyon bozukluğu ve diğer komp-likasyonlardır. Bazı hastalarda tambur çomağı deformasyon (çomaklaşma) husule gelir.



    Amfizem genellikle sinsi başlar, yıllarca hastalık belirtileri sezilmez. Hastalık çok kez kronik bronşit ve astma ile birlikte bulunur. Dispne, öksürük, balgam ve hırıltılı bir solunum kronik obstrüktif akciğer hastalığının başlıca belirtileridir. Saf amfızemde başlıca sorun dispnedir. Genellikle 50 yaşlarından sonra başlar ve giderek ilerler. Dispne derecesi ve amfızemin ciddiliği arasında yakın bir ilişki vardır. Dispne önce eforla, sonraları basit günlük hareketlerde sezilir. Giderek ilerler ve hasta istirahatta dispneden, havasızlıkdan yakınır. Nefes darlığı soğuk, nemli havalarda daha belirgindir.



    Kronik bronşit ve amfizem hastalarında respiratuvar infeksiyonlara dayanıklılık azalmıştır.

    Bazı amfizem vakalarında kronik bronşit belirli değildir veya yoktur. Bu hastalar büyük bir çaba ile ventilasyon yaparak arter kan gazlarını normal düzeyde tutmaya çalışırlar. Renkleri normal veya polisitemi nedeniyle normalden daha pembedir. Bu hastalara "Pembe soluyan veya amfizem tipi (A tipi) " adı verilir. Kronik bronşitin ön planda olduğu diğer bir amfizem türüne "Mavi soluyan veya bronşit tipi (B tipi) " amfizem adı verilir. Bu hastalarda pnömoni değişiklikleri, fizyolojik sağ-sol şant dolaşım anormallikleri, hipok-semi (syanoz - mavi bir görünüm), pulmoner hipertansiyon ve kor pulmonale, A tipi amfızemden daha sıklıkla izlenir.



    Amfızemin ileri dönemlerinde hastalar yorgunluk, halsizlik, iştahsızlık ve kilo kaybından şikayet ederler. Bu belirtiler az beslenme, hareket güçlüğü, sinsi infeksiyonlar ve hipoksemiyle ilgilidir.



    Fizik Bulgular



    Kronik bronşit hastalarında en önemli bulgu, özellikle ekspirasyonda sibilan ve ronflan railerin duyulmasıdır. Bu railer akciğer tabanlarında daha çokdur. Bazı hastalarda oskültasyonda solunum seslerinin azaldığı izlenir. Kronik bronşitin ileri dönemlerinde oluşan amfizem komplikasyonuyla ilgili belirtiler ve bulgular gelişebilir. Bu vakalarda toraksda fıçı şeklinde bir de-formite, kifoz (toraks ön-arka çapında artma) ve kaburgalarda horizontal bir durum husule gelir. Genellikle toraks hareketi azalmıştır. Yardımcı solunum kaslarının solunuma katkısı belirgindir. Diyafrağmalar aşağı durumda olduğundan karaciğer kostalar kenarından birkaç parmak aşağıya itilmişdir. Bronşit hastalarında solunum sesleri azalabilir, ancak en önemli bulgu ronflan ve sibilan railerin duyulmasıdır.



    Kronik bronşitin ileri dönemlerinde hastalar zayıflar. Bu zayıflamada hipokseminin, infeksiyonların, diyaframa fonksiyon bozukluğunun ve diğer komplikasyonların etkileri vardır. Bazı vakalarda parmak uçlarında tambur çomağı deformite (çomaklaşma) husule gelir. Ancak böyle bir deformite öncelikle kanser veya bronşektaziyi düşündürmelidir.



    Fizik bulgular ilerlemiş amfızemde daha tipiktir. Göğüs ön-arka çapı genişler fıçı şeklini alır, toraks vertebralarında kifotik bir deformite oluşur. Solunum hareketi üst toraksda daha belirgindir. Alt kaburgalarda paradoksal bir hareket vardır (inspirasyonda kostalar kenarı genişleyeceğine içeri doğru çekilir). Bu içeri çekilme fazla hava (hiperinflasyon) nedeniyle yassılaşmış ve aşağıya itilmiş diyafragmaların inspirasyonda kasılmasıyla ilgilidir. Hasta yardımcı solunum kaslarını kullanır. Çok ilerlemiş amfizem hastasının oturuşu karakteristiktir: hasta öne doğru eğilerek ve omuzları kalkık oturur, böylece karın kaslarını kasarak ekspirasyonu kolaylaştırmaya çalışır. Solunumun ekspirasyon dönemi uzamıştır. Hasta dudaklarını ıslık öttürür gibi büzerek ağzından ekspirasyon yapıp, intratorasik basıncı daha yüksek düzeyde tutarak hava çıkışını kolaylaştırır, yani ekspirasyon güçlüğünü önlemeğe çalışır. Hastada belirli bir solunum güçlüğü vardır. Sternokleidomastoid, pektoral, interkostal ve karın kaslarının kasılması belirgin bir şekilde görülür. Esnekliği azalmış, katılaşmış toraks inspirasyon durumunda kalmış (kilitlenmiş) gibidir.



    Palpasyonda toraksın az genişlediği, vibrasyonun azaldığı izlenir. Kalp tepe vurumunun palpasyonu güçtür veya palpe edilemez. Perküsyonda hipersonorite veya timpanik ses alınır, diyafrağmalar normal düzeyden aşağıdadır ve hareketleri azalmıştır. Karaciğer ve kalp matitesi azalmıştır. Oskültasyonda ekspirasyon süresi uzamıştır. Kalp yetersizliği vakalarında sağ kalp hipertrofı-si, hepatomegali, perifer ödem vardır.



    Radyolojik Bulgular



    Kronik bronşitte akciğer radyografisi daha çok başka bir hastalık olup olmadığına yararlıdır. Vakaların %40'nda normaldir. Başlıca anormallikler tübüler gölgeler ve akciğer çizgilerinde artma, vasküler eksiklikdir. Bronkogra-fıde genişlemiş bronş bezlerinin kontrast madde ile dolmasıyla bir divertikül görünümü "bronşiyal divertikülosis" ve mukusla tıkanan bronşun birden son-landığı, ampute olduğu izlenebilir. Genişlemiş bronşlar silendirik bronşektaziye benzer.



    Amfizemde başlıca 4 grup radyolojik anormallikler oluşur:



    1- Hiperinflasyon (akciğerlerin fazla hava ile şişmesi) Radyografide fazla havalı siyah bir görünüm, diafrağma kubbesinin yassılaşması, kostofrenik sinüslerin daha az belirgin olması ve kostalar aralıklarının artması izlenir. La-teral radyografide retrosternal, retrokardiak hava boşluğunun arttığı, sternumun öne itildiği ve toraks vertebralannda kifoz görülür.



    2- Kardiovasküler anormallikler Akciğer periferinde vasküler gölgeler azalır, kaybolur (oligemi). Bazı bölgelerde ise damar gölgelerinde belirginlik oluşur. Damar anormallikleri daha çok alt loblarda görülür. Pulmoner hipertansiyon gelişmişse hilus arterleri genişler.



    3- Akciğer çizgilerinde artma Bronş ve damar anormallikleriyle ilgilidir, "bronkovasküler çizgilerinde artma" olarak tanımlanır. Genellikle kronik bronşitle ilgilidir.



    4- Bül Yaygın amfızem vakalarında daha çok görülür. Büller içi hava dolu lokal kistik boşluklardır. Duvarları kıl gibi incedir. Tomografi ile daha kolay teşhis edilir.Büllerin çapları 1-2 sm'den tüm bir hemitoraksı kaplayacak kadar büyük olabilir. Tek veya mültipldir.



    Laboratuar Bulguları



    Kronik bronşitin erken dönemlerinde balgam mükoid ve köpüklüdür, akut alevlenmelerde pürülan olur. Kronik bronşitin son dönemlerinde balgam sürekli mükopürülan nitelik kazanır. Balgamda en çok görülen iltihap hücreleri polimorf çekirdekli lökositlerdir. Balgamda sık sık kültür ve ilaç duyarlığı (antibiogram) incelenerek uygun antibiotik tedavisi yapılmalıdır. Kültürde üre-yen bakteriler çok kez streptokokus pnömonia ve hemofılus inflüenza'dır. Akut infeksiyon komplikasyonu olunca kanda lökositler artar. Eozinofıli olan vakalarda reverzibl bronş daralması (hırıltılı solunum-astma ) vardır. Bu hastalar bronkodilatör tedaviden yararlanırlar. Hematokrit artması kronik hipok-semiyi endike eder.



    Amfizemde infeksiyon komplikasyonu varsa hafif lökositoz oluşur. Nötrofıller artar. Hipoksemi olan vakalarda hematokrit yükselir. Bazı amfızem ve kronik obstrüktif akciğer hastalarında alfa 1- antitripsin maddesi eksiktir.

    Ciddi amfizem dönemlerinde (örneğin kor pulmonale) EKG'de P dalgası ve QRS komplekslerinde anormallikler oluşur.



    Akciğer Fonksiyonları



    Kronik bronşit'in ilk dönemlerinde solunum fonksiyon testlerinde belirli anormallik izlenmez. Hastalık ilerledikçe zorlu vital kapasite 1. saniye (ZVK1) %75 altına düşer, akım-volüm eğrilerinde ekspirasyon akımları azalır ve rezidüel volüm artar. Daha ciddi vakalarda difuzyon kapasite, arter kanında 02 basıncı (Pa 02) azalır ve C02 basıncı (Pa C02) artar.



    Amfizem tanısı ve derecesinin saptanmasında akciğer fonksiyon test-lerinin(AFT) önemli bir yeri vardır. Koroner hastalığında EKG nedenli önemli ise amfizemde AFT o denli önemlidir. Amfizemde total akciğer kapasitesi (TAK) artmıştır ve bu artış genellikle rezidüel volümün (RV) artmasıyla ilgilidir. Böylece RV/TAK oranı artar. Hastalığın erken dönemlerinde vital kapasite (VK) normaldir, amfızem proçesi arttıkça VK azalır.



    Amfızemde obstrüktif anormalliğin değerlendirilmesinde zorlu vital kapasite 1. Saniye ve akım-volüm eğrileri pratikte en çok kullanılan testlerdir. Hastalık ciddileştikçe difüzyon kapasite azalır, ve arter kan gazları analizinde önce P02 nin azaldığı (hipoksemi), daha ileri hastalık döneminde ise PC02 nin arttığı (respiratuvar asidoz) izlenir.



    Tedavi ve prognoz



    Sigaranın bırakılması kronik bronşit ve amfızemin prevansiyonu, yapılacak tedavinin daha etkili ve prognozun daha iyi olması bakımından önemli-dir. Prevansiyonda, hava kirliliği, infeksiyon ve sosyo-ekonomik koşullarda göz önünde bulundurulmalıdır. Tekrarlayıcı infeksiyonu olan kronik bronşit vakalarında intermitan nitelikde uzun süre antibiotik tedavisi uygulanır. Örneğin özellikle kışın her ay 5-7 gün antibiotik verilir. Akut bir infeksiyon olunca antibiotik tedavisine başlanır ve hasta eski durumuna döndüğü zaman (genel-likle 7-10 gün) tedavi kesilir. Sık sık inflüenzaya yakalananlarda, ciddi kalp ve akciğer hastalığı olanlarda, diabet hastalarında ve yaşlı kronik obstrüktif akciğer hastalarında yılda bir kez, kış dönemine girmeden önce (ekim sonu ve kasım ayında) multivalan inflüenza aşısı koruyucu bir etki gösterir. Bundan başka, KOAH'nın önemli bir komplikasyonu olan pnömoni prevansiyonu için yılda bir kez pnömoni aşısı yapılır.



    Hırıltılı bir solunumu olan veya özgeçmişinde astma nöbetleri bulunan hastalar bronkodilatör tedaviden daha çok yararlanırlar. Bronkodilatör ilaç tedavisinden sonra zorlu vital kapasitesi 1. Saniye (ZVK1) ve hava akımını ölçen testlerde belirli bir düzelme olması kronik obstrüktif akciğer hastalığına (KOAH) astma katkısını doğrular. Bu bulgu tedavi programına yardımcı olur. Başlıca bronkodilatörler beta-adrenerjik ajanlar, teofilin ve antikolinerjik ajanlardır. Ekspektoran ilaçlar balgamı sulandırarak yapışkanlığını azaltır ve dışarı çıkarılmasını kolaylaştırır. En iyi ekspektoran (sulandırıcı) sudur, günde 8-10 bardak su, bu amacı sağlar. Hipoksemik hastaya oksijen tedavisi gerekir. Hastayı ideal ağırlıkta veya bunun altında tutmalıdır. En önemli solunum kası olan diafrağma aktivitesi şişmanlarda azalır. Rehabilitasyon ve genel egzersizler hastanın fizik aktivitesini arttırır, öksürük, balgam ve dispne gibi şikayetleri azaltır ve psikolojik olumlu bir etki sağlar.



    Üst solunum yolları infeksiyonları, vejetasyon, nasal septum deviasyonları, paranasal sinüzitlerin tedavisinin kronik obstrüktif akciğer hastalığı kontrolünde önemli bir yeri vardır. Alkolün kronik obstrüktif akciğer hastalığının ilerlemesine etkisi vardır, içilmemelidir.

    Kronik obstrüktif akciğer hastalıklarının prognozunda başlıca etken bronş ve akciğer infeksiyonlarıdır. Hastalığın infeksiyonla veya başka bir nedenle alevlenmesi bir konjestif kalp yetersizliğine sebep olursa prognozun kötü bir yönde olduğunu endike eder. Kilo kaybı kötü bir prognoz belirtisidir. Oksijen ****bolizmasındaki yetersizlikle ilgilidir. Hastalığın oluşu ve prognozunda sigaranın önemli etkisi vardır.



    Status Astmatikus



    Saatlerce veya günlerce süren tedaviye inatçı ciddi astma nöbetlerine status astmatikus adı verilmektedir. Hasta önemli bir solunum yetersizliği içindedir. Arter kanında oksijen azalır ve syanoz husule gelir. Daha sonra bir respiratuvar asidoz gelişir. Bunu perifer vasküler kollaps, taşikardi, dehidrasyon ve kor pulmonale izler. Dakikada 120 den çok taşikardi genellikle tehlikeli bir belirtidir, acele tedaviyi gerektirir.



    Astma etyolojisinde bilinen tüm etkenler status astmatikusa sebep olabilir. Bu etkenlerin arttığı durumlarda status astmatikus nöbetleri de artmaktadır. Status astmatikus vakalarının bazılarında psikolojik streslerin önemli bir etkisi saptanmıştır. Status astmatikus artmasında gelişigüzel kullanılan bronkodialitör, sempatomimetik, aerosol ve diğer ilaçların önemli bir etkisi vardır.

    Hastalar daha etkili olması için aerosol ilaçlarının dozunu giderek arttırırlar. Özellikle sempatomimetik ilaçları uzun süre ve fazla doz kullananlarda status astmatikus ölümleri daha yüksek bir orandadır.



    Gerekli ilacın az alınması da status astmatikusa sebep olabilir. Sedatif ilaçların ve opium türevlerinin fazla miktarda verilmesi ile solunum depresyonu gelişerek status astmatikusa yol açabilir.

    Kortikosteroid ilaçların birden kesilmesi veya kısa bir sürede azaltılması ile de status astmatikus olaşabilir.



    Diğer taraftan aspirine, penisiline veya diğer ilaçlara allerjik bir hastaya bu ilaçların verilmesi status astmatikusa sebep olabilir.



    Tedavisinde gerekli başarı sağlanamamış astma hastaları hastaneye yatırılmalıdır. Çünkü tedavide başarısız geçen saat ve günler hastayı status astmatikus'a götürür.



    Klinik belirtiler Status astmatikus hastasında ileri derecede bir dispne ve çok kez syanoz vardır. Toraks belirli bir inspirasyon durumunda gergindir. Hasta tıkalı bronşlardan havayı çıkarabilmek için yardımcı solunum kaslarını da çalıştırarak büyük bir efor yapar. Status dönemine girmeden önce daha belirli duyulan hırıltı solunum status döneminde bronşlarda hava hareketinin çok azalması nedeni ile giderek azalır. Hasta öksürmeye büyük bir gerek duyduğu halde öksüremez. İleri derecede yorgundur ve dehidrate'dir. Status astmatikus tedavi edilmezse toraks sesleri giderek azalır, giderek artan ciddi bir hipoksemi ve respiratuvar asidoz oluşur. Ve solunum durması ile ölüm husule gelir.



    Fizik inceleme bulguları diğer astma vakalarından önemli bir ayrılık göstermez. Ancak hastanın daha ciddi bir görünüşü vardır. Toraks hareketleri hastanın tüm çabasına rağmen azdır. Yardımcı solunum adeleleri belirli bir şekilde solunuma iştirak ederler. Hasta oturmuş ve öne eğilmiştir. Palpasyon-da toraks hareketlerinin azaldığı izlenir. Perküsyonda hipersonorite alınır.



    Diyafragma hareketleri kısıtlıdır. Oskültasyonda solunum seslerinin önemle azaldığı izlenir. Tek tuk sibilan, ronflan railer duyulabilir. Status astmatikus ilerledikçe solunum sesleri, railer azalır ve kaybolabilir; bronş ve bronşiyollerin tıkanmasıyla ilgilidir.



    Radyolojik bulgular Status astmatikusta astmadan ayrı önemli bir değişiklik göstermez. Ancak akciğerler daha gergin ve hava ile dolu bir görünümdedir, diyafragmalar aşağı itilmiştir. Yer yer küçük atelektazi bölgeleri görülür. Bazı vakalarda atelektazi segment hatta lober nitelikte büyük olabilir. Bu vakalarda kanserden kuşkulanılır. Ancak iyi bir anamnez ve ayrıntılı radyolojik inceleme böyle bir kuşkuyu doğrulamaz. Mukus tıkaçlar bazı vakalarda küçük veya büyük nodüler görünüme sebep olur.



    Tedavi İlk yapılacak değerlendirme hastalığın ne denli ciddi olduğunun saptanmasıdır. Bu her zaman kolay değildir. Ancak aşağıda sıralanan tehlike belirtileri göz önünde bulundurulursa hastanın status astmatikus krizinde olduğu veya bu krize yöneldiği anlaşılır:


    (1) Mental bozukluklar, örneğin sürekli uyuma, bilinç bozukluğu veya tedirginlik. (2) Syanoz. (3) Paradoksal nabız (sistolik kan basıncının ekspirasyonda inspirasyondakinden 25 mm Hg çok olması). (4) "Sessiz toraks", hastada bronkospasmın diğer belirtileri olduğu halde solunum sesleri ve railer çok azalmış veya kaybolmuştur. (5) Pnömo-toraks, pnömomediasten veya deri altı amfızemi (akciğer radyografısiyle tanı desteklenmelidir). (6) Dehidrasyon ve bitkinlik. (7) Hastanın öz geçmişinde ciddi status astmatikus bulunması. (8) Arter oksijen basıncının 50 mm Hg den az, C02 basıncının 50 mm Hg den çok olması.


    Hasta derhal bir hastaneye, tercihan yoğun solunum bakımı bulunan bir hastaneye yatırılmalıdır. Önce 250-500 mg miktarında 10-20 mi aminofilin 5-10 dakikada intravenöz enjekte edilir ve hastaya yaklaşık %30-35 oksijen verilir. İlk ilaç olarak adrenalin de kullanılabilir. Bu ilacın 1/1.000 dilüsyo-nundan 0.5 mi deri altına enjekte edilir ve aynı miktar 20-30 dakika sonra tekrarlanır. Böyle küçük dozlarda tedaviyi sürdürmek yan etkileri önlemek bakımından yararlı olur. Yaşlı hastalarda kalp yetersizliği ve akciğer ödemi status astmatikusla karıştırılabilir. Aminofilin iki hastalıkta da etkili bir ilaç olduğundan kesin status astmatikus tanısı konmamış veya status astmatikus ve kalp yetersizliğinin birlikte bulunduğu vakalarda bu ilaç yeğ tutulmalıdır.



    İlk ilaç tedavisinden sonra %5 dekstroz veya serum fizyolojik perfüzyonu yapılır ve 2 saat sonra 500 mg aminofilin perfüzyon sıvısına konur veya perfüzyon setinden 5-10 dakikada enjekte edilir. İlk saatte intravenöz verilecek sıvı miktarı 1 litredir.



    Hastaların oldukça önemli bir sayısında yukarıda açıklanan tedaviye bir kaç saatta karşılık alınmaz. Böyle olunca kısa süreli kortikosteroit tedavisi uygulanır. Örneğin önce 100-200 mg hidrokortison intravenöz verilir ve günlük 100mg prednison ile tedaviye devam edilir. 7-10 gün kortikosteroit tedavisiyle hastaların çoğunda iyi bir sonuç alınır ve önemli bir yan etki olmaz. Kortikosteroit dozu hastanın özelliklerine göre ayarlanır. Ciddi vakalarda hastalığın gidişi ve tedavinin yan etkileri EKG ve arter kan gazlarıyla kontrol edilmelidir.



    Kistik Fibrosis, Kistik Fibrozis Nedir ve Tedavisi



    Kistik fıbrosis herediter fatal bir hastalıktır. Vakaların 2/3'ü çocuklarda, 1/3'ü genç erişkinlerde görülür. Ekzokrin salgı bezleri bozularak kronik obstrüktif akciğer hastalığı, pankreas yetersizliği oluşur ve ter elektrolitlerinde anormal bir artış izlenir.



    Çocuk veya genç erişkinlerde kronik tekrarlayıcı infeksiyonlar ve gastrointestinal bozukluklar kistik fıbrosis hastalığını kuşkulandırmalıdır. Terde sodyum ve klorürün artması güvenilir bir tanı anormalliğidir. Hastaların büyük çoğunluğu solunum yetersizliği ve kor pulmonaleden ölürler. Kistik fibrosis'in başlıca tedavisi anormal mukus salgısı ve akciğer infeksiyonlarının kontrolü, eksik pankreas enzimlerinin verilmesi ve düzenli beslenmenin sağlanmasıdır. Akciğer transplantasyonu, doku patofızlojisine farmakolojik yaklaşımlar ve gen transferi gibi çalışmalar kistik fibrosis tedavisinde önemli güncel yaklaşımlardır.



    alıntı

    SaLLa isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
    Yeni Konu aç Cevapla  

    Bookmarks

    Etiketler
    Akut Bronşit Obstruktif Akciğer Hastalıkları


    Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
     

    Yetkileriniz
    Konu Acma Yetkiniz Yok
    Cevap Yazma Yetkiniz Yok
    Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
    Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

    BB code is Açık
    Smileler Açık
    [IMG] Kodları Açık
    HTML-Kodu Kapalı
    Trackbacks are Açık
    Pingbacks are Açık
    Refbacks are Açık




    Tüm Zamanlar GMT +4 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 18:05.

    dekorasyon Endüstriyel Mutfak EKipmanları sanal ofis Kiralık Ofis | sanal ofis sanal ofis | sanal ofis | muadil toner | fantezi iç giyim fantezi giyim kerebiçci kerebiçci oğuz kerebicci.com araç takip sistemleri | kişi takip sistemleri | Varlık takip sistemleri | filo takip sistemleri |
    istanbul travesti | istanbul travesti izmir escort bayan izmir escort tuzla escort bursa escort bursa escort casino siteleri casino siteleri casino siteleri casino siteleri casino siteleri bahis siteleri istanbul travesti travesti forum |
    istanbul travesti Mekanları | istanbul travesti Haber | istanbul travesti Bilgi | istanbul travestileri | istanbul travesti | travesti | ankara travesti| ankara travesti | ankara travesti ankara travesti

    Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.1

    1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429