Sanal Hayat Keyifli Forumun Tek Adresi - Sesli Sohbet - Sesli Chat

Sanal Hayat Keyifli Forumun Tek Adresi - Sesli Sohbet - Sesli Chat (http://www.sanalhayat.net/)
-   Hayata Dair Konular (http://www.sanalhayat.net/hayata-dair-konular/)
-   -   Alevilik (http://www.sanalhayat.net/hayata-dair-konular/37265-alevilik.html)

EliFsS 06 Temmuz 2013 09:02

Alevilik
 
Alevilik; İslam'ı benimseyen Tanrı'nın birliğine (Tevhid) inanan Hz.Muhammed'i Peygamber kabul eden kitabı Kur'an olan Hz. Muhammed'in Ehlibeyt'ini seven namazı niyaz ile bütünleştiren kıyam rûku ve secdesi ile ibadetini kendi lisanıyla yapan ümmet yerine hür insanı yaratanla yaratılan ayrılığını "Vahdet-i Vücut" ile birleştiren Tanrı korkusu yerine sevgisini benimseyen zahiri (görünen) batınla (görünmeyen) batını zahirle birleştiren şeriat kapısını aşıp marifet yolu ile hakikat dünyasına ulaşan Kur'an'ın şekline değil özüne inen akıl ve gönlü ile "Seyr-ü süluk" (Ruhsal olgunlaşma) olan bir tasavvuf yoludur. Alevilik; Özünü insan sevgisinde bulan Tanrı’nın insanda tecelli ettiğine ve zerresinden oluştuğuna onun için de insanın ölümsüzlüğüne inanan ibadetlerinde kadın erkek ayrımı yapmadan kendi öz diliyle musikisiyle semahıyla inancını icra etme biçimine denir. Alevilik; İslamiyet’in Kuran’a dayalı Hz. Muhammed’in buyruklarına göre İslam’ı evrensel boyutuyla yorumlayıp yeryüzü insanlığına yeni kapılar açan büyük bir düşünce akımı ve tasavvuf felsefesiyle hayat bulan bir inanç bütünlüğüne denir. Özetlersek Alevilik: Allah Muhammed Ali kutsallığını kalbinde taşıyan Hz. İmam Ali’nin adaletinden ayrılmayan temelinde insan sevgisi bulunan her dine her mezhebe her inanca saygı duyan ve hoşgörü ile bakan dil din ırk renk farkı gözetmeyen eline diline beline sahip ilkelerini şart koşan gelmek isteyen inançlı insanları çatısı altına alarak manevi susuzluklarını gideren insanları yaşadıkları toplumda kendi istekleriyle kendi kendilerini yargılamalarını sağlayan eşitlikçi katılımcı paylaşımcı düşünceyi savunan bağnaz kurallara bağlı olmayan ve onu reddeden İslam dinini kendi örf ve adetleriyle yorumlayan aslı doğruluk kemalı dostluk cevheri merhamet görüşü eşitlik hazinesi bilgi meyvesi sevgi hamuruyla yoğrulmuş insan-ı kamil ve erdemli insan yaratmayı öngören korkuyu aşıp sevgi ile Tanrıya yönelen “Enel-Hak” ile insanın özünde Tanrıyı gören insanı incitmenin tanrıyı incitme anlamını veren yaratan ile yaratılan ikiliğinden “varlık birliği”ne varan edep ve ahlakiliği yaşamın temeline oturtan insanı yücelten hamurunda hem ilahiligin hem de irfaniliğin mayası bulunan; kişinin ahlaklı ve karekterli yaşam ilkelerini belirleyen Hz. Muhammed ve Hz. İmam Ali’den gelen neslin imametini teberra ve tevella ilkesi ile sahiplenen dini biçim ve şekli olarak değil gerçek anlamıyla alğılayan dini bağımsız bir irade gücü ve batıni özelliği ile evrimleştiren akıl ve iman bütünlüğünde birleştiren ve tüm bunları “Kırklar Cemi” ile yürüten bir inançtır… Kutsal Kelam olan Kur'an'ı Kerim Tanrı’nın mesajıdır. Tüm âleme seslenir ve tek muhatap olarak da İnsanı tanır; “Yasin –“Ey İnsan" diyerek insanın rengine şekline ırkına bakmadan tümünü kucaklamış ve bir canlının bir diğerine üstünlüğünü kabullenmemiştir... İnsan da “eline diline beline” sahip yüksek ahlaklı olmalı ve incinse de incitmemelidir. Hiçbir şekilde ırk renk ve cinsiyet ayrımı yapmaksızın tüm yaratılmışların aynı kutsal değerde olduğunu kainatta ki tüm canlıların da Tanrı’nın özünden yaratıldığına inanmanın adıdır. Alevilik sözlük anlamı olarak; Hazreti Ali'ye intisabı olan kimse anlamındadır. Yani Hz. İmam Ali'den yana olmak demektir. "Ali- evi" ev halkı anlamındadır. Onun ev halkından olabilmenin yolu da onun değerleriyle süslenmekle olur. Alevilik; insanları nefsani duygulardan arındırıp Hakk'a ulaştıran vasıtanın adıdır. O vasıta bilinçli kullanılırsa insanları yüceltir güzellik ve iyiliklere taşır bilinçsiz kullanılırsa yarar sağlamaz ve zaman kaybı olup kişiyi Hakk katına taşımaz. İnanç insanları huzura ulaştırır. Ulaşabilmek için de kişinin bütün sıkıntılarından üzüntülerinden uzaklaşması gerekmektedir. Gönülde Haktan gayri sevgili kalmamalı ki; Aşıkla maşuk birbirine kavuşabilsin. Hz. Mevlana bedeni ibadet eden ancak ruhu secde etmeyen harap gönülleri içsiz cevizlere benzetir. "Kulun ibadetine güzellik katan ondan alınan zevktir. Çekirdeğin ağaç olması için çekirdeğin içli olması gerekir.[1] der. İnsan bedeniyle değil ruhuyla aşkla ibadetini yapmalıdır. Alevilik özü ile Yaratanla birleşmenin adıdır. Çünkü o öz sendedir. Bütün olan özün parçası sensin. Yunus’umuz: Yol odur ki doğru vara. Göz odur ki Hakk’ı göre Er odur ki alçakta dura. Yüceden bakan göz değil deyipinsan olmanın özetini yapmıştır. Pirimiz Hacı Bektaş-ı Veli de; "Ara ki bulasın" diyor. Aranmadan bulunmaz bulunmadan bilinmez bilinmeden sevilmez sevilmeden varılmaz varılmadan da o olunmaz. Kendini bul ki; O'nu da bulasın. Kendini bulmadan onu bulamazsın. Kendini görmeden onu göremezsin. O zaman ara kendini ara eksiğini ara Hakk'ı ara güzellikleri ara iyilikleri ara sevgi ve aşkı ara. Arayarak O olacaksın. Çünkü her şey sendedir. Kainat sende gizlidir. Aradığın sendedir. "Madem ki sen insansın" aranılan sende gizlidir. Kitabı Mübin sensin sana senden yakın bir şey yoktur. Çünkü O sana senin şah damarından daha yakındır. Yakın olanı sen niye senden uzaklarda ararsın ki! Hz. İmam Ali kendini bilmenin ışığını yüzyıllar öncesinden yakmıştır: -Derman sende. Fakat senin haberin yok; Derdin sende fakat sen görmüyorsun Kendini küçük bir beden sanıyorsun Oysa ki koskoca alem dürülmüş içinde senin Öylesine apaçık apaydın bir kitapsın ki Gizli şeyler onun harfleri ile meydana çıkmada Dışarıya bir ihtiyacın yok senin Gönlünde yazılmış yazılar Her şeyden haber verir sana.”[2] Pirimiz Hacı Bektaş-ı Veli de: "Ara bul" diye buyurmuştur. O zaman ara... ara...ara... Ama kendinde ara. "Canında bir can var o canı ara... Beden dağında bir mücevher var o mücevherin madenini ara... A... yürüyüp giden sufi! Gücün yeterse ara; Ama dışarıda değil aradığını kendinde ara."[3] Din araçtır amaca ulaşmak için araçtır. Amaç ise: Bilmek bulmak ve insan olmaktır. Yani "Beşer gelip bişer (şerden kurtulup kamil insan olmak pişmek olgunlaşmaktır) olarak gitmek"tir. Kendi içinde ki dengeyi kurmaktır. O zaman o amaç için aracını iyi kullan. O araç sendedir. Birlikte ikiliği niçin ararsın ki! "Güneşe delil yine güneştir. Sana delil lazımsa güneşten yüzünü çevirme." [4] "İlim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır." Yunus Emre Evet bizim Yunus da bizlere böyle seslenir. İnsan son derece önemli bir varlıktır. Allah'ın yer yüzünde ki halifesidir. Meleklerin vakıf olamadıkları ilimlere sahip edilmiş ve meleklerin Ademe secdesi emir olunmuştur. Yunus bunu özetlemiş; Ben ay’ımı yerde gördüm Ne isterim gökyüzünde Benim yüzüm yerde gerek Bana rahmet yerden yağar.. Hakk'ın insanda tecelli ettiğine inanan ve iman getirip teslim olan kimseye ve yaratılmışlar arasında ayrım yapmamanın adına Alevilik denir. Zaten dinlerin amacı da insanları kötülükten çekip iyiliğe birliğe ve kemale yöneltmek ebedi hayatın yanında bir zerre hükmünde kalan şu fani ömür içinde iyilik ve gönül huzuruyla yaşamalarını sağlamak onlara insanlıklarının şerafetini ve insan olarak yaratılmış olmalarının manasını bildirmek değil midir? ALEVİLİK İSLAM'IN BİR YORUMUDUR Alevilik adına çok şeyler yazıldı çok şeyler söylendi. Herkes kendi anladığı ideolojiyi Alevilik sandı. Oysa hakikat tektir bir konu üzerinde yüzlerce doğru olmaz. Hz. İmam Ali: "Soruya verilen cevap çoğalınca doğru gizli kalır" der. İmam Cafer Sadık hazretleri de: "Önce doğruları görünüz. Zira doğruyu göremezseniz yanlış olanı ondan ayıramazsınız" diye buyurmuştur. Hz. İmam Ali devam eder: "Kendi re'yinle hareket etme; Kendi re'yine uyan helak olur gider" diye buyuruyor. Yani sadece kendi aklıyla hareket eden helak olur ve gider diyor. Ve sözlerine devamla: "Kullar bilmedikleri şeylerde duraksalardı ne kafir olurlardı ne delalete düşerlerdi" Yani "Bildiklerimizin alimi bilmediklerimizin cahili" olmasını bilebilseydik binlerce Alevilik tarifi çıkmaz doğru olan yerli yerine oturur ve insanların akılları karışıp çelişkiye düşmezlerdi. Yüce Kitabımız da "işi ehillerinin ellerine bırakınız" demesinin kastı da budur. Bakın işin ehli ne diyor: İlim irfan mürşittir karanlıkları koğar İnsanları cehalet gaflet bunaltıp boğar Gönüllerde parlayan o saadet güneşi Şark ile garp'tan değil gerçek inançtan doğar. Hacı Bektaş-ı Veli Bunları belirttikten sonra; Alevilik nedir? diye sormak lazımdır. Mezhep"tir. Hangi mezhep? “İmam Cafer Sadık" mezhebidir. Mezhep ise fıkhı nedir? Fıkhı yoktur. (Genel anlamda ahlaktır) Oysa her mezhebin bir fıkhı vardır ve o fıkha göre amel edilir. "İmam Cafer Sadık mezhebi" ise şeri düzen ve fıkıh ilimleri ile içtihat eden bir mezhebe yama yapmaya çalışırlar. Diğer mezheplerde içtihat (akıl) kapısı kapalı Alevilikte ise açıktır. Mezhep akıl kapısını kapatıp dini dondurmanın ve şekle bağlamanın adıdır. Yaşam her an yeni bir oluştadır ve de dinamiktir. Alevilik dinin özüne ruhuna ve nefsi terbiyeye yönelik bir yorumdur. Evet yorum olarak İmam Caferi Sadık'a bağlıdır ama başka mezheplerle bağlılığı ve ilgisi yoktur. Bir Tarikat mıdır? Tarikattır. (İslam tasavvufunun pratik yönüdür) Pirimiz Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli de tarikattan bahseder nedir bu tarikat? Dört kapı kırk makamdır. Tarikat kapısı da ruhsal olgunlaşmada yol alınabilecek sadece bir kapıdır kaynağı da Kur'an dır. "Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt (şeriat) gönüller derdine bir şifa (tarikat) inananlara bir kılavuz (marifet) ve bir rahmet (hakikat) geldi[5]" Hadis bilginleri ve Kur'an yorumcuları bu ayeti bu şekil (şeriat tarikat marifet hakikat) te'vil etmişlerdir. (Buhari Tırmizi gibi) Alevilik mezhep değilse tarikat’da değilse öyleyse nedir? İslam'ın bir yorumudur; Türk kavimlerinin yorumudur. Anadolu'nun İslamlaşmasını sağlayan Hacı Bektaş-ı Veli'nin Yunus'un Mevlana'nın Abdal Musa'nın Ebul Vefa'nın Hoca Ahmet Yesevi'nin Kur'an yorumunun adıdır. Tasavvufi açıdan Kur'an'a baktığımız zaman bu eren ve evliyaları görürüz. Mevlana Celalettin Rumi bu yorumun farklılığını ne güzel vermiş. Şöyle ki; "De ki: Rabbimizin kelimeleri için deniz mürekkep olsa Rabbimin kelimeleri tükenmeden önce deniz mutlaka biter. Bir o kadarını daha getirsek bitmez"[6] devamla "Kur'an elli dirhem mürekkeple yazılabilir. Bu Tanrı’nın ilminden bir işaret bir parçadır ve onun bütün bilgisi bundan ibaret değildir. Bir attar bir kağıt parçasına ilaç sarsa sen bütün dükkan bunun içinde der misin! Bu aptallık olur. Nihayet Musa İsa ve daha başkaları zamanında da Kur'an vardır; Hakk Kelamı mevcuttu fakat Arapça değildir. İşte bunu anlatıyordum. Baktım okuyucuya tesir etmiyor ben de yakasını bıraktım."[7] Kimdir bu okuyucu? Mevlana aynı yerde okuyucuyu şöyle tasvir ediyor; "Bu okuyucu Kur'an'ı doğru okuyor. Evet! Kur'an suretini doğru okuyor fakat manasından haberi yok. Esasen onun gerçek manası kendisine anlatılmış olsa kabul etmez yine körü körüne okur. Bunun benzeri: Örneğin bir adamın elinde kunduz olsa ona elindekinden daha iyi bir kunduz getirdikleri zaman almak istemezse kunduzu tanımadığı anlaşılır. Biri bunun ona kunduz olduğunu söylemiş o da bunu taklit ile eline almıştır. Mesela cevizle oynayan çocuklara ceviz içi veya ceviz yağı verdiğiniz zaman almazlar çünkü onlara göre ceviz elinize aldığınız zaman hışır hışır ses çıkarır halbuki bunların ne sesi ne de hışırtısı vardır. Tanrı'nın hazineleri ve ilimleri çoktur. Kur'an'ı bilerek okuyorsa diğer kitabını niçin kabul etmiyor? Burada Mevlana'nın bahsettiği "diğer kitap" ne olabilir? Bu soruya birkaç yanıt verilebilir. Bunlardan birincisi Kur'an'ın batın yönüdür. Yani bu her göze açık olmayan yönünün okunmasıdır. İkinci bir anlam ise ayetin işaret demek olduğunu düşünürsek tüm varlıklarıdır. Yani hepsi Tanrı'nın İşaretleri olan tüm varlıkları okumak yorumlamak çözümlemek anlamındadır. Üçüncüsü tüm varlıkların özeti olan insanı okumaktır. Alevi düşüncesinde konuşan Kur'an (Kur'an-ı Natık) denilen insanı okumak insanı anlamaktır. Kur'an-ı Samit (Sessiz Kur'an) de denilen kitap insanı anlamak için bir kılavuzdur. Yani önünde meleklerin bile secdeye çağrıldığı insanı. Bu yorumun kaynağı da "Ehlibeyt'in Kur'an yorumu"dur ve de doğru olan yorumdur. Çünkü Ehlibeytin masum ve pak olduğuna Kur'an şehadet etmektedir. Onlar doğru bildiklerini canı pahasına da olsa korumuşlar ve onun için şehadet şerbetini bir- bir içmişlerdir. Onlar ki; Doğru İslam’ı anlatıyorlardı. İçtenlikli İslam’ı anlatıyorlardı. Allah aşkını… Allah sevgisini… İnsana hizmetin değerini… Kadına saygıyı.. Emeğin kutsallığını… Bilimin yüceltici önemini… Anlatıyorlardı…yaşıyorlardı ve canları pahasına bu kutsal değerleri koruyorlardı…[8] Emeviler ise doğru olan Ehlibeyt yorumunu değil kendi işlerine gelen yorumu esas almışlar ve Kur'an’ı Kur'an olmaktan çıkarmışlardır. Onlar ki; İslam'a zulmü ve vahşeti sokan İslam'a saltanatı sokan Alemlerin dini olan İslam'a ırkçılığı sokup Arap yarımadasına hapseden kendi amellerine alet eden İslam Peygamberinin Ehlibeytini boğazlayan ve şehit eden onlar değil midir? Eğer bu yorum farklılığı yoksa; Hz.İmam Ali ile İmam hasan ve İmam Hüseyin'le neyin kavgasını verdiler. İmam Ali hilafet başına geçince şöyle seslenir: "Yaşadığınız İslam alemlerin rahmetinin vahiy yoluyla getirdiği İslam değil İslam İslam olmaktan çıktı ve ben bile tanıyamaz oldum" der. Eğer onlar yani Emeviler İslam'ın doğru yorumunu yapıp yaşadılarsa Hz. İmam Ali'yi ve Ehlibeyti neden şehit ettiler. Ehlibeytin yaşamında haşa bir yanlışlık mı vardı? İşte Türk kavimleri masum ve pak olan Ehlibeytin Kur'an yorumunu esas almışlar onlardan yana olmuşlar ve kendi kültürleriyle yoğurarak; kadın- erkek ayrımı yapmadan kendi musikisi olan sazıyla ve semahıyla merkeze insan konularak dedelerinin öncülüğünde inançlarını icra etmişlerdir. Sormak lazımdır? Türk kavimlerinin Kur'an yorum farklılığı nedir? Hepinizin bildiği gibi yüce kitabımız Kur'anda "muhkem" (yoruma açık olmayan) ve "mütaşabih" (yoruma açık olan) ayetler vardır ve mütaşabih ayetler de yoruma açıktır. Açık olduğu için Hz. İmam Ali Haricileri ikna etmekle görevlendirdiği B. Abbas'a şu öğüdü verir: "Onlarla Kur'an'a dayanarak bahse girişme; çünkü Kur'an birçok yönü olan türlü yorumlarla yorumlanabilen bir kitaptır; sen söylersin onlar da söylerler; onlara sünnete dayalı delil getir; çünkü ondan kaçmaya yol bulamazlar onlar[9]." Buradaki sünnet dünyevi bir olaya dünyevi bir örnek vermektir. Alevilik İslam'i bir yorumudur dedik; "Bu yorumu da yaparken kişi kendi aklınca kendi kapasitesince algılar. Bunu algılarken de o akla algılama biçimini ve kapasitesini veren içinde yaşadığı toplumun koşullarıdır. O kişinin örfleri o kişinin teamülleri o kişinin yapısı ve yapının algılamada ki rolünü inkar etmek göz ardı etmek mümkün değildir. Mümkün olmadığı içinde Arap kavimleri kendi içlerinde dahi Kur'an’ı farklı yorumlamaları ne kadar olağansa o coğrafyadan uzaklaştıkça yani Kur'an-ın indiği bölgenin dışına çıktıkça Maveraünnehir'e geldikçe İran'a Anadolu'ya geldikçe farklı yorumlara tabi tutulması olağandı."[10] Şeyh Bedrettin'in; "Ben Kur'an-ı herkesin anladığı gibi anlamam" demesinin anlamı bu görüşün tasdikidir. Yani akan ırmaktan herkes kendi kabınca su alacaktır. Buradan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz: Kur'an-ın bir "lafzi" (söz tefekküre muhtaç olmaksızın manasının anlaşıldığı söz) ve bir de "öz" (batın mana) anlamı vardır. Tasavvufçular buna "zahir" (görünen) ve "batın" (görünmeyen) derler. Diğer bir deyimle gerçeği sadece satırlarda değil satırlar arasında yani kelimelerde değil de anlamlarda aramak gereklidir ve gerçeği de budur. Zahir ehli sadece Kur'an’ın lafzi anlamıyla ilgilenmiş ve onun özüne inememiştir. Özden yoksun kaldığı içinde Hacı Bektaş-ı Veli'yi Mevlana'yı Yunus'u ve Pir Sultan'ı anlayamamışlardır. Pir sultan Abdal'ım doldum eksildim Yemeden içmeden sudan kesildim Hakk'ı çok sevdiğim için asıldım Dost senin derdinden ben yana yana. Pir Sultan Abdal


Tüm Zamanlar GMT +4 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 05:02.

Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.1


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428