Alt 14 Ekim 2011, 19:29   #1
Keyifli~Üye
 
şems - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 20 Mart 2011
Mesajlar: 130
şems is on a distinguished road
Puanlar: 3.574, Seviye: 1
Puanlar: 3.574, Seviye: 1 Puanlar: 3.574, Seviye: 1 Puanlar: 3.574, Seviye: 1
Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
Etkinlik: 0%
Etkinlik: 0% Etkinlik: 0% Etkinlik: 0%
Thumbs up Montaigne denemeler

Montaigne' den Seçmeler - 1


1-dünya, durmayan bir salıncaktır: orada her şey, toprak, kafkasın kayalıkları, Mısır'ın ehramları, hem etrafiyle birlikte, hemde kendi kendine sallanır.durmanın kendisi bile daha agır bir salıntıdan başka bir şey degildir.

2-ben duruşu degil geçişi anlatıyorum:fakat yaştan yaşa ,yahut halkın dedigi gibi "yedi yıldan yedi yıla" geçişi degil,günden güne,dakikadan dakikaya geçişi.

3-hikayemi saati saatine yazmam gerekiyor.az sonra degişebilirim.yanlız halim degil,amacımda degişebilir.

4-benim yaptıgım,degişen ve birbirine benzemeyen olayları,kararsız ve bazen çelişmeli fikirleri yazıya dökmektir.

5-kendimi kırk yaşını aşıp ihtiyarlıgın yolunu tuttugum şu andaki halimle anlatıyorum.bundan sonraki halim ancak yarım bir varlık olacak;ben artık o ben olmayacagım.gün geçtikçe kendimden ayrılıyor ve uzaklaşıyorum.

6-anlattıgım hayat basit ve gösterişssizdir;zararı yok. bütün ahlak felsefesi alelade ve kendi halinde bir hayata da girebilir,daha zengin gösterişli bir hayatada:her insanda,insanlıgın bütün halleri vardır.

7-benim yaptıgım, bildiklerimi söylemek degil;kendimi ögrenmektir.

8-insanın kendini anlatmasından daha zor ve daha faydalı hiçbir şey yoktur.

9-ben durmadan kendimi düzenliyorum,çünkü durmadan anlatıyorum.

10-kendinden söz etmeyi kötü görmek,yasak etmek adet olmuştur;çünkü kendinden bahsetmek her zaman kendini övmek gibi görünür;kendini övmekse herkesin zıddına gider.ama kendinden söz etmeyi yasak etmek,çocugun burnunu silecek yerde,burnunu koparmak olur.

11-bir devleti hiçbir şey yenilik kadar rahatsız etmez.degişiklik hep kötülüge ve zorbalıga yol açar.bir tek parça bozulunca düzeltilebilir.her şeyin özündeki bozulma ve çürüme egiliminin bizi ilkelerimizden uzaklaştırmasınada karşı koyabiliriz;ama koca toplumu yeniden kalıba dökmeye, bu kadar büyük bir yapının temellerini degiştirmeye kalkmak, düzeltecek yerde silip süpürmek,ufak tefek kusurları toptan bir kargaçalıkla düzeltmek, hastalıkları ölümle iyi etmek."devlet degiştirmekten çok yıkmak isteyen"(cicero) kimselerin işidir.dünyanın birden düzelecegi yoktur;ama insan kendini sıkan şey karşısında o kadar sabırsızdır ki,her ne pahasına olursa olsun ondan kurtulmak ister.binlerce örnekte gösteriyor ki dünya böyle çabuk iyileşme olmadıkça, bir anda dertten kurtulması iyileşmesi demek degildir.

12-bana sorarsanız,birçokları içip sarhoş oluyor diye,şarabı yasak etmek yanlıştır;fazla kaçırılan şeyler hep iyi şeylerdir.

13-benim meslegim,sanatım yaşamaktır.

14-bana diyebilirler ki:kendini kuru sözle degil,iş ve eserle anlat.ben her şeyden önce düşüncelerimi anlatıyorum, bunlarsa ün ve eser haline gelemeyecek kadar belirsiz şeylernları söz haline bile getirmekte güçlük çekiyorum.

15-yaptıgımız işler kendimizden çok tesadüflerin eseridir: bu işler kendi özlerini belli ederler;beni ise ancak şöyle böyle,belli belirsiz,parça parça gösterebilirler.

16-ben kendimi oldugum gibi gösteriyorum:öyle bir beden yapısı koyuyorum ki ortaya bir bakışta damarları,kasları,her şeyi yerli yerinde görürsünüz.ben yaptıklarımı degil, kendimi, öz benligimi anlatıyorum.

17-bence insan ne oldugunu bilmekte dikkatli olmalı;iyi tarafınıda kötü tarafınıda aynı titizlikle ortaya çıkarmalıdır.

18-kendini oldugundan az göstermek,tevazu degil, budalalıktır; kendine degerinden az paha biçmek korkaklıktır, pısırıklıktır.kendini oldugundan fazla göstermek de , çok defa gurudan degil budalalıktandır.

19-bence bu kendini begenme illetinin esası,kendindan pek fazla hoşlanmak,kendi kendine hayasızca aşık olmaktır.bunun en iyi devası kendinden söz etmeyi yasaklayan ve böylece bizi kendimiz üzerinde düşünmekten büsbütün alıkoyanların dediklerinin tam tersini yapmaktır.

20-gurur insanın düşüncesindedir; söze dökülen onun pek küçük bir parçasıdır.

21-bu adamlar öyle sanıyorlar ki insanın kendi üzerinde durması,kendinden hoşlanması,hep kendisiyle ugraşması kendine fazla düşkün olması demektir.oysaki aşırı benciller,kendilerini pek üstün körü bilenler, kendilerinden önce işlerine bakanlardır.onlara göre kendi kendisiyle baş başa kalmak,sırt üstü yatıp vakit öldürmektir.ruhunu zenginleştirmeye,kendini adam etmeye çalışmak boş hayaller kurmaktır.sanki kendimiz bizden ayrı,bize yabancı birisiymişiz gibi.

22-kendinden aşagıya bakıpta kendi kafasına hayran olan adam,kendinden yukarıya,geçmiş yüzyıllara gözlerini kaldırsın; o zaman yüzlerce devin ayakları altında kalacak ve burnu kırılacaktır.

23-insan kendindeki eksik ve cılız degerleri,üstelik insan hayatının hiçligini hesaba katarak düşünecek olursa,hiçbir degeriyle övünmeye kalkışmaz.

24-bir tek sokrates tanrısının dedigine uyup kendisini gerçekten tanımasını ve kendisini küçük görmesini bildigi için bilge adını almaya hak kazanmıştır.

25-yazarken kitapları bir yana bırakır,aklımdan çıkarırım; neden mi? kendi gidişimi aksatırlar diye.

26-Ben yazarken rastgele gittiğim için bol bol hatalara düşerim. Bunları pekala düzeltebilirdim. Ama o zaman, benim adetim, malım olmuş kusurları düzeltmekle kendi kendimi yanlış tanıtmış olurdum.

27-Herkes kitabımda beni, bende kitabımı görsün.

28- Çok gariptir; çağımızda işler o hale geldi ki felsefe, anlayışlı insanlar arasında bile, ne teorik ne pratik hiçbir yararı ve değeri olmayan boş ve kuru bir laf olup kaldı. Bence bunun nedeni, felsefenin ana yollarını sarmış olan safsatalardır. Felsefeyi, çocuklar için ulaşılmaz, asık suratlı, çatık kaşlı ve belalı göstermek büyük bir hatadır. Onun yüzüne bu sahte, bu kaskatı bu çirkin maskeyi kim takmış? O ki hep bayram ve hoş zaman içinde yaşamayı emreder bize. Gamlı ve buz gibi soğuk bir yüz içimizde felsefenin barınamadığını gösterir. Felsefeyi barındıran ruh, kendi sağlığıyla bedeni de sağlam etmeli. Huzur ve rahatın ışığı ta dışardan görünmelidir. Dış varlığı kendi kalıbına uydurmalı ve böylece ona sevimli bir gurur, hareketli ve neşeli bir tavır, memnun ve güleryüzlü bir hal vermelidir. Bilgeliğin en açık görüntüsü, sürekli bir sevinçtir.

29-Felsefenin amacı erdemdir; bu erdem de, medresenin söylediği gibi, sarp, yalçın ve çıkılmaz bir dağın başına dikilmiş değildir.

30-Eğer eğitilecek genç, acayip yaratılışlı olur da güzel bir yolculuk hikayesi, yahut anlayabileceği bir felsefe konusu yerine masal dinlemeyi yeğ tutarsa, arkadaşlarının genç dinç yüreklerini coşturan davullar çalındığı zaman o, kendisini hokkabaz oyunlarına çağıran arkadaşının yanına giderse, bir savaştan toz toprağa ve zafere bürünüp dönmeyi, top oyunundan yahut balodan bir armağanla dönmekten daha hoş ve daha çekici bulmazsa, bu genç için bir tek çare görüyorum: Eğitmeni onu daha çocukken, kimseye duyurmadan boğar; yahut da bu gence, bir düka'nın oğlu bile olsa herhangi bir şehirde pastacılık yaptırılır. Platon der ki, çocuklara babalarının yeteneklerine göre değil, kendi yeteneklerine göre meslek bulmak gerekir.

31-Mademki asıl felsefe bize yaşamayı öğreten felsefedir ve mademki çocuğun da öbür yaştakiler gibi, ondan alacak olduğu dersler vardır, niçin çocuğa felsefe öğretilemezmiş.

32-Bize yaşamayı ömür geçtikten sonra öğretiyorlar. Cicero dermiş ki, iki insan hayatı yaşayacak olsam bile, lirik şairleri incelemeye zaman harcamam.

33-Yasalar doğru oldukları için değil yasa oldukları için yürürlükte kalırlar.

34-Yasalardan daha çok, daha ağır, daha geniş haksızlıklara yol açan ne vardır?

35-Şu kesin ki çocuğa kendiliğinden bir şey yapmak özgürlüğünü vermemekle onu korkak bir köle durumuna sokuyoruz.

36-Tümüyle kitaptan bir bilgi ne sıkıcı bilgidir! Böyle bir bilgi bir süs olarak kullanılsın: Ama temel olarak değil.

37-Felsefenin insanlara, yaşamaya başlarken de, ölüme doğru giderken de söyleyecekleri vardır.

38- Doğa bir ana gibi davranmış bize: İstemiş ki ihtiyaçlarımızı gidermek zevkli bir iş de olsun üstelik: Aklımızın istediği şey, iştahımızın da aradığı şey olsun: Onun kurallarını bozmaya hakkımız yok.

39-Bizim işimiz kitap doldurmak değil, ahlakımızı yapmaktır; savaşmak ülke kazanmak değil, yaşayışımıza dirlik düzenlik getirmektir; En büyük en onurlu eserimiz doğru dürüst yaşamaktır. Geri kalan her şey, başa geçmek, para yapmak, binalar kurmak, nihayet ufak tefek eklentiler, yollardır.

40-Güzellik, insanlar arasında, çok tutulan bir şeydir. Aramızda ilk anlaşma onunla başlar.

41-İnsan yaratıkların en zavallısı, en cılızıdır öyleyken en mağruru da odur.

42-Biz insanlar öteki yaratıkların ne üstünde ne altındayız. Bilge der ki, göklerin altındaki her şey, aynı yasanın ve aynı yazgının buyruğundadır.

43-Bunca bekçili, silahlı evler yok oldu gitti de benimki niçin duruyor? Anlaşılan, diyorum, o evler bekçili, silahlı oldukları için yok olup gittiler.

44-Korunmak saldırana hem istek veriyor, hem de hak kazandırıyor:

45-Her korunma savaşçı bir kılığa girer ister istemez.

46-Bilinecek, bilinince de daha fazla hatırı sayılacak diye iyi adam olan, insanların kulağına gitmesi koşuluyla iyilik eden kişi, kendisinden fazla yarar sağlanabilecek bir insan değildir.

47-Kitapları bir yana bırakır da dobra dobra konuşursak, aşk dediğimiz şey, arzulanan bir varlıkta bulacağımız tada susamaktan başka bir şey değildir, gibi geliyor bana.

48-Sokrates'e göre aşk, güzelliğin aracılığıyla çoğalma arzusudur. Ama nedir, bu hazzın insana verdiği o acayip gıdıklama, Zenon'u, Kratippos'u düşürdüğü o delice, budalaca,saçma sapan haller, bizi sürüklediği o uygunsuz azgınlık, aşkın en tatlı anında o alev saçan, kudurmuş, zalim surat, sonra nedir o birden kabarıp böbürlenme, bu kadar çılgınca bir işin içinde o ciddileşip kendinden geçme? Hem ne diye hazlarımızla pisliklerimizi sarmaş dolaş edip hep bir yere koymuşlar? Ne diye insan hazzın son kertesinde acı çeker gibi, ölecek gibi inlemekli oluyor? Bunlara bakınca, Platon'un dediği gibi, tanrıların insanı kendilerine oyuncak diye yarattıklarına inanasım geliyor.

49-Tavus kuşuna haddini bildiren ayaklarıdır.

50-Oyun arasında ciddi düşüncelere yer vermeyenler, bir aziz heykelinin karşısında, önü açık diye, dua etmekten çekinenler gibidir.

51-İnsanın doğuşunu görmekten herkes kaçar, ama ölümünü görmeye hep koşa koşa gideriz.

52-İnsanı öldürmek için gün ışığında, gelmiş meydanlar ararız, ama onu yaratmak için karanlık köşelere gizleniriz.

53-İnsanı yaparken gizlenip utanmak bir ödev, onu öldürmesini bilmekse birçok erdemleri içine alan bir şereftir. Biri günah, öteki sevaptır. Aristoteles ülkesinin bir deyimine göre birini iyileştirmenin öldürmek anlamına geldiğini söyler.

54-Şu insan ne korkunç bir hayvan ki, kendi kendinden bu kadar iğreniyor, kendi zevklerini başının belası sayıyor.

55-Biz insanlar kendimizi kötülemeye gösterdiğimiz zekayı hiçbir yerde gösteremeyiz. Kafamızın, o her şeyi bozabilen tehlikeli aletin peşine düştüğü, öldürmeye kastettiği av kendi kendimizdir.

56-Bre zavallı insan, az mı derdin var ki kendine yeni dertler uyduruyorsun. Az mı kötü haldesin ki, bir de kendi kendini kötülemeye özeniyorsun. Ne diye yeni çirkinlikler yaratmaya çalışıyorsun? İçinde ve dışında zaten o kadar çirkinlikler var ki! O kadar rahat mısın ki rahatının yarısı sana batıyor? Doğanın seni zorladığı bütün yararlı işleri gördün bitirdin, işsiz güçsüz kaldın da mı başka işler çıkarıyorsun kendine? Sen tut, doğanın şaşmaz, hiçbir yerde değişmez yasalarını hor görür, sonra o senin yaptığın, bir taraflı acayip, uygunsuz yasalara uymaya çabala. Üstelik bu yasalar ne kadar özel, dar, dayanıksız, gerçeğe aykırı olursa çabaların da o ölçüde
arıtıyor senin. Mahalle papazının sana emrettiği gündelik işlere sıkı sıkıya bağlanırsın; tanrının, doğanın emirleri umurunda değildir. Bak, bir düşün bunlar üzerinde: Bütün yaşamın böyle geçiyor.

57-Dost ve dostluk dediğimiz, çokluk ruhlarımızın beraber olmasını sağlayan bir raslantı ya da zorunlulukla edindiğimiz ilintiler, yakınlıklardır.

58- Mademki zamansız bir ölüm seni, ruhumun yarısı olan seni alıp götürdü, yeryüzünde varlığımın yarısından, en aziz parçasından yoksun yaşamakta ne anlam var? O gün ikimiz birden öldük.

59-Karı koca arasındaki sevginin, arada bir ayrılmakla gevşeyeceğini sanırlar. Bence hiç de gevşemez. Tersine, fazla sürekli bir beraberlik bu sevgiyi soğutur, bozar.

60-Uzaktan her kadın insana hoş gelir.

61-Ayrılıklar benim yakınlarıma sevgimi tazeler, ev hayatımın tadını artırır.

62- Gerçek dostluğun ne olduğunu bilirim; bildiğim için de dostumu kendime çekmekten çok, kendimi ona veririm.

63-Bana en büyük iyiliği kendine iyilik ettiği zaman etmiş olur.

64-Mızmız, dırdırcı insanları hiç sevmem; bu adamlar yaşamanın sevinçlerine yan çizer, dertlere can atar, dertlerle kaynaşırlar: Sinekler gibi, cilalı pırıl pırıl yerlerde tutunamaz, pürtüklü, pürüzlü yerlere abanır, oralarda rahat ederler; ya da sülükler gibi kara kan içer, kanla beslenirler.

65-Eğitimin insanı bozmaması yetmez, daha iyiden yana değiştirmesi gerekir.

66-Yalnız yaşamanın bir tek amacı vardır sanıyorum; o da daha başıboş, daha rahat yaşamak.

67-Çok kez insan dünya işlerini bıraktığını sanır; oysaki bu işlerin yolunu değiştirmekten başka bir şey yapmamıştır.

68-ev işlerinin az önemli olmaları, daha az yorucu olmalarını gerektirmez.

69-Dertlerimizi avutan akıl ve hikmettir,O engin denizlerin ötesindeki yerler değil.

70-Ülke değiştirmekle kıskançlık, cimrilik, kararsızlık, korku, tutku bizi bırakmaz.

71-Sokrates'e birisi için, seyahat onu hiç değiştirmedi, demişler. O da: Çok doğal, çünkü kendisini de beraber götürmüştür, demiş.

72-İçi arınmamışsa, neler bekler insanı,

Kendi kendisiyle ne savaşlar eder boşuna!

Tutkuları içinde ne kemirici kaygılar.

Ne korkular içinde kıvranır insan!

Ne çöküntüler yapar bizde gurur, şehvet,

Öfke, gevşeklik ve tembellik!

73-Issız yerlerde kendin için bir evren ol

74-Yapmaya alıştırıldığımız işlerden binde biri bile kendimizle doğrudan doğruya ilgili değil.

75-Bir devleti hiçbir şey yenilik kadar rahatsız etmez...

76-Dünyanın birden düzeleceği yoktur; ama insan kendini sıkan şey karşısında o kadar sabırsızdır ki, her ne pahasına olursa olsun ondan kurtulmak ister. Binlerce örnek de gösteriyor ki dünya böyle çabuk iyileşme aramaktan hep zarar görür: Durumunda genel bir iyileşme olmadıkça, bir an dertten kurtulması iyileşmesi demek değildir.

77-Kavuşabildiğimiz zevk ve nimetlerin hepsi mutlaka dertlerle, üzüntülerle karışıktır.

78-Derin bir sevinçte, eğlentiden çok ciddilik vardır.

79-Mutluluk bile haddini aşarsa azap olur.

80-Tanrıların bize verdiği bütün nimetlerin hiçbiri katıksız ve kusursuz değildir, onları bir dert pahasına satın alırız.

81-Sokrates der ki: «Tanrılardan biri hazla elemi birleştirip karıştırmak istemiş, bunu başaramayınca, bari şunları kuyruklarından birbirine bağlayalım, demiştir.»

82-Ağlamak da bir zevktir.

83-Yitirdiğimiz dostların anısı, çok eski bir şarabın acılığı gibi, mayhoş elmalar gibi hoşumuza gider.

84-Adaletin yasalarında bile mutlaka adaletsiz bir taraf vardır.

85-Örnek olsun diye verilen her cezada kamunun yararına ve bireyin zararına bir adaletsizlik vardır.


şems isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 14 Ekim 2011, 19:31   #2
Keyifli~Üye
 
şems - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 20 Mart 2011
Mesajlar: 130
şems is on a distinguished road
Puanlar: 3.574, Seviye: 1
Puanlar: 3.574, Seviye: 1 Puanlar: 3.574, Seviye: 1 Puanlar: 3.574, Seviye: 1
Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
Etkinlik: 0%
Etkinlik: 0% Etkinlik: 0% Etkinlik: 0%
Standart Cevap: Montaigne denemeler

Montaigne' den Seçmeler - 2


1-Nitekim gevşek ve sıradan zekalar işleri daha kolaylıkla, daha başarıyla çevirirler. Yüksek ve ince felsefi düşünceler iş görmeye elverişli değildir. Keskin bir düşünce inceliği, kabına sığmayan bir zeka çevikliği, işlerimize engel olur.

2-Dünya işlerini daha hoyratça, daha gelişi güzel yürütmeli ve her zaman talihe büyük bir pay bırakmalıdır.

3- Her işin bütün koşullarını ve sonuçlarını arayıp hesaplayan adam karar vermekte güçlük çeker.

4-Dikkat ederseniz en iyi işçiler nasıl iş gördüklerini söylemekten aciz kimselerdir. Buna karşılık, yaptıklarını çok iyi anlatan kimselerin elinden iyi iş çıktığı pek görülmez.

5-Bilim iyi olmasına iyi bir ilaçtır ama hiçbir ilaç saklandığı kabın pisliğiyle değişip bozulmayacak kadar zorlu değildir.

6-Yaptığı iyiliği başkaları duysun diye, kendisine daha fazla değer verilsin diye yapan, doğruluğu dillerde dolaşmak koşuluyla doğru olan adamdan pek hayır gelmez.

7- Başarısızlıktan zarar görmeyen bir değer, hiçbir şeyin lekeleyemediği bir onurla parlar; böyle bir değer halkın keyfiyle ne yükselir ne de alçalır.

8-Ufacık bir toprak davası için halkın içinden on beş kişiyi seçmeyi akıl ediyoruz, sonra en önemli davamızı tutup bilgisizliğin, adaletsizliğin ve kararsızlığın anası olan halkın oyuna bırakıyoruz. Akıllı bir insanın, hayatını düşüncesiz bir sürünün oyuna bırakması akıl kârı mıdır?

9-Ayrı ayrı bakınca değer vermediğimiz kimselere, bir araya geldikleri zaman değer vermekten daha büyük budalalık olur mu?

10-Halk öyle şaşkın, öyle başıboş bir kılavuzdur ki, ne kadar zeki, ne kadar becerikli olsak adımlarımızı ona uyduramayız.

11-Yazgının insanlara bir lütfu da, namuslu işlerin aynı zamanda en yararlı işler olmasıdır.

12- En az bildiğimiz şeyler tanrılaşmaya en elverişli olanlardır.

13- İnanca, doğruluğa, namusa, özgürlüğe, barışa, zafere, dindarlığa, hatta hazza, sahteciliğe, ölüme, hırsa, ihtiyarlığa, sefalete, korkuya hastalığa, felakete, şu zavallı, cılız hayatımızın daha birçok belalarına birer tanrı işi diye bakmak aynı şeydir.

14- Bizim ahlak ve törelerimizi, bizim toprağa bağlı, göklerden yoksun ruhlarımızı tapınaklara sokmaya ne gerek var?

15-Mademki insanlar ille de tanrılarla akraba olmak istiyorlar, bari, Cicero'nun dediği gibi, kendi kusur ve sefaletlerini göklere çıkaracaklarına, tanrıların değerlerini yere indirip kendilerine mal etselerdi.

16-Ahirette, vadedilen ödülleri alacak olan, bizden başka türlü bir varlık olacaktır.

17-Boş bırakılmış topraklar, gübreli ve bereketliyseler, yüz bin çeşit otlarla dolar. Yararlı olabilmeleri için onlara kazma vuruyor, işe yarar tohumlar ekiyoruz. Kadınlar kendi başlarına kalınca biçimsiz birtakım et parçaları çıkarırlar sağlam ve doğal bir beden yaratabilmeleri için bir tohum almaları gerekiyor. Ruhlar da böyledir; onları bir düşünceyle uğraştırıp dizginlerini tutmazsanız, uçsuz bucaksız bir hayal dünyasında, başıboş, öteye beriye dolaşıp dururlar. Böyle bir aylaklık içinde ruhların kurmadığı hayal, düşmediği kuruntu, yaratmadığı gariplik kalmaz.

18- Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder; çünkü, her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır.

19-ruhum, yularından kurtulup kaçan bir at gibi kendini daha fazla yoruyor. Kafam durup dinlenmeden, hiçbir sıra, hiçbir ilinti gözetmeden öyle garip düşünceler, öyle saçma sapan hayaller kuruyor ki, ilerde bunların anlamsızlığını ve acayipliğini görüp kendinden utansın diye hepsini kaydetmeye başladım.

20-Yaşıyor ama, bilmiyor yaşadığını.

şems isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 14 Ekim 2011, 19:33   #3
Keyifli~Üye
 
şems - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 20 Mart 2011
Mesajlar: 130
şems is on a distinguished road
Puanlar: 3.574, Seviye: 1
Puanlar: 3.574, Seviye: 1 Puanlar: 3.574, Seviye: 1 Puanlar: 3.574, Seviye: 1
Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
Etkinlik: 0%
Etkinlik: 0% Etkinlik: 0% Etkinlik: 0%
Standart Cevap: Montaigne denemeler

Montaigne' den Seçmeler - 3


1-Bence en dayanılmaz, en korkunç durum uyanık olup da azap çeken bir ruhun duyduğunu anlatma olanağını bulamamasıdır. Dili kesildikten sonra işkence edilen insanların durumuna benzetebiliriz bunu...

2-Tanrılaşmaya en elverişli olan en az bildiğimiz şeylerdir.

3-Her şeyin bir adı bir de kendisi vardır. Ad, nesneyi gösteren, arılatan bir sestir ad, nesnenin, özün bir parçası değildir; nesneye eklenen yabancı, nesne dışı bir takıntıdır.

4-Vicdan içimize korku saldığı gibi, suçsuzsak rahatlık ve güven verir bize. Ben kendimden söyleyebilirim ki türlü kötü durumlarda, içimden geçeni, niyetlerimin temizliğini gizlice kendim bildiğim, düşündüğüm için daha korkusuz adımlarla yürümüşümdür.

5-Ama nasıl şükrediyorum tanrıya, varımı yoğumu bana aracısız vermiş, beni yalnız kendisine borçlu kılmış olduğu için! Nasıl yalvarıyorum ona gece gündüz beni hiçbir zaman, kimseye karşı ağır bir minnet altına sokmasın diye! Ne mutlu bir özgürlükle bunca zaman yaşadım: Onunla bitsin ömrüm! Bütün çabam kimseye muhtaç olmadan yaşamak.

6-Bir başkasına bağlı yaşamak yürekler acısı ve belalı bir şeydir. Kendimiz ki en iyi, en emin sığınağımız odur; -kendimiz bile güvenilir değiliz yeterince. Kendimi hem yürekçe -asıl iş yürekli olmakta çünkü-, hem varlıkça öyle hazırlıyorum ki, başka her şeyimi yitirdiğim zaman kendimle yetinmesini bileyim.

7-Her konudan çok kendimi incelerim. Benim ****fiziğim de budur, fiziğim de.

8-Filozofça soruşturmalar, derin düşünmeler merakımızı beslemeye yarar yalnızca. Filozoflar zaten pek haklı olarak doğanın kurallarına uymayı salık verirler bize; ama bu kurallar pek o kadar yüksek bilgiler istemez. Filozoflar aslında uzaklaştırıyor bu kuralları ve doğanın yüzünü bize boya olarak gösteriyorlar; bu yüzden de o kadar bir örnek olan şeyin türlü çeşit bir sürü resimleri çıkıyor ortaya...

9-İyi yapılı bir kafanın dinlenmesi için bilgisizlik ve ilgisizlik ne tatlı, ne yumuşak, hem de sağlık için ne yararlı bir yastık!

10-Cicero'yu iyi anlamaktan çok kendimi iyi anlamak isterdim. Kendi üzerimde edindiğim görgü, iyi bir öğrenci olsam, beni adam etmeye yeter de artar bile. Geçirdiği aşırı bir öfkeyi, bu azgınlığın kendisine nelere götürdüğünü aklında tutan kişi, öfkenin çirkinliğini Aristoteles'te okuyacaklarından daha iyi görür ve daha haklı bir nefret duyardı ona karşı. Göze aldığı, savuşturduğu belaları, ne sudan nedenlerle bir durumdan ötekine geçiverdiğini aklında tutanlar, gelecek değişikliklere, durumlarını kavramaya hazırlıklı olurlar. Caesar'ın hayatındaki ibret dersleri bizim hayatımızdakinden daha çok değildir. İmparatorların olsun, halkın olsun herkesin hayatında bütün insanlık durumları vardır. Dinlemesini bilelim yalnız: Ne eksiğimiz olduğunu kendi kendimize hep söylemekteyiz. Bir düşüncesinde kaç kez aldandığını unutmamış insan ne kadar budala olmalı ki kendi düşüncesinden kuşku duymasın.

11-Her bilimdeki zorlukları ve karanlık yanı o bilime girenler bilir yalnız. Çünkü bilmediğini bilmek için bir hayli anlayış olmalı insanda: Bir kapının kapalı olduğunu anlamak için o kapıyı itmek gerekir.

12-Ölümün bizi nerede beklediği belli değil, iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim.

13-Benim pek öyle soluğumu kesecek tutkularım yoktur. Benim kadar boş zamanı olmayan başkalarına cimriliğin, yükselme hırsının, kavgaların, davaların verdiği aşk daha rahatlıkla verebilirdi bana: Kendime daha iyi bakar, daha dikkatli, daha tok gözlü, daha alımlı olurdum; ihtiyarlığın surat asmalarından o biçimsiz, o zavallı surat asmalarından korurdu beni aşk; daha fazla sevip sayılmanın sağlam ve akıllıca yollarını aratırdı bana; ruhumu umutsuzluktan, bezginlikten kurtarıp kendi kendisiyle barıştırdı; benim yaşımdakilere işsizliğin ve kötüleşen sağlık durumunun yüklediği bir sürü sıkıntılı düşüncelerden, kasvetli kaygılardan uzaklaştırırdı beni; doğanın ilgilenmez olduğu kanımı ısıtır, coştururdu; çöküşüne doğru alabildiğine giden bu zavallı insanın çenesini dik tutturur, sinirlerini biraz gerer, canına dirilik, tazelik getirirdi. Ama bu mutluluğa yeniden ermenin hiç de kolay olmadığını iyi bilirim; gücümüz azalıp görgümüz arttıkça zevkimiz daha nazlı, daha titiz oluyor az şey getirebildiğimiz zaman çok şey bekliyoruz; seçilmeyi en az hakettiğimiz bir yaşta daha çok seçme hakkı istiyoruz; kendimizi bildiğimiz için de daha az atılgan, daha kuşkulu oluyoruz; kendimizin ve başkalarının durumlarını bildiğimizden, sevileceğimizden emin olamayız. Kendimden utanırım kanı kaynayan taptaze gençler arasında...

14-Güç de, akıl da onlardan yana; bırakalım meydanı gençlere; yarışamayız onlarla.

15-Aşk, karşılıklı duyumlar, uyumlar isteyen bir ilişkidir. Başka zevkleri insan ayrı cinsten türlü karşılıklar ödeyerek elde edebilir; ama bunda aldığını parayla ödemek zorundadır.

16-Vücut daha kıvrakken, bütün alışkanlıklara, gereklere göre eğilip bükülmektedir. Bir delikanlı, iştahının ve iradesinin dizginlerini tutabilmek koşuluyla, bırakın her ulustan, her çeşitten insanlar ve ahbaplarla düşsün kalksın; hatta, gerekirse, taşkınlık, serserilik de etsin; herkes gibi yetişsin, her şeyi yapabilsin, ama yalnız iyi şeyleri severek yapsın.

17-İnsan kötü şeyleri, bilmediği, beceremediği için değil, canı istemediği için yapmamalı.

18-Belki öteki varlıklarda görüldüğü gibi, insanlar için de doğal yasalar vardır; ama bizde kaybolup gitmiştir; çünkü şu mübarek insan aklı her yere karışıp düzen vermeye, komuta etmeye kalkmış, dünyanın yüzünü kendi büyük iddiaları, kararsız görüşleriyle bulandırmış, karmakarışık etmiş.

19-Gerçekten bizim olan hiçbir şey kalmamıştır; bizim dediğimiz, yapma bir şeydir.

20-İnsanlar her şeyi başka başka gözler, başka başka düşüncelerle görürler: Düşünce ayrılıklarının asıl nedeni budur. Aynı şeyin bir ulus bir yüzüne, bir ulus başka bir yüzüne bakar ve o yüzünde durur.Bir insanın babasını yemesinden daha korkunç bir şey düşünülemez; ama eskiden bazı kavimlerde bu adet varmış, hem de bunu saygı ve sevgilerinden yaparlarmış; isterlermiş ki ölü böylelikle en uygun, en onurlu bir mezara gömülsün; vücutları ve anıları içlerine, ta iliklerine yerleşsin; babaları sindirme ve özümleme yoluyla kendi diri bedenlerine karışıp yeniden yaşasın. Böyle bir boşinancı iliklerinde ve damarlarında taşıyan insanlar için, anasını babasını topraklarda çürütüp kurtlara yedirmenin en korkunç günahlardan biri sayılacağını kestirmek zor değildir.
şems isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 14 Ekim 2011, 19:34   #4
Keyifli~Üye
 
şems - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 20 Mart 2011
Mesajlar: 130
şems is on a distinguished road
Puanlar: 3.574, Seviye: 1
Puanlar: 3.574, Seviye: 1 Puanlar: 3.574, Seviye: 1 Puanlar: 3.574, Seviye: 1
Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
Etkinlik: 0%
Etkinlik: 0% Etkinlik: 0% Etkinlik: 0%
Standart Cevap: Montaigne denemeler

Montaigne' den Seçmeler - 4


1-Cinsel gerçeğin erkenden öğretilmesi daha iffetli ve daha verimli olmasını sağlar, yoksa herkes onu hayal gücünün keyfine ve ateşine göre bulmaya kalkar.

2-Kadınları türlü yollardan aldatıp azdırıyoruz, kısacası. Durmadan hayallerini coşturuyor, dürtüklüyoruz, sonra da dişiliklerine lanet okuyoruz. Doğrusunu söyleyelim: Biz erkeklerin hemen hepsi kendi günahlarından çok karısının günahlarından gelecek ayıptan korkar, kendi vicdanından çok karısının vicdanı üstüne titrer (Aman ne fedakarlık!); tek karısı ondan daha iffetli kalsın da hırsız olmaya, yemin bozmaya, karısının adam öldürmesine, aforoz edilmesine razıdır herkes...

3-Benim işim gücüm kendimi incelemek: Yapacak başka işim de yok zaten. Bakıyorum da öyle çürük taraflarım var ki söylemeye zor varıyor dilim. Sağlam oturaklı neyim var? Her an sendeleyip düşebilirim. Gözlerim bir şöyle görüyor, bir böyle. Açken başka adamım sanki, yemekten sonra başka. Keyfim yerindeyse, hava da güzelse kötü kişi değilim: Ama bir nasır canımı yakmaya görsün, asık suratlı, aksi, yanına yaklaşılmaz bir adam olurum. Aynı atın yürüyüşü bir rahat gelir bana, bir rahatsız; aynı yolu bir uzun bulurum, bir kısa; aynı biçim bir hoşuma gider, bir zıddıma. Bir gün her işe yatkınım, bir başka gün hiçbir şey gelmez elimden. Bugün sevindiğim şeye yarın üzülebilirim. İçimde durmadan değişen, ele avuca sığmayan bir sürü duygu. Kara kara düşünceler, derken bir öfke; ağlamaklı bir haldeyken, birdenbire taşkın bir sevinç. Kitapları karıştırırken bakarım, dün içinde türlü güzellikler bulduğum, oldukça coştuğum bir yer bugün bir şey demez olmuş bana: Eviririm, çeviririm, orasını burasını okurum, nafile: O sayfalar boşalmış, yabancılaşmıştır artık benim için.

Kendi yazılarımda bile her zaman, ilk duyduğum düşündüğüm şeyleri bulamam. Burada ne demek istemişim acaba derim; değiştiririm çok kez ve yitirdiğim ilk anlamın yerine ondan değersiz bir yenisini koyduğum olur. Aynı yolda bir gider bir gelirim: Düşüncem her zaman ileri götürmüyor beni; bir o yana, bir bu yana yalpalıyor, gelişigüzel.

4-Özgürlüğe öyle düşkünüm ki, koca Hindistan'ın bir köşesini bana yasak etseler dünyanın tadı kaçar neredeyse.

5-Benim hizmet ettiğim yasalar küçük parmağımı bile köle etmeye kalksalar, nereye olsa gider başka yasalar arardım.

6-Cimrilik bütün insan deliliklerinin en gülüncüdür.

7-Talih insana bütün nimetlerini verse, onları tadabilecek bir ruh gerekir. Bizi mutlu eden, bir şeyin sahibi olmak değil, tadına varmaktır.

8-Ruhta ve bedende rahatlık olmadıkça, döşek rahat olmuş neye yarar?

9-Başkalarının ardından gitmek önde gitmekten çok daha kolay, çok daha hoştur. Çizilmiş bir yolda yürümek ve yalnız kendi hayatından sorumlu olmak ruh için büyük bir rahatlıktır.

10-Mademki ölümün ününe geçilemez, ne zaman gelirse gelsin.

11-Bütün dertlerin bittiği yere gideceğiz diye dertlenmek ne budalalık! Nasıl doğuşumuz bizim için her şeyin doğuşu olduysa, ölümümüz de her şeyin ölümü olacak. Öyle ise, yüz yıl daha yaşamayacağız diye ağlamak, yüz yıl önce yaşamadığımıza ağlamak kadar deliliktir. Ölüm başka bir hayatın kaynağıdır. Bu hayata gelirken de ağladık, eziyet çektik; bu hayata da eski şeklimizden soyunarak girdik.

12-Başımıza bir kez gelen şey büyük bir dert sayılamaz. Bir anda olup biten bir şey için bu kadar zaman korku çekmek akıl karı mıdır? Ölüm uzun ömürle kısa ömür arasındaki ayrımı kaldırır çünkü yaşamayanlar için zamanın uzunu kısası yoktur.

13-Hayat bir işinize yaramadıysa, boşu boşuna geçtiyse, onu yitirmekten ne korkuyorsunuz? Daha yaşayıp da ne yapacaksınız?

14-Sizin hatırınız için evrenin bu güzel düzenini değiştirecek değilim ya? Ölmek, yaratılışınızın koşuludur ölüm sizin mayanızdadır: Ondan kaçmak, kendi kendinizden kaçmaktır. Sizin bu tadını çıkardığınız varlıkta hayat kadar ölümün de yeri vardır. Dünyaya geldiğiniz gün bir yandan yaşamaya, bir yandan ölmeye başlarsınız.

15-Hayattan sonra ölümdesiniz; ama hayatta iken ölmektesiniz. Ölümün, ölmekte olana ettiği ise, ölmüş olana ettiğinden daha acı, daha derin, daha can yakıcıdır.

16-Hayattan edeceğiniz karı ettiyseniz, doya doya yaşadıysanız, güle güle gidin.
şems isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Yeni Konu aç Cevapla  

Bookmarks

Etiketler
denemeler, montaigne


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Tüm Zamanlar GMT +4 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 04:46.

dekorasyon Endüstriyel Mutfak EKipmanları sanal ofis Kiralık Ofis | sanal ofis sanal ofis | sanal ofis | muadil toner | fantezi iç giyim fantezi giyim kerebiçci kerebiçci oğuz kerebicci.com araç takip sistemleri | kişi takip sistemleri | Varlık takip sistemleri | filo takip sistemleri |
istanbul travesti | istanbul travesti izmir escort bayan izmir escort tuzla escort bursa escort bursa escort casino siteleri casino siteleri casino siteleri casino siteleri casino siteleri bahis siteleri istanbul travesti travesti forum |
istanbul travesti Mekanları | istanbul travesti Haber | istanbul travesti Bilgi | istanbul travestileri | istanbul travesti | travesti | ankara travesti| ankara travesti | ankara travesti ankara travesti

Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.1

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429