28 Haziran 2021, 18:19 | #1 | ||||||||||||||||||||
Keyifli~Üye Üyelik tarihi: 28 Haziran 2021 Bulunduğu yer: İzmir
Mesajlar: 24
| Türkü Hikayelerimiz ERİM ERİM ERİYESİN TÜRKÜSÜ'NÜN HİKAYESİ 1971 yılında askeri darbe sonucu Süleyman Demirel hükümeti devrilmiş, Nihat Erim başkanlığında bir hükümet kurulmuştu. Bu hükümet sol kesime karşı şiddetli baskı uyguluyordu. Buna Deniz Gezmiş ve Arkadaşlarının asılması da eklenince Mahzuni'yi çok derinden yaralamış olan bu haksız infazları protesto için, "Erim Erim Eriyesin" türküsünü patlatır. Ne demek o zaman başbakana böyle türkü yakmak. Hemen tutuklanır ve 10.5 ay cezaya çarptırılır. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılmasını protesto için, "Erim Erim eriyesin" diye bir Türküden yargılanırken, Mahkeme Baskanı, "Erim'in plağının çalınmasını" istedi. Olayın ilginç yanına bak! Bütün heyet, gazeteciler ve dinleyiciler herkes orada. Plağı koydular. Hakim, yargılamayı unutmuş, kalemi almış eline tempo tutuyor! Ben de güldüm tabii bu duruma. Gülünce hakim beni azarladı. Savcı da ona katıldı. "Bak, mahkemeyle alay ediyor, gülüyor" dedi. Siz olsanız nasıl gülmezsiniz? O zaman rahmetli Başbakan Nihat Erim'in ifadesi geldi. - "Bir halk ozanı, Başbakan'ı sevmek mecburiyetinde değildir" gibi bir ifadede bulunuyordu. Erim şikayetçi olsaydı 4 yıl yerdim, şikayetçi olmadığı için 10.5 ay yattım. Aşık Mahsuni Şerif Köşkün sarayın yıkılsın Erim erim eriyesin Umudun suya dökülsün Erim erim eriyesin Çölden çöle sürünesin Musa isen Turi Sinan Hakktan gelmiş idi İnan Yesin seni yılan çayan Erim erim eriyesin Sürüm sürüm sürünesin Aslan pençesi vurulsun Çayın denize kurusun Gözlerin yansın çürüsün Erim erim eriyesin Sürüm sürüm sürünesin Mahzuni' yi severidin O'na sevgilim deridin Candan başka ne yeridin Erim erim eriyesin Sürüm sürüm sürünesin Aşık Mahsuni Şerif | ||||||||||||||||||||
28 Haziran 2021, 18:20 | #2 | ||||||||||||||||||||
Keyifli~Üye Üyelik tarihi: 28 Haziran 2021 Bulunduğu yer: İzmir
Mesajlar: 24
| Cevap: Türkü Hikayelerimiz ERZİNCAN'DA BİR KUŞ VAR TÜRKÜSÜ Erzincan'da bir kuş var Kanadında gümüş var Gitti İbiş gelmedi Elbet bunda bir iş var XXX Oy dağlar dağlar dağlar Gök gürler bulut ağlar Ağalarsa anam ağlar Küsuru yalan ağlar XXX Palanga'nın deresi Hayli çeker arası İbiş'imi vurdular Yedi yerden yarası XXX Oy dağlar dağlar dağlar Gök gürler bulut ağlar Ağalarsa anam ağlar Küsuru yalan ağlar ERZİNCAN'DA BİR KUŞ VAR TÜRKÜSÜ'NÜN HİKAYESİ Olay Ağustos 1872 tarihinde Erzincan'ın Palanga köyünde geçer. İbiş Ağa, Palanga'da çok namlı bir köy ağasıdır. O bölgede tam yedi köye hükmeder ve etrafı yüksek duvarlarla çevrili iki katlı bir evde yaşamaktadır. İbiş Ağa, bir gün akşam vakti yeni evlendiği eşi Hanım Ağa'yla birlikte evindeyken, birkaç kişi birden silahlarıyla kapısına dayanarak zorla içeri girerler, aralarında ne gibi bir hadise geçtiği bilinmemekle birlikte, içeri girenlerden bir kişi hemen çeker orada İbiş Ağa'yı vurur. Birkaç dakikalık tartışmadan sonra eşi Hanım Ağa'yı da vurur. Ondan sonra hemen kıratına atlar ve yanındaki arkadaşlarıyla beraber Fırat Nehri'ni geçerek orayı terk eder. Akşam saatlerinde peş peşe patlayan silah sesleriyle çok tedirgin olan köylüler korkudan dışarıya çıkamazlar. Sabah olur olmaz İbiş Ağa'nın akrabaları hemen yanındaki komşularıyla beraber İbiş Ağa'nın etrafı yüksek duvarlarla çevrili iki katlı evine giderler ve orada İbiş Ağa'yla, Hanım Ağa'nın kanlar içerisinde yattıklarını görürler. İbiş Ağa'nın akrabalarının yaptığı ihbar üzerine hemen olay yerine gelen jandarma orada yaptığı çok kısa bir araştırma sonucunda İbiş Ağa'yla, Hanım Ağa'yı vuran kişilerin kimliklerini tespit eder; "Aziz Ağa ve arkadaşları" (Brastikli Aziz Ağa ve arkadaşları). İbiş Ağa teneşire konup yıkanırken vücudunda tam yedi kurşun yarası tespit edilir. Hanım Ağa'da ise tek bir kurşun yarası tespit edilir. Hemen daha İbiş Ağa'yla, Hanım Ağa'nın cenazeleri kalkmadan önce İbiş Ağa'yı çok seven arkadaşlarından birisi orada bu türküyü yakar. Kaynak: Muzaffer ÖZDEMİR Bağlama Sanatçısı Essah Hikayeler ve Türkülerimiz Kitabından. | ||||||||||||||||||||
28 Haziran 2021, 18:21 | #3 | ||||||||||||||||||||
Keyifli~Üye Üyelik tarihi: 28 Haziran 2021 Bulunduğu yer: İzmir
Mesajlar: 24
| Cevap: Türkü Hikayelerimiz HASTANE ÖNÜNDE İNCİR AĞACI TÜRKÜSÜ'NÜN HİKAYESİ Komşu kızı ile beşik kertmesi olan bir genç askerde vereme yakalanır. Hava değişimi olarak Yozgat'a (Akdağmadeni) gelir. Sözlüsünün ailesi gence kızlarını göstermek istemez. Genç tedavi için İstanbul'da hastaneye yatar. Pencereden gördüğü incir ağacından aldığı ilhamla aşağıdaki türküyü söyler. Yakalandığı amansız hastalıktan kurtarılamayarak hastanede ölür. Ailesi cenazesini Yozgat'a getiremez, İstanbul'da kalır. Türkünün Sözleri Hastane Önünde İncir Ağacı (Annem Ağacı) Doktor Bulamadı Bana İlâcı (Annem İlâcı) Baş Tabip Geliyor Zehirden Acı (Annem Vay Acı) Garip Kaldım Yüreğime Derdoldu (Annem Derdoldu) Ellerin Vatanı Bana Yurdoldu (Annem Yurdoldu) Mezarımı Kazın Bayıra Düze (Annem Vay Düze) Yönünü Çevirin Sıladan Yüze (Annem Vay Yüze) Benden Selâm Söylen Sevdiğimize (Sevdiğimize) Başına Koysun Karalar Bağlasın (Annem Bağlasın) Gurbet Elde Kaldım Diye Ağlasın (Annem Ağlasın) Yöre: Akdağmadeni - (Yozgat) | ||||||||||||||||||||
28 Haziran 2021, 18:21 | #4 | ||||||||||||||||||||
Keyifli~Üye Üyelik tarihi: 28 Haziran 2021 Bulunduğu yer: İzmir
Mesajlar: 24
| Cevap: Türkü Hikayelerimiz ÇERKEZLERİN DİYARI PINARBAŞI M.Orhan CEBECİ Türküler, halkımızın birbirlerine ilettikleri duygu ve mesajlardır. İnsanları birbirine bağlayan, ulusal değerlerimiz olan halk türküleri, zincirin altın halkaları gibidir. Çoğunun eskilere dayanan yaşanmış öyküleri vardır. Öyküsüztürkü yok gibidir. Gesi Bağları, Ağam İstanbul'u Mesken mi Tuttun, Everek Dağı'ndan sonra bir halk türküsü daha. İşte size Fazla yaygınlaşmamış bir Çellov türküsü ve öyküsü, kiminin telaffuzuna göre de Çellav. ÇELLOV TÜRKÜSÜ VE ÖYKÜSÜ Çellov, Pınarbaşı' ya gelir, bir Çerkez Beyinin yanında bir süre yanaşma olarak durur. Daha sonra Kayseri'ye yerleşir. Bir ustanın yanına çırak olarak girer. Evlidir ve çok güzel bir karısı vardır, aradan bir süre geçer. Ustası Çellov'un karsına göz koyar. Taze gelini zorla ayartır. Bunu öğrenen Çellov köyüne gidip ağabeyinin silahını alır, ustasına hak ettiği cevabı verir. Silahıyla birlikte dağa çıkar. Köroğlu, Çakırcalı, Gizik Duran gibi zalimlere cezalarını vermeye, mazlumlara yardımcı olmaya başlar. Anadolu türkülerinin hepsinin bir hikâyesi vardır. Ağ Gelin öyküsünde taş olur ve namusuna leke sürdürmez. Kiminde de dağa kaldırılan geline ulaşılamaz. Yapılan kötülükler karşılıksız kalmaz, öcü mutlaka alınır. Olaylar aynı, kahramanlar hep değişir, öykülerdeki mesaj temelde hep aynıdır. Kahramanlarımız , zenginden alıp yoksula dağıtırlar, haksızları cezalandırırlar . Çellov'u üzerine gönderdiği hükümet kuvvetlerine karşı yardım ettiği insanlar onu saklamaya çalışırlar. O artık bir halk kahramanıdır. Halk onu kendi gözüyle anlatır, görmese bile duyduklarından yakıştırmalar yapar. Çellov türküsü öyküsü Bünyanlı bağlama sanatçısı Adnan Türköz tarafından yazılmış ve bugünlere gelmiştir. Çellov üzerine yakılan türkü: Erciyes dağını kantar mı tartar Tartarım diyenin belası artar Vaktinde teslim ol yakayı kurtar Titrettin her yanı cihanı Çellov. Arkadaşın sorarsan Reyhan'dır Arap Bin üç yüz düşmanı yolunda türap İnersem Bağdat'a ederim harap Salma dizgin aldı Bozoğlan'ı Çellov. Kızlar altın takmaz oldu saçına Gazeteler gitti Hind ü Maçin'e Bir sanın ulaştı Moskof içine Titrettin Frengistan'ı Çellov. Sen iyi olursan iy'olur herkes Senin için gelip kurdular merkez Avidik'te vurdular üç tane Çerkes Tavuk mu sanırsın aslanı Çellov. Ali Haydar gibi eden savaşı Cengini seyreden döker gözyaşı Kayseri'de vurduğu Ali Onbaşı İçin candan eder figanı Çellov. Anadolu'nun her yöresinde kaderin cilvesi ve olaylar yüzünde ortaya çıkan efsaneleşmiş birçok Çellov gibi öykülere rastlanmaktadır . Ağıtlar halk türkülerimizin bir parçası, halkın ta kendisidir. Not: Kaynaklar; Notalarıyla Türkülerimiz ve Hikâyeleri-Salih Turhan, Kubilay Dök****ş, Levent Çevik.Ank.1966 Kayseri ve Yöresi Halk Türküleri.(Kays eri İl Kültür Müdürlüğü) Adnan Türköz: 1925'te Kayseri'nin Bünyan ilçesinde doğdu. 14 yaşındayken bağlama çalmaya başlayan sanatçı, bağlama çalmayı ustaları dinleyerek öğrenmiştir. 1950'de İstanbul'a gelen sanatçı 1952'de İstanbul Radyosu'na girmiş, daha sonra da İstanbul Belediye Konservatuvarı Türk Halk Müziği Topluluğu'na katılmıştır. Taşlama türünde mizahi türküleri olan Adnan Türköz, 26 Temmuz 1982'de vefat etmiştir. | ||||||||||||||||||||
28 Haziran 2021, 18:22 | #5 | ||||||||||||||||||||
Keyifli~Üye Üyelik tarihi: 28 Haziran 2021 Bulunduğu yer: İzmir
Mesajlar: 24
| Cevap: Türkü Hikayelerimiz HEKİMOĞLU Hekimoğlu derler benim de aslıma Aynalı martin yaptırdım narinim kendi nefsime Konaklar yaptırdım döşetemedim. Ünye de Fatsa bir oldu narinim baş edemedim Konaklar yaptırdım mermer direkli Hekimoğlu sorarsan narinim demir yürekli Bahçe armut dibinde kaymak yedin mi Hekimoğlu'nu görünce narinim budur dedin mi Çiftlice Muhtarı puşttur ******** Hekimoğlu geliyor narinim uçkur çözerek Hekimoğlu derler bir ufak uşak Bir omzundan bir omzuna narinim yüz arma fişek Ordu dolaylarında yaşayan Hekimoğlu, yoksul bir ailenin çocuğudur. Üstelik yoksul bir anneden başka hiç kimsesi yok. Çevresinde dürüstlüğü, akıllılığı ve yiğitliğiyle tanınan bir gençtir. Yörede egemenlik kurmuş bir Gürcü Beyi vardır. Bu Gürcü Beyi, Ayşa adında güzel ve narin bir kızla sözlüdür. Ne ki, bu kız Gürcü Beyini sevmemekte, Hekimoğlu'na bağlanmıştır. Bu, dostlukla, arkadaşlıkla karışık bir sevgidir. Üstelik Hekimoğlu'yla görüşmeye başlamıştır. İşte Bey, iki gencin ilişkisinin bu noktaya vardığını duyar duymaz Hekimoğlu'na düşman olur ve ona savaş açar. Hekimoğlu'yla teke tek görüşüp, hesaplaşmayı önerir; bir de yer belirtir. Hekimoğlu, gözüpek, mert bir gençtir. Aynalı mavzerini kuşanıp, tek başına buluşma; yerine gider. Gitmeye gider ama, Bey sözünde durmamış adamlarıyla gelmiştir. Üstelik adamlarından biri, buluşma yerine varır varmaz, sabırsızlanıp Hekimoğlu'nu yaylım ateşine tutar. Ötekiler de çevresini sararlar. Hekimoğlu'yla Beyin adamları arasında yaman bir çatışma olur. Hekimoğlu, çatışma sonunda çemberi yararak kurtulur. Olaydan hemen sonra, Bolu da tek başına yaşayan anasının yanına gider. Anasına durumu anlatır ve artık şehir yerinde duramayacağını bildirir. Anasıyla helallaşıp, yanına Mehmet adlı iki amca oğlunu alarak dağa çıkar. Çıkış bu çıkış ve ölünceye kadar Hekimoğlu artık dağdadır. Hekimoğlu'nun dağa çıkış nedenini ve biçimini bilen, duyan yöre köylüleri kendisine kucak açarlar. Onun mertliği, yiğitliği ve doğru sözlülüğü köylüleri daha da etkiler ve her açıdan kendisine yardım ederler. Özellikle yoksul köylülerle dostluk kurar, zenginlerden aldıklarıyla onlara yardım eder. Hekimoğlu, artık Gürcü Beyinin korkulu düşü olmuştur. Bu yüzden Bey, kendisini sürekli jandarmaya şikayet eder ve kesintisiz izletir. Hekimoğlu'nu ihbar etmeleri için çeşitli yörelerde adamlar tutar. Fakat halk koruduğu için, Hekimoğlu'nu bir türlü ele geçiremezler. Hatta bir defasında, Beyin adamlarından birinin ihbarı üzerine Hekimoğlu'nun kaldığı evi jandarmalar basıyorlar. Bütün çevre kuşatılmıştır. Evin altında bir fırın vardır. Hekimoğlu fırıncının yardımıyla fırının ekmek pişirilen yerini arkadan delip kaçmayı başarır. Hekimoğlu, kaçmaya kaçıyor ama, Beyin, iki amca oğlunu öldürttüğünü haber alıyor ve doğru Çiftlice köyüne iniyor. Gittiği ev muhtarın evidir. Bu Muhtar, Hekimoğlu'ndan yana görünüyor, oysa gerçekte Beyin adamıdır ve onunla işbirliği içindedir. Nitekim adamlarından biri aracılığıyla ihbarda bulunur ve Hekimoğlu jandarmalarca sarılır. Hekimoğlu, Muhtarın yüzünden kıstırılmıştır. Büyük bir çatışma çıkar taraflar arasında. Adeta namlular kurşun kusmaktadır. Özetle olur orada. Olayın sonucuna ilişkin iki söylenti var halk arasında : 1-Hekimoğlu, çatışma sırasında. çemberi yarıyorsa da, aldığı yaralar yüzünden fazla uzaklaşamadan ölüyor. 2 -Atına atlıyor, elini karın bölgesinden aldığı yaralara basarak Ordu'ya kadar geliyor ve burada ölüyor. Hekimoğlu, tipik bir örneğidir. Haklı bir nedenle dağa çıkıyor. Mertliği, yiğitliği ve iyilikseverliğiyle halk arasında büyük ün yapıyor. Yoksulların dostu, onları ezen varsılların düşmanıdır. Hekimoğlu denince, hemen akla gelen bir özelliği de dir. Hekimoğlu Türküsü'nde geçen ve kendisinin adıyla özdeşleşen in özelliği şudur. Hekimoğlu, özel olarak yaptırdığı mavzerinin üstüne bir ayna taktırıyor. Çatışmaya girdiğinde, bu aynayı: düşmanının gözüne tutarak, gözünün kamaşmasına, dolayısıyla hedefini şaşırmasına yol açıyor. Bu yüzden Hekimoğlu'nun, adı, Hekimoğlu'nun adı le özdeşleşmiştir. | ||||||||||||||||||||
28 Haziran 2021, 18:22 | #6 | ||||||||||||||||||||
Keyifli~Üye Üyelik tarihi: 28 Haziran 2021 Bulunduğu yer: İzmir
Mesajlar: 24
| Cevap: Türkü Hikayelerimiz SUZAN SUZİ TÜRKÜSÜ VE HİKAYESİ Hazin bir aşk hikayesi... Diyarbakır'ın güneybatısında, Dicle Nehri kenarında, Kırklardağı vardır. Bu Kırklardağı'nın arkasında Kırklar Ziyareti vardır. Çocuğu olmayanlar, buraya gelip ***** dilerler. Bir Süryani zengin ailenin de hiç çocukları olmuyormuş. Kadın, Kırklar Ziyareti'ne gelip ***** dilemiş, adak adamış. Bir kızı doğmuş. Adını Suzi (Suzan) koymuşlar. Her yıl doğum gününde, annesi onu süsler, giydirir ve Kırklar'a götürerek, bir kurban kestirirmiş. Suzan böylesine bin nazlarla büyüyüp, güzel bir genç kız olmuş. Müslüman komşularının oğlu Adil'le, birbirlerine aşık olmuşlar. Yine bir doğum yıl dönümünde, annesi Suzi'yi, hizmetçilerle beraber kurbanını kesmek üzere, Kırklar Ziyareti'ne göndermiş. Arkalarından habersizce Adil de gelmiş. Hizmetçilerin kurban kesme telaşından yararlanan Suzi, Adil'le beraber, dağın arkasına dolanmışlar ve orada sevişmişler. Kırklar Ziyareti, bu beraberliği bağışlamamış ve ziyaret Suzi'yi çarpmış. Kız On Gözlü Köprü'nün orada, Dicle'de boğularak ölmüş. Suzi'nin ölümünden sonra, Adil de aklını yitirmiş. Suzan Suzi Kırklardağı'nın yüzü (Kırklardağı'nın düzü) Karanlık sardı düzü (Karanlık bastı bizi) Ben öleydim (Kör olasın zalım Suzan) (Suzan Suzi) Ziyaret çarptı bizi Köprüaltı kapkara Anne gel beni ara Saçlarım kumlara batmış (Saçlarıma kumlar doldu) Tarak getir sen tara Köprünün orta gözü Sular apardı düzü Ben öleydim (Suzan Suzi) Dicle ayırdı bizi Gazi köşkü serindir Dicle suyu derindir Ağlama sen garip anam Kadir mevlam kerimdir | ||||||||||||||||||||
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
| |