Sanal Hayat Keyifli Forumun Tek Adresi - Sesli Sohbet - Sesli Chat > Very Important Person [VIP] > Adult Share Department > Hikayeler » Türkü Hikayelerimiz

  • Like Tree5Likes
    • 1 Post By Fatih20
    • 1 Post By Fatih20
    • 1 Post By Fatih20
    • 1 Post By Fatih20
    • 1 Post By Fatih20
    Yeni Konu aç Cevapla  
     
    LinkBack Seçenekler Arama Stil
  • Alt 28 Haziran 2021, 18:19   #1
    Keyifli~Üye
     
    Fatih20 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
     
    Üyelik tarihi: 28 Haziran 2021
    Bulunduğu yer: İzmir
    Mesajlar: 24
    Fatih20 is on a distinguished road
    Puanlar: 304, Seviye: 1
    Puanlar: 304, Seviye: 1 Puanlar: 304, Seviye: 1 Puanlar: 304, Seviye: 1
    Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
    Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
    Etkinlik: 0%
    Etkinlik: 0% Etkinlik: 0% Etkinlik: 0%
    Standart Türkü Hikayelerimiz


    ERİM ERİM ERİYESİN TÜRKÜSÜ'NÜN HİKAYESİ

    1971 yılında askeri darbe sonucu Süleyman Demirel hükümeti devrilmiş, Nihat Erim başkanlığında bir hükümet kurulmuştu. Bu hükümet sol kesime karşı şiddetli baskı uyguluyordu.
    Buna Deniz Gezmiş ve Arkadaşlarının asılması da eklenince Mahzuni'yi çok derinden yaralamış olan bu haksız infazları protesto için, "Erim Erim Eriyesin" türküsünü patlatır.
    Ne demek o zaman başbakana böyle türkü yakmak. Hemen tutuklanır ve 10.5 ay cezaya çarptırılır.
    Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılmasını protesto için, "Erim Erim eriyesin" diye bir Türküden yargılanırken, Mahkeme Baskanı, "Erim'in plağının çalınmasını" istedi. Olayın ilginç yanına bak!
    Bütün heyet, gazeteciler ve dinleyiciler herkes orada. Plağı koydular. Hakim, yargılamayı unutmuş, kalemi almış eline tempo tutuyor! Ben de güldüm tabii bu duruma. Gülünce hakim beni azarladı. Savcı da ona katıldı.
    "Bak, mahkemeyle alay ediyor, gülüyor" dedi. Siz olsanız nasıl gülmezsiniz?
    O zaman rahmetli Başbakan Nihat Erim'in ifadesi geldi.
    - "Bir halk ozanı, Başbakan'ı sevmek mecburiyetinde değildir" gibi bir ifadede bulunuyordu. Erim şikayetçi olsaydı 4 yıl yerdim, şikayetçi olmadığı için 10.5 ay yattım.

    Aşık Mahsuni Şerif

    Köşkün sarayın yıkılsın
    Erim erim eriyesin
    Umudun suya dökülsün
    Erim erim eriyesin
    Çölden çöle sürünesin

    Musa isen Turi Sinan
    Hakktan gelmiş idi İnan
    Yesin seni yılan çayan
    Erim erim eriyesin
    Sürüm sürüm sürünesin

    Aslan pençesi vurulsun
    Çayın denize kurusun
    Gözlerin yansın çürüsün
    Erim erim eriyesin
    Sürüm sürüm sürünesin

    Mahzuni' yi severidin
    O'na sevgilim deridin
    Candan başka ne yeridin
    Erim erim eriyesin
    Sürüm sürüm sürünesin

    Aşık Mahsuni Şerif
    murat beğendi.
    Fatih20 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
    Alt 28 Haziran 2021, 18:20   #2
    Keyifli~Üye
     
    Fatih20 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
     
    Üyelik tarihi: 28 Haziran 2021
    Bulunduğu yer: İzmir
    Mesajlar: 24
    Fatih20 is on a distinguished road
    Puanlar: 304, Seviye: 1
    Puanlar: 304, Seviye: 1 Puanlar: 304, Seviye: 1 Puanlar: 304, Seviye: 1
    Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
    Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
    Etkinlik: 0%
    Etkinlik: 0% Etkinlik: 0% Etkinlik: 0%
    Standart Cevap: Türkü Hikayelerimiz


    ERZİNCAN'DA BİR KUŞ VAR TÜRKÜSÜ

    Erzincan'da bir kuş var
    Kanadında gümüş var
    Gitti İbiş gelmedi
    Elbet bunda bir iş var
    XXX
    Oy dağlar dağlar dağlar
    Gök gürler bulut ağlar
    Ağalarsa anam ağlar
    Küsuru yalan ağlar
    XXX
    Palanga'nın deresi
    Hayli çeker arası
    İbiş'imi vurdular
    Yedi yerden yarası
    XXX
    Oy dağlar dağlar dağlar
    Gök gürler bulut ağlar
    Ağalarsa anam ağlar
    Küsuru yalan ağlar

    ERZİNCAN'DA BİR KUŞ VAR TÜRKÜSÜ'NÜN HİKAYESİ

    Olay Ağustos 1872 tarihinde Erzincan'ın Palanga köyünde geçer. İbiş Ağa, Palanga'da çok namlı bir köy ağasıdır. O bölgede tam yedi köye hükmeder ve etrafı yüksek duvarlarla çevrili iki katlı bir evde yaşamaktadır. İbiş Ağa, bir gün akşam vakti yeni evlendiği eşi Hanım Ağa'yla birlikte evindeyken, birkaç kişi birden silahlarıyla kapısına dayanarak zorla içeri girerler, aralarında ne gibi bir hadise geçtiği bilinmemekle birlikte, içeri girenlerden bir kişi hemen çeker orada İbiş Ağa'yı vurur. Birkaç dakikalık tartışmadan sonra eşi Hanım Ağa'yı da vurur. Ondan sonra hemen kıratına atlar ve yanındaki arkadaşlarıyla beraber Fırat Nehri'ni geçerek orayı terk eder. Akşam saatlerinde peş peşe patlayan silah sesleriyle çok tedirgin olan köylüler korkudan dışarıya çıkamazlar. Sabah olur olmaz İbiş Ağa'nın akrabaları hemen yanındaki komşularıyla beraber İbiş Ağa'nın etrafı yüksek duvarlarla çevrili iki katlı evine giderler ve orada İbiş Ağa'yla, Hanım Ağa'nın kanlar içerisinde yattıklarını görürler. İbiş Ağa'nın akrabalarının yaptığı ihbar üzerine hemen olay yerine gelen jandarma orada yaptığı çok kısa bir araştırma sonucunda İbiş Ağa'yla, Hanım Ağa'yı vuran kişilerin kimliklerini tespit eder; "Aziz Ağa ve arkadaşları" (Brastikli Aziz Ağa ve arkadaşları). İbiş Ağa teneşire konup yıkanırken vücudunda tam yedi kurşun yarası tespit edilir. Hanım Ağa'da ise tek bir kurşun yarası tespit edilir. Hemen daha İbiş Ağa'yla, Hanım Ağa'nın cenazeleri kalkmadan önce İbiş Ağa'yı çok seven arkadaşlarından birisi orada bu türküyü yakar.

    Kaynak: Muzaffer ÖZDEMİR Bağlama Sanatçısı Essah Hikayeler ve Türkülerimiz Kitabından.
    murat beğendi.
    Fatih20 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
    Alt 28 Haziran 2021, 18:21   #3
    Keyifli~Üye
     
    Fatih20 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
     
    Üyelik tarihi: 28 Haziran 2021
    Bulunduğu yer: İzmir
    Mesajlar: 24
    Fatih20 is on a distinguished road
    Puanlar: 304, Seviye: 1
    Puanlar: 304, Seviye: 1 Puanlar: 304, Seviye: 1 Puanlar: 304, Seviye: 1
    Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
    Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
    Etkinlik: 0%
    Etkinlik: 0% Etkinlik: 0% Etkinlik: 0%
    Standart Cevap: Türkü Hikayelerimiz


    HASTANE ÖNÜNDE İNCİR AĞACI TÜRKÜSÜ'NÜN HİKAYESİ

    Komşu kızı ile beşik kertmesi olan bir genç askerde vereme yakalanır. Hava değişimi olarak Yozgat'a (Akdağmadeni) gelir. Sözlüsünün ailesi gence kızlarını göstermek istemez.

    Genç tedavi için İstanbul'da hastaneye yatar. Pencereden gördüğü incir ağacından aldığı ilhamla aşağıdaki türküyü söyler. Yakalandığı amansız hastalıktan kurtarılamayarak hastanede ölür. Ailesi cenazesini Yozgat'a getiremez, İstanbul'da kalır.

    Türkünün Sözleri

    Hastane Önünde İncir Ağacı (Annem Ağacı)
    Doktor Bulamadı Bana İlâcı (Annem İlâcı)
    Baş Tabip Geliyor Zehirden Acı (Annem Vay Acı)

    Garip Kaldım Yüreğime Derdoldu (Annem Derdoldu)
    Ellerin Vatanı Bana Yurdoldu (Annem Yurdoldu)

    Mezarımı Kazın Bayıra Düze (Annem Vay Düze)
    Yönünü Çevirin Sıladan Yüze (Annem Vay Yüze)
    Benden Selâm Söylen Sevdiğimize (Sevdiğimize)

    Başına Koysun Karalar Bağlasın (Annem Bağlasın)
    Gurbet Elde Kaldım Diye Ağlasın (Annem Ağlasın)

    Yöre: Akdağmadeni - (Yozgat)
    Fatih20 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
    Alt 28 Haziran 2021, 18:21   #4
    Keyifli~Üye
     
    Fatih20 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
     
    Üyelik tarihi: 28 Haziran 2021
    Bulunduğu yer: İzmir
    Mesajlar: 24
    Fatih20 is on a distinguished road
    Puanlar: 304, Seviye: 1
    Puanlar: 304, Seviye: 1 Puanlar: 304, Seviye: 1 Puanlar: 304, Seviye: 1
    Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
    Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
    Etkinlik: 0%
    Etkinlik: 0% Etkinlik: 0% Etkinlik: 0%
    Standart Cevap: Türkü Hikayelerimiz

    ÇERKEZLERİN DİYARI PINARBAŞI

    M.Orhan CEBECİ

    Türküler, halkımızın birbirlerine ilettikleri duygu ve mesajlardır. İnsanları birbirine bağlayan, ulusal değerlerimiz olan halk türküleri, zincirin altın halkaları gibidir. Çoğunun eskilere dayanan yaşanmış öyküleri vardır. Öyküsüztürkü yok gibidir.
    Gesi Bağları, Ağam İstanbul'u Mesken mi Tuttun, Everek Dağı'ndan sonra bir halk türküsü daha. İşte size Fazla yaygınlaşmamış bir Çellov türküsü ve öyküsü, kiminin telaffuzuna göre de Çellav.

    ÇELLOV TÜRKÜSÜ VE ÖYKÜSÜ

    Çellov, Pınarbaşı' ya gelir, bir Çerkez Beyinin yanında bir süre yanaşma olarak durur. Daha sonra Kayseri'ye yerleşir. Bir ustanın yanına çırak olarak girer. Evlidir ve çok güzel bir karısı vardır, aradan bir süre geçer. Ustası Çellov'un karsına göz koyar. Taze gelini zorla ayartır. Bunu öğrenen Çellov köyüne gidip ağabeyinin silahını alır, ustasına hak ettiği cevabı verir. Silahıyla birlikte dağa çıkar.
    Köroğlu, Çakırcalı, Gizik Duran gibi zalimlere cezalarını vermeye, mazlumlara yardımcı olmaya başlar. Anadolu türkülerinin hepsinin bir hikâyesi vardır. Ağ Gelin öyküsünde taş olur ve namusuna leke sürdürmez. Kiminde de dağa kaldırılan geline ulaşılamaz. Yapılan kötülükler karşılıksız kalmaz, öcü mutlaka alınır.
    Olaylar aynı, kahramanlar hep değişir, öykülerdeki mesaj temelde hep aynıdır. Kahramanlarımız , zenginden alıp yoksula dağıtırlar, haksızları cezalandırırlar .
    Çellov'u üzerine gönderdiği hükümet kuvvetlerine karşı yardım ettiği insanlar onu saklamaya çalışırlar. O artık bir halk kahramanıdır. Halk onu kendi gözüyle anlatır, görmese bile duyduklarından yakıştırmalar yapar.
    Çellov türküsü öyküsü Bünyanlı bağlama sanatçısı Adnan Türköz tarafından yazılmış ve bugünlere gelmiştir.

    Çellov üzerine yakılan türkü:

    Erciyes dağını kantar mı tartar
    Tartarım diyenin belası artar
    Vaktinde teslim ol yakayı kurtar
    Titrettin her yanı cihanı Çellov.

    Arkadaşın sorarsan Reyhan'dır Arap
    Bin üç yüz düşmanı yolunda türap
    İnersem Bağdat'a ederim harap
    Salma dizgin aldı Bozoğlan'ı Çellov.

    Kızlar altın takmaz oldu saçına
    Gazeteler gitti Hind ü Maçin'e
    Bir sanın ulaştı Moskof içine
    Titrettin Frengistan'ı Çellov.

    Sen iyi olursan iy'olur herkes
    Senin için gelip kurdular merkez
    Avidik'te vurdular üç tane Çerkes
    Tavuk mu sanırsın aslanı Çellov.

    Ali Haydar gibi eden savaşı
    Cengini seyreden döker gözyaşı
    Kayseri'de vurduğu Ali Onbaşı
    İçin candan eder figanı Çellov.

    Anadolu'nun her yöresinde kaderin cilvesi ve olaylar yüzünde ortaya çıkan efsaneleşmiş birçok Çellov gibi öykülere rastlanmaktadır . Ağıtlar halk türkülerimizin bir parçası, halkın ta kendisidir.

    Not: Kaynaklar; Notalarıyla Türkülerimiz ve Hikâyeleri-Salih Turhan, Kubilay Dök****ş, Levent Çevik.Ank.1966

    Kayseri ve Yöresi Halk Türküleri.(Kays eri İl Kültür Müdürlüğü)

    Adnan Türköz: 1925'te Kayseri'nin Bünyan ilçesinde doğdu. 14 yaşındayken bağlama çalmaya başlayan sanatçı, bağlama çalmayı ustaları dinleyerek öğrenmiştir. 1950'de İstanbul'a gelen sanatçı 1952'de İstanbul Radyosu'na girmiş, daha sonra da İstanbul Belediye Konservatuvarı Türk Halk Müziği Topluluğu'na katılmıştır. Taşlama türünde mizahi türküleri olan Adnan Türköz, 26 Temmuz 1982'de vefat etmiştir.
    murat beğendi.
    Fatih20 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
    Alt 28 Haziran 2021, 18:22   #5
    Keyifli~Üye
     
    Fatih20 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
     
    Üyelik tarihi: 28 Haziran 2021
    Bulunduğu yer: İzmir
    Mesajlar: 24
    Fatih20 is on a distinguished road
    Puanlar: 304, Seviye: 1
    Puanlar: 304, Seviye: 1 Puanlar: 304, Seviye: 1 Puanlar: 304, Seviye: 1
    Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
    Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
    Etkinlik: 0%
    Etkinlik: 0% Etkinlik: 0% Etkinlik: 0%
    Standart Cevap: Türkü Hikayelerimiz

    HEKİMOĞLU

    Hekimoğlu derler benim de aslıma
    Aynalı martin yaptırdım narinim kendi nefsime
    Konaklar yaptırdım döşetemedim.
    Ünye de Fatsa bir oldu narinim baş edemedim

    Konaklar yaptırdım mermer direkli
    Hekimoğlu sorarsan narinim demir yürekli
    Bahçe armut dibinde kaymak yedin mi
    Hekimoğlu'nu görünce narinim budur dedin mi

    Çiftlice Muhtarı puşttur ********
    Hekimoğlu geliyor narinim uçkur çözerek
    Hekimoğlu derler bir ufak uşak
    Bir omzundan bir omzuna narinim yüz arma fişek

    Ordu dolaylarında yaşayan Hekimoğlu, yoksul bir ailenin çocuğudur. Üstelik yoksul bir anneden başka hiç kimsesi yok. Çevresinde dürüstlüğü, akıllılığı ve yiğitliğiyle tanınan bir gençtir.

    Yörede egemenlik kurmuş bir Gürcü Beyi vardır. Bu Gürcü Beyi, Ayşa adında güzel ve narin bir kızla sözlüdür. Ne ki, bu kız Gürcü Beyini sevmemekte, Hekimoğlu'na bağlanmıştır. Bu, dostlukla, arkadaşlıkla karışık bir sevgidir. Üstelik Hekimoğlu'yla görüşmeye başlamıştır.

    İşte Bey, iki gencin ilişkisinin bu noktaya vardığını duyar duymaz Hekimoğlu'na düşman olur ve ona savaş açar. Hekimoğlu'yla teke tek görüşüp, hesaplaşmayı önerir; bir de yer belirtir. Hekimoğlu, gözüpek, mert bir gençtir. Aynalı mavzerini kuşanıp, tek başına buluşma; yerine gider. Gitmeye gider ama, Bey sözünde durmamış adamlarıyla gelmiştir. Üstelik adamlarından biri, buluşma yerine varır varmaz, sabırsızlanıp Hekimoğlu'nu yaylım ateşine tutar. Ötekiler de çevresini sararlar. Hekimoğlu'yla Beyin adamları arasında yaman bir çatışma olur. Hekimoğlu, çatışma sonunda çemberi yararak kurtulur. Olaydan hemen sonra, Bolu da tek başına yaşayan anasının yanına gider. Anasına durumu anlatır ve artık şehir yerinde duramayacağını bildirir. Anasıyla helallaşıp, yanına Mehmet adlı iki amca oğlunu alarak dağa çıkar. Çıkış bu çıkış ve ölünceye kadar Hekimoğlu artık dağdadır.

    Hekimoğlu'nun dağa çıkış nedenini ve biçimini bilen, duyan yöre köylüleri kendisine kucak açarlar. Onun mertliği, yiğitliği ve doğru sözlülüğü köylüleri daha da etkiler ve her açıdan kendisine yardım ederler. Özellikle yoksul köylülerle dostluk kurar, zenginlerden aldıklarıyla onlara yardım eder.

    Hekimoğlu, artık Gürcü Beyinin korkulu düşü olmuştur. Bu yüzden Bey,
    kendisini sürekli jandarmaya şikayet eder ve kesintisiz izletir. Hekimoğlu'nu ihbar etmeleri için çeşitli yörelerde adamlar tutar. Fakat halk koruduğu için, Hekimoğlu'nu bir türlü ele geçiremezler.

    Hatta bir defasında, Beyin adamlarından birinin ihbarı üzerine Hekimoğlu'nun kaldığı evi jandarmalar basıyorlar. Bütün çevre kuşatılmıştır. Evin altında bir fırın vardır. Hekimoğlu fırıncının yardımıyla fırının ekmek pişirilen yerini arkadan delip kaçmayı başarır.

    Hekimoğlu, kaçmaya kaçıyor ama, Beyin, iki amca oğlunu öldürttüğünü haber alıyor ve doğru Çiftlice köyüne iniyor. Gittiği ev muhtarın evidir. Bu Muhtar, Hekimoğlu'ndan yana görünüyor, oysa gerçekte Beyin adamıdır ve onunla

    işbirliği içindedir. Nitekim adamlarından biri aracılığıyla ihbarda bulunur ve Hekimoğlu jandarmalarca sarılır. Hekimoğlu, Muhtarın yüzünden kıstırılmıştır. Büyük bir çatışma çıkar taraflar arasında. Adeta namlular kurşun kusmaktadır. Özetle olur orada.

    Olayın sonucuna ilişkin iki söylenti var halk arasında :
    1-Hekimoğlu, çatışma sırasında. çemberi yarıyorsa da, aldığı yaralar yüzünden fazla uzaklaşamadan ölüyor.

    2 -Atına atlıyor, elini karın bölgesinden aldığı yaralara basarak Ordu'ya
    kadar geliyor ve burada ölüyor.

    Hekimoğlu, tipik bir örneğidir. Haklı bir nedenle dağa çıkıyor. Mertliği, yiğitliği ve iyilikseverliğiyle halk arasında büyük ün yapıyor. Yoksulların dostu, onları ezen varsılların düşmanıdır.

    Hekimoğlu denince, hemen akla gelen bir özelliği de dir. Hekimoğlu Türküsü'nde geçen ve kendisinin adıyla özdeşleşen in özelliği şudur. Hekimoğlu, özel olarak yaptırdığı mavzerinin üstüne bir ayna taktırıyor. Çatışmaya girdiğinde, bu aynayı: düşmanının gözüne tutarak, gözünün kamaşmasına, dolayısıyla hedefini şaşırmasına yol açıyor.
    Bu yüzden Hekimoğlu'nun, adı, Hekimoğlu'nun adı le özdeşleşmiştir.
    murat beğendi.
    Fatih20 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
    Alt 28 Haziran 2021, 18:22   #6
    Keyifli~Üye
     
    Fatih20 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
     
    Üyelik tarihi: 28 Haziran 2021
    Bulunduğu yer: İzmir
    Mesajlar: 24
    Fatih20 is on a distinguished road
    Puanlar: 304, Seviye: 1
    Puanlar: 304, Seviye: 1 Puanlar: 304, Seviye: 1 Puanlar: 304, Seviye: 1
    Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
    Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
    Etkinlik: 0%
    Etkinlik: 0% Etkinlik: 0% Etkinlik: 0%
    Standart Cevap: Türkü Hikayelerimiz

    SUZAN SUZİ TÜRKÜSÜ VE HİKAYESİ

    Hazin bir aşk hikayesi...

    Diyarbakır'ın güneybatısında, Dicle Nehri kenarında, Kırklardağı vardır. Bu Kırklardağı'nın arkasında Kırklar Ziyareti vardır. Çocuğu olmayanlar, buraya gelip ***** dilerler.

    Bir Süryani zengin ailenin de hiç çocukları olmuyormuş. Kadın, Kırklar Ziyareti'ne gelip ***** dilemiş, adak adamış. Bir kızı doğmuş. Adını Suzi (Suzan) koymuşlar. Her yıl doğum gününde, annesi onu süsler, giydirir ve Kırklar'a götürerek, bir kurban kestirirmiş. Suzan böylesine bin nazlarla büyüyüp, güzel bir genç kız olmuş. Müslüman komşularının oğlu Adil'le, birbirlerine aşık olmuşlar. Yine bir doğum yıl dönümünde, annesi Suzi'yi, hizmetçilerle beraber kurbanını kesmek üzere, Kırklar Ziyareti'ne göndermiş. Arkalarından habersizce Adil de gelmiş. Hizmetçilerin kurban kesme telaşından yararlanan Suzi, Adil'le beraber, dağın arkasına dolanmışlar ve orada sevişmişler. Kırklar Ziyareti, bu beraberliği bağışlamamış ve ziyaret Suzi'yi çarpmış. Kız On Gözlü Köprü'nün orada, Dicle'de boğularak ölmüş. Suzi'nin ölümünden sonra, Adil de aklını yitirmiş.

    Suzan Suzi
    Kırklardağı'nın yüzü
    (Kırklardağı'nın düzü)
    Karanlık sardı düzü
    (Karanlık bastı bizi)
    Ben öleydim
    (Kör olasın zalım Suzan)
    (Suzan Suzi) Ziyaret çarptı bizi

    prüaltı kapkara
    Anne gel beni ara
    Saçlarım kumlara batmış
    (Saçlarıma kumlar doldu)
    Tarak getir sen tara

    prünün orta gözü
    Sular apardı düzü
    Ben öleydim
    (Suzan Suzi) Dicle ayırdı bizi

    Gazi köşkü serindir
    Dicle suyu derindir
    Ağlama sen garip anam
    Kadir mevlam kerimdir
    murat beğendi.
    Fatih20 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
    Yeni Konu aç Cevapla  

    Bookmarks


    Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
     
    Seçenekler Arama
    Stil

    Yetkileriniz
    Konu Acma Yetkiniz Yok
    Cevap Yazma Yetkiniz Yok
    Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
    Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

    BB code is Açık
    Smileler Açık
    [IMG] Kodları Açık
    HTML-Kodu Kapalı
    Trackbacks are Açık
    Pingbacks are Açık
    Refbacks are Açık




    Tüm Zamanlar GMT +4 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:22.

    dekorasyon Endüstriyel Mutfak EKipmanları sanal ofis Kiralık Ofis | sanal ofis sanal ofis | sanal ofis | muadil toner | fantezi iç giyim fantezi giyim
    istanbul travesti | istanbul travesti izmir escort bayan izmir escort tuzla escort bursa escort bursa escort casino siteleri casino siteleri casino siteleri casino siteleri casino siteleri bahis siteleri travesti forum |
    istanbul travesti Mekanları | istanbul travesti Haber | istanbul travesti Bilgi | istanbul travesti | travesti | ankara travesti| ankara travesti | ankara travesti ankara travesti

    Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.1

    1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430