04 Aralık 2011, 21:22
|
#1 |
NetteKeyif
Üyelik tarihi: 15 Mart 2011
Mesajlar: 16.171
Puanlar: 48.146, Seviye: 1 | Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan | | Sahi, Sen Kimsin ? Yazılan her satır yokluğuna delil olarak kullanılabilir. Bir sabah uyanırsın ve her şey yerli yerindedir; ölmüşsündür. Üç ölümün bir hayatı götürdüğü rüyasının bittiği yerde anlarsın; her ölümde hayatın parmağı biraz vardır! Bazı şiirlere nasıl başlayacağını bilemiyor insan bazı şehirlerden nasıl gideceğini... Ama bazı şiirler Mayıs"la başlar ve bazen Mayıs herkesten önce terk eder bazı şehirleri... Yaşamak diyorlar yaşa diyorlar bilmiyorsun az olsun ölmesem! Ve elbet her yağmur tanesi geri dönecektir düştüğü buluta. Ama bilirsin bazı yağmurlar hiçbir yere yağar! Hiçsen de insansın boğulabilirsin suda bir balıksan susuzlukta! Ah! Hiçbir yaranın kabuğu benzemiyor bir diğerine! Seni tanısaydım eğer seni tanısaydım... Sana aşktan bahsedebilirdim beni tanısaydın mesela sana zehirli çiçeklerden ve ****l mavisinden ve kırık saçlarımdan şiirler örebilirdim. Neyse ki Mayıs şimdi duymuyorsun; avuçlarımda kuş sesleri! Kuşlar diyorum kuşlar... Konmayacak satırlarıma! Çıplağız çünkü sevişemeyiz bu yüzden. Çünkü dini aşktır sevişmenin dili her zaman vücut değil. Yalnızız korkağız karanlığız biraz biraz yok hiç biraz. Demek istiyorum ki giyinsem senin yalnızlığını sığmayacak kadar yokum diyorum ki soyunsam yalnızlığımı ürker çıplaklığın. İşte bu yüzden yarımız yitiğiz arasak bulamayız kendimizi doğuramayız öldürdüğümüz yerden birbirimizi. Ayak izlerini takip edersen bir şiirin adım adım Eylül"e gittiğini görürsün. Çünkü her şiir kaçacak bir hüzün arar kendine Tanrı"nın kucağından içime düşen bir çocuk gülümsemesi gibi... Ben ki o çocukların ölüsünü öptüm hep öpüşlerim kırılırken ölümün dudaklarında en çok da kendi ölümüme güldüm. Öyle bir hayat ki gülüyorum ölmekten! Şimdi ne desem yağmur biraz ne desem iç çekiş... Ağrı ağrı toplanıyor kelimeler boğazımda cam kesiği. Ah! Can kesiği bu sonbahar... Yerden göğe kadar soyunduğum hayatta çıplaklığım baştan ayağa ölüm. Yüzüm; İntiharengi ki intihar ölememektir. Tanrı"m hayatımı öp ki geçsin! Böyle zamanlardı işte alıp Tanrı"yı karşıma öleceğim güne ben karar veririm dediğim. Bir avuç günü geçmiş imgeyi yutup şiir şiir kustuğum... Kendini de kusabilse insan içinden! O gün Tanrı"yla yollarımızı ayırdık. Sonrası dinim benim sonrası ölüm – dirim sonrası anadilim susmak;
- Dilimin ucuna tecavüz eden küfürleri bir nefeste yutma sanatı.
- Ki bir kere düştün mü suskuya hiçbir çığlık duramaz karşında! Şimdi sana bakmasam göremiyorum kendimi. Ah! Görseydim bir de görseydim seni! Kendi karanlığımda kaybolmak bu biri açsa içimdeki ışığı biri açsa... Ayaklanır içimin ölüleri! Ve diriminde iç mezarlarımın yiter giderim yıkıntılarında karanlığımın. Bilirim çünkü her neyse öldürdüğüm beklemekte beni öldürmeyi... Bilmez çünkü ben yalnızca sevdiklerimi içime gömerim. Bazen bir şey olur ve ne olduğunu anlayana kadar o şeyi unutursun. Bir şey unuttuğunu hatırlamak gibi. Sus diyebilsen şimdi bana dur diyebilsen yüz dönüp çığlıklarıma; Tanış derim bu Eylül sessizliği... Ki avuçlarımda kuş cesetleri! Şiirden dize kaçırır gibi... Tüm söylenenleri unut gitsin çünkü sen Mayıs"tan ve maviden yağmurdan ve Eylül"den daha güzelsin. Adı"n biraz Sylvia dilimde Wirginia biraz... Biraz Marilyn ya da Dalida. Bir şiirin sonunda ölüme terk edilmiş gibi... Sahi sen kimsin? |
| |