Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin radyoların hayatımızdaki yeri bir başkadır. Cep telefonları, bilgisayarlar, tabletler ve niceleri daha hayatımızda bu kadar yer kaplamazken, radyolar vazgeçilmez tutkularımız arasındaydı. Bence hala da öyle.
Çoğumuz hala bir arabaya biner binmez ilk iş olarak radyoyuz açarız. Hafta sonları evimizde geçirdiğimiz vakitlerde, çaylarla ve kahvelerle keyif yaptığımız zamanlarda, yatağa giripte uyumadan önceki zamanlarda en büyük başucu arkadaşlarımızdır radyolar. Sevdiğimiz şarkıların çıkmasını heyecanla bekler, bir sonraki şarkıyı iç dünyamızda birilerine armağan ederiz. Sadece iç dünyada değil aslında, eskiden kalma bir alışkanlıkla hala yanımızdaki birine sıradaki şarkı sana gelsin ya da şimdi ki çalacak şarkı benim şarkım olsun dediğimiz de olmuyor değil.
Birde sevdiğimiz bir radyocu veya
dj varsa değmeyin keyfimize. Onların birçoğu, yüz yüze tanışmamışta olsak, artık arkadaşımız ya da dostumuz olarak hayatımızdaki yerlerini almışlardır bile. O radyocuların programlarının günlerini ve saatlerini ezbere bilir, herhangi bir işe uğraşıyor olsak bile mutlaka dinleme yoluna gideriz, bir çözüm ararız kaçırmamak için o güzide saatleri. Birçoğu dünyamızda
radyoların kraliçesi ya da kralı olarak isimlendirilmiş, bizden birileri olmuştur artık. Çoğunun sırdaşımız gibi olduğu gerçeği de var ve onlar da bunu bilerek onlara herhangi bir şekilde ulaştığımızda bizimle aynı duyguları taşıdıklarını çok güzel hissettiriyorlar.
Bu bakımdan radyo ve
radyocu lar, bu zevki bilenler için çok güzel bir dünya.