28 Kasım 2012, 23:33 | #1 | ||||||||||||||||||||
NetteKeyif Üyelik tarihi: 15 Mart 2011
Mesajlar: 16.171
| Günlük Su Gereksinimi organizmanın su ihtiyacı - vücudun su gereksinimi - susuzluk ve çocuk - çocuklarda suyun önemiOrganizmadaki çeşitli sistemler vücuttaki su miktarını dengede tutar. Bu sistemlere örnek olarak susama duygusu; çıkanları idrar ve ter miktarının azalması ya da çoğalması; böbreklerden süzülen sıvı miktarını düzenleyen hormonlar ve beyindeki susama merkezini etkileyen hormonlar sayılabilir. Kuramsal olarak bu sistemler düzgün işledikçe alınan ve atılan sıvı miktarının dengede olması gerekir. Ama bu kurama uymayan ayrıksı örnekler de vardır. İşte bu ayrıksı örneklerden biri de çocuktur. Büyüme aşamasındaki her organizma yeni dokuların oluşabilmesi için bir miktar sıvıyı bünyesinde toplar; vücut ağırlığı her 100 gr arttığında bunun 75 gr’si sudur. Bu nedenle hızla büyüyen bir çocuğun vücudundaki sıvı miktarının dengede tutulabilmesi için alınan sıvı miktarı atılandan çok daha fazla olmalıdır. Bir süt çocuğunun günlük sıvı gereksinimi kg başına 100-150 ml olarak hesaplanmıştır. Bu miktar, yıllar geçtikçe azalır ve yetişkinlerde kg başına 40-50 ml’ye düşer. Ne Yapmak Gerekir ? Aile hekimlerinin yanı sıra çocuk hekimlerine de bebeklerin ve küçük çocukların ne tür sıvılar almaları gerektiği konusunda sık sık sorular sorulmaktadır. Ama bu sorunun kesin bir yanıtı yoktur. Çünkü bu sıvıların türü ve miktarı çocuğun yaşma, organizmanın belirli anatomik ve fizyolojik farklılıklarına ve kişisel tat alma duyusuna göre değişir. Farklı yaşlara göre içecek seçimlerini inceleyecek olursak, yaşamın ilk aylarında büyük önem taşıyan sütün bu önemini zamanla yitirmeye başladığını görürüz. Bebekler yaşamlarının bu ilk aylarında teinsiz çay, papatya ya da başka otlardan hazırlanmış ve biraz tatlandırılmış çaylar içebilirler. Bu tip içecekler sıvı dengesi az çok sağlanmış, yalnızca meme emen bir bebeğe bile verilebilir. Zaten 4-6 aydan sonra ek gıdalara başlanır ve taze meyve sulan, meyve püreleri beslenmeye girer. Üç-dört yaşlarındaki çocuklar alkolsüz içecekler, özellikle de turunçgiller grubuna giren meyvelerin sularını içmeye başlarlar; yaşın artmasıyla birlikte bunların tüketimi de artar. Bazen aileler, çocuğa dehidroksikarbon eklenmiş içeceklerin (kolalı, gazozlu içecekler) verilmesinin zararlı olup olmadığını sorarlar. Bu sorunun yanıtı “eğer çocuk çok küçükse evet” olacaktır. Çünkü bu içeceklerde bulunan gaz mideyi genişletir, mide mukozasını tahriş eder ve gaz ağrılarının başlamasına neden olabilir. Buna karşın daha büyük çocuklarda ve ergenlik çağındakilerde bu tür içeceklerin görünür bir zararı yoktur. Gene de bu tür içecekler yerine çocuğun sıvı gereksinimini su, meyve vb. doğal yollarla gidermesi çok daha iyidir. Ayrıca kolalı, gazozlu içeceklerin sıcaklıklarına dikkat etmek gerekir. Bunlar çok soğuk içilirse, terlemeyi artırmalarının yanı sıra, mide ve bağırsak mukozasını etkileyerek mide-bağırsak rahatsızlıklarına yol açarlar. Ayrıca çok soğuk içecekler terliyken alındıklarında damarlarda büzüşmelere yol açarak organizma için oldukça tehlikeli sonuçlar doğurur. Sıvı Dengesindeki Değişiklikler Çocuklarda özellikle de süt çocuklarındaki sıvı dengesi o kadar değişkendir ki, normal bir durumdayken kolaylıkla hiperhidratasyon (vücutta aşırı sıvı birikmesi) ya da hipohidratasyon (vücudun susuz kalması) gelişebilir. Vücutta aşın sıvı birikmesi hücrelerin adeta “boğulmasına” neden olur; aşın susuzluk durumunda ise ****bolizma dengesi bozulur ve atık maddeleri ortamdan uzaklaştıracak yeterli sıvı olmadığından hücre kendi atık maddelerinden dolayı zarar görür. Aşırı miktarda sıvı alımının sonucu hiperhidratasyondur. Bunun belirtileri dokularda aşırı sıvı birikmesi sonucu ortaya çıkan ödem, ishal, bol idrar çıkarma, aşırı tükürük salgılanması, kusma, baş ağrısı, iştahsızlık ve ender olarak ortaya çıkan havalelerdir. Sayılan son dört belirtinin nedeni beyin-omurilik sıvısındaki basıncın artmasıdır. Sıvı tutulumunu açıklayabilecek herhangi bir patolojik durum yoksa, sıvı alımını sınırlamak yeterli olacaktır. Zamanla fazla suyun hepsi vücuttan atılır ve belirtiler kaybolur. Küçük çocuklarda daha çok hipohidratasyon görülür. Vücudun susuz kalmasının sık rastlanan nedenleri yetersiz su ve tuz alımı, ağır su ve tuz kaybına yol açan ishal ve kusma ile susamanın giderilememesidir. Bu son durum yaz aylarında ve özellikle yeni doğan bebeklerde ve süt çocuklarında görülür; çünkü yeni doğan bebeğin sıvı gereksinimi annesi tarafından tam olarak kestirilemez. Süt çocuğunda ise yaz aylarında ter ve solunum yoluyla tahmin edilemeyecek düzeylerde sıvı kaybedilir. Susuzluk hissi, organizmanın sıvı gereksinimi olduğunu haber veren ilk uyarıdır; yani çocuk susadığını belirttiğinde ona hemen su vermek gerektiği unutulmamalıdır. alıntı | ||||||||||||||||||||
Bookmarks |
Etiketler |
Günlük Su Gereksinimi |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |