Alt 09 Mayıs 2012, 20:59   #1
NetteKeyif
 
Sincap - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 15 Mart 2011
Mesajlar: 16.171
Sincap is on a distinguished road
Puanlar: 48.146, Seviye: 1
Puanlar: 48.146, Seviye: 1 Puanlar: 48.146, Seviye: 1 Puanlar: 48.146, Seviye: 1
Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
Etkinlik: 33%
Etkinlik: 33% Etkinlik: 33% Etkinlik: 33%
Standart Esma-i İlâhiyeye Muhabbet

Muhabbet Sevgi - Esma-i İlâhiye - Vedûd Tasavvuf - Esma-i Hüsna

Allah’ın insan kalbine koyduğu muhabbet duygusunu veriliş amacın uygun olarak “Esma-i İlâhiyeye ve tecelliyatına ve ahrete” yönlendirmek gerekir. Bu manada yaratılanı sevmek yaratan için olur ve o muhabbet hem meşrudur, hem Allah’a muhabbettir. Dünyayı ve içindeki her şeyi de ahretin mezrası olması cihetinde sevmek de ahrete ait meşru bir muhabbettir. Bu konuda ifrat-ı muhabbet İslam bilginlerinin ikrarı ve izahı ile meşrudur. Seyid Şerif Cürcanî “Şerh-u Mevakıf”ta “Sebeb-i muhabbet, ya lezzettir, veya menfaat ya müşâkelet, yahut kemaldir. Kemal ise mahbub-u lizâtihîdir. Kemal zatında sevilir. İnsan kalbinin Allah’a olan sevgisi O’nun mutak kemâlinedir. Diğer varlıklara olan sevgisi ise menfaat, lezzet ve müşâkeletten kaynaklanmaktadır.


İslam bilginlerine ve muhakkiklerine göre Allah “Vedûd” ismi gereği (Hud, 11:90; Büruc, 85:14) mahlukatını ve bilhassa insanı çok sevmektedir. Zira “Vedûd” çok seven ve sevilen anlamına gelmektedir. Ehl-i tasavvuf bu ismi zikirlerinde tavsiye ederek kalbde Allah sevgisinin oluşacağını söylerler. Yüce Allah bir kudsi hadiste “Rahmetim gadabımı geçmiştir” buyurarak bu sevgiyi rahmet manasında olduğunu ifade etmiştir. İnsanın kemale karşı muhabbetinin en belirgin olanı “Esma-i İlâhiye”nin tecellisine olan muhabbeti ve sevgisidir. Bediüzzaman Said Nursi hazretleri kâinatın “esma-i ilahiyenin” ayinesi ve tezahürü olduğunu izah ederek kâinat içinde insanın “âyet-i uzma” ve “âyetü’l-kübra” olduğunu, bu şekli ile bütün esmaya mazhar olduğunu ifade etmektedir. Esmanın tenevvüünün şeriatlerin, tarikatların ve meşreplerin tenevvüne sebep olduğunu belirtir. Esmanın tecellisi kişilere göre farklı farklıdır. Ehl-i aşkta “Vedud” ismini ehl-i tefekkürde “Hakîm” isminin daha ziyade hâkim olduğunu izah eder. (Sözler, 2005, s.535)


“Her şey Allah’ı hamdle tesbih eder” (İsra, 17:44) ayet-i kerimesinin ifadesi ile her şeyden Cenâb-ı Hakka giden bir yol, varlığına, birliğine, ilmine, iradesine, kudretine delalet ettiği gibi, bütün varlıkların hakikati esmâ-i ilâhiyeye istinat eder. Muhakkikîn-i Evliyanın bir kısmı demişlerdir ki “Hakiki hakâik-ı eşya, esmâ-i ilâhiyedir. Mahiyeti eşya ise o hakaikın gölgeleridir.”


Gerçi yüce Allah her şeyden müstağnidir ve hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Ancak mânevi cemali ve kemâli tezahür etmek ister. Cemalin en şirin cüz’ü de muhabbettir. Cemal ve kemâl bizzat sevildiği gibi, kendi kendini de sever. Hem hüsün hem aşk olduğu için “hüsün ve aşk” burada ittihat eder. Cemal madem kendini sever, kendini aynalarda görmek ister. Bu nedenle aynaları da bu noktadan sever. (Sözler, 2005, s.1020)


Bediüzzaman aşk yolu dışında Allah’a giden pek çok yolların olduğunu ifade ederek “Acz, fakr, şefkat ve tefekkür” yolunun en kısa ve keskin yol olan aşktan daha sağlam ve daha kısa, daha umumi bir cadde-i kübra olduğunu anlatır. (Sözler, 2005, s.773) Bediüzzaman bu izahları ile hakikat ve şeriatın aşka ihtiyacı olmadığını, ölçülü ve dengeli olan istikamet ve sırat-ı müstakimin ifrat ve tefritten uzak olan istikametli yol olduğunu ve Kur’anın bunu ders verdiğini ifade eder. Aşk yolunun yüksek bir mertebe değil, Allah’a giden yollar içinde acz, fakr, şefkat ve tefekkür yolunun aşktan daha kısa, daha keskin ve daha geniş bir yol olduğunu izah eder. Muhabbet duygusunu böyle kullanmak gerekir.


İnsan kalbine sevgi, muhabbet ve aşkı koyan yüce Allah “Cemil” “Vedud” olmazsa mahlûkatına bunları veremez. Elbette yüce Allah’ın kendisine layık bir muhabbeti vardır. Bir şeyin lezzeti, güzelliği kendi benzerlerine ve zıtlarına bakmaktan çok mazharlarına bakar. Mesela kerem güzel bir sıfattır. Kerîm olan zat başka mükrimlere üstünlük sağladığı için aldığı zevk ve lezzetten bin defa daha zevki ikram ettiği adamların telezzüzü ve ferahı ile alır. Şefkat ve merhamet sahibi de şefkat ettiği mahlûkatın istirahatleri derecesinde hakiki lezzet alır. Meselâ bir valide veldinin istirahatından aldığı lezzet o derce kuvvetlidir ki evladı için kendisini feda etmek derecesine getirir. Elbette evsaf-ı âliyedeki hakiki lezzet, hüsün ve kemâl merhametine mazhar olan, yokluktan hayata çıkan ve bilhassa Cennet-i bâkiyede nihayetsiz envâ-ı merhamet ve şefkatine mazhar olanların derece-i saadetlerine göredir. O Zât-ı Rahmânü’r-Rahîm kendisine layık şuûnâtla tabir edilen ulvî, kutsî, güzel ve münezzeh mânaları vardır. “Lezzet-i kutsiye, aşk-ı mukaddes, ferah-ı münezzeh, mesruriyet-i kutsiye” tabir edilen izn-i şer’î olmadığı için yâd edemediğimiz gayet münezzeh mukaddes şuûnâtı vardır. Bunların her biri kâinatta gördüğümüz ve varlıklar arasında hissettiğimiz aşk, ferah ve mesruriyetten nihayetsiz derece yüksek, daha ulvî ve daha mukaddes, daha münezzehtir. (Sözler, 2005, s.1013)


Yüce Allah’ın esmasına karşı olan muhabbetin envâı vardır. Bazen eserden yola çıkarak esmayı sever, bazen de esmâyı kemâlat-ı ilâhiyenin ünvanları olduğu cihetle sever. İnsanın mahiyeti ulviye, fıtratı camia olduğundan binler envâı hâcat ile binbir esma-i ilâhiyeye ve her bir ismin çok mertebelerine fıtraten muhtaçtır. Muzaaf ihtiyaç iştiyaktır. Muzaaf iştiyak muhabbettir. Muzaaf muhabbet dahi aşktır. Ruhun tekamülatına göre, merâtib-i muhabbet, merâtib-i esmaya göre inkişâf eder. Bütün esmâya muhabbet dahi muhabbet-i zâtiyeye döner. (Sözler, 2005, s.1045) Muhabbetullah’ın sebebi ve Allah aşkının kalp ve gönüllere hakim olması bu şekildedir.


“Aşkın şiddetli bir muhabbet olduğunu” ifade eden Bediüzzaman şiddetli muhabbetin fani mahbuplara yönelmesiyle sahibini daimî bir azap ve elemde bırakır. Şayet kişi fani mahbupların aşk ve muhabbete layık olmadığını anlar da bâki bir sevgiliye yönelirse bu durumda aşk-ı mecâzî, aşk-ı hakikiye inkılâp eder” (Mektubat, 2005, s.56) buyurarak aşk-ı hakikinin Allah’ın esmasına ve zatına yönelmesi gerektiğini belirtir.


Bediüzzaman “İnsanın fıtratında bekaya karşı gayet şedit bir aşk var” der. Bu nedenle her sevdiği şeyde, kuvve-i vâhime cihetiyle bir nevi bekâ tevehhüm eder, sonra sever. Ne vakit zevalini düşünse veya görse derinden derine feryat eder. Bütün ayrılıklardan gelen feryatlar, aşk-ı bekâdan gelen ağamaların tercümanıdır. Eğer tevehhüm-ü bekâ olmazsa muhabbet edemez. Hattâ denilebilir ki, âlem-i bekanın ve ebedî Cennetin bir sebeb-i vücudu, şu mahiyet-i insaniyedeki o şiddetli aşk-ı bekadan çıkan gayet kuvvetli arzu-yu beka ve beka için fıtrî, umumî duadır ki, Bâkî-i Zülcelâl, o şedit, sarsılmaz, fıtrî arzuyu, o tesirli, kuvvetli, umumî duayı kabul etmiştir ki, fani insanlar için bâki bir âlemi halk etmiş” (Lem’alar, 2005, s.34)


Mevlana Mesnevisine “Dinle neyden kim, hikayet etmede/Ayrılıklardan şikâyet etmede” mısraları ile başlar. Mevlana bu mısraları ile insanın Allah’tan uzaklaştığı ve gafleti ölçüsünde kalbin feryat ve figana başladığını ve bütün şairlerin şiirlerinde bu ayrılıktan şikayet ettiğini ifade etmektedir.


“Mahbublara karşı olan aşk-ı mecazî aşk-ı hakikiye ınkılâb ettiği gibi, insanların çoğunda bulunan dünyaya karşı olan aşk-ı mecâzî de aşk-ı hakikiye ınkılab edebilir” diyen Bediüzzaman “şayet dünyanın fâni yüzüne karşı olan aşk-ı mecâzi, o âşık o yüzdeki fenâ ve çirkinliği görüp ondan yüz çevirirse, bâki bir mahbubu ararsa, dünyanın pek güzel ve âyine-i esmâ-i ilâhiye ve mezra-i ahret olan diğer iki yüzüne bakmaya muvaffak olursa, o gayr-i meşru olan mecâzî aşk o zaman aşk-ı hakikiye ınkılaba yüz tutar” (Mektubat, 2005, s.24) demektedir.


Sonuç olarak, “Ehl-i gaflet ve ehl-i dünya tarzında ve nefis hesabına olan muhabbetlerin, dünyada belâları, elemleri, meşakkatleri çoktur; safları lezzetleri ve rahatları azdır. Ahrette ise, Cenâb-ı Hakkın hesabına olmadıkları için, ya faydasızdır veya harama girmiş ise azaptır. Allah hesabına olursa ibadettir, saadet-i ebediyeye ve rü’yet-i cemalullaha vesiledir. (Sözler, 2005, s. 1048-1060)




Sincap isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Yeni Konu aç Cevapla  

Bookmarks

Etiketler
Esma-i İlâhiyeye Muhabbet


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Tüm Zamanlar GMT +4 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 17:51.

dekorasyon Endüstriyel Mutfak EKipmanları sanal ofis Kiralık Ofis | sanal ofis sanal ofis | sanal ofis | muadil toner | fantezi iç giyim fantezi giyim kerebiçci kerebiçci oğuz kerebicci.com araç takip sistemleri | kişi takip sistemleri | Varlık takip sistemleri | filo takip sistemleri |
istanbul travesti | istanbul travesti izmir escort bayan izmir escort tuzla escort bursa escort bursa escort casino siteleri casino siteleri casino siteleri casino siteleri casino siteleri bahis siteleri istanbul travesti travesti forum |
istanbul travesti Mekanları | istanbul travesti Haber | istanbul travesti Bilgi | istanbul travestileri | istanbul travesti | travesti | ankara travesti| ankara travesti | ankara travesti ankara travesti

Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.1

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429