03 Temmuz 2013, 02:10 | #1 | ||||||||||||||||||||
Keyifli~Üye Üyelik tarihi: 28 Mart 2011
Mesajlar: 1.444
| CERN - 3. Bölüm Cern Hakkında - Cern Konu Anlatım Bölümleri - Cern Konusu Bölüm 3 Soru: Yapılan çalışmalara bakıldığında sadece gözlemci statüsünde olmak bir fizikçi olarak beni ve ülkemizde üniversitelerde görev yapan, laboratuvarlarda sabahlayan bilim insanlarını oldukça incitiyor doğrusu. 1954 yılından bu yana hemen yanı başımızda Avrupa’da gerçekleşen bu devasa projenin içinde neden yer almadık. Tüm bu gelişmeler olurken ülkemizin bundan haberi yok muydu? Biz bu çalışmalara neden ve nasıl dahil olamadık? şeklindeki sorular ister istemez aklımızı meşgul ediyor. Cevap: Bunun cevabı ise güldürürken düşündüren cinsten..Trajikomik olayların ilki Adnan Menderes hükümeti 1954 yılında üyelik için para yatırılması gerektiğini duyunca "Bizde bilim adamı yok ki üye olalım!" diyerek yan çizmesiyle başlıyor. Diğer hükümetlerde bilime önem verdi denemez.Nereden mi biliyoruz? Bunu 2001 yılında kendisi de bir fizikçi olan Erdal İnönü’nün itirafı ile öğreniyoruz.” 40 yıl önce Cern ‘e üye olabilirdik ama ben beklemek gerekir diye düşündüğüm ve bu yönde karar verdiğim için kendimi affetmiyorum” diyor Erdal İnönü. Nihayet sene 1985 i gösterdiğinde bir girişim gerçekleşiyor. Prof. Ahmet Yüksel Özemre’nin başkanlığında bir heyet CERN yönetimi ile temaslarda bulunmuş, maalesef bu olumlu başlangıç Prof. Özemre’nin TAEK başkanlığından ayrılması ile amaca ulaşamadan son bulmuştur. Bir sonraki girişim 2001 yılı başında Prof. Engin Arık, Prof. Metin Arık, Prof. Ayla Çelikel ve Saleh Sultansoy tarafından başlatılmıştır. TÜBA’nın öncülüğünde CERN-Türkiye ilişkileri ile ilgili toplantılar düzenlenmiştir. DPT Müsteşarlığı bu konuda tam destek sözü vermiştir. CERN Bilimsel Direktörü Prof. Cashmore başkanlığında bir heyet Ankara’yı ziyaret ederek DPT, TÜBA ve TÜBİTAK yönetimi ile temaslarda bulunmuştur. Maalesef o zamanki TÜBİTAK yönetiminin engellemesi sonucunda bu girişimler de başarıya ulaşamamıştır. 1985-2001yılları arasında görüldüğü gibi ülkemiz bilim kurumları Cern’e üyeliğimize pek sıcak bakmadıkları gibi önüne set çekmeyi de ihmal etmemişler. 2005 Dünya Fizik Yılında, TFD(Türk Fizik Derneği) yönetimi önderliğinde, tekrar gündeme getirilen Türkiye’nin CERN üyeliği konusu Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın gündemine taşınmıştır. TFD Başkanı Prof. Baki Akkuş’un fizik camiasına bildirdiği gibi, TAEK Başkanı Sayın Okay Çakıroğlu kurumunun çok olumlu görüşünü Başbakanlığa iletmiştir. Hatırlayacağınız gibi Isparta da bir uçak kazasında diğer beş fizikçi arkadaşı ile beraber hayatını kaybeden Prof. Engin Arık (saygıyla anıyorum) ve çalışma arkadaşı Prof. Saleh Sultansoy ”CERN üyesi olan 20 Avrupa ülkesi arasına hala girmemiş olan Türkiye’nin, bu süreci acilen başlatması tüm Türk Fizik camiası ve gençlerimizin bilimsel geleceği açısından hayati önem taşımaktadır.” şeklindeki sözleri başbakanlığa iletilmiş olan görüştür. Boğaziçi Üniveritesi Fizik Bölümü’nden Prof. Metin ARIK‘ın şu sözleri Üyelik sürecini özetler nitelikte “CERN’e üyelik konusunda geç kalındı. Türkiye, daha 1961 yılında CERN’e gözlemci üye olarak kabul edildi. Bu tarih, CERN’ün kuruluşundan sadece 7 yıl sonrasına rastlıyor. Aradan geçen 50 yıl maalesef boşa harcanmış. 90’larda ilgi biraz artsa da asıl hareketlilik 2000’li yıllarda başlıyor. Mart 2006’da somut adımlar atılıyor. Başbakanlık, bu tarihlerde TAEK’i görevlendiriyor. Nisan 2008’de iki kurum arasında bir protokol imzalanıyor. Üyelik başvurusu ise 16 Mart 2009 tarihinde yapılıyor.” Burada bir parantez açmak istiyorum. Hazır Engin Arık ‘ın sözü geçmişken Cern ve engin ARIK bağlantısını anlamamız açısından Hürriyet gazetesi arşivinden aldığım 19 Eylül 2008 tarihli yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Röportajı yapan Hürriyet yazarı Özdemir İnce aynen şöyle diyor; Temmuz 2002 ortalarında Engin Arık ile yaptığımız söyleşinin konusu şu anda yapılmakta olan deneyler değildi. Biz Toryum’u konuşuyorduk. Dünya toryum rezervlerinin yarıdan çok fazlası Türkiye’de bulunuyor. 800 bin ton! 21. yüzyılın radyoaktif olmayan en stratejik maddesi. Şu anda CERN’de üzerinde çalışmalar yapılan nükleer enerji santralı gerçekleşirse toryum bir numaralı element olacak. Çünkü 1993’te toryumun uranyumun yerine alabileceği kanıtlandı. *** Prof. Dr. Engin Arık söyleşide CERN laboratuvarının toryum reaktörü konusunda yaptığı çalışmayla ilgili olarak şunları söylüyordu: “Ön çalışmalar bitti. Avrupa’nın ilk prototip toryumlu nükleer santralı 2005 yılına kadar tamamlanacak. Ayrıca Japonya ve ABD de kendi santrallarını yapmaya çalışıyor. Bunlar santralı bitirdikleri zaman bize satacaklar. Müberra Altın | ||||||||||||||||||||
Bookmarks |
Etiketler |
CERN - 3. Bölüm |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |