Sanal Hayat Keyifli Forumun Tek Adresi - Sesli Sohbet - Sesli Chat > Her Telden > Sağlık > Genel Sağlık » Meslek Algısı Ve Kişilik Sorunları

  • Yeni Konu aç Cevapla  
     
    LinkBack Seçenekler Arama Stil
  • Alt 20 Haziran 2013, 10:12   #1
    Keyifli~Üye
     
    Handan_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
     
    Üyelik tarihi: 28 Mart 2011
    Mesajlar: 1.444
    Handan_ is on a distinguished road
    Puanlar: 5.094, Seviye: 1
    Puanlar: 5.094, Seviye: 1 Puanlar: 5.094, Seviye: 1 Puanlar: 5.094, Seviye: 1
    Üst seviye: 99%, 0 Gereken puan
    Üst seviye: 99% Üst seviye: 99% Üst seviye: 99%
    Etkinlik: 0%
    Etkinlik: 0% Etkinlik: 0% Etkinlik: 0%
    Standart Meslek Algısı Ve Kişilik Sorunları

    meslek algısı - mesleklerin karakteri - mesleğin karaktere etkisi



    MESLEK ALGISI HATALARI VE KİŞİLERİN GENEL KARAKTER YAPILARINA ETKİSİ


    Meslek nötr etkisi olan bir faktör değildir; gerek kişilerin kendileri hakkındaki kanaatlerini gerekse diğer insanların ilgili meslek mensuplarına dair algılarını etkiler. Bu algılar kişilere bağlı olarak olumlu ve olumsuz nitelikli olabilir. Oluşan ve sağlıklı veya sağlıksız olabilen bu algılar duyguları, her ikisi birleşerek de davranışlara güçlü bir biçimde tesir eder.


    GÖREV VE YETKİ ALGISI MESLEK MENSUPLARINI ETKİLİYOR


    Mesleklerin sahiplerine etkisi en çok yetki ve fonksiyon algısıyla ortaya çıkar. Yetkinin ve işlevin nasıl algılanıp algılanmadığı konusu ilgili meslekten etkilenip etkilenmemeyi sağlayan en güçlü amil olarak işlev görür.


    Bilindiği üzere hastalık yaşamak kadar ölüme de yakın olabilen bir yaşantı biçimidir. Hastalık ve yol açabildiği ölüm kişilerin en duyarlı oldukları konular olması dolayısı ile insanların bakış açısını olumsuz yönde etkilemiştir. O sebeple çoğu kişi sağlığın ölümle ilişkisini küçümser, hastalığın ölümle olan ilişkisini ise abartır. Halbuki bir hasta kişi ölene kadar (kaza, cinayet vb. nedenlerle) belki sekiz - on sağlam insan ölmektedir.


    BAZI MESLEKLER VE HATALI GÖREV ALGILARI


    Hastalıklarla uğraşan hekimler hayat ile ölüm arasında gidip gelen kişilere hizmet üretirler. Bu durum farkında olmadan yaşamak ve ölmek noktasındaki rollerini abartmaları sonucunu doğurabilmektedir. Ancak başarılı pek çok tıbbi işleme rağmen birçok hastanın iyileşemediğinin yahut öldüğünün görülmesi ya da çok az ömür biçilen nice hastanın yıllarca yaşayabilmesi olguları bu süreçteki işlevlerinin mutlak olmadığını gösterir. Ayrıca tedavi ajanı olan ilaç, tıbbi cihaz faktörü ve yardımcı personel fonksiyonlarını bir bütün olarak düşündüğümüzde tıbbi hizmetteki işlevlerinin bütünün tamamı değil; sınırlı bir kısmı olduğu görülür. (Zaten o yüzden sıklıkla sağlık hizmeti bir ekip işidir denilir.)


    Aynı şekilde güvenlik mensupları en önemli işi kendilerinin yaptığını, çünkü ülkeyi koruduklarını, ülke olmazsa hiçbir şeyin olamayacağını düşünebilirler. Oysa ülkeyi milletin maddi imkanları ile teçhiz edilmiş fiziki olanakları (silah, tank, uçak, bütçe, maliye, vergi vs) ve milletin tüm fertleri (askerlik ve seferberlik görevi dolayısı ile) ortaklaşa korurlar. Görüldüğü üzere buradaki rol de işin tamamı değil, sınırlı bir bölümüdür.


    Öğretmenler, “Doktoru da subayı da biz yetiştirdik” derken çiftçiler de, “Domatesi yemeseniz, kışın portakalın suyunu sıkıp içmeseniz ne doktorun önemi kalır ne eğitimin ne de güvenliğin” diye düşünürler. Bu tarz abartıcı ve indirgemeci meslek algıları ve akabinde takınılan tavırlar en azından bir kısım mensuplarında ortak yahut benzeşik bir yapının / karakterin oluşmasına yol açabilmektedir. Sonradan edinilmiş bu meslek odaklı karakter çoğu kişide kişisel nitelikli şahsi karakterin bile önüne geçebilmektedir. Bu sebeple pek çok kişi özünde sıcak ve mütevazi bir yapısı olduğu halde sonradan edindiği suni nitelikli ve son derece soğuk “mesleki karakter” nedeniyle yirmi dört saat ortalıkta adeta buzdan oluşmuş bir ruh gibi dolaşabilmektedir.


    Aşağıdaki yazımda bazı meslekler bağlamında meslek - karakter ilişkisini, daha doğru bir anlatımla mesleki algı ekseninde gelişen olumsuz meslek karakterlerini ele alacağım.


    BİR KISIM PSİKOLOGLAR


    Ne hikmettir bilinmez, pek çoğu ortak bir tornadan çıkmış gibidir. Davranışlarında kendi şahsi kişiliklerini vurgulayan bir özgünlükten ziyade yüzeysellik ve birbirlerine tuhaf bir benzeşiklik hali, en çok da garip bir soğukluk mevcuttur. Özellikle kendi aralarında rahat, samimi, candan ve sıcak bir iletişime kapalıdırlar. Birbirlerini gördüklerinde suratlarında gizlemeye çalıştıkları soluk ifade daha bariz bir hal alır.


    Pek çoğunun mesleki özgüveni oldukça düşüktür. Somut ve nesnel bilginin çok az olduğu bir alanda çalışmaları, bilgi diye çoğu zaman kendi görüşlerini ileri sürmeleri ve buna rağmen kabul görmeleri, bunun içten içe farkında olmaları kendilerine duydukları özgüveni içten içe düşürücü, yukarıda zikredilen vasıfları ise besleyip derinleştirici bir faktör olarak işlev görür.


    Halk nezdinde popüler, oldukça talep edilen bir alanda çalışırlar. Ancak tanımlanmış, görev ve yetkileri tarif edilmiş, sınırları net bir biçimde çizilmiş bir meslekleri, haliyle de fazlaca yetkileri yoktur. Öyle ki çoğu zaman bizzat yaptıkları basit bir testi yorumlamalarına bile izin verilmez. Bu iki tezat durum nedeniyle, ne olup ne olmadıkları konusunda sürekli bir içsel çatışma halinde ve derin bir kafa karışıklığı içinde yaşarlar. Sözü edilen özelliklerde söz konusu kafa karışıklığının da yadsınamayacak derecede büyük rolü vardır.


    Bu kafa karışıklığı en başta onların ruh hallerini etkiler, genellikle de tutarsız ve değişken olmalarına yol açar. Sıradan bir mesleki konuşma bile kısa sürede tartışmaya, inatçı savunmalara ve direnç geliştirmelere yol açabilir. Kendi aralarında birbirlerine içlerinden gelerek samimi bir saygı duymazlar. Çünkü çoğu kişi gibi onlar da birbirlerini kendilerine bakarak anlamaya çalışırlar.


    Kolaycıdırlar, büyük başarılara imza atmak yerine her fırsatta meslektaşlarını aşağıya çekerek yukarıya çıkmaya çalışırlar. Kendi artılarını abartır, ama eksi yönleri hakkında tek bir söz söylemeye yanaşmazlar. Sertifikası olan olmayanı küçümser, kursa giden gitmeyeni ayıplar, doktora yapan yapmayanları yadırgar; velhasılı sürekli birbirleriyle örtük bir mücadele hali içinde yaşam sürdürürler. Duyarlılıkları, meslek içi dayanışmaları ve mesleki farkındalıkları oldukça zayıftır. (Elbette ki hepsini tenzih ediyorum.)


    BİR KISIM HEKİMLER


    Aynı şekilde hekimlerin de genelini tenzih ediyorum. Ancak şu gözlem çoğu kişinin ortak tespitidir ki bir kısmı dışarıya karşı kolay kolay gülümsemez. Hatta azımsanamayacak bir bölümü verilen selamı bile almaz. Bu gruptaki doktorların katı, soğuk, değişken bir ruh halleri; mesafeli durmaya namzet bir davranış kalıpları söz konusudur.


    Esasında bu ruhsal hal mesleki anlayışla giyilen yapmacık bir elbisedir. Yoksa çoğunun alttaki doğal ve sıcak insani yapısı bu tabloyla taban tabana zıttır. Genellikle bu ruhsal yapı yerine, kişisine, özelliklere de mesleklere göre çıkarılıp takılan bir maske olarak kullanılır. Mesela bir işçi görünce son derece sıradan davranabilen bir kısım hekimin iyi eğitimli bir mühendisle karşılaşıncaki tavrı bir anda allak bullak olabilir.


    Konuşmaları çok nadir durumlar dışında hasta, verilen ilaç, alınan sonuç gibi mesleki konular olur. Meslek dışı konulardan ve sohbetlerden büyük ölçüde kaçınırlar. Çünkü bu konularda tıpkı herkes gibi mantık, bilgi, yorum ve analiz hataları yapabileceklerini bilirler; bunu ise kendi şanlarına yakıştıramazlar. Bunun kendilerini diğer “sıradan” insanların gözünde küçük düşüreceğini düşünürler. Hem sürekli meslek odaklı sohbetler açarak mesleki olarak kendilerini daha sık vurgulamış, böylece bu etiketin gerektirdiği ilgi ve övgü ihtiyacını kesintisiz olarak almış da olurlar.


    Sözü edilen bir kısım hekimin 10 yıl okumaya ve bunun ayrıcalık kattığına ilişkin katı denilebilecek ölçüde oturmuş bir bakış açısı vardır. Bu onların diğer meslek mensuplarına küçümseyici bir gözle bakmaları sonucunu doğurmuştur. Bu küçümseyici yaklaşım hekimlerin; kendileriyle aynı ya da benzer yaşam koşullarına sahip olan diğer meslek mensuplarının varlığından içsel açıdan sıkıntı ve huzursuzluk duymalarına yol açabilir. Bu sebeple bu hekimleri sadece kendisinin jipe binememesi veya villada oturamaması değil; bunlara başka meslek mensuplarının da sahip olabilmesi son derece rahatsızlık verebilir.



    Önemli bir kısım hekim iç dünyasında son derece mutsuzdur ve bunun başta gelen nedenlerinden birisi işte bu tarz, “Biz zor bir fakültede, üstelik de on yıl okuduk ama diğer kişilerle aynı şartlarda yaşıyoruz, bu adil değil…” şeklinde tezahür eden oturmuş algı ve düşünce bozukluğudur.


    Hekimler insanların en çaresiz, haliyle psikolojik bakımdan en zayıf anlarında muhatap oldukları meslek mensuplarıdır. Bu iki neden pek çok kişinin hekimlere rutinin dışında ilgili ve saygılı olmaları sonucunu doğurmuştur. Sürekli bu tarz geri dönütler almak, ülkenin en yüksek puanla girilen fakültelerinden mezun olmak, ayrıca en uzun süre okunan meslek mensupları unvanını elinde bulundurmak ve beyaz önlük giymek gibi nedenler bazı hekimleri genellikle farklı bir ruhsal havaya sokar. O sebeple bir bölüm hekim konuşmayı, sorulan sorulara kısa ve geçiştirmeye dönük cevaplar vermeyi, kendilerine siz diye hitap edildiği halde ekseriyetle karşısındakilere (bayan dahi olsa) sen demeyi, “Çabuk söyle işim gücüm var” dercesine ilgisiz ve umarsız dinlemeyi temel, yani olmazsa olmaz bir hekimlik karakteri olarak benimsemiştir.


    O sebeple bu havaya sokucu algısal kasırgaya direnerek şahsi kişiliğini mesleki nitelikli karakterinin önüne çıkarabilmiş hekim sayısı çoktur ancak tamamı için bunu söylemek oldukça güçtür. Bunlar ekseriyetle yaşadıkları muhitte saygı duyulan, haklarında halk arasında övgüyle söz edilen ve iyi hekim olarak nitelenen kişilerdir.


    BİR KISIM HEMŞİRELER


    Hemşirelik de kişilik inşa etmiş, hatta birçok kişinin genel şahsi karakterinin önüne geçebilmiş bir meslektir. Hemşirelerin bir bölümü ters, asık yüzlü, soluk benizli kişiler olarak tarif edilir. Birçok kişi hemşireleri diğer bazı meslek mensupları gibi asık suratlı, ters, kaprisli ve kompleksli kişiler diye tanımlar.


    Bu tanımlamalara büyük ölçüde katılmamakla birlikte bu mesleğin -en azından bir kısım kişilerde- birbirine yakın karakterler inşa ettiği düşüncesi kanaatimce doğrudur. Bunun altındaki temel dinamikler çok az bir (lise) eğitimle, çok genç yaşta, üstelik de cazip denilebilecek koşullarda (devlet işinde) göreve başlamaları, hemen akabinde de pek çoğunun başta hekimler olmak üzere subay, polis gibi toplumda itibar sahibi olarak değerlendirilen meslek mensuplarıyla evlilikler gerçekleştirmeleridir.

    Ayrıca ülkenin en yüksek puanlı, ayrıca en zor bölümlerinden birini bitirmiş, toplumda çok saygın yeri bulunan, ufacık çocukların bile hayalini süsleyen bir mesleğin mensuplarıyla aynı ortamda çalışmak hemşirelik mesleği mensuplarının bir bölümünde -pek çok kişide olduğu gibi- uyuyan ya da yarı uyanık vaziyette bulunan bazı duygusal ve yaklaşımsal sorunları iyice gün yüzüne çıkarmıştır denilebilir.


    Bu sonuçta hatalı meslek algısının da rolü büyüktür. Malum, hemşirelik mesleğini değerli kılan yapılan işin çok eğitim gerektiren teknik bir iş olması değil; tamamen insana hizmet odaklı ve yorucu bir meşguliyet olmasıdır. Oysa bir kısım hemşire mesleklerinin yoruculuğundan çok (sadece yorucu olması farklı ve değerli bulmak için yeterli görülmez. Çünkü inşaattaki işçiler de çok yorulur. Ama hekiminki, mühendisinki gibi teknik bir iş olarak algılanmak böyle değildir.) pratikteki uygulamasının çok karmaşık ve zor olduğunu düşünmek, öyle kabul edilmek ister. Bu konuda herkesin kendileriyle aynı düşünmediğini bilmeleri kaygıya, bu kaygı da onları aksi yöndeki görüşlere ve tepkilere (yahut ortamlara) aşırı duyarlı hale getirir. Bu duyarlılık savunma mekanizmalarını tetikler, böylece bir kısım doktorlarda olduğu gibi dışarıya karşı duvar örme türü savunucu yaklaşımlara ve mesafeli tavırlara kapı aralar.


    BİR KISIM POLİSLER


    Polisler de doktorlar gibi kişilerin en zayıf anlarında, çünkü ya eksik evrakları yahut bir kabahatleri olduğunda karşılarında gördükleri, dolayısı ile sıkça rutin dışı söz ve yaklaşımlara maruz kalan kişilerdir.


    Bazı polisler aslında devletin gücüne - otoritesine duyulan ve akabinde gelebilecek ceza türü bazı yaptırımlardan kaynaklanan bu aşırı saygı eğilimini kendi şahıslarına yönelikmiş gibi algılar. Çünkü iletişimde kendilerine devlet bey diye değil, Ahmet yahut Mehmet bey diye hitap edilir. Devletten değil; devlet adına iş yaptıkları için kendilerinden aman dilenerek medet beklenir. Bu gerekçesi ve yöneldiği nesnesi bakımından hatalı olan saygı algısı mesleğe çok genç atılan ve bir anda üniforma giyerek toplumda sınıf atladıkları (emir veren, ceza kesen, sus diyen, bağlayan, karakola götüren kişi haline gelmeleri vs.) düşüncesini pekiştiren bazı polisleri olumsuz yönde etkiler.


    Komiser ve amir gibi yönetici konumundaki emniyet mensuplarının önemli bir bölümünde mesleki değil, kişisel karakter daha ön plandadır. Bunun nedeni kesintisiz olarak ve tutarlı bir tarzda sürekli saygı görmeleridir. Polislik mesleğinin hiyerarşik yapılanması gereği her gün karşılaştıkları polis memurlarının kendilerine saygısız davranmalarına olanak yoktur. Dışarıdan gelen sivil kişiler için de bu tarz kompleks derinleştirici davranışlar yok denecek kadar azdır. Bu iki faktör amir pozisyonundaki polislerde daha sevecen, daha sıcak, daha insancıl, daha kişilik yapısını dışa vuran profillerin çıkmasına yol açmıştır.


    BİR KISIM ÇİFTÇİLER


    Kişisel ve insani karakteri en az etkileyen meslek çiftçiliktir. Çiftçilerin çiftçilikten kaynaklı ortak bir karakterleri yok denilse yeridir. O yüzden her çiftçinin sadece sahip oldukları kişiliklerinden beslenmiş farklı farklı karakterleri söz konusudur.


    Çiftçiler büyük ölçüde sıcak kişilerdir. Mütevazidirler. Kendilerini basit görmekten ve başka meslekleri övmekten asla gocunmazlar. Hatta, “Sen okumuş adamsın, biz ise rençberiz” vs. diyerek nezaketen bunu sıklıkla dile getirirler. Bir okumuş başka bir okumuşu görünce yüzü ekşiyebilir ancak çiftçiler için böylesi bir kompleks kolay kolay söz konusu olmaz.


    En yaşlı ve zengin bir çiftçi okumuş lakin geliri düşük bir gence bile bu yönde son derece samimi ilgi ve iltifatlarda bulunabilir. Oysa toplumlarda bir doktorun mühendise, bir mühendisin avukata sırf mesleği için iltifat ettiğine pek şahit olunmaz.


    Klinik gözlemlerimden edindiğim bilgiye göre anksiyete, panik atak, depresyon türü ruhsal hastalıklar ile canım sıkılıyor, moralim bozuk türü ve gündelik nitelikli "uyduruk sorunlar" yaşayan çiftçi vatandaş sayısı kanaatimce oldukça az sayıdadır.


    Pek çok meslek mensubu, koca koca adamlar ve kadınlar oldukları halde işi gücü bırakmış birbirlerine kur ve trip yapma işiyle debelenirken, böyle yaparak şu güzelim dünyayı kendilerine ve birbirlerine zehir haline çevirmekle meşgulken onlar az bilgi ile ama derin bir mütevazilik kültürü içinde, ürün bolsa kollarını sonuna dek açarak şükreden, az olduğunda ise buna bile, “Hakkımızda demek ki bu hayırlısıymış” diyen engin bir felsefi anlayış ummanı içinde, en önemlisi de kendileriyle ve durumlarıyla son derece barışık bir biçimde bu dünyada ne kadar mutlu olunabilirse o kadar mutlu olarak ve buna sonsuz bir kanaatle razı olarak yaşayıp gitmektedirler.


    (Not: Belli meslek mensuplarının tamamının genel karakteristik yapılarını tek bir faktörün (örneğin mesleğin) belirlediğini iddia etmek doğru değildir. Bu yazıda bir kısım mensupları ile bazı meslekler arasındaki "genel mesleki karakter inşa etme ilişkisi" ele alınmaya çalışılmıştır. Elbette her meslek mensubunun genelini tenzih ederim)


    Psikolog

    İzzet Güllü




    Handan_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
    Yeni Konu aç Cevapla  

    Bookmarks

    Etiketler
    Meslek Algısı Ve Kişilik Sorunları


    Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
     

    Yetkileriniz
    Konu Acma Yetkiniz Yok
    Cevap Yazma Yetkiniz Yok
    Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
    Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

    BB code is Açık
    Smileler Açık
    [IMG] Kodları Açık
    HTML-Kodu Kapalı
    Trackbacks are Açık
    Pingbacks are Açık
    Refbacks are Açık




    Tüm Zamanlar GMT +4 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:09.

    dekorasyon Endüstriyel Mutfak EKipmanları sanal ofis Kiralık Ofis | sanal ofis sanal ofis | sanal ofis | muadil toner | fantezi iç giyim fantezi giyim kerebiçci kerebiçci oğuz kerebicci.com araç takip sistemleri | kişi takip sistemleri | Varlık takip sistemleri | filo takip sistemleri |
    istanbul travesti | istanbul travesti izmir escort bayan izmir escort tuzla escort bursa escort bursa escort casino siteleri casino siteleri casino siteleri casino siteleri casino siteleri bahis siteleri istanbul travesti travesti forum |
    istanbul travesti Mekanları | istanbul travesti Haber | istanbul travesti Bilgi | istanbul travestileri | istanbul travesti | travesti | ankara travesti| ankara travesti | ankara travesti ankara travesti

    Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.1

    1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429