20 Haziran 2013, 10:28 | #1 | ||||||||||||||||||||
Keyifli~Üye Üyelik tarihi: 28 Mart 2011
Mesajlar: 1.444
| Kimlerin Yansımalarıyız psikoloji - ruh psikolojisi - sosyal yaşam sorunları - özgüven - kişilik çatışmaları Yansıtma Herkesin kendisiyle ilgili ideal bir fotoğrafı vardır. Nasıl olması ve nasıl olmaması gerektiğine dair bir şablondur bu fotoğraf. Freud buna “Ego İdeali” der. Fakat çoğunlukla yaşadığımız bazı duygular, dürtüler veya sahip olduğumuz kişisel özellikler bu ideal fotoğrafla uyuşmaz. Biz de bu hoşlaşmadığımız duygu, dürtü ve özellikleri etrafımızdaki diğer kişilerin özellikleriymiş gibi düşünmeyi tercih ederiz. Böylece bu özellikler sanki bize ait olmaz ve onlardan kurtulduğumuzu zannederiz. Üstelik başkasına atfettiğimiz zaman kendimizde cesaret edemediğimiz kadar çokça miktarda onları bu özellikleri için rahatça eleştirebilir, ve kınayabiliriz. Örneğin kendi beceriksizlik ve yetersizlikleriyle barışamamış kişiler herkesi çok beceriksiz bulur: Onun kadar beceriksiz birini görmedim. Neye elini atsa yüzüne gözüne bulaştırıyor” gibi katı eleştirilerde bulunur. Bu düşünme biçiminin adı yansıtmadır. Yansıtmayı bazen büyük gruplar, iş yerleri bile kullanır. Yansıtmalı Özdeşim Yalnızca kendimiz için değil, yaşadığımız dünya ve diğer insanlarla ilgili de beklentilerimiz vardır. Bazılarımız sevgi görmeyi ve takdir edilmeyi bekler- diğer bazılarımız ise kendilerine kötü davranılmasını ve korkmayı. İkinci gruptaki kişiler çoğunlukla farkına varmadan çirkince davranarak en yakınlarını ve en çok sevdiklerini kendilerinden nefret ettirir, korkutur veya suistimal etmeye kışkırtırlar. Kendi saldırganlıklarını, kabalıklarını ve güvensizliklerini diğerine yansıttıklarında diğer kişi de çoğunlukla farkında olmadan kendilerine yansıtılan özellikler doğrultusunda davranmaya başlar. Yansıtan kişi beklentilerinin doğrulanmış olmasından ötürü adeta ferahlar. Diğer kişilerden bekledikleri tepkileri görmek rahatlatıcıdır. Dünyayı ne kadar iyi tanıdıklarıyla övünürler. Örneğin eşlerine güvenmeyen, sürekli aldatılmaktan korkan ve bu konuyu sürekli gündemde tutan kıskanç insanlar vardır. Eşleri üzerinde o kadar yoğun baskı oluştururlar ki, en sonunda aldatılırlar. Sonuçta “Zaten beni aldatacağını biliyordum. Sana güvenmemekte ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anladım”. En sık kullandıkları yansıtmalı özdeşim repliğidir. Yansıtmayı bilinçsizce yaparız. Planlı bir eylem değildir. Genellikle pek az kişi kendisindeki tasvip etmediği özellikleri ve duyguları bir başkasına yansıttığının farkındadır. Bazı ender durumlarda ise kişi ne’yi diğer kişiye yansıttığını bir düzeyde bilir. Bilinçsizce yapıldığında çok rahatlatıcı bir temizlenme davranışı gibi gözükse de bilinçli olduğunda yansıtmanın hafifletici etkisi yalnızca bir süre devam eder. Bu bilinç bireyde içsel bir huzursuzluk yaratır. Ne tam olarak diğerinde eleştirdiği özelliğin aslında kendisine ait olduğunu itiraf etme cesaretini gösterebilir, ne de yansıttığına dair bilgiyi kendi zihninden tamamen silebilir. Kişi, içindeki bu huzursuzluğun diğerinin davranışından kaynaklandığını düşünerek bir çıkış yolu bulur, diğerini suçlar ve sorgular. Yansıtmalı Özdeşim ve İlişkilerimiz Yansıtmalı özdeşim her tür ilişkide her zaman karşılaşılabilecek bir olgudur. İlişkide bulunulan kişiler hakkında çok değerli ve önemli bilgiler içerir. Bir çeşit radyo yayını gibidir, ancak her zaman en sevilen parçaları çalmaz. İyi şeyler yakalayabilmek için sürekli açık tutulması gereken bir kanaldır. Ancak sürekli dikkat ettiğimizde ilişkide olduğumuz kişinin duygusal durumlarını ve iç çatışmalarını anlatan bir iletişim biçimidir. Yansıtmalı özdeşim sürecinde kişi pek çok şeyi bir arada yapar. Kendisini hoşlanmadığı, istemediği veya korkutucu bulduğu özelliklerine karşı mesafe koyarak korumuş olur. Yansıtmalı özdeşim aynı zamanda bir etkileşimdir, birey kendisine ait duygularını diğer kişiye kanalize ederek onun tarafından anlaşılmış hisseder. Yansıtmalı özdeşim aynı zamanda bir ilişki kurma biçimidir. Son olarak yansıtmalı özdeşim, terapi sürecinde, veya bilinçli ebeveyn-çocuk ilişkilerinde yaşandığında danışan kişinin ve çocuğun gelişmesine yardım eden bir süreçtir. Kişinin karmaşa yaşadığı duyguların bir başkası tarafından değerlendirilmesi, rafine edilmesi, dönüştürülmüş, kabul edebileceği bir formda kendisine sunulmasıdır. Yansıtmalı özdeşim her zaman saldırgan veya patolojik olmak zorunda değildir. Duygu, düşünce ve tutumları etkili bir şekilde aktarma yolu olarak da kullanılır. Örneğin aşık veya hayran olduğumuz kişilere olumlu özelliklerimizi yansıtırız. Coşkulu bir konuşmacı da dinleyicilerde olumlu bir izlenim bırakabilmek için yansıtmalı özdeşim kullanabilir. Bazı araştırmacılar yansıtmalı özdeşimi empati gösterebilme yeteneğinin gelişmesi için kaçınılmaz bir öğe olarak göstermişlerdir. Halk arasında “Diğerinin ayakkabılarını giymek” olarak ifade edilen süreçtir bu. Özetle yansıtmalı özdeşim, sağlıksız, agresif ve olumsuz özelliklerin transfer edildiği bir süreç olabilirken, diğeriyle empati kurmaya ve etkin iletişime yarayan bir yöntem olarak da karşımıza çıkar. Yansıtmalı Özdeşimi Fark Etmek Ne Sağlayacak? İlişkilerimizde işler yolunda gitmediğinde veya zor kişilerle “sürdürülmesi gereken” ilişkilerde olup bitenleri anlamak açısından yol gösterici niteliktedir. “Kim ne söylüyor”, “Ne amaçla söylüyor”, “Benim bu ilişkideki tavır ve tutumlarımda değiştirmem gereken ne var?” sorularına dikkat ettiğimizde diğerinin ve kendimizin bilinçdışı niyetlerimize dair farkındalığımız gelişir. İlişkide gerekli sınırları oluşturma veya esnetme gibi davranışlarımız konusunda daha duyarlı oluruz. Zor olaylar karşısında daha az yıpranır, daha az yıpratır, çözümler üretirken tükenmeyiz. İlişki dansını daha bilinçli ve uygun sürdürürüz. Duruma göre, bazen de dans etmeme kararı veririz. Klinik Psikolog Selen Fehimoğlu Psikolog, Veritas Psikiyatri ve Beyinbilimleri Psikoterapisti. | ||||||||||||||||||||
Bookmarks |
Etiketler |
Kimlerin Yansımalarıyız |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
| |