20 Haziran 2013, 11:02 | #1 | ||||||||||||||||||||
Keyifli~Üye Üyelik tarihi: 07 Mayıs 2012
Mesajlar: 1.647
| Yaşa Bağlı Makula Dejeneresansı makula dejeneresansı - sarı nokta hastalığı - macular degeneration - age related macular degeneration - makula dejeneresansı hakkında Yaşa Bağlı Makula Dejeneresansı (AMD, age related macular degeneration) Görme merkezinde (makula = sarı nokta) yaş ilerledikçe ortaya çıkan bir bozukluğu anlatır. Günümüzde 65 yaş üzeri en başta gelen görme kaybı nedenidir. Yaşlı nüfustaki artış göz önüne alındığında bu hastalığın önemi de artmaktadır. Hastalığın görülme oranı 65 yaşın üzerinde % 3 iken, 75 yaşı geçenlerde % 15’lere varmaktadır. Ayrıca yaş ilerledikçe, her iki gözde birden görülme sıklığı da artar. Hastalığa yol açtığı düşünülen çeşitli etkenler vardır: Kalıtım, güneşin ultraviolet etkisi, vitamin eksikliği, aşırı kalori alımı, damar sertliği, sigara, küçük tansiyondaki yükseklik, kalp büyümesi, şişmanlık, açık renkli gözler… Hastalığın tipleri: Kuru Tip Makula Dejeneresı: Retina tabakaları altında lipid (yağlı) materyal birikmesiyle oluşur. Daha yavaş ilerler ve uzun sürede görme azalmasına yol açar. Zamanla yaş tipe dönüşebilir . Yaş Tip Makula Dejeneresı: Hasta bölgede oluşan bozuk kılcal damarların retinaya doğru ilerlemesiyle oluşur. Bu tip, ani görme kaybına yol açabilir. Kuru tipe oranla daha azdır. Fakat % 80 oranında görme kaybı yapar. Özellikle hastanın bir gözünde zar oluşumu varsa, diğer göz de tehlikededir (Bir yıl içinde % 22 oranında diğer gözde hastalık başlar). Belirtileri: Hastalar çarpık görme, bulanık görme, küçük görme, bakılan alanda koyu bir leke görme gibi şikayetlerle doktora başvurabilirler. Bazen hastalık belirti vermeyebilir. Her iki tip birbirinden anjiografik muayene ( FFA) ile ayırt edilir. Kol damarından girilir ve verilen bir boya (fluorescein) gözde dolaşırken, 10 dakika süreyle gözün fotoğrafları çekilerek, bozuk kılcal damarların varlığı araştırılır. Bazı durumlarda bu teknikle yeterli bilgi elde edilinemeyebilir ve indosiyan yeşil anjiografi (ICGA) adını alan ve yeşil bir boya ile yapılan ikinci bir anjio gerekebilir. Bazı hastaların muayenesinde yaş tipten şüpheleniliniyorsa ve a tipik bir görünüm var ise iki anjiografinin aynı anda yapılması gerekebilir. OCT ( Optik koherans tomografi) de tanı ve takip için önemli bir yöntemdir. Retinanın kesitleri ve kalınlığının görüntülenmesine yarar Tedavi: Bu hastalıkla ne kadar erken tanı konulur ve hasta takibe alınırsa, görme kaybı o derece iyi bir şekilde önlenebilmektedir. Kuru tipte, hasta takibe alınmakta ve genel sağlık açısından tavsiyelerde bulunularak önlemler alınabilmektedir. Ayrıca günümüzde yeni gelişen özel ilaçlarla en azından hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilmektedir. Bu nedenle hastalara verilen kareli kağıt testleri ile, yakın gözlüklerini takarak görmelerini sık sık kontrol etmeleri ve görme şeklinde değişiklik olduğunda zaman kaybetmeden , birkaç gün içinde bir retina uzmanına muayene olmaları öğretilmektedir . Böylece, yaş tipe özgü bir kılcal damar ağı- zar oluşumu- saptandığında görme kaybını önlemek için lazer tedavisi ile zar yok edilir. Yaş tipte oluşan zar ne kadar küçükse, ve görme ne kadar iyi ise, tedavinin başarı şansı o kadar fazladır. Zarın bulunduğu yere göre farklı lazerler kullanılmaktadır: Görme merkezinden uzak olan bölgede kullanılan lazerler ışık koagulasyonu yöntemi ile zarı tümü ile yok eder. Görme alanında koyu bir leke şeklinde bir iz bırakabileceği için bu teknik görme merkezindeki zarlarda uygulanmaz.Göz içi ilaç enjeksiyonları günümüzde en iyi sonuç veren ve görmede artış sağlayabilen yöntemler olarak yerini sağlamlaştırmıştır.Göz içi ilaç enjeksiyonları, doğrudan doğruya kanamaya eğilimli damarların gerilemesini, ödemin çekilmesini ve hastalığın durdurulmasını sağlamaktadırlar. Yalnız bu enjeksiyonların her ay tekrarlanması gerekmektedir. Birkaç aydan sonra kesin sonuç alınabilmektedir. Bu enjeksiyonların önemli sistemik ve göze ait yan etkisi yoltur. Damardan çok özel bir boya maddesi verilerek, yalnızca retinadaki bozuk kılcal damarları etkileyen ve sağlam hücrelerde tahribat yapmayan farklı bir lazer tedavisi foto dinamik tedavi (PDT) de halen uygulanmaktadır. Tedavi sonrasında zarın kapandığı anjio ve OCT ile kontrol edilir, gereken durumlarda 3 ay sonra PDT tekrarlanır. Bu teknikle % 60’a varan oranlarda başarı sağlanmaktadır, en azından görme kaybının ilerlemesi durdurulmaktadır. %40 başarısız olguda, zar büyümeye devam edebilir ve görme kaybı artmaya devam eder. Yeni çalışmalarda, göz içi ilaç uygulamaları ve PDT kombine olarak da uygulanmaktadır. Bu bölgede oluşan zarların cerrahi olarak da çıkartılması veya retinanın sağlam bölgelerini merkeze kaydırılarak görme sağlanmaya çalışılması (retina translokasyonu) günümüzde gelişmekte olan yöntemlerdir, fakat uzun vadede yarar sağlamadığı ve ancak çok seçilmiş vakalarda kullanılabildiği görülmüştür . Ayrıca retina pigment epitelinin nakli, gen tedavisi ve nanoteknoloji üzerinde çalışmalar sürmektedir. Retinanın sağlam hücrelerinin nakli konusunda da deneysel çalışmalar sürmektedir. Sonuç olarak yaşa bağlı makula dejeneresansı, görme kaybı yapabileceği için erken tanı ve tedavisi gereken bir hastalıktır. Op. Dr. Füsun Uzunoğlu | ||||||||||||||||||||
Bookmarks |
Etiketler |
Yaşa Bağlı Makula Dejeneresansı |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
| |